Bilimsel delillerin ışığında geçersizliği günümüzde anlaşılan evrim teorisini ortaya atan Charles Darwin, canlıların ve insanların gelişimini yaşam mücadelesi kavramına dayandırmıştır. Darwin'in yanılgılarına göre, doğada acımasız bir yaşam mücadelesi, daimi bir çatışma vardır. Darwin, bu çatışmanın insan ırkları arasında da geçerli olduğunu öne sürmüş ve çatışmanın sözde geri ırkları eleyerek medeniyetin gelişmesine katkıda bulunacağını iddia etmiş ve bu hayali tezinde sözde delil olarak Türk Milleti'ni kullanmaya kalkışmıştır. Darwin'in oğlu tarafından derlenen ``Charles Darwin'in Hayatı ve Mektupları`` isimli kitapta Darwin'in, Türk Milleti hakkındaki sözleri şu şekilde yer almaktadır:
"Doğal seleksiyona dayalı kavganın, medeniyetin ilerleyişine sizin zannettiğinizden daha fazla yarar sağladığını ve sağlamakta olduğunu ispatlayabilirim. Düşünün ki, birkaç yüzyıl önce Avrupa, Türkler tarafından işgal edildiğinde, Avrupa milletleri ne kadar büyük risk altında kalmıştı, bugün Avrupa'nın Türkler tarafından işgali bize ne kadar gülünç geliyor.
Avrupa ırkları olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde Türk barbarlığına karşı galip gelmişlerdir. Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, bu tür aşağı ırkların çoğunun medenileşmiş yüksek ırklar tarafından elimine edileceğini görüyorum." (Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Vol. I, 1888. New York:D. Appleton and Company, s.285-286)
Bu satırlarda Türk Milleti için söylenen sözlerin birer hezeyan oldukları, fanatikçe bir nefretin ve Türklük hakkındaki derin bir cehaletin ürünü oldukları açıktır. Darwin'in bu sözlerini detaylı olarak analiz ederek, amacını cümle cümle inceleyelim:
``Doğal seleksiyona dayalı kavganın, medeniyetin ilerleyişine sizin zannettiğinizden daha fazla yarar sağladığını ve sağlamakta olduğunu ispatlayabilirim...``
Darwin burada insanlığın, ırklar arasındaki savaş ve mücadele ile geliştiği yanılgısını öne sürmektedir. Bu, 19. yüzyıl emperyalizminin temel fikri dayanağını teşkil eden koyu ırkçı bir görüştür.
``... Düşünün ki, birkaç yüzyıl önce Avrupa, Türkler tarafından işgal edildiğinde, Avrupa milletleri ne kadar büyük risk altında kalmıştı, ama artık bugün Avrupa'nın Türkler tarafından işgali bize ne kadar gülünç geliyor...``
Darwin'in burada Türk Milleti için kullandığı işgal kavramı tarihsel olarak yanlıştır ve aslında Türklere duyduğu kinin bir ifadesidir. Çünkü Türk Milleti Balkan topraklarındaki halklara büyük saygı ve hoşgörü göstermiş, Balkanlar'ın dört bir yanını da imar etmiş, kalkındırmış, geliştirmiştir. Bölgede çok sayıda kervansaray, hamam, köprü, cami, kütüphane, aşevi inşa edilmiştir ve bunların üstün bir kültürün ürünü oldukları bugün herkesçe kabul edilmektedir. Darwin'in bu ifadelerdeki amacı ise, kendince Türk Milleti'ni "barbar" bir toplum olarak gösterebilmektir.
``... Avrupa ırkları olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde Türk Barbarlığına karşı galip gelmişlerdir...``
Darwin Avrupalı ırkları "medeni ırklar" olarak tanımlayarak klasik ırkçı bakış açısını tekrarlamaktadır. Darwin, Türk Milleti'ni açıkça "barbar" olarak nitelemektedir.
``... Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, bu tür aşağı ırkların çoğunun medenileşmiş yüksek ırklar tarafından elimine edileceğini (yok edileceğini) görüyorum...``
Darwin, en önemli mesajını-ve hezeyanını-bu cümlesinde sergilemektedir. Söyledikleri açıktır: Türk Milleti'nin yakında Avrupalılar tarafından yok edileceğini öne sürmektedir. Bu işi gerçekleştirmesini umduğu Avrupalıları "medenileşmiş yüksek ırklar" olarak tarif etmekte, Türk Milleti'ne de kendince "aşağı ırk" yakıştırması yapmaktadır.
Darwin'in bu sözleri 1888 yılında yayınlandığında ise, Türk Milleti'ne karşı yürütülmekte olan propaganda savaşına büyük bir destek sağlamış, Türk düşmanları Darwin'in hezeyanlarından güç bulmuşlardır.
Darwin'in Türk düşmanlığına sağladığı bu desteğin etkisinin, günümüzde, neo-Nazi ve faşist grupların yurt dışında yaşayan soydaşlarımıza yaptıkları insanlık dışı eylemlerle sürmekte olduğu görülmektedir.
Bu gerçek, 19. yüzyılda emperyalizm tarafından körüklenen, o zamandan bu yana da çeşitli çevreler tarafından ısrarla ayakta tutulan "Türk düşmanlığı" akımının ardında, Darwinizm'in önemli bir yeri olduğunu göstermektedir.
Bu ise elbette milletini ve vatanını seven her Türk'e, Darwinizm'e karşı fikren tavır almak, bu ırkçı ideolojiyi reddetmek ve geçersizliğini de elinden geldiğince ortaya koymak görevini yükler. Aksi takdirde, eğer Darwinizm'i savunursa, kendi milletini yok etmek isteyen bir dünya görüşüne hizmet etmiş olacaktır.