BBC"nin Böcek Gözü Yanılgısı
ucgen

BBC"nin Böcek Gözü Yanılgısı

29601
Doğadaki üstün yaratılış, bilim adamlarının ilgisini çekmeye, onlara ilham vermeye devam ediyor. Bu alandaki araştırmalara son olarak arı gözündeki sistemi anlamak için yapılan bir kalıplama çalışması eklendi. ABD"deki California Üniversitesi"den bilim adamları, arı gözünü taklit eden ve 8500"den fazla altıgen lensten oluşan bir yapay gözü, bir iğne ucu kadar alana sığdırmayı başardı.

Doğadaki üstün yaratılış, bilim adamlarının ilgisini çekmeye, onlara ilham vermeye devam ediyor. Bu alandaki araştırmalara son olarak arı gözündeki sistemi anlamak için yapılan bir kalıplama çalışması eklendi. ABD"deki California Üniversitesi"den bilim adamları, arı gözünü taklit eden ve 8500"den fazla altıgen lensten oluşan bir yapay gözü, bir iğne ucu kadar alana sığdırmayı başardı. Çalışmanın detayları, BBC"nin internet sitesindeki 27 Nisan 2006 tarihli ve "Böcek gözleri geleceğin görüşüne ilham kaynağı oldu" başlıklı haberde özetle şu şekilde aktarıldı:

Körler için yapay retinalar geliştirmeyi hayal eden bilim adamları, işe sineğin gözündeki gibi hassas bir şekilde dizilmiş, ışığı merkeze odaklayan lensleri bir kalıba dökmekle başladı. Araştırmacılar önce 8700"e yakın lensi oluşturacak bir yarım küreden bir kalıp hazırladılar. Bu daha sonra, ultraviyole ışınla temas ettiğinde reaksiyona girerek sertleşen bir yapay reçineyle dolduruldu. Daha sonra bu malzeme hafifçe ısıtılarak kabından çıkarıldı ve böylece ortaya iğne ucu büyüklüğünde yapay bir bileşik göz çıktı.

Bilim adamları, bu malzemeyi birtakım özgün kimyasal özellikleri sebebiyle tercih ettiler. Çalışma da bu tercihin ne kadar yerinde olduğunu göstermekten geri kalmadı. Işıkla temas eden malzeme, kimyasal yapısını değiştirdi ve ışığı daha da derine taşıyacak bir konik kanalı yavaş yavaş oluşturdu. Böylece yüzeylerindeki küçük çıkıntıları lens olarak kullanan ve bunlarla temas eden ışığı daha derinlere aktarma yeteneğine sahip ilginç bir malzeme ortaya çıktı.

Şimdilik bu yapay göz herhangi bir görüntüleme cihazına bağlı değil. Ancak dijital kamerada kullanılanlara benzer bir imaj algılayıcısına bağlanabilir ve örneğin sindirim sistemini görüntüleyen bir cihaza dönüştürülebilir. Bunun için görünürde herhangi bir engel bulunmuyor.

Araştırmacılar aslında bunun daha ötesini hedefliyor ve yapay retinalar geliştirerek körlere yardımcı olan tedaviler geliştirmeyi hayal ediyorlar.

Bu çalışmanın insanlığa getireceği muhtemel faydalar açısından başarısı tartışılmaz. Ancak diğer yandan, çalışmanın düşündürdüğü ve cevaplanması çok gerekli bir soru var: Bilim adamlarının mükemmel bir sistem olarak taklit ettiği arı gözü tasarımı, ilk kez nasıl ortaya çıkmıştır?

Arılar, araştırmacıların da BBC yazısındaki yorumlarında belirttikleri gibi, "tek bir hücre olarak yaşama başlamaktadırlar ve büyüdükçe bu çok güzel optik sistemi kendileri inşa etmektedirler". Eğer bu araştırmacıların belirttiği şekilde arının bu özel optik sistemi kendisinin inşa ettiğini kabul edecek olursak, arının böyle bir mühendislik harikasının optik detaylarına, onları bir dışbükeyde dizecek matematiksel formüle, gerekli protein ve sinirlerin yapısına ve bunların üretiminde gerekli genetik dizilimin bilgisine sahip olduğunu kabul etmemiz gerekecektir. Oysa arının böyle bir yeteneğe sahip olmadığı çok açıktır.

Arı, yaşama tek hücre olarak başlamasından itibaren yumurta içinde mükemmel bir koordinasyon altında gelişmektedir. Bu süreç birbiriyle bağlantılı hassas parçaların (dokuların) doğru zamanda ve doğru şekilde üretimiyle devam etmektedir. Böylelikle, bir işçinin koyduğu ilk tuğlayı izleyen süreçte ortaya mükemmel bir bina çıkması gibi, tek bir hücrenin bölünmesini izleyen süreçte; anten, göz, kanat, bacak ve başka birçok kompleks yapıyı içeren mükemmel bir canlı çıkmaktadır. Sonuçta uçma gibi kompleks bir fonksiyonu yerine getirebilen, bilim adamlarını hayran bırakan şekilde gelişen bu sineğin ise tüm bunları kendi dilemesiyle üretmediği, varlığını üstün bir Yaratıcı"ya borçlu olduğu kesin bir gerçektir.

Şüphesiz, arıyı göz ve sahip olduğu diğer tüm organlarıyla yoktan var eden, Yüce Allah"tır. Bilim adamları teknolojik atılımlar hedeflerken gerçekte Allah"ın üstün bilgi ve kudretinin eseri olan yaratılışı taklit etmektedirler.

BBC"nin evrim yanılgısı

BBC yazısında ise bu çalışmanın "böceklerin böylesine kompleks sistemleri nasıl evrimleştirdiklerini anlamada faydalı olabileceği" şeklinde bir yorum yapılmaktadır.  Bu yorum, materyalist felsefenin insanı ne kadar körleştirdiğinin son bir göstergesini oluşturmaktadır. Çünkü günümüz böceklerinin gözünü tanımlayan bileşik göz yapısı, değil evrime ışık tutmak, tam aksine evrimi kesin olarak geçersiz kılan, onu yalanlayan bir yapıdır. Bu yapı, doğa tarihinde 530 milyon yıllık bir geçmişe sahiptir ve ilk olarak trilobitlerde (üç kısımdan meydana gelen bir arthropod türü) ortaya çıkışından bu yana hiçbir değişikliğe uğramamış, bir diğer deyişle hiçbir evrim geçirmemiştir.

Üstelik bileşik göz yapısı, hiçbir evrimsel öncülü olmaksızın, jeolojik ölçülerde bir göz kırpması kadar kısa sürede ve kusursuz yapısıyla aniden ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla bu sistem, ilk ortaya çıktığında "ilkel" veya "gelişmemiş" bir yapı değil, lens biliminde sahip olduğumuz en son bilgileri "en başından beri" içeren, "mükemmel" bir sistemdir.

Dahası, trilobitlerdeki örnekleri de optik bilimcilerin ulaşabildiği en ileri teknolojilerle dahi geçilemeyen, mükemmel sistemlere sahiptir. Trilobit gözleri, onyedinici yüzyılda Descartes ve Huygens isimli optik bilimcilerin, ışığı en iyi odaklayan lensleri üretibilmek amacıyla birbirlerinden bağımsız olarak geliştirdikleri sistemleri taşımaktadırlar. Descartes ve Huygens, uzun çabalar sonucunda keşfettikleri lens sistemlerinin, trilobitler tarafından 530 milyon yıl önce kullanılmakta olduğundan habersizdiler. 1980"li yıllarda Ricardo Levi-Setti isimli fizikçinin araştırmaları, trilobit gözlerinde Descartes ve Huygens"in tanımladığı matematiksel eğrilerin varlığını ortaya koydu. Descartes ve Huygens"in lens tasarımları, günümüz optik bilimcileri tarafından hala kullanılmaktadır.

Akıl ve bilinç sahibi araştırmacıların, amaç doğrultusunda ve matematik, optik ve fizik bilgisi kullanarak geliştirdiği lens sistemlerinin trilobitlerdeki varlığı, bileşik göz yapısının kusursuz bir yaratılışın eseri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu sistemin, yüz milyonlarca yıldır hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze ulaşması, onun yaratılış lehindeki desteğini birkaç misli artırmaktadır.

Bu delili daha iyi görüntüleme sistemleri geliştirme amacıyla inceleyen bilim adamlarının evrim konusundaki  ısrarı ise oldukça düşündürücüdür. Sürekli olarak yaratılış delillerini inceleyen ancak yaratılışı taktir edemeyen materyalistler, kendileri adına ciddi bir "görüş kıtlığı" sergilemektedirler.

BBC internetin bilim haberlerini hazırlayan kadroya köhne evrim teorisini terk etmelerini tavsiye ediyor, arı gözünün yaratılışı kanıtladığını görmelerini diliyoruz. 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo