Hürriyet Bilim’in 20 Aralık 2003 tarihli sayısında "Yeni Tahminler Doğruysa Uzay Canlı Kaynıyor!" başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazıda, Güneş Sistemi"nin dışında yaşamın olduğu muhtemel sistemlerin varlığı hakkında spekülasyonlar getiren dört yeni araştırma tanıtılıyor, "araştırma sahibi bilim adamlarının tahminleri doğruysa uzayda canlı kaynıyor demek" gibi bir ifadeye yer veriliyordu.
Okuyucuya aktarılan spekülasyonlar arasında,
• Organizmaların asteroit çarpmalarıyla Dünya"dan ayrılarak kuyruklu yıldızların donmuş tabakalarına ve buradan da uzayın derinliklerine taşınmış olabileceği;• Yaşamın temel maddesi olan karbonun uzayın derinliklerine yine kuyruklu yıldızlarla taşınmış olabileceği;• Dünya"dan kopan organik malzemeli kaya parçalarının aşınıp küçüldükçe güneş ışınlarının etkisiyle Güneş Sistemi"nin dışına itilmiş olabilecekleri,• ve taşınan mikroplara vaha (yaşam için ideal ortam) oluşturabilecek Dünya benzeri gezegenlerin bulunabileceği görüşleri yer alıyordu.
Bazı çevrelerde bu tür araştırma ve spekülasyonlar, yaşamın rastlantılarla başladığı gibi gerçeklerden uzak tezlerle bağdaştırılabilmektedir. Bu yüzden bu tezlerin yaşamın kökenine açıklama getirme bakımından neden önem taşımadıklarını kısaca izah etmekte fayda görüyoruz.
Dikkat edilirse bu araştırmalarda canlı mikroplar veya yaşamın temelini oluşturan karbon moleküllerinin kuyruklu yıldızlarla taşınmasından söz edilmektedir. Oysa yaşamın kökeni bir organizasyon meselesidir. Organizmaların astereoit çarpmalarıyla dünyadan ayrıldığı senaryosunun başlangıcında yaşam zaten mevcuttur. Bu senaryoya göre "mevcut organizmaların nereye ve ne şekilde gitmiş olabileceğinin", asıl olarak cevaplanması gereken ve "bu organizmaların nasıl ortaya çıkmış olabileceği" sorusuyla bir ilgisi bulunmamaktadır.
Kuyruklu yıldızları bir taşıt gibi kullanmış olabileceği varsayılan karbon molekülleri senaryosu da yaşamın kökeniyle ilgili asıl soruyu, "nasıl" sorusunu cevaplamamaktadır. Bir bilgisayar parçasının varlığının, bir bilgisayarın rastlantıyla meydana gelebileceği tezine kanıt oluşturmayacağı gibi, karbon moleküllerinin varlığı da bir hücrenin rastlantıyla meydana gelmiş olabileceği tezine kanıt oluşturmaz. (Gerçekte, yaşamın organize kompleksliğinin rastlantıyla ortaya çıkmış olma ihtimali bulunmamaktadır. Bkz. http://www.darwinizminsonu.com/m_biyoloji.html )
Eğer, dünya benzeri gezegenler bulunacak olsa, hatta bunlarda yaşam formlarına rastlansa bile, bu durum yaşamın rastlantısal olarak ortaya çıktığı tezine kanıt sağlamış olmayacaktır. Çünkü yaşam, temel olarak, yüksek seviyeli ve organize komplekslik ortaya koyan bir ‘tasarım’dır. Bir tasarımın yaygın olarak bulunması bu tasarımın rastlantılarla ortaya çıktığını göstermez. Onun bir tasarlayıcısı yani Yaratıcısı olduğunu gösterir. Aynı şekilde uzayda yaşamın yaygın olarak bulunması yaşamın nasıl ortaya çıktığına dair bir açıklama değil, sadece yaşamın yaygın olduğuna dair bir tespit oluşturur.
Dünyadaki yaşam kusursuz bir tasarıma sahiptir ve bu kusursuz tasarım herşeyi bilen, yarattığı tüm canlılardan haberdar olan Allah"ın eseridir.