Çok yıkıcı bir silah günümüz toplumlarını, sarsılmaz zannedilen birlikleri ve güçlü gibi gözüken devletleri parçalamakla tehdit ediyor. Bombalardan, nükleer silahlardan ve ekonomik krizlerden de daha yıkıcı olan bu silahın adı “sevgisizlik”. Nefreti hakim kılıyor, bencillik aşılıyor, egoistliği yaygınlaştırıyor, vurdumduymaz ve çıkarcı bireyler/toplumlar meydana getiriyor. Akılcı, makul ve sevecen düşünmeyi engelliyor. Böylece kolaylıkla toplumları parçalıyor. Sevgisizlik silahına üstün gelip nefreti yok edecek çok daha güçlü bir silah daha var, işte o da “sevgi”.
DÜNYA BÖLÜNMELERLE SARSILIYOR
Irak, Yemen, Sudan bölündü. Kırım Ukrayna’dan ayrıldı. Donetsk de bu kervana katıldı. Moldova’nın Trans-Dinyester bölgesi de ayrılma kararı aldı. Suriye resmi olmasa da fiilen paramparça. Libya özerk bölgelere ayrıldı ve iç savaşın eşiğinde. İskoçya ayrılmak istiyor. İspanya ve İtalya’da özerk bölgeler bağımsızlıklarını ilan etmek istiyor. Lübnan bütünlüğünü yitirmiş durumda. Mısır’da toplu idamlar kapıda..
Son yüzyılda, iki büyük dünya savaşının yanında, yüzyıllardır bir arada yaşayan toplumların kendi içinde bölünüp kutuplaşmasına da şahit olundu.
İSPANYA PARÇALANACAK MI?
İspanya’da 1936-1939 yılları arasında iç savaş yaşandı. Bu savaşın ardından, baskıcı, merhametsiz ve sevgisiz rejimlerin bir örneği de İspanya’da yönetime geldi. Franco’nun faşist diktatörlüğü döneminde demokrasi askıya alındı. Franco 1975’te vefat etti ve 1977’de seçimler yapıldı. 1978’de yeni anayasa kabul edildi ve İspanya 17 özerk bölge ve 2 özerk şehre ayrıldı. Bu dönemden sonra İspanya hükumetleri, eski baskıcı rejim döneminin izlerini sildi, ayrımcılığı kaldırdı ve hürriyetleri savundu. http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0spanya
Günümüz İspanyası bir AB üyesi. Herkesçe ileri demokrasinin yaşandığı bir ülke olarak kabul edilmekte. İspanya’nın önünde iki büyük sorun var. Birincisi ülkeyi neredeyse iflasa sürükleyen ekonomik kriz ve %25’lere varan işsizlik, ikincisi ise bölünmek isteyen Bask ve Katalonya özerk bölgelerinin tutumu. Bask ve Katalonya ülkenin en zengin bölgeleri. Sadece ordu, sosyal güvenlik ve para politikalarında merkeze bağlılar, ama yine de ayrılmak istiyorlar.
Yüzlerce yıldır bir arada yaşamış, ortak bir kültüre sahip olmuş ve bir arada güçlü bir İspanya’yı oluşturmuş olan yapıların bir ekonomik kriz esnasında ayrılmak istemesi elbette rahatsızlık verici bir durum. http://tr.euronews.com/2012/10/22/borc-krizi-milliyetcilik-duygularini-artirdi/ Ülkenin zor anında, aşırı milliyetçilik anlayışına dayalı ayrılıkçı fikirler üretmek, çıkarcılık ve egoizmle ülkenin tamamını riske atmak elbette makul karşılanamaz.
Bask Bölgesi sorunu, 19. yüzyılda özerk yapıları reddeden merkezi otoritenin bu kararına karşı çıkılmasıyla başlıyor. Franco döneminde, 1959’dan itibaren adını duyurmaya başlayan ETA terör örgütü, 2011’de silahları bırakacağını duyurmasına kadar 850 kişinin ölümüne sebebiyet veriyor. Bask Bölgesinin bağımsızlık talebini ETA ve bu örgütün siyasi kanadı Batasuna savunuyor. (Batasuna 2003 yılında kapatılmış, 2013’te de kendisini feshetmişti. http://tr.wikipedia.org/wiki/Batasuna ) http://tr.euronews.com/2011/10/21/eta-terorunun-tarihcesi/ Ancak konunun sadece özerklik isteği olmadığı, işin aslında bağımsızlık talebinin olduğu ETA’nın 1978’den sonra da terörü artırmasından anlaşılıyor. Bask bölgesi 1978’de özerkliğine kavuşmasına ve eski despot devlet politikalarının tümden değiştirilmesine rağmen ETA şiddet eylemlerini devam ettiriyor.
Katalonya ise şiddet eylemlerine başvurmadan ayrılma talebini dile getiriyor. http://www.radikal.com.tr/dizi/katalanlar_hic_siddeti_secmedi-1027660 Madrid kesinlikle izin vermeyeceğini duyursa da, http://www.turkiyegazetesi.com.tr/dunya/146030.aspx Katalonya 2014 Kasım ayında bir ayrılık referandumuna gitmeye çalışıyor. http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1279477-katalonya-bagimsizlik-referandumuna-hazirlaniyor Katalonya aynı İtalya’nın kuzeyindeki Veneto bölgesi gibi ülkenin kötü ekonomisinin kendilerini de zora soktuğunu düşünüyor. İspanya ve İtalya’da ülkenin kuzeyindeki zengin özerk bölgeler, güneydeki fakir bölgelerin yükünü sırtlandıkları düşüncesi içindeler. http://www.avrupagazete.com/dunya/44474-venedik-italya-dan-ayrilmak-istiyor-bagimsizlik-referandumu.html İşte bu olumsuz bakış açısı zaten ekonomisi zor durumda olan ülkeleri daha da zor durumda bırakıyor, devletleri tehdit ediyor, birlikleri sarsıyor.
AB İÇİN TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR
Bu durumun sadece bu iki ülkeyi ilgilendirmeyeceği de ortada. Avrupa Birliği açısından da büyük olumsuzluklar söz konusu. AB, ekonomik yönden kelimenin tam anlamıyla “çökmüş” ülkeler olan Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, İtalya ve İspanya’yı zar zor yaşatmaya uğraşıyor. Stratejik açıdan çok önem verilen Ukrayna’nın da AB için yeni büyük bir yük olacağı ortada. Balkanların ekonomisi zayıf. Böyle bir ortamda İspanya ve İtalya’yı iflas ettirecek bölünmelerin meydana gelmesi AB’yi de parçalanmanın eşiğine getirebilir. Nitekim, AB Konseyi Başkanı Hermann Van Rompuy, Katalonya'nın, olası bir tek taraflı bağımsızlık ilanında AB'nin dışında kalacağını ifade ediyor. Van Rompuy "Eğer Katalonya tek taraflı bağımsızlık ilanı yaparsa AB'de 3. ülke konumuna düşer ve bunu yaptığı günden itibaren AB yasaları orada uygulanmaz" diyerek AB’nin bu olası bölünmelerden olan rahatsızlığını dile getiriyor. http://www.radikal.com.tr/dunya/katalonyanin_bagimsizlik_referandumuna_hukumet_engeli-1165997
TÜRKİYE’DE DE AYNI SORUN MEVCUT
Aynı şekilde Türkiye’de de benzer bir sorun mevcut. Güneydoğu Bölgesini ayırarak bağımsız bir devlet kurmak isteyen PKK terör örgütü 30 yılı aşkın bir süredir yaklaşık 30 bin kişinin ölümüne neden oldu. Ancak Türkiye’deki sorunu İspanya’dakinden farklı kılan birçok unsur mevcut. Örneğin Güneydoğu Anadolu bölgesi, Anadolu’ya has bir İslam kardeşliğinin bin yıldır yaşanmasına şahit olmuş. Osmanlı döneminde Kürtler ve Türkler, İspanya’daki gibi farklı krallık/derebeylikler şeklindeki devletçiklerle değil, tam bir bütünleşmeyle bir arada bulunmuş. Türkiye’de Türk ve Kürtlerin evliliğinden olan 4 milyon ailenin varlığı, ülkenin her tarafında Kürtlerin mal, mülk edinip iş kurması da İspanya’daki durumdan farklılık arz etmekte. http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-32345-173-baskli-degilsen-athletic-olamazsin.html Ülkemizde Kürtler cumhurbaşkanı, başbakan ve bakan oluyorlar. Türkiye’deki durumun bir başka farklılığı da, Güneydoğu bölgesinin Bask gibi zengin değil tam aksine fakir oluşu.
Bölge halkı uzun yıllar boyunca İspanya’daki Franco dönemindeki yapılara benzeyen baskıcı derin devlet mensuplarınca ezilmiş ve horlanıp dışlanmıştı. Ancak 2002 yılından itibaren tüm bu eski politikalar terk edildi. Kürtçe üzerindeki yasaklar kaldırıldı, özel okul ve dershanelerde Kürtçe eğitim öğrenim serbest bırakıldı, bölgenin kalkınmasına büyük önem verildi, insan hakları ve özgürlükler alanında çok büyük bir devrim yaşandı. Dolayısıyla günümüzde Kürt halkı ayrılmayı değil bütünleşmeyi arzu ediyor. Fakat PKK terör örgütünün oluşturduğu baskı ve dehşet ortamı barıştan ve bütünleşmeden yana olan Kürtlerin seslerini çıkarmalarına engel oluyor.
ÇÖZÜM
Dünyada her şeyden önce şefkatin ve sevginin hakim kılınması gerekiyor. Kin ve öfke bu kadar şiddetliyken ayrılıkçı yapıları destekleyici kararlar almak, bölünmelere yol açacak politikalara destek vermek çok büyük bir hata.
Bencillik, zulüm ve şiddet politikaları, egoistlik ve sevgisizlik ‘sevgi silahı’yla yeryüzünden kazınıp atılmalı. Dünyanın hiçbir halkı sevgiye karşı duramaz. Yeryüzüne sevgi hakim olduktan sonra da ortada bölünmeyi ve ayrılığı isteyecek bir toplum kalmaz.
Adnan Oktar'ın Opinion Maker'da yayınlanan yazısı: