BBC"nin internet sitesinde yayınlanan 12 Nisan 2006 tarihli bir haberde, Belçikalı bilim adamlarınca keşfedilen ve Nature dergisinde tanımlanan bir yeni balık türü haber veriliyordu. "Afrikalı balık, kara böcekleri için zıplıyor" başlıklı haberde, bilimsel adı Channallabes apus olan balığın, yaşadığı bataklık alanın kıyısındaki böcekleri avlama yeteneğine sahip olduğu anlatılıyordu. Bilim adamları, balığın yaşam alanını taklit ettikleri deney ortamında, acıktığı zaman bu balığın suyun hemen kıyısındaki böceği onu ağzına alıp tekrar suya döndüğünü gözlemlemişlerdi. Belçika"nın Antwerp Üniversitesi"nde biyolog olarak görev yapan ve Nature dergisindeki makalenin yazarlarından olan Sam Van Wassenbergh, BBC"deki yorumlarında balığın bu davranışının, "balıkların milyonlarca yıl önceki sudan karaya geçişini açıklayabileceğini" söylüyordu.
Wassenbergh bu sözlerinde, sudan karaya geçişten kesin bir gerçek gibi söz etmekte, sanki bu son bulgu bu tartışılmaz gerçeği aydınlatacak gibi bir izlenim vermektedir. Oysa Belçikalı bilim adamının yeni balıkla ilgili yorumlarında evrim teorisinin sudan karaya geçiş senaryosunu kesin bir gerçek olarak alması, sadece teoriyi bir dogma olarak benimsemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Balıklar ve onların torunları olduğu öne sürülen kara omurgalıları arasında çok derin anatomik ve işlevsel farklılıklar vardır. Kara omurgalıları, ağırlıklarını taşıyacak bir iskelete sahiptirler. Balıklarda ise bu bulunmaz. Üstelik balıkların aksine, kara omurgalıları suyu verimli kullanmak zorundadırlar. Bunu da böbrek gibi kompleks bir organı içeren sistemlerle yerine getirirler ki, bunlar da balıklarda bulunmaz. Üstelik balıklarda solungaç, kara omurgalılarında ise akciğer bulunur. Bir balık soyunun tüm bu fizyolojik farklılıkları tamamen rastlantısal ve bilinçsiz bir süreçte aştığını, yepyeni biyolojik sistemler kazandığını iddia eden senaryo, tümüyle hayal ürünüdür. Bunun gerektirdiği tipte gözlemler yapılmamış, evrimciler tek bir örnekte dahi bir canlının DNA"sında meydana gelen rastlantısal değişimlerin, bırakın yeni bir organ veya sistemi, hücrenin temel yapıtaşı olan işlevsel tek bir proteini dahi ortaya çıkarmadığını görmüşlerdir. Genetik bilgiyi artıran bilimsel gözlem olmadığına göre, sudan karaya geçiş senaryosunun bir bilim adamınca kesin bir gerçek olarak telaffuz edilmesinin de gerçekçi bir yönü olmadığı açıktır.
Eğer Wassenbergh, sudan karaya geçişe gerçekten inanıyorsa, keşfettikleri bu balığın böceği avlaması deneylerini tekrar tekrar gerçekleştirebilir; balığın kara omurgalılarına dönüşecek şekilde yapılar kazanıp kazanmadığını gözlemleyebilir. Hatta bunu nesiller boyu çocuklarına ve torunlarına da vasiyet edebilir. Ama yüzbinlerce yıl sonra, torunlarının torunlarının gözlemlediği balık, bugün Wassenbergh"in baktığı balık olacaktır. Akıl ve bilimin gerektirdiği düşünce şekli ve tek gerçek budur. Çünkü bilimsel kanıtlar, türlerin yeryüzündeki varlıkları boyunca değişmeden kaldığını ve doğada canlıları evrimleştirici bir mekanizma olmadığını göstermektedir.
BBC ve Wassenbergh"e bu yanılgılarını terk etmelerini, gerek sudan karaya geçiş, gerekse genel olarak evrim teorisinin modern bilimin bulguları karşısında imkansız bir senaryodan ibaret olduğunu kabullenmelerini tavsiye ediyoruz.
Not:
1. Sudan karaya geçiş senaryosunun bilimsel açmazları hakkında daha geniş bilgi için bu linki inceleyebilir, BBC"deki haberin bilim dışı yönlerini daha iyi görebilirsiniz.
2. Haberde kısaca değinilen Tiktaalik roseae ile ilgili evrimci iddialara geniş cevabımızı buradan okuyabilirsiniz.