Daniel Pipes: “Oktar Bey ve ben Suriye’de barış isteme üzerinde anlaşıyoruz. Ayrıca Kitabı Mukaddes’ten ve Kuran’dan barışla ilgili pasajlar toplamasını takdir ediyorum. Suriye’de güç için çatışan iki tarafında ahlaksız, zalim ve vahşi olduğunu düşünürsek dini açıdan değil, stratejik açıdan düşünmemiz gerektiği anlaşılıyor. Sayın Oktar, Suriye’deki güç çatışmasını sadece iyi ve kötü arasında bir çatışmaya indirgemek istiyor. Ama iki tarafta tiksindirici davrandığı için bunu yapmak zor. Esad ya da muhaliflerin zaferinin Suriye ve dünyanın geri kalanı için ne anlama geleceğini iyi düşünmemiz lazım. Sonra bu senaryoları her iki tarafın kavgasının devam ettiği senaryolarla karşılaştıralım. Son seçenek diğerlerinden daha kabul edilebilir. Sayın Oktar’ın, beni aksine ikna etmesi için dini kaynaklardan alıntı yapmaktan daha fazlasını yapması gerekiyor.”
Adnan Oktar: “Dindar değil mi Daniel? Dindar değilmiş. İşte dindarlar dünyaya hakim olsa konu bitecek. Anında biter. Mesela İsrail’le hiçbir sorun kalmaz. Filistin’le hiçbir sorun kalmaz. Amerika’yla hiçbir sorun kalmaz. Ama samimi dindarlarla; bağnazlarla değil. Şimdi burada Daniel Bey’in hatası şu: ‘İki tarafın da ahlaksız, zalim ve vahşi olduğunu düşünürsek’ diyor. Şimdi bunun doğru yönleri var. Yani ben bunu inkar etmiyorum. Ben, ‘muhalifler çok güzel ahlaklı, karşı taraftakiler ahlaksız’ demiyorum ki, iki tarafın da ahlaksızlığı var. İki tarafın da haklı yönleri var. Ama iki taraf da açmaza girmiş vaziyette. İki taraf da yanlış çizgide. Ben bir tarafı tutuyor değilim, onu yanlış anlamış. Öyle bir şey yok.
Ben muhaliflerin de bir kısmının bağnaz olduğunu biliyorum. Yani üslup, yöntem, her şeyden anlaşılıyor bu. Karşı tarafın da çok acımasız ve gaddar olduğunu biliyorum. ‘Konunun Mehdiyet’le, aklı başında insanların bir araya gelmesiyle çözüleceğini’ söylüyorum ben. ‘Yani aklı başında, sevgi dolu bir lider seçilip, bu lider vesilesiyle hepsini ortak bir masaya getirip; barış şartıyla, sevecenlik, arkadaşlık, dostluk şartıyla; bilim ve sanatın, demokrasinin güzel zemininde uzlaştırmak, barıştırmak ve ortalığı güzel hale getirmekle Suriye’deki durum düzelir’ diyorum, benim iddiam bu. Muhalifler gelirse ortalık süt liman olur demiyorum. Esad da kalırsa ortalığı cehenneme çevirir; yine fark etmez.
Ayrıca birbirlerini kırsın geçirsinler dersek, bu ahlaka, vicdana uymaz. Daniel Bey’in bunu savunuyor gibi bir üslubu var, bu yakışık almıyor. Benim eleştirdiğim nokta bu. Yani ben adamların cahil olduğunu görüyorum. İki cahil, iki bilgisiz çatışıyorsa, aklı başında bir adam gelir iki tarafı durdurur. Eğitir, ıslah eder, düzeltir, sakinleştirir, orayı cennete çevirir, benim istediğim bu.
Amerika’nın gücü var, Türkiye’nin gücü var, İran’ın da gücü var. Aklı başında halim bir insan seçsinler, ekip değil. Ekip oldu mu çatışma çıkar. Makul, sevgi dolu, dünya hırsı olmayan bir insan seçsinler, onun hakemliğinde herkes neticeye razı olarak güzel bir anlaşma yaparsa, konu ancak bu şekilde çözülür.
Daniel Pipes, “Adnan Oktar, ‘AKP demokrasiyi, insan haklarını ve sevgiyi savunuyor. AKP’yi, radikal gruplarla aynı kefeye koymak yanlış olur. Eğer Şam’da Ak Parti zihniyeti hakim olsaydı, ortalık süt liman olurdu’ diyor, diye yazmış benim için.
Ben Ak Parti meseleyi kökten halleder demiyorum; meselenin Mehdiyet’le Moşiyah’la hallolacağını iddia ediyorum. Ama Ak Parti’nin, eğer Şam’da öncü olursa, Suriye’de öncü olursa her hâlükârda yatıştırıcı, uzlaştırıcı, daha halim bir yönü olacağı açık.
Tayyip Bey’le konuşulabiliyor, anlaşmak mümkün. Obama’nın yanına gidiyor, Obama sarılıyor ona, arkadaş oluyor, askeri törenle karşılıyor, olumlu görmese görüşmezdi. Demek ki makul bir insan ki, kabili hitap bir insan ki bu kadar nezaket saygı gösteriyor, benim kastettiğim bu. Ama ben Ak Parti’yle çözülür de demiyorum ayrıca, Mehdiyet’le çözülür diyorum.
Daniel Pipes ayrıca, “Adnan Oktar, ‘Allah, Tevrat’ta çatışan taraflar arasında barış yapmayı emreder, bir Musevi Allah’ın emrine uymalıdır, Musevi, Allah’a inanan biri olarak konuşmalısın. Yüce Allah, Tevrat’ta Moşiyah için, ‘güçle kuvvetle yani tankla tüfekle değil, Allah’ın gücüyle hakim olacaksın’ diyor” demiş. Bu açıklamalarımın ‘alışılmadık’ sözler olduğunu söylemiş.
Niye alışılmadık olsun? Tabi ki, sen Musevi’sin, Tevrat’la eğitiliyorsun, küçükken sana tören yapıldı, di mi? Tevrat’ı okudun, Tevrat’ın eğittiği bir insansın, sen Tevrat’ın çocuğusun, Tevrat’ın insanısın. Niye orijinal bir şeyden bahsediyormuşum gibi şaşırarak konuşuyorsun, onu anlamak mümkün değil. Tevrat’ın hükmü garip olur mu, İncil’in, Kuran’ın hükmü garip olur mu? Niye garip olsun, barış niye garip olsun, sevgi niye garip olsun, bunlar niye şaşırılacak şeyler olsun?
Daniel Pipes, “Musevileri ve Hristiyanları, Allah’ın Müslüman olarak nitelendirdiğini söyleyerek, Müslüman dinleyicilerine İslam'ın orijinal ve üstünlük iddiasında bir din olduğunu öne sürüyor” demiş.
İslam Kuran’ın hükmüyle de açıktır. Hz. İbrahim’in getirdiği din de İslam’dır zaten. İslam’ın özelliği nedir? Allah’ın bir olduğunun kabul edilmesi, cennete cehenneme inanılması, ahirete inanılması, meleklere ve bütün peygamberlere inanılması, bunu yapan insan Müslümandır. Yapmayan da Müslüman olmaz. Yani bunda anlaşılmayacak bir şey yok ki; bu Tevrat’ta, İncil’de ve Kuran’da böyle söyleniyor, aynıdır…
Ben bütün Hristiyanları zorla Müslüman edeceğiz demiyorum. Hristiyan Hristiyanlığı anlatsın, Müslüman Müslümanlığı anlatsın, Musevi Museviliği anlatsın, isteyen istediği dine uysun. Hıristiyan eğer kendi dininde kalmak istiyorsa saygı duyarım, Musevi kendi dininde kalmak istiyorsa saygı duyarım, yani biz üstünüz siz alttasınız demem, ben onun dinine saygı duyarım. Ama Müslüman olmasını isterim. Hristiyan da benim Hristiyan olmamı isteyebilir. Ben ona da saygı duyarım. Dolayısıyla bir aşağılama ruhu bir beğenmeme küçük görme ruhu olmaz Müslümanda. Ben bilmiyorum ki, cennete de gidebilirim cehenneme de gidebilirim; yani ben nasıl üstünlük iddia edeyim. Ben Allah’ın bir kuluyum. Hristiyan bir insan bakarsın, ‘la ilahe illallah’ der ‘muhammeden resulullah’ der, İncil’e de uyar aynı zamanda İsa’ ya tam tabi olur, cennete gider. Müslümanım diyen 5 vakit namazında adam bakarsın yanlış yoldadır, samimiyetsizdir, münafık karakterlidir, cehenneme gider.
Ama yine de Daniel Beyin üslubunu olumlu buluyorum. Bir Musevi olarak, Museviliğe uzak olmasına rağmen, iyi niyete, sevgiye yakınlığı güzel.
Ama ben, Suriye’de kan döküp dehşet saçan hiç kimseyi desteklemiyorum, onu söyleyeyim. Yani Suriye’nin iyi olduğunu söylediğim bir bölümü yok. Ben barışı isteyen sevgiyi isteyen insanları desteklerim. Ben onların Mehdi yani Moşiah kanalıyla kurtulacağını düşünüyorum, o kadar.” (Adnan Oktar, 27 Mayıs 2013, A9 TV)