Topraklarının en geniş olduğu dönemde sınırları 24 milyon km2'yi bulan Osmanlı İmparatorluğu, Fas, Tunus, Cezayir'e kadar barış ve huzuru yaymış gerçek bir cihan imparatorluğu idi. Nitekim, Osmanlı döneminde tesis edilen refah ve güvenlik, halen bu topraklarda özlemle ve sevgiyle anılmaktadır. Bugün de Afrika devletleri ve milletleri, üstelik sadece Kuzey Afrika ülkeleri de değil, Türkiye'nin önderliğinde bir ittifak oluşturmaya yönelmiş ve tarihi bir süreç başlamıştır.
Hiç şüphesiz bu süreçte, Sayın Adnan Oktar'ın Türk-İslam Birliği'nin tesis edilmesi için başlattığı kültürel seferberliğin çok büyük bir etkisi vardır. Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye ilk defa bu kadar atak ve etkili bir politika izlemekte ve ilk defa politikaları bu kadar geniş bir çevrede destek görmektedir. Sayın Adnan Oktar'ın 2003 yılında yayınladığı İslam Birliği'ne Çağrı kitabı, konuyla ilgili pek çok gazete ve dergide yayınlanan makalesi, Sayın Oktar'ın eserlerinden faydalanılarak hazırlanan Türk-İslam Birliği konulu internet siteleri, belgesel filmleri, gazete ilanları, özellikle de Sayın Adnan Oktar'ın televizyon ve gazetelerle yaptığı röportajlardaki açıklamaları hem Türkiye'de hem de dünya genelinde önemli bir kamuoyu kanaati oluşturmaktadır. Özellikle son dönemlerde, hem İslam coğrafyasında hem bu coğrafyayla ilişkisi olan bölgelerde Sayın Adnan Oktar'ın birlik ve dostluk çağrısı, coşkulu bir sevgi ve heyecanla karşılanmakta, bu coşku dalga dalga yayılmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Kafkasya birliğinin sağlanması için başlatılan Kafkas İttifakı girişiminin ardından şimdi de Afrika Birliği toplantısı İstanbul'da düzenlenmiş ve Afrika İttifakı, Türkiye'nin öncülüğünde hayata geçirilmiştir. Bu tarihi gelişmeler sırasında dikkat çeken önemli bir husus da, Rusya ve Amerika başta olmak üzere, Türk-İslam dünyası dışındaki devletlerin de bu ittifak girişimlerine destek vermeleri, bu coğrafyada bulunan ancak Müslüman ve Türk olmayan ülkelerin (Gürcistan, Ermenistan gibi) bu ittifaklarda yer almaya istekli olmalarıdır. Bu durum, Sayın Adnan Oktar'ın sık sık vurguladığı Türk-İslam Birliği'nin tesis edilmesinin Rusya, Çin, Amerika, İsrail kısaca tüm dünya devletlerinin menfaatine olacağı gerçeğinin, söz konusu devletler tarafından da görülmüş ve kabul edilmiş olduğunun teyididir.
Asia RFA Radyosu, Doğu Türkistan, 14 Haziran 2008 Asia RFA: Sizin Türk İslam Birliği dediğiniz zaman nereleri kapsıyor? Adnan Oktar: Adriyatik’ten Çin’e kadar her yer. Yani Kafkasya bunun içine dahil, Türkistan bunun içine dahi. Doğu Türkistan, Kazakistan, Azerbaycan, Cezayir, Fas, Tunus, Mısır, Pakistan, İran hepsi içine dahil… Bir tane birlik vardır. Türk İslam Birliği’dir. En mükemmel, en muhteşem, en güçlü, en inandırıcı, zemini oturmuş. Herkesin kabul edeceği ve heryeri herkesi kapsayan, adil olan birlik budur. Türk islam Birliği içerisinde Ermenileri de savunacaktır. İsrailli Musevileri de savunacaktır. Budistleri de savunacaktır. Ateistleri de savunacaktır. Hepsini koruyup, kollayacaktır. |
Vatan TV, 20 Aralık 2007 Adnan Oktar: Genel olarak dünyanın gidişatı iyiye gidecek, benim kanaatim o. Özellikle Türk İslam dünyasında bir birleşme, bütünleşme meydana gelecek. Türkiye hem İslam aleminin hem Türklük aleminin lideri olacak. Bunun da 10-20 yıl içerisinde gerçekleşeceğini umuyorum… |
Bosna TV, 3 Haziran 2008 Adnan Oktar: Türk İslam Birliği'nin oluşması için ortam tam anlamıyla müsait hale geldi. Hemen hemen hiçbir engel yok şu an. Hadi bakalım desek olacak gibi şu an. Mesela geçen gün bir gazete ilanı vermişti arkadaşlarımız Azerbaycan ile Türkiye birleşsin diye. Her yerden çok güzel, olumlu mesajlar geldi. Azerbaycan’ın Cumhurbaşkanı da bunu istiyor. Filistin ile görüşüyoruz istiyorlar bunu, İslam birliğini. Suriye istiyor, Irak istiyor, Fas, Tunus, Cezayir hepsi istiyor, istemeyen yok. Sadece adı konacak o kadar… |
İstanbul'da düzenlenen Afrika Birliği Zirvesi sırasında Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "Osmanlı varisiyiz, Afrika'yı severiz" sözleriyle, Osmanlı'nın bölgeye getirdiği barış, huzur ve güvenliğe işaret etmesi de dikkat çekiciydi. "Bizler Osmanlı Devleti'nin varisleri olarak Afrika'ya farklı bir gözle bakıyoruz" diyen Başbakan, Türkiye'nin önder vasfını, tarihi olarak yüklendiği büyük sorumluluğunu özellikle vurgulamış oldu. Sayın Adnan Oktar da hem yazılarında ve kitaplarında hem de kısa süre önce yaptığı farklı röportajlarda, Türkiye'nin Osmanlı'nın varisi olmasına ve bunun çok önemli bir tarihi tecrübe olduğuna dikkat çekmişti. Sayın Oktar'ın konuyla ilgili açıklamalarından biri şu şekildedir:
Al Baghdadi TV, 30 Nisan 2008 Adnan Oktar: Osmanlı döneminde bütün bölge çok rahat etti. Genel anlamda, ama tabii ki kusursuzluk olmamıştır. Hatalar olmuştur. Ayrıca Osmanlı yeniden canlanıp dirilip yeniden başa geçecek demiyoruz biz. Yeniden Osmanlı’nın aynı modeli olacak demiyoruz. Tabii ki Osmanlı’nın o dönemde yaptığı hatalar ve eksiklikler bir tecrübe olmuştur. Bunlar tekrar etmeyecek, bunların çok daha güzelleri, daha doğruları ve daha iyileri ortaya konacaktır. Tarih bir tecrübedir. Tarihin yanlışlıklarının tekrar edilmemesi mükemmelliği meydana getirir. Ama genel anlamda o devirdeki huzur. Filistin’deki huzuru herkes bilir, Osmanlı döneminde bütün İslam alemindeki Fas’ta, Tunus’ta, Cezayir’deki rahatlığı herkes bilir. Huzur içinde yaşadılar, zenginlik ve bereket içinde yaşadılar. |