Ayette müminlerin Kuran’ı dinlediklerinde gösterdikleri tavır anlatılmıştır. Müminlerin ayetleri duyar duymaz secdeye kapanmaları ve Allah’ı hamd ile tesbih etmeleri hiç kuşkusuz ki onların imanlarının gücünden; Allah’ın büyüklüğünün, gücünün, kudretinin farkında olup Allah’ın kadrini hakkıyla takdir etmelerinden ve Allah'a kulluk etmekten duydukları büyük hazdan kaynaklanmaktadır.
Müminler Allah'ın kendilerine içinde hiçbir şeyin eksik bırakılmadığı ve Allah'ın sözlerinin yer aldığı bir kitap göndermiş olmasından büyük bir heyecan duyarlar. Aynı şekilde Kuran'ın her bir ayetinin Allah'ın onlara olan sevgisinin merhametinin ve adaletinin birer tecellisi olduğunu bilmenin şevkini de yaşarlar. Dahası tüm bunları kavrayabilecek bir şuur açıklığına sahip olmalarından dolayı ruhlarında büyük bir sevinç duyar ve Allah'a çok içli ve derin bir sevgiyle bağlanırlar. Bu da onlara büyük bir huzur verir.
Müminler için Allah’ı zikretmek, “en büyük ibadet”tir. Müminler hayatları boyunca bu şuurda hareket ederler. Allah’ı zikretmeleri ise düşünerek ve bu düşüncelerini dile getirerek olur. Allah’ın kendilerine verdiği nimetleri tek tek düşünür ve ne kadar büyük bir rahmet içinde olduklarını fark ederek Allah’a şükrederler. Elbette ki Yüce Allah tüm insanlara şah damarından daha yakındır ve tüm yarattıklarını rahmetiyle sarandır.
Allah ayetin devamında, imanın en açık göstergelerinden birinin büyüklük taslamamak olduğunu bildirmiştir. Yüce Allah Kuran’ın pek çok ayetiyle de insanlara alçakgönüllü olmayı emretmiştir. Kibir ve büyüklenmenin ise Kuran’da şeytanın bir vasfı olduğu bildirilmiş ve iman edenlerin kibirden mutlaka sakınmaları hatırlatılmıştır. Dolayısıyla müminin en önemli özelliklerinden biri büyüklük gururundan ve kibirden kaçınması, tevazulu, müşfik, mülayim ve yumuşak başlı bir ahlak göstermesidir.