2013 yılı Türkiye için yoğun bir yıl oldu. Gezi protestoları ve PKK terör saldırılarının yol açtığı huzursuzluk, sınırdaki Suriye savaşı ve IŞİD tehlikesi dünyanın son derece istikrarsız bir bölgesinin ortasında bulunan ülkemize sıkıntılar yaşattı. Bununla birlikte yeni Başbakan yeni bir başlangıcı temsil etti. Cana yakın yüzüyle, Türk toplumunda hemen hemen tüm farklı kesim ve gruplar tarafından desteklenen Sayın Davutoğlu umutla karşılandı. Ancak Türkiye’nin yer aldığı kadar karmaşık bir coğrafyada işler asla çok kolay değildir.
Türkiye’nin yeni yönetimi gelecekteki güç görevlerle yüzleşirken, ilgilenilmesi gereken zorlu işler var: Güneydoğu Anadolu’daki PKK tehdidi, yoğun Suriyeli mülteci akını, politik ayrılıklar nedeniyle komşu ülkelerle gerilen ilişkiler, bölgesel çatışmaların etkileri acil ilgilenilmesi gereken problemlerden sadece bazıları. Bununla birlikte gereken önem verilmeyen başka temel sorunlar daha var; ancak bunların çözümü ülkenin sağlıklı gelişimi için mecburidir ve bu nedenle bunları örtbas etmek için hiçbir mazeret olamaz.
O halde geçmiş hatalarını telafi etmek ve geleceği daha güvenle karşılamak için Türkiye’nin 2015’te uğraşması gereken sorunlar nelerdir?
Her şeyden önce Türkiye olgunluğu, çoğulcu demokrasisi ve özgürlükleriyle tanınmalıdır. Her çeşit muhalefete imkan verilmesi ve hiçbir müdahale veya baskı olmaksızın insan haklarının en geniş şekilde desteklenmesi esastır. İfade özgürlüğü ya da başka özgürlüklerin kısıtlanması veya insanların yaşam tarzlarına müdahale edilmesi olarak yorumlanacak her tür uygulama ve sözden şiddetle kaçınılmalı ve bu tip girişimleri engellemek için yasalarda buna göre reform yapılmalıdır.
Türkiye’nin odaklanması gereken çok önemli diğer bir nokta kadınlar için atılacak olumlu adımlardır. Türkiye kadınların özgürlüğü ve kadınlara gösterilen saygısıyla ünlü olmalıdır. Kadınlar politika, iş hayatı ve akademik hayatta, başka bir deyişle her alanda hakim ses olmalıdır. Kadınlara yönelik her tür ayrımcılık ve kötü muameleyi ortadan kaldırmak için yasalar sıkılaştırılmalı ve şiddet hem yasalar hem de kapsamlı eğitim ve dikkatle planlanmış uygulamalarla tamamen engellenmelidir.
Diğer acil bir mesele üretimde estetik kalitesinin artırılmasıdır. Türk insanı her konuda güzelliği, mükemmelliği ve kaliteyi seçmeye ve bunlar için gayret etmeye teşvik edilmelidir. Bu onların evleri, giyim tercihleri, çalıştıkları fabrikalarda ürettikleri ürünlerin yanısıra akrabaları ve arkadaşlarıyla konuşurken kullandıkları kelimelerde kalitenin artırılması yönünde olabilir. Bu hayat görüşü milletin aklına ve kalbine bir kez girdiğinde Türkiye sanat ve kalitede büyük bir sıçrama yapacaktır.
Bu amaçla ülkemizde acil olarak bir Kalite Bakanlığı kurulmalıdır. Bu problem kendisini her yerde gösteriyor: İnsanların mükemmelden daha azıyla yetinme isteği, cansız eğitim sistemi, sokakların donuk görünümü, günlük hayatta her alandaki bakım eksikliği ve hatta hayvanlara davranış biçimine kadar kalite azlığı büyük bir sorundur. Türkiye ne yazık ki dünyanın gelişmiş ülkeleriyle kıyaslandığında hayat kalitesi ve entelektüel gelişmişlik açısından oldukça geride bulunmaktadır.
Dolayısıyla bu yeni bakanlık derhal işe koyulmalı ve gelecek nesilleri sadece teknik bilgi ile değil aynı zamanda onlara gelecekte yardımcı olacak davranış ve felsefi zenginliklerle donatma yönünde de eğitim sistemiyle ortaklaşa hareket etmelidir. Bu çocuklar pozitif bilimler, beşeri bilimler, sanat ve sporda başarılı olmalı ve hayata geçirdikleri nezaket kurallarına tam vakıf görgülü kişiler olmalıdırlar. Çocuklarımız büyüdüklerinde ve ülkenin geleceğinde yer aldıklarında, topluma katacakları değişiklik muazzam olacaktır.
Ülkenin odaklanması gereken diğer önemli bir konu bilimdir. Zengin ve kültürel geçmişine ve dünya bilimine geçmişte yaptıkları katkıya rağmen bugün Türkiye bilimsel başarılar ve teknoloji açısından geride kalmıştır. Ancak bu durum kolaylıkla çözümlenebilir. Bilim dünyasından dünyaca ünlü isimlerin katılımıyla sıklıkla düzenlenen bilim konferansları Türkiye’nin yeni bilimsel fikirler ve bilimsel tartışmaların küresel merkezi olma yolunda dönüşümüne yardımcı olacaktır.
Türkiye bu meselelere ciddiyetle eğildiğinde, geleceği çok daha güvenli ve çok daha güçlü bir konumda karşılayabilecektir.
Yazarın politik, imani ve bilimsel konularda 73 dilde 300’den fazla kitabı bulunmaktadır. www.harunyahya.com adresinden takip edilebilir.
Adnan Oktar'ın Arabian Gazette’de yayınlanan makalesi:
http://www.arabiangazette.com/what-lies-ahead-for-turkey-in-2015/