Kanal 35, 28 Şubat 2009 Muhabir: Hocam dilerseniz hemen sorularımızla başlayalım. Hem izleyicilerimizin vakitlerini almamak açısından, hem de sizlerin kıymetli vaktini çok fazla almamak açısından güncel bir soru var Hocam, onu hemen sizinle paylaşmak istiyorum. Bir röportajınızda Özel Harekat Dairesi Başkanı Oktay’ın ölümünde Ergenekon parmağı olabildiğine, olabileceğine değinmiştiniz. Dün Oktay’ın oğlu babasının ölümünün araştırılmasını istemiş. Adli Tıp doktorunun “bitişik atış yapılmıştır ancak bunun intihar olduğunu söyleyemem” dediğini belirtmiş. Cenazesinde de isimsiz bir çelenk ile onuru ile öldü mesajı verilmişti. Oktay’ın ölümünde olduğu gibi intihar süsü verilmeye çalışılmasındaki neden ne olabilir diye Naz Uslucan İstanbul’dan sormuş Hocam. Adnan Oktar: Tabii ki böyle şeylere çok ciddi şekilde şüpheyle bakmak lazım ve sonuna kadar şüpheyle bakmak lazım, yani bu intihardır tamam dosyasını kapatalım olmaz böyle şey. Tamam benziyor olabilir ama sonuna kadar şüphe etmek lazım. Ne malum eline silah verip zorla bu şekilde bir cinayet işletmedikleri, ne malum ne olduğu? Çok kapsamlı araştırma yapılması lazım, mesela arabanın üzerinde parmak izi aranması lazım, daha önceki telefon konuşmalarına bakılması lazım. Tabi polisimiz bunu çok iyi bilir de, fakat ben yine vicdanen içim rahat etmediği için söylüyorum yani bu tip şeylerde olayın kapanması bence hiç doğru değil. Çünkü bu insanlar ruhen ve bedenen çok sağlıklı insanlar, devlet bunları seçerek bu göreve getiriyor. Yani böyle cinnet geçirecek, bir anda psikolojik bunalıma girecek insanlar değil bunlar. Yani binlerce insan emanet ediliyor bu insanlara. Bütün her yerde böyledir. Bir de böyle şeylerde intihar açıklamasının erken olması da biraz rahatsız edici olur. Yani daha durun bakalım araştırma yapılsın, adli tıp araştırma yapsın, kovuşturma yapılsın. Daha saatinde dakikasında, beş saat sonra, üç saat sonra intihardır deyip konuyu kapatıyorlar bazı olaylarda. Böyle olmaz yani bu mutlaka kuşkuyla bakılması gereken şey. O zaman iddia edilen Ergenekon’un işini kolaylaştırmış oluruz. Yani nasıl olsa bu işler böyle gidiyor der. Velev ki intihar dahi olsa, velev ki olsa bile sonuna kadar kuşkuyla bakılması lazım. | | Star, 13 Ekim 2009
Zaman, 13 Ekim 2009 10 ay önce intihar ettiği öne sürülen Oktay'ın otopsisi esnasında kaburga kemiklerinin kırık çıkması dosyayı yeniden açtı. Türkiye geçen şubat ayında, Özel Harekat Dairesi'nin 13 yıllık başkanı Behçet Oktay'ın ölümüyle sarsıldı. Olayın cinayet mi, intihar mı olduğu tartışması aylarca sürdü. Ailesi ısrarla Oktay'ın intihar etmediğini savundu. Savcılık soruşturma dosyasını intihar gerekçesiyle takipsizlik kararıyla kapattı. Ancak otopsi raporunun gazetelerde yayınlanması tartışmaları yeniden başlattı. Çünkü rapora göre Oktay'ın göğüs kafesinde 7 kırık vardı. Ayrıca kanında alkol ve uyuşturucuya rastlanmıştı. İşte bu noktalardan yola çıkan aile, Ankara Başsavcılığı'na dosyanın tekrar açılması için dilekçe verdi. Dilekçeye, Eski Adli Tıp Kurumu Başkanı Prof. Dr. Özdemir Kolusayın'dan alınan mütalaa da eklendi. 'Olayın intihar olması halinde vücudunda travma belirtilerinin olmaması gerekir' diyen Kolusayın'ın mütalaasının sonuç bölümünde şöyle denildi: 'Baş, göğüs, el ve ayaklarda travmatik belirtilerin bulunması, kandaki alkol miktarının kişinin direncini yok edecek derecede çok yüksek olması nedeniyle intihar mümkün değildir.' Kolusayın, mütaalasında, kaburga kırıklarının nedeninin kalp masajı olamayacağı belirtilerek, 'Kişiye kalp masajı yapıldığı bildirilmiş, sağ ve sol kaburgalarında ekimozlu ve ekimozsuz kırıklar tespit edilmiştir. Bu durum, ekimozlu kırıkların kişi canlı iken, ekimozsuz kırıkların kişi öldükten sonra oluştuğunu kanıtlar' denildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da, ailenin başvurusunu ve adli tıp uzmanının mütaalasını dikkate alarak soruşturma dosyasının yeniden açılmasına karar verdi. | Yenişafak, 18 Kasım 2009Yenişafak, 8 Kasım 2009
|