s. 65 “Davranışların canlının evrimleşmesini sağladığı” aldatmacası: • Canlının davranışları hiçbir zaman onun genetik bilgisine bir ekleme veya çıkarma yapmaz. Örneğin güneşten korunmak için bir canlının ağacın altına saklanması o canlıyı daha küçük boylu hale getirmez, bu canlının neslinin küçük boylu olmasına neden olmaz. O canlı da ondan sonra gelen nesiller de aynı boyda olacaklar ve hep ağaçların altında başlarını eğerek saklanmak zorunda kalacaklardır. • Aynı şekilde bir canlı av olmaktan kaçarken hızlı koşmaya başladığı için ondan sonra gelen nesiller hızlı koşmaya başlamazlar. Ondan sonra gelen nesiller de hep aynı hızda koşacak ve bunların bir kısmı mutlaka avcılara av olacaklardır. • Canlılarda tüy renklerinde, kuşların gagalarında vs küçük değişiklikler olabilir. Bunlar tür içinde gerçekleşen varyasyonlardır. Varyasyonlar o türün genetik bilgisinde var olan özelliklerin çevresel etmenlerle ortaya çıkması veya baskılanmasıdır. Gagası uzayan kuşta hiçbir şekilde genetik bir değişim olmamış, ona yeni bir genetik bilgi eklenmemiştir. Bu kuşun gagası daima genlerinde olan bilgi dahilinde büyüyecek, hiçbir zaman başka bir şekle dönüşmeyecek, değişmeyecektir. (Türkiye’deki ineklerle İrlanda’da yaşayan ineklerin küçük yapısal farklılıklarının olması gibi).
|
s. 66 _________________________________ 1 Charles Darwin, Türlerin Kökeni, s. 275) |
s. 78 “Canlıların evrimi ile ilgili görüşler” bölümünde yer alan iddiaların asılsızlığı: Fosil kanıtların evrime delil verdiği aldatmacası: • Söz konusu iddia, Darwinistlerin en büyük aldatmacalarından birini oluşturur. • Yer altından 100 milyon fosil çıkarılmıştır. Darwinistler bu fosillerin tümünü saklamışlardır. • Saklamalarının sebebi, fosillerin tümünün Yaratılışı ispat etmesi ve bu fosillerin arasında evrimi ispatlaması gereken TEK BİR TANE BİLE ARA FOSİL OLMAYIŞIDIR. • Darwinistler fosilleri sakladıkları için, insanları fosillerin evrimi desteklediği iddiasıyla yıllarca aldatmışlardır. • Ancak şu anda bu fosiller deşifre edildiğinden, Darwinistlerin yıllarca insanları aldattıkları ortaya çıkmıştır. • 100 MİLYON FOSİLİN TEK BİR TANESİ BİLE ARA FOSİL DEĞİLDİR. FOSİLLERİN TAMAMI MİLYONLARCA YILDIR DEĞİŞMEMİŞ CANLILARA AİTTİR VE TAMAMI EVRİMİ REDDETMİŞTİR. |
s. 78 Yeryüzünün en alt katmanlarındaki fosillerin basit yapılı canlılara ait olduğu, üst katmanlara gidildikçe canlıların gelişmiş yapıda oldukları aldatmacası: • Darwinistler, yaşamın hayali bir tek hücre ile başladığını iddia ederler. Bu iddiayı makul gösterebilmek için de tek hücreli bir canlının son derece basit yapılı olduğu aldatmacasıyla ortaya çıkarlar. Oysa tek bir hücre, Darwinistlerin detaylarını hala açıklayamadıkları muhteşem bir kompleksliğe sahiptir. • Darwinistler henüz bu tek hücrenin TEK BİR PROTEİNİNİ BİLE OLUŞTURAMAMAKTADIRLAR. • Tek bir proteinin tesadüfen oluşma ihtimalinin 10950’de bir yani SIFIR olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla Darwinistlerin “ilkelden gelişmişe” iddiaları tam olarak bir aldatmacadır. • Bu aldatmacaya en büyük delillerden bir diğeri ise, yeryüzünde tek hücreli canlıların ortaya çıkışının hemen arkasından göz gibi kompleks yapılara sahip olağanüstü çeşitlilikte canlıların ortaya çıktığı Kambriyen dönemidir. Yaklaşık 540 milyon yıl önce yaşanan ve şu ankinden çok daha fazla canlı şubesinin ortaya çıktığı bu dönem, Darwinistler tarafından açıklanamamaktadır. (Şube, canlıların tür, cins, aile, takım, sınıf, şube, alem şeklindeki sınıflandırmasında, alemden sonraki en büyük sınıfı temsil eder). • Nitekim Darwinistler bu fosillerin kendileri için büyük bir açmaz teşkil ettiğini bildiklerinden, Kambriyen fosillerini 70 yıl saklamışlardır. |
“Embriyolojinin evrime kanıt verdiği” aldatmacası: 2 Francis Hitching, The Neck of the Giraffe: Where Darwin Went Wrong, New York: Ticknor and Fields 1982, s. 204 |
s. 78 “Evrim açısından yakın grupların protein yapılarının benzer olduğu” aldatmacası: • Canlıların tümünde genetik benzerlikler bulunur. Evrim senaryosu birbirine daha çok benzeyen canlılar arasında sahte bir düzenleme yapılarak oluşturulmuştur. • Oysa canlıların birbirlerine benzer özellikler göstermeleri, onların birbirlerinden evrimleştiklerine dair delil değildir. Bunun için bilimsel kanıt gerekir. Bilimsel kanıtlar ise, evrim teorisini kesin olarak reddetmiştir. • Mikrobiyoloji ve genetik, faydalı bir genetik bilginin hiçbir zaman bir canlıya sonradan eklenemeyeceğini ve türlerin asla birbirlerine dönüşemeyeceğini kanıtlar. Paleontoloji (fosil bilimi) ise evrimi kanıtlayan TEK BİR TANE BİLE ARA FOSİL OLMADIĞINI ispat etmiştir. • Canlılar birbirlerine benzerler, çünkü her biri Allah’ın yarattığı varlıklardır. Üstelik bu benzerlik, çoğu zaman Darwinistlerin sahte evrim şemasını alt üst eder. Bir kuş olmasına rağmen yarasalar da insanlar gibi memelidir. Kuş gagasına ve sürüngen zehirine sahip olan Platypuslar ise, kürklü olmalarının yanında yavrularını emziren bir memeli olarak varlıklarını sürdürürler. Kromozom sayısı açısından bakıldığında ise, patates insana en yakın canlıdır. Dolayısıyla benzerliklerin evrime delil oluşturduğu iddiası, yalnızca bu konu hakkında bilgisi olmayan çevreleri kandırmak için gündeme getirilen bir aldatmacadır. |
“Körelmiş organlar” aldatmacası: • Darwinistler, insanda bulunan apendiks, 20 yaş dişi gibi yapıları “körelmiş organ” adı altında tanıtırlar. Bunun sebebi, söz konusu organların bir hayali evrimleşme sırasında insanın hayali maymunsu atalarından geldiğine ve körelerek vücudun bir köşesinde kaldığına delil oluşturabilmektir. Ancak bu bir sahtekarlıktır. • İnsanda körelmiş organ olarak tanıtılmış olan yapıların tamamının vücut için son derece önemli işlevlere sahip oldukları ortaya çıkmış ve bunu çeşitli Darwinist bilim dergileri de kabul etmek zorunda kalmışlardır. • Hatta Darwinistlerin yine aynı iddiayı kullanarak “çöp DNA” adını verdikleri DNA parçacıklarının bile, protein sentezinde son derece önemli görevlere sahip oldukları anlaşılmıştır. • Dolayısıyla Darwinistlerin evrime delil göstermeye çalıştığı, sözde atalardan kalma ve işlevsiz olduğunu iddia ettikleri organların, o canlı için özel olarak yaratılmış üstün işlevlere sahip önemli yapılar olduğu ortaya çıkmıştır. Körelmiş organlar iddiası da Darwinist aldatmaca olarak tarihte yerini almış bulunmaktadır. |
“Atlarda parmak körelmesi” aldatmacası: • Söz konusu iddia Darwinistlerin hayali atın evrimi senaryosunu haklı çıkarabilmek için ortaya attıkları bir aldatmacadır. Darwinistler, atın hayali evriminin 4 tırnaklı köpek büyüklüğünde bir canlı ile başladığını iddia eder ve küçükten büyüğe sıraladıkları canlılarla bir at serisi oluşturmaya çalışırlar. Bu iddianın haklı çıkarılması için canlıların parmak sayılarının da azaldığını iddia ederler. • Ancak bu iddia tümüyle bir aldatmacadır. Bu hayali seri, söz konusu canlıların parmak sayısındaki farklılıklar ve yine aynı canlıların ortaya çıkış tarihlerindeki çelişkiler nedeniyle sürekli olarak düzenlenip değiştirilmektedir. Köpek büyüklüğündeki alakasız canlılar, sürekli olarak bu sahte evrim senaryosuna uydurulmaya çalışılmaktadır. • Darwinistlerin bu hayali seriyi ortaya atarken yaptıkları şey şudur. Onlar farklı büyüklükteki canlıların kemiklerini bulmuşlar ve bir hayali sıralama dahilinde bunları birbirlerinin atası ilan etmişlerdir. Bu tıpkı şu anda iskelet büyüklüklerine göre kedi-yaban kedisi-vaşak-pars-panter-puma-kaplan-aslan sıralaması yapmak gibi bir şeydir. • Söz konusu at serisinin bir sahtekarlık olduğunu şu anda artık Darwinizm savunucuları bile itiraf etmiş bulunmaktadırlar. Bu seride atın atası olarak delil gösterilmeye çalışılan canlıların tamamı birbirinden farklı mükemmel canlılardır. Tüm bunların ötesinde, 55 milyon yıl öncesine ait bulunmuş olan at kafatası, Darwinistlerin “daha at yoktu” dedikleri dönemde mükemmel atların yaşadıklarını göstermekte ve bu iddiayı temelinden çürütmektedir. |
s. 79 “Sistematik sınıflandırmanın ve hiyerarşik dizilimin evrime delil olduğu” aldatmacası: • Darwinistler, canlıların hiyerarşik bir sıraya göre dizilip zaman içinde tür, cins, familya, takım, sınıf, şube ve alemler meydana getirdiklerini iddia etmektedirler. Bu, Darwinistlerin en büyük aldatma yöntemlerinden biridir. • Yeryüzünde yalnızca tek hücrelilerin ve birkaç çok hücrelinin (bunlar uzantı ve çeşitli uzuvlara sahip olmayan canlılardır) yaşadığı dönemde, günümüzden yaklaşık 540 milyon yıl önce gerçekleşmiş olan Kambriyen patlaması, Darwinistlerin bu iddiasını temelinden ortadan kaldırmaktadır. • Günümüzden 540 milyon yıl önce, şu an var olan tüm şubeler, hatta daha fazlası aniden yeryüzünde belirmiştir. Yalnızca 5 milyon yıl içinde varlığını sürdürmüş olan bu canlı çeşitliliği Darwinist Stephen Jay Gould’a göre “Darwin’e en büyük sıkıntı veren bulgu”dur. • Nitekim bu yüzden Kambriyen fosilleri bulunur bulunmaz Darwinist bir bilim adamı tarafından SAKLANMIŞ ve 70 YIL BOYUNCA ORTAYA ÇIKARILMAMIŞTIR. Daha sonra beklenmedik bir anda saklandıkları yerde bulunan söz konusu fosiller, gün ışığına çıkarıldıklarından beri Darwinizm’i çökerten en büyük delillerden biri olarak yerini korumaktadır. • Burada özellikle belirtilmesi gereken nokta ise şudur: Canlılar arasında hiyerarşik bir sınıflandırma olmuş olsaydı bile, bu yine sahte evrime bir delil teşkil etmezdi. Bu, canlıları Allah’ın böyle bir sıralama ile yaratmış olduğunun bir delili olurdu. Çünkü evrimin gerçek olması için öncelikle sahte evrimin kanıtlarının gösterilmesi ve trilyonlarca ara form fosili olması gerekirdi. • Fakat TEK BİR TANE BİLE ARA FOSİL BULUNMADIĞI gibi, canlıları evrimleştirebilen bir mekanizma veya sistem de YOKTUR. • Genlerde değişime sebep olabilen mutasyonlar bile canlıya fayda getirememekte, onu evrimleştirememekte, daha farklı bir canlıya dönüştürememektedir. Durum böyleyken, Darwinistlerin –tamamen uydurma olan– bir hiyerarşik sıralamayı delil olarak sunmaya çalışmaları bir sahtekarlıktır. |
s. 79 “Varyasyonların evrimleşme olduğu” aldatmacası: • Varyasyon çeşitlenme demektir. Bir canlı türü içindeki birey veya grupların, aynı tür içinde farklı özelliklere sahip olmasına neden olur. • Örneğin yeryüzündeki insanların hepsi temelde aynı genetik bilgiye sahiptirler, ama bu genetik bilginin izin verdiği varyasyon potansiyeli sayesinde kimisi çekik gözlüdür, kimisi kızıl saçlıdır, kimisinin burnu uzun, kimisinin boyu kısadır. • Varyasyon evrime delil oluşturmaz, çünkü varyasyon, zaten var olan genetik bilgide öne çıkan özellikler dolayısıyla farklılaşmadır. Varyasyonlar hiçbir zaman genetik bilgiye yeni bir özellik kazandırmaz. • Varyasyon sonucunda, bir sürüngen türünün içinde diğerine göre biraz daha uzun kuyruklu ya da biraz daha kısa ayaklı cinsler ortaya çıkabilir, çünkü kısa ayak bilgisi de, uzun ayak bilgisi de sürüngenlerin gen havuzunda vardır. • Ama varyasyon sürüngenlere kanat takıp, tüy ekleyip, metabolizmalarını değiştirip onları kuşa dönüştüremez. Çünkü böyle bir dönüşüm canlının genetik bilgisinde bir artış olmasını gerektirir, fakat varyasyonlarda böyle bir durum söz konusu değildir. |
s. 79 “Parazit enfeksiyonlarının evrime delil olduğu” aldatmacası: • Aynı parazitlerin bazı canlılarda enfeksiyona sebep olup bazılarında sebep olmamaları şaşırtıcı şekilde Darwinistler tarafından ortak ata iddiasına delil olarak sunulmaya çalışılmaktadır. Ancak bu bir aldatmacadır. • Canlılar, karbon temelli yaşamımızın bir gereği ve aynı atmosferi paylaşmamızın bir sonucu olarak benzer özelliklere sahip olarak yaratılmışlardır. • Yine bizlerle aynı atmosferi paylaşan aynı bakterilerin benzer özelliklere sahip farklı canlılarda yaşaması ve onlara etki etmesi de son derece doğaldır. • Eğer Darwinistlerin iddiaları doğru olsaydı bu durumda aynı bakterilerin, örneğin tüm memelilerde aynı etkiyi meydana getirmeleri gerekirdi. Fakat eğer bir bakteri insanda enfeksiyona neden olmuyor ama milyonlarca yıl önce şu anki görünümü ile yaratılmış ve hiçbir değişime uğramamış olan domuzda enfeksiyon meydana getiriyorsa, bu evrimleşme kanıtı değildir. Kuşkusuz eğer böyle bir şey olsaydı, milyonlarca yıldır varlığını sürdüren domuz türlerinin bu bakterilere kolaylıkla karşı koyabilecek şekilde değişime uğramış olmaları gerekirdi. • Fakat domuz neslinde hiçbir değişim olmadığı gibi, ona etki eden bakterilerde de hiçbir değişim olmamıştır. Dolayısıyla iddia, kesin olarak uydurma bir iddiadır, yalnızca sahte evrim propagandası yapabilmek için ortaya atılmaktadır. |
s. 79 “Sitoloji ve genetiğin Darwinizm’e delil verdiği” aldatmacası: • Söz konusu ders kitabında şaşırtıcı bir iddia gündeme getirilmiş ve genetik biliminin Darwinizm’e delil verdiği öne sürülmüştür. Bu trajikomik iddia, muhtemelen Darwinizm yenilgisini örtbas edebilmek adına uydurulmuş gibi gözükmektedir. • Genetik biliminin keşfinden beri Darwinistler tarafından çok iyi bilinen bir gerçek vardır. O da GENETİK BİLİMİNİN DARWİNİZM’İ TAMAMEN YIKTIĞI GERÇEĞİDİR. • Genetik bilimi, hücrenin Darwin’in sandığı gibi içi su dolu bir baloncuk olmadığını göstermiştir. Hücre organellerinin mükemmel bir düzen içinde çalıştıklarını, olağanüstü kompleks bir yapı sergilediklerini ortaya koymuştur. • Genetik bilimi, tek bir bakteri hücresine ait olan TEK BİR PROTEİNİN TESADÜFEN ASLA MEYDANA GELEMEYECEK kadar KOMPLEKS olduğunu göstermiştir. • Şu anda, bir bakteri proteini, değil çamurlu suda, üstün teknolojideki laboratuvarlarda bile oluşturulamamaktadır. Durum böyleyken, Darwinistlerin bakteri hücresine “ilkel” tanımlamasını yapmaları, büyük bir aldatmacadır. • Darwinistler bakterinin ilkel olduğu iddiasıyla hayatın sözde tesadüfi başlangıcının da kolay olduğu izlenimini vermeye çalışmaktadırlar. Fakat bakteri hücresindeki muhteşem komplekslik, bilim adamlarının deyimiyle bir galaksi ile karşılaştırılabilir düzeydedir ve Darwinistler tarafından açıklanamamaktadır. |
s. 79 “Organizmaların coğrafi dağılımlarının Darwinizm’e delil verdiği” aldatmacası: • Farklı çevre şartlarında farklı hayvan ve bitkilerin yaşamasının, bazen de aynı ortamlarda da farklı hayvan ve bitkilerin bulunmasının, nasıl ve hangi mantıkla evrime delil olarak sunulabildiğini anlamak mümkün değildir. Ancak söz konusu ders kitabında bu iddia sözde evrime bir delil olarak sunulmaya çalışılmıştır. • Canlılar, bu dünya üzerinde bu dünya şartlarına uygun olarak yaratılmışlardır. Elbette, yaratılış özelliklerine göre yaşam ortamları da değişmekte ama kimi zaman aynı ortamı paylaşabilmektedirler. • Bu, canlıların Yüce Rabbimiz’in “Ol” emriyle bir anda mükemmel şekilde yaratıldıklarının kanıtıdır. Darwinistler, böyle bir iddiayı anlaşılmaz şekilde ortak köken iddiasına delil olarak sunmaya çalışacaklarına, öncelikle sözde evrime kanıt getirebilmelidirler. Hayali ilk hücrenin oluşumunu açıklayabilmeli, ara fosil getirebilmeli, Yaratılışı ispat eden 100 milyon fosili ve milyonlarca yıl boyunca değişmeden kalmış olan tüm yaşayan fosilleri açıklayabilmelidirler. Ancak Darwinistler, bunların hiçbirine açıklama getirememektedirler. • Canlıların yaşadıkları yerleri, hiçbir gerçekliği olmamasına rağmen evrime delil olarak göstermeye çalışmak, Darwinistlerin sonuçsuz demagoji yöntemlerinden bir diğeridir. |
s. 79-80 “Türler içindeki değişimleri evrim olarak gösterme” aldatmacası • Söz konusu ders kitabında ekolojik değişikliklere göre canlıların farklılıklar göstermeleri evrime delil olarak sunulmaya çalışılmakta ve Allen, Bergman, Dollo, Cope, Gloger kuralı gibi bilimsel delilden yoksun açıklamalarla bu iddiaya bilimsel isim konmaya çalışılmaktadır. Bu, Darwinistlerin en bilinen aldatma yöntemlerinden birini teşkil etmektedir: • Aynı canlı türleri yaşadıkları ortama göre farklı özellikler gösterebilirler. Örneğin farklı iklim ve ortamlarda yaşayan ineklerin büyüklükleri, renkleri, tüy yapıları birbirlerinden farklılık gösterebilir. Ayrı bölgelerde yaşayan aynı kuş türleri yaşadıkları ortama göre daha büyük gagalı, daha iri yapılı ve daha koyu renk tüylü olabilirler. Türler içindeki bu çeşitlenmeler genellikle hep Darwinistler tarafından evrime delil olarak göstermeye çalışılmıştır. Darwin’in farklı özellikteki ispinozları örnek vererek yapmaya çalıştığı da budur. • Fakat bu bir evrimleşme değildir. Canlı, kendi sahip olduğu gen bilgisi dahilinde değişime uğramaktadır. Güney Amerika sahillerinde yaşayan penguen Güney kutbuna götürüldüğünde bir süre sonra onun da bedeni irileşecek, tüylerinin rengi buna göre değişecektir, çünkü Güney Amerika’da yaşayan penguenlerin de genlerinde Güney Kutbunda yaşayanlardaki ile aynı bilgiler mevcuttur. Söz konusu değişim ile canlı genetik yapısında var olmayan yeni bir bilgi edinmemiştir. Bir başka canlının özelliklerini almamıştır. Evrimleşmemekte, farklı bir canlıya dönüşmemektedir. Penguen yine penguendir. • Varyasyon olarak açıkladığımız bu durum, türün kendi içinde çeşitlenmesidir. O tür, ancak kendi genetik bilgisinde var olduğu kadarıyla bir değişim gösterebilecektir. Pengueni Güney Kutbu’nda ne kadar fazla tutarsak tutalım, canlının boyu kendi genetik bilgisinde var olandan daha fazla uzamayacak, tüyleri daha farklı bir renk almayacaktır. • Canlının genetik yapısında var olan bu bilgi de, onun yaratıldığı anda Yüce Allah’ın kendisine bahşetmiş olduğu bilgidir. Darwinistler değil bu bilgiyi üretmek, bunu çözmenin dahi yanına bile yaklaşamamışlardır. |
s. 80 Lamarck’ın iddialarını evrime delil gösterme aldatmacası: • 18. yüzyılda yaşamış olan Lamarck, zürafaların uzun ağaçlara uzanarak boylarının uzadığı ve bunun sonraki nesillere geçtiği iddiasıyla ortaya çıkmıştır. 18. yüzyılda kör ve cahil bir bilim anlayışıyla geliştirilmiş olan bu iddia, şu anda Darwinist bilim adamları tarafından bile utanç içinde karşılanmakta, mümkün olduğunca dile getirilmemeye çalışılmaktadır. • Lamarck'ın "kazanılmış özelliklerin aktarılması" olarak bilinen bu evrim modeli, kalıtım kanunlarının keşfedilmesi ile birlikte geçerliliğini yitirmiştir. 20. yüzyılın ortalarında DNA'nın yapısının keşfiyle birlikte, canlıların hücrelerinin çekirdeğine kodlanmış çok özel bir genetik bilgiye sahip oldukları ve bu genetik bilginin, "kazanılmış özellikler" tarafından değiştirilemeyeceği ortaya çıkmıştır. • Yani bir canlı ağaçlara uzanabilmek için yaşamı boyunca çabalayıp boynunu birkaç santim uzatsa bile, doğurduğu yavrular yine o türe ait standart boyun ölçüleri ile doğacaklardır. Kısacası Lamarck'ın evrim teorisi, bilimsel bulgular tarafından yalanlanmıştır ve yanlış bir varsayım olarak tarihin derinliklerine gömülmüştür. • Nitekim bu gerçek söz konusu ders kitabında da zikredilmiş ve kasları gelişmiş bir sporcunun bu özelliğinin çocuklarına geçmesinin imkansızlığı vurgulanmıştır. Dolayısıyla söz konusu iddia, bilimsel çevreler tarafından kesin olarak reddedilmektedir. |
s. 81 Darwin’in evrim ile ilgili görüşlerinin geçersizliği: Söz konusu ders kitabının 81. sayfasında, Darwin’in evrim hakkındaki iddialarının KANITLANMIŞ olduğu iddia edilmektedir. Ancak bu tamamen gerçek dışıdır. Daha önce evrim ile ilgili iddiaların tümünün geçersizliğinin ortaya çıkması gibi, Darwin’in bu konudaki iddialarının da tümü çürütülmüş, Darwin’in evrim teorisinin geçersizliği kesin olarak ispat edilmiştir. Bunun delilleri şöyledir: • Darwin türlerin değişmekte olduğunu iddia etmiştir. Oysa şimdiye kadar yapılan kazılar sonucunda 100 milyondan fazla fosil çıkarılmış ve canlıların milyonlarca yıl boyunca HİÇBİR DEĞİŞİKLİĞE UĞRAMADIKLARI anlaşılmıştır. Canlılar, bugün nasıl iseler bundan yüzmilyonlarca yıl önce de aynıdır. • Yapılan bu kazılar sonucunda tek bir tane bile ARA FOSİL BULUNAMAMIŞTIR. Ara fosil diye bir şeyin olmadığı ortaya çıkmıştır. • Hücreye ait tek bir PROTEİNİN BİLE TESADÜFEN ORTAYA ÇIKAMAYACAĞI ispat edilmiştir. Bu gerçek, yaşamın tesadüfi olarak ortaya çıktığı iddiasını tümüyle ortadan kaldırmıştır. • Doğal seleksiyonunun evrimleştirici hiçbir gücünün olmadığı ortaya çıkmıştır. • Mutasyonların %99’unun zararlı, %1’nin ise etkisiz olduğu, canlı organizmalarda hiçbir zaman faydalı bir etki meydana getirmeyecekleri anlaşılmıştır. • Darwinistlerin, evrimi savunabilmek için ara geçiş formu olarak tanıttıkları tüm fosillerin SAHTE olduğu ortaya çıkmıştır. Bu sahte fosiller, yıllarca müzelerde sergilendikten sonra, sahtekarlığın anlaşılmasının ardından alelacele literatürden çıkarılmışlardır. • İnsanın sözde evrimine delil gösterilmeye çalışılan kafataslarının ise, ya günümüz insanlarına ya da günümüz maymunlarına ait olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla biyoloji, mikrobiyoloji, paleontoji, genetik, paleoantropoloji, kısaca bütün bilim dalları bugün Darwin’in evrim teorisini kesin olarak yalanlamış bulunmaktadır. Darwin’in evrim teorisi bilimsel araştırmalar, bilimsel gelişmeler, deney ve gözlemler ve en önemlisi bulunan fosil deliller sonucunda geçersizliği ispatlanmış bir teori olarak tarihteki yerini almıştır. |