Suçlamayı karşı tarafa yöneltmek, belki de en iyi bilinen psikolojik savaş taktiğidir. Kendi eksiklik ve kusurlarını veya suçlandığı şeyleri karşı tarafa yükleyerek yapılan bir mücadelede, bu taktiği uygulayan taraf, genelikle kim bu yönde daha güçlü propaganda yaparsa onun kazanacağını düşünür. Yani haksız ve suçlu taraf, eğer propagandasını iyi yapmışsa, haklı ve mağdur gibi görünecek ve kendince mücadeleyi kazanacaktır.
Bu bilinen taktik, Darwinistler tarafından son derece açık bir şekilde uygulanmaktadır. Sahtekarlık yapan, bir aldatmacayı savunan, akla ve mantığa aykırı olan, aldatan taraf Darwinistler olmasına rağmen, mantığa uymayan fikirler savunanların evrimi inkar edenler olduğuna insanları ikna etmeye çalışırlar. Darwinistler, insanları bu yalana ikna ederlerse, insanları yeterince iyi ve etkili bir şekilde yönlendirirlerse başarıya ulaşacaklarına inanırlar. Bu şeytani taktiğin mutlaka kendi faydalarına döneceğini ve tüm yaptıkları sahtekarlıkları örtbas edeceğini düşünürler. Oysa unuttukları önemli bir gerçek vardır: Batıl olan hiçbir zaman üstün gelmez. Bu Allah'ın kanunudur. Yüce Rabbimiz olan Allah'ın adaleti mutlaka yerini bulacaktır. Doğru olan ile aldatmacaya sığınanı bilen Yüce Allah, mutlaka batıl olanı ortadan kaldıracak ve hak olanı pekiştirecektir. Darwinist taktikler deccalin bir oyunudur ve tüm varlıklar gibi deccal'i de yaratan Allah, onun bütün oyunlarını yerle bir edecektir. Allah bir ayetinde şöyle buyurur:
İşte size böyle… Gerçekten Allah, kafirlerin hileli-düzenlerini boşa çıkarıcıdır. (Enfal Suresi, 18)
Yaratılış gerçeğine karşı geliştirilmiş olan bu sahte yöntemin etkili göründüğü yıllar boyunca Darwinistler, yaratılış gerçeğini anlatanları çeşitli iftira ve ithamlarla suçlama yoluna gitmişlerdir. Aslında Darwinistlerin iman edenlere yönelttiği iftiralar, tarih boyunca yapılmış ve Kuran'da gerçekleşeceği haber verilmiş olaylardır. Göklerin ve yerin hakimi olan Yüce Allah bu iftirayı atanların durumunu ayetinde şöyle haber vermiştir:
Ve (yine) kendilerine: "İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde: "Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?" derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler. (Bakara Suresi, 13)
Darwinistlerin karşıt suçlamalara geçmelerinin sebebi, yaratılışın mutlak gerçek olduğunun kuşkusuz farkında olmalarıdır. Kendi akıllarınca sergiledikleri alaycı tutumun altında yatan neden, teorilerinin bilimsel bulgu ve delillerle desteklenmediğini bilmeleri ve bu yüzden de insanları laf kalabalığı ile etkilemeye çalışmalarıdır. Bunun deccalin sistemi için başarı sağlayabileceği inancındadırlar. Berkeley Üniversitesi'nden hukuk profesörü Phillip E. Johnson, bu taktik ile ilgili olarak şunları söylemektedir:
...Öğrencilerin pul kanatlı güve hikayesindeki kusurları, Haeckel'in embriyo çizimlerindeki sahteciliği, Kambriyen patlamasının sırrını ve önde gelen Darwincilerin, Darwinizm'in dinsel anlamları konusunda gerçekte neye inandıklarını da öğrenmeleri gerekmektedir. Bu eğitimde çok geçmeden, otoriteler bir isyanın başladığını göreceklerdir. Darwinciler taktiklerini değiştirmez, çünkü evrim hakkında verilecek doğru bir eğitim, evrimi ayakta tutamayan varsayımları apaçık aydınlatacaktır.
Realist bir tanımla naturalizm (batıl) bir dindir ve aşırı dogmatiktir. Bir çeşit inançla savunulan nihai gerçeklik hakkındaki temel bir kanıya dayanmaktadır. Ve kendi 'bilgi' ve 'akıl' tanımlarına sahiptir. Bilginin nihayetinde duyularımızdan kaynaklandığını ve daha karmaşık bilgi türlerinin bilimsel araştırmadan doğduğunu söylemektedir. Naturalist tanıma göre, doğaüstünün bilgisi diye bir şey olamaz. Tanrı hakkındaki önermeler ya akıldışı veya akla karşı olarak nitelendirilir. (Allah'ı tenzih ederiz.)
Oysa asıl naturalizm ve materyalizm başlı başına akıl dışılıktır. Bu sapkın ve batıl inançların takipçileri, şansa, tesadüfe, şuursuz bilinçsiz olaylara yaratıcılık vasfı veren (Allah'ı tenzih ederiz), akılcı değerlendirme yeteneğinden yoksun insanlardır. Tesadüfü sahte ilah edinen sapkın bir dinin savunucularının "bilgi" dedikleri şey de yine tesadüflerin her şeyi yoktan var ettiği fikrine dayanmaktadır. Dolayısıyla burada bahsini ettiğimiz şey, aklın ve mantığın devre dışı kaldığı sapkın bir inanç sisteminden ibarettir. İşte bu nedenle, naturalizm, materyalizm ve Darwinizm söz konusu olduğunda, akıl veya bilgi gibi kavramlardan bahsetmenin mümkün olmayacağını anlamak da zor olmayacaktır.
Darwinistler, apaçık bir gerçek olan yaratılış gerçeğinin yaygın olarak anlatılıp, insanları ikna etmesinden büyük bir korku duyarlar. Çünkü bilirler ki, yaratılış gerçeğini destekleyen sayısız delil vardır ve bunları gören bir insanın evrim aldatmacasına kanması artık mümkün olmayacaktır. Öte yandan Darwinizm'i destekleyen tek bir delil dahi yoktur. Bu büyük aldatmacayı savunan kişilerin, kendi düşük akıllarınca canla başla yaratılış inancını eleştirmelerinin asıl sebebi işte budur. New York Üniversitesi kimya profesörü evrimci Robert Shapiro, sonuçlar hiçbir zaman evrim teorisini desteklemese de mutlaka sonuna kadar Darwinizm'in savunucusu olacağını şu akıl dışı mantıkla ifade etmektedir:
Gelecekte bir gün bütün mantıklı kimyasal deneyler hayatın muhtemel kökeninin tamamıyla hatalı olduğunu gösterebilir. Dahası, yeni jeolojik kanıtlar dünya üzerinde ani bir hayat oluşumunu gösterebilir. Son olarak tüm kainatı keşfedip başka bir yerde bir hayat izine veya hayata neden olabilecek bir sürece rastlamayabiliriz. Böyle bir durumda birtakım bilim adamları cevap için dine başvurabilirler. Ancak benim de dahil olduğum diğerleri, elde olan daha az muhtemel bilimsel açıklamaları, kalanlardan daha mümkün olan bir tanesini seçebilmek amacıyla ayıklamaya çalışacaklardır.
İşte bu sözler, deccalin karanlık sistemini açık bir şekilde görebilmek için kuşkusuz ki yeterlidir.