Başkent TV, 6 Mart 2009
Adnan Oktar: Evet o kadar, saygı gösterilmesi, nezaket ve hürmet gösterilmesi. Çünkü Allah bize bunu nasip vermemiş, nasip etmemiş, ona vermiş o güzel bir imtihanla imtihan oluyor, demek ki güzel bir tiynet bu... Şehit ailelerine her yerde hürmet saygı göstertilsin, yani bütün milletimiz onlara var gücüyle destek olup imkân sağlayalım. Onlarınki daha da güzel, şehit ailesi, şehit babası, şehit anası, ne büyük onur, hem annesine hem babasına ayrı ayrı madalya verilmesi lazım onların. Direk göğsünde taşıyacaklar, gördüğümüz yerde sarılacağız.
Kaçkar TV, 24 Haziran 2010
Adnan Oktar: Kardeşim biz bütün Türkiye olarak para toplarız. Yani bu çok acayip bir olay bu. Bir kere o mahalleye yakışmaz bu, yani o mahalleye yakışmaz. Mahalle, mesela farz edelim bir mahalle, farz edelim bizim yanımızda oluyor. Kardeşim bir kere onların her gün yemeğini komşuların vermesi sünnettir, Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetidir, değil mi? Şehit evi, inanılır gibi değil, sessiz kalır mı şehit evi? Her gün oranın ziyaret edilmesi lazım. Hal hatır soracaksın. O ev, düğün evi gibi olacak, şenlendireceksin o evi, böyle olmaz. Mesela ihtiyar anne iniyor; “anne nereye gidiyorsun?” diyeceksin. “Rahatsızım, muayeneye”. “Bin arabaya” diyeceksin, alıp götürecek. O gün işini iptal edecek. Dizi ağrısa, sırtı da ağrısa yapacak bunu, aksi olmaz. Kardeşim müthiş muhabbet duyulur, şehit ne demek? Berekettir memlekete. Allah onları yüzü suyu hürmetine memleketi koruyor, vesile ediyor Allah, aksi olmaz. Mesela farz edelim, bir kere kardeşim şehit ailelerine, anne ve babalara mutlaka bir madalya verilsin, yani biz görelim. Şehidi bir bilelim sokakta. Böyle güzel, 24 ayar altından, onun maddi gücü önemli değil, onun güzelliği önemli. Böyle çok aleni, belirgin bir madalya. Gelir gelmez, işleme gerek yok, gelir gelmez; mesela subay bildiriyor ya şahadet müjdesi veriliyor, hemen madalyayı göğsüne takacaklar. O andan itibaren general de olsa, er de olsa hepsine. General de bizim canımız ciğerimiz. Bütün mahalle sahip çıkacak, general olması fark etmez ki. Paşam diye, değil mi? Paşamın evi yahut albayımın evi diye, değil mi? Hatta evini silip süpürmek, değil mi? Gidecekler anneler toplanacaklar, o evi kendileri silip süpürmeleri lazım. Gün yapacaklar değil mi? Gün yapacaklar, o evi silip süpürecekler. Gün yapacaklar, para toplayıp onlara verecekler. Albay olması fark etmez. Parası da olabilir, yine fark etmez, yine yardım edecekler. O ev şenlenecek. Fakir şehit ailesi, yani bu olacak iş değil, olacak iş değil. Asla kabul edilecek bir şey değil bu.
|