Cumhuriyet"ten Evrim Propagandası Ve Uyuşturuya Övgüler
ucgen

Cumhuriyet"ten Evrim Propagandası Ve Uyuşturuya Övgüler

55721
Cumhuriyet Bilim Teknik dergisinin (CBT) 21 Aralık 2002 tarihli sayısının kapak konusu, "Aşk da Bir Tür Uyuşturucu" başlığını taşıyan bir haberdi. 23 Kasım 2002 tarihli New Scientist dergisinden alınan haberde uyuşturucuların ve cinselliğin beyinde etkilediği bölgeler arasında bir ilişki kurulmaya çalışılıyor, her ikisinin de aynı bağımlılık bölgesini etkilediğine dair bazı bulgulardan söz ediliyordu.

Cumhuriyet Bilim Teknik dergisinin (CBT) 21 Aralık 2002 tarihli sayısının kapak konusu, "Aşk da Bir Tür Uyuşturucu" başlığını taşıyan bir haberdi. 23 Kasım 2002 tarihli New Scientist dergisinden alınan haberde uyuşturucuların ve cinselliğin beyinde etkilediği bölgeler arasında bir ilişki kurulmaya çalışılıyor, her ikisinin de aynı bağımlılık bölgesini etkilediğine dair bazı bulgulardan söz ediliyordu. Ağırlıklı olarak Pennsylvania Üniversitesi’nden Annarose Childress’ın ve Montreal Üniversitesi Nöroloji Enstitüsü’nden Mario Beauregard’ın iddialarına yer verilen yazının satır aralarında beyindeki keyif alma sisteminin sözde evrim ürünü olduğu aktarılıyordu. Cinsellik, uyuşturucu ve evrim arasında kurulmaya çalışılan sentezin son bir örneği olan yazıda uyuşturuculardan övgüyle bahsedilen ifadelere de yer veriliyordu. 

CBT Yanılıyor: Sinir Sisteminin Evrimi Bir Masaldan İbarettir 

Yazının "Evrim ve Bağımlılık" başlıklı bölümünde beyindeki keyif ve ödül sisteminden söz edilirken şöyle deniyor: 

"Childress ve bir grup bilim adamına göre ödül sisteminin evriminde ana hedef hayvanların cinselliğe ilgi duyması. "Bu sistem, evrim süresince varlığını sürdürerek hayvanların karınlarını doyurup üremelerini sağlamıştır" deniyor." 

Burada evrimcilerin klasik "hayali senaryo yazma" yöntemini görüyoruz. Her biri son derece kompleks yapılara sahip olan organlar, sistemler veya duyular söz konusu olduğunda, bunların ilk olarak nasıl ortaya çıkmış olabileceği sorusu evrimciler için açıklanması mümkün olmayan, dolayısıyla onları köşeye sıkıştıran bir sorudur. Bu yüzden konu anlatılırken organ ya da sistemin (zaten hiç bir zaman var olmayan) "evrim aşamaları" açıklanmaz. Söz konusu organ ya da sistem sanki evrimin bir ürünü olarak gösterilerek, "oldu-bitti" anlatımıyla konuyu geçiştirme yöntemine gidilir. Yukarıdaki örnekte de aynen böyle yapılmıştır. Beyindeki ödül ve keyif sistemi açıklanırken "evrim boyunca varlığını sürdürdüğü" iddia edilmiş, bu sistemin sözde evriminin nasıl gerçekleştiğine dair hiçbir açıklama getirilmemiştir.  

CBT"deki yazıda Larry Young isimli evrimci bilimadamından aktarılan sözler dikkat çekicidir: 

"Bunlar aslında hayvanların karınlarını doyurma, cinsellik ve sosyal ilişki kurma gibi eylemleri sonucu evrimleşmiştir." 

Burada bir başka çarpık evrim mantığı karşımıza çıkıyor. Söz edilen karın doyurma, cinsellik ve sosyal ilişki kurma gibi davranışlar beyindeki keyif alma faaliyetini kontrol eden hücrelerin ortaya çıkışının sebebi gibi sunulmaktadır. Oysa bu hücreler olmadan bu davranışların hayvana bir faydası olmayacaktır. Örneğin karın doyurma; beyinde açlık ve tokluk hislerinin yanı sıra lezzet hissini uyandıran hücreler olmadan anlamsız bir davranıştır. Bu devrelerden yoksun hayvan ne böyle bir davranışın ihtiyacını duyacak ne de yokluğunda sıkıntı çekecektir.  

Evrim süresince varlığını sürdürdüğü iddia edilen ödül-keyif sisteminin çalışabilmesi için sinir sistemi ve hormonal sistemin aynı anda devrede olması gereklidir. Ödül keyif sisteminin evrimleştiğini kabul etmek, sinir ve hormon sistemlerinin de tesadüfen aynı anda evrimleştiğini kabul etmeyi şart kılar ki, en basit ihtimal hesabı bile bunun "imkansız" olduğunu göstermeye yetecektir.  

Bilim, Sinir Sisteminde ve Beyindeki Kompleksiğin Çok Gerisindedir 

Beyindeki keyif alma faaliyetini kontrol eden hücreler, son derece kompleks faaliyetlerin yürütüldüğü sinir sistemiyle hormonal sistemin bir parçasıdır. Bu sistemler son derece kompleks organlardan meydana gelir. Hormonal sistemde böbrek üstü bezleri, hipotalamus, hipofiz ve tiroid bezleri mucizevi bir şekilde bizim haberimiz bile olmadan kendi aralarında hormonlar yoluyla ‘konuşarak’ anlaşır ve yaşamımızı mümkün kılarlar.  

Sinir sistemi de aynı şekilde komplekstir. Özelleşmiş sinir hücrelerinden meydana gelen beyindeki kompleks yapı Science dergisinde yayınlanan "Komplekslik ve Sinir Sistemi" adlı bir makalede şöyle belirtilmektedir: 

"1.5 kilogramlık yumuşak maddeden dürülmüş kıvrımlar, yaklaşık 100 milyar sinirsel bileşen, bunlar arasında yüzlerce trilyon bağlantı ve binlerce kilometre uzunluğunda bilgi hattı ortaya çıkmaktadır. Beyin genellikle evrendeki en kompleks sistem olarak tanımlanır" . (1) 

Beynin ne kadar üstün bir tasarım ve işlem hacmine sahip olduğuna dair bir başka örneği ünlü IBM firmasının teknoloji uzmanı Dr. Kerry Bernstein vermektedir. MSNBC.com’da "Beyin Bilgisayarlara Ders Öğretiyor" başlığıyla verilen bir haber-ropörtajda Bernstein, daha iyi bilgisayar geliştirmede beyindeki sistemi taklit edebilmenin önemini vurgulamıştır.(2) Hatta bu amaçla IBM merkezinde düzenli olarak konferanslar verildiğini belirtmiştir. Buna göre nörologlar bilgisayar mühendislerine beynin yapısı ve çalışma sistemleri hakkında bilgiler aktarmaktadır. Bernstein, teknolojinin beyindeki tasarıma asla erişemeyeceğini şöyle vurgulamıştır:  

"Beyinde olağanüstü bir paralellik hakim. Yani tek bir bit bilgi, bir anda tam 100.000 nörona yayılabiliyor. Böylece beyin, bilinen en hızlı bilgisayardan yüzbinlerce kat daha hızlı oluyor. Bizim ise bunu elektronikte gerçekleştirebilmemiz mümkün değil".  

Bu harika sistemde, hayalgücünü zorlayan miktarlarda bilgi saklıdır. New Scientist dergisi ve Cumhuriyet Bilim Teknik işte bu olağanüstü bilginin ve kusursuz tasarımın tesadüflerle ortaya çıktığını iddia eden bir teoriyi, Darwinizmi savunmaktadır. Okurlarına sözde bilim haberi gibi sunulan makale, bu hurafeyi ayakta tutabilmek için sürdürülen içi boş propagandadan başka birşey değildir.  

Tehlikeli Bir Sentez: Cinsellik, Uyuşturucu ve Evrim  

CBT’deki yazıda evrim felsefesinin temel noktalarından biri ön plana çıkmaktadır. İnsanı gelişmiş bir hayvan türü olarak yorumlayan bu felsefeye göre insanlar davranışlarını ayarlamada herhangi ahlaki bir prensiple yönlendirmemelidir. İnsan davranışlarını içgüdülere ve beyin kimyasına bağlayan bu düşünceye göre hem cinsellik hem de uyuşturucu kullanımı sözde evrimin sonucudur. 

Uyuşturucular ve Evrim
 

Uyuşturucu kullanımının evrimin bir sonucu olduğu iddiası geçtiğimiz yılın ortalarında Addiction dergisinde ortaya atılmıştır. New Scientist’in 1 Nisan 2002 tarihli internet sayfasında haber verilen iddianın sahipleri Auckland Üniversitesi’nden Roger Sullivan ile California Üniversitesi’nden Edward Hagen dir. (3) 

Buna göre sözde evrimsel atalar çevrenin zorlu şartlarına karşı koyabilmek için kokain ve nikotin gibi uyarıcıları çevredeki bitkilerden alıp kullanmışlardır. İddianın asıl saçma yöne ise şudur: Sullivan ve Hagen"e göre, bu uyarıcıları içeren bitkiler de memelilerdeki sinir taşıyıcılarını taklit edebilmek için evrimleşmişlerdir. Bu iddia bilimsel bir dayanağa sahip olmadığı gibi mantıksal olarak da saçmadır. Hiçbir düşünce sistemi olmayan, etrafını algılayacak duyu organlarından yoksun bir bitki memelilerdeki sinir taşıyıcılarının yapısını nereden bilebilir? Bunları bilmesi de kendi isteğiyle üretmesi de imkansızdır. Üstelik bitki, memeliler için sinir taşıyıcıları üretmesi durumunda daha fazla tüketilecektir. Bu durum evrimin kendi mantığı içinde de tutarsızdır. Tüketimi artan bitkinin hayatta kalma ihtimali azalacaktır.  

Cinsellik ve Evrim 

Allah"ın insanlar için yarattığı ve belirli kurallarla düzenlediği bir nimet olan cinselliği evrimle açıklamaya çalışanların içine düştükleri yanılgılardan biri, cinsel suç ve sapkınlıkları meşru gibi göstermeye çalışmalarıdır. Bunun örneklerinden biri Alman Der Spiegel dergisinin 16/2000 tarihli sayısında yayınlanan Randy Thornhill ve Craig Palmer adlı araştırmacıların spekülasyonlara dayalı yorumlarıydı. CBT evrim felsefesinin propagandasını yapan bu yazıyı da 6 Ocak 2002 tarihli sayısında yayınlamıştı.  

Yazıda özetle şiddet, cinsel taciz, tecavüz, saldırganlık, kıskançlık gibi özelliklerin insanlara hayvan atalarından miras kaldığı, ve bu davranışların evrimin doğal bir sonucu olduğu iddia edilmişti. Örneğin, tecavüz eden bir erkeğin tek amacının hayvan ataları gibi genlerini bir sonraki nesile aktarmak olduğu ileri sürülmekteydi. Bu davranışların sözde sorumlusu ise genlerdi.  

Genler muhteşem bir bilgi bankasıdır. Ancak bu bilgiyi yorumlayarak insanı yönlendirdiğini kabul etmek akıldışı bir tutum olacaktır. Genler şuursuz atomlardan meydana gelir. Genlerdeki bilgiyi depolayan, kullanabilen bilincin bu şuursuz varlıklardan kaynaklanmadığı açık bir gerçektir.

 

Nitekim Der Spiegel’de hiçbir somut delile dayanmaksızın yapılan spekülasyonlar çoğu bilim adamınca ciddiye alınmamıştı: 

Seksolog Hertha Richter Appelt söz konusu tezi "Yazarlar ampirik olarak (bilimsel kanıtlar açısından) sağlam temellere dayandırılamayan bir teori geliştiriyorlar" diye değerlendirmiş ve yazarların gerçekleri yansıtmaktan uzak olduklarını ve her şeyi birbirine karıştırdıklarını söylemişti.  

Aynı şekilde CBT"nin cinselliğin kökenini evrimle açıklama çabası da tümüyle temelsizdir. 

CBT, Uyuşturucuya Teşvik Eden İfadelerden Kaçınmalıdır 

CBT, uyuşturuculardan övgüyle bahseden ifadelere yer vermektedir. "Aşk da Bir Tür Uyuşturucu" yazısının başlarında speedball isimli uyuşturucudan övgüyle bahsedilmektedir. CBT satırlarında aynen şu ifadelere yer verilmektedir:  

Speedball denilen kokain ve eorin karışımı bir kokteyl, hızlandırılmış ve dozu artırılmış seks gibi , arzu düzeyini hızla yükseltip kişiyi tam doyuma ulaştırır. Bu nedenle bu tür uyuşturucular beynin zevk, ödül ve motivasyon sistemlerini faal hale getirip, kişiyi bu uyuşturucuyu daha fazla ister hale getirir. Bu durumda isteklerinin tatmini için kişi her şeyi yapabilecek durumdadır 

Uyuşturucu dünya genelinde milyonlarca insanın hayatına malolmuş tehlikeli bir maddedir. Kullanımı ölümle sonuçlanmasa bile kişiyi kronik mutsuzluğa sürükler. Columbia ansiklopedisinde uyuşturucunun insan üzerindeki fiziksel ve manevi zararları şöyle anlatılmaktadır:  

Uyuşturucu bağımlılığı olan bir insan uyuşturucuyu bırakma kararı alsa bile vazgeçme döneminde yaşayacağı sıkıntılar kendisi için aşılmaz bir engel ortaya çıkarabilmektedir. Örneğin kokain kullanımını azaltmaya çalışan bir insanda ruhsal çöküntü (endişe, depresyon, aşırı şüphecilik ve uykusuzluk) başgösterir ve kişi hiçbirşeyden zevk almamaya başlar, hiçbirşey istemez olur, herşeyden sıkılır ve giderek kendini herşeyden çeker. Birçok kullanıcı bu etkileri azaltabilmek için başka uyuşturuculara (mariuana ve eroin) ve alkole başvurur. Bazıları ise kokain ve eroinin tehlikeli bir karışımı olan speedball kullanırlar. Kendini bundan çekmeye çalışması genellikle artan bir kullanımla sonuçlanır.  

İddiaları bilimsel kanıtlarla desteklenemeyen ‘evrim, cinsellik ve uyuşturucu sentezi’ büyük bir yanılgıdır. Bu fikirlerin, bir toplumda aile ve toplum üzerinde yıkıcı olacağı gayet açıktır. CBT bu konuda daha duyarlı davranmalıdır. Bu amaçla sırf evrime destek sağlıyor göründüğü için yayınladığı yazıları daha sağduyulu ve bilinçli bir şekilde ele almalıdır. CBT gençlere uyuşturucuyu teşvik eden değil zararlarını anlatan bir yayın politikası izlemelidir. 


i Science, Volume 284, Sayı 5411, 2 Nisan 1999, s. 96-98
ii MSNBC.com: "The Brain Teaches Computers A Lesson", 6 Ağustos 2002
iii New Scientist, "Drug use linked to ancestors" habits", 1 Nisan 2002, http://www.newscientist.com/news/news.jsp?id=ns99992095  

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER