Beş duyu ile algıladıklarımızın tamamı, beynimizdeki elektrik sinyallerinin yorumlanmasıdır
ucgen

Beş duyu ile algıladıklarımızın tamamı, beynimizdeki elektrik sinyallerinin yorumlanmasıdır

49617
İnsanların bazıları, görüntünün beyinlerinde oluşan elektrik sinyallerinden ibaret olduğuna kanaat getirseler de, başka bir algının, örneğin dokunmanın farklı olduğu hissine kapılabilirler. Bir şeye dokunarak veya onu koklayarak maddenin gerçeğine ulaşabildiklerini zannedebilirler. Ama aslında yine, beyinlerindeki elektrik sinyallerinden başka bir şeyi algılamamaktadırlar.
 
Elimizde bir şeye dokunduğumuzda, gerçekte o şeye dokunmayız. Sürekli hareket halinde olan atomlar arasında kimyasal bir bağ kurulur, fakat bu iki atom da birbirine asla “dokunmaz”. Dolayısıyla dokunduğumuzu zannettiğimiz bir şeye fiziksel anlamda hiçbir zaman dokunamamışızdır. Bu gerçekte oluşmayan dokunma hissi sonucunda yalnızca elimizdeki atomlar titreşir ve bir elektrik akımı başlatırlar. Bu elektrik akımı ise beyinde dokunma merkezine doğru yol alırlar. Buraya ulaştıklarında “yorumlanırlar”. İşte bu bir mucizedir. Tıpkı görme merkezinin, gelen elektrik sinyalini sarı bir çiçek olarak yorumlaması gibi, dokunma merkezi de gelen elektrik sinyallerini yumuşak, sıcak veya pürüzlü olarak algılayabilir. Yine benzer sinyaller ağzımızdan beynin tat alma bölgesine giderek yiyeceğin lezzetli, şekerli veya acı olduğuna dair bir kanaat oluştururlar. Burundan yola çıkan sinyaller ise, beynin koklama merkezine ulaşarak o şeyin kokusunun neye benzediğine dair beyinde bir algı oluşturabilirler. Kulağımıza gelen ses, başka elektrik sinyalleri vesilesiyle duyma merkezine ulaşır ve bize seslenen kişinin annemiz olduğundan her nasılsa emin oluruz. Kulağımızdan beynimize iletilen elektrik sinyallerinin oluşturduğu melodiden zevk alır, telefon sesinin telefondan geldiğinden asla şüphe duymayız.
 
Bunların tümü, Allah’ın yaratmış olduğu olağanüstü bir mucizedir.
 
Aslında bizim duyduğumuz ses gerçekte telefona ait değildir, çalan müziğin sesi de müzik setinden gelmemektedir. O ses, gelen elektrik sinyalleri vesilesiyle beynimizde oluşur. Aslını görmediğimiz bir telefonun, Allah’ın dilemesi dışında aslını hiçbir zaman duyamayacağımız sesiyle muhatap oluruz. Gördüğümüz şey de aslında dışarıdaki sarı çiçek değildir. O çiçek, görünümü ile, kokusuyla, tüm güzelliğiyle beynimize ulaşmış bulunan elektrik sinyallerinden ibarettir. Ve görüntümüzde var olan çiçeğin dışarıdaki gerçek çiçek ile aynı olduğuna dair hiçbir delilimiz yoktur. Peter Russell bunu şu şekilde izah etmiştir:
 
Eğer bildiğimiz her şey kendi zihnimizde görülen duyusal görüntülerse, bizim algılarımızın dışında bir fiziksel gerçeklik olduğunu nereden bilebiliriz? Bu yalnızca bir tahmin değil midir? Benim cevabım: Evet'tir. Bu bir tahmindir; ama yine de en inandırıcı olandır.[i]
 
Beynimizde oluşan görüntülerin, seslerin, kokuların, tatların dışarıda olup olmadığını kuşkusuz ki bilmemize imkan yoktur. Buradan yola çıkarak anlayabileceğimiz tek gerçek şudur: Beynimizde bizim için özel olarak yaratılmış bir dünya vardır. Ve bu dünyayı, başkalarının da bizim gibi görüp görmediğini asla bilemeyiz. Biz yalnızca bize yaratılmış olan dünya içindeki görüntüleri görebilir, sesleri duyabilir, tatları alabiliriz. Bunun dışında bir şeye ulaşmamız mümkün değildir.
 
O halde şu soruyu sormak gerekmektedir: Yalnızca elektrik sinyalleri, tek başlarına, böylesine ahenkli bir dünyayı meydana getirebilirler mi?
 
Kuşkusuz ki getiremezler. Bizim için bu olağanüstü gerçeklikte, netlikte ve güzellikteki dünyayı yaratan tüm alemlerin Rabbi olan Allah’tır. Allah, insana Kendi Ruh’undan bir ruh bahşetmiştir. Algılayan, gören, zevk alan, sevinen, hoşlanan Allah’ın yarattığı ruhtur, elektrik sinyalleri bunun için yalnızca bir araçtır.
 

 
[i] Peter Russell, From Science to God "A physicist's Journey into the Mystery of Consciousness", New World Library, 2002, s. 47

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER