Türk Milleti'ni Kandırmaya Yönelik Evrimci Faaliyetler Zavallıca Çabalardan İbarettirO Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)
Evrimcilerin klasik yöntemi "hayali veya sahte deliller üretmek"tir. Geçmişte yaşamış ve soyları tükenmiş olan bir maymun türü veya bir balık veya bir kuş türü evrim delili olarak kamuoyuna sunulur.
"Atamız tarla faresi", "Atamız mikrop", "Kayıp halka tamamlandı" benzeri haberler tamamen uydurmadır. Son aylarda basında yer alan ve evrime delil olduğu iddia edilen fosiller yeni birer evrimci aldatmacasından ibarettir.
Evrimcilerin delil diye öne sürdükleri fosiller ciddi incelemelere tabi tutulduklarında, bunların evrimle hiçbir ilgilerinin olmadığı hemen anlaşılmaktadır. Defalarca tekrarlanan bu duruma rağmen evrimciler pişkinliği elden bırakmamaktadır.^
Evrimcilerin, iddialarını desteklemek için bulmaları gereken "ara fosillerdir". Yani bulunacak fosiller eksik, yarım, işlevini tam göremeyen organlara sahip olan canlılara ait olmalıdır. Oysa -son bulunan fosiller de dahil olmak üzere- tüm fosiller, eksiksiz ve kusursuz canlılara aittir. Bugüne kadar bulunmuş olan 100 milyona yakın fosilin tamamı Yaratılış Gerçeğini göstermekte, içlerinde bir tane bile evrimcilerin hayallerini besleyecek fosil bulunmamaktadır.
Evrimcilerin sansasyonel şekilde gündeme getirdikleri her yeni sözde delil, kısa zaman içinde geçersizliği anlaşılarak örtbas edilmektedir. Ancak evrimciler, foyaları meydana çıkar çıkmaz bu sefer başka bir fosili delil gibi sunmakta, bu sonu gelmez bir döngü olarak sürüp gitmektedir.
Evrimcilere tavsiyemiz artık inadı bırakmaları, zorlama izahları, bilim dışı senaryoları, sahte deliller imal etmeyi terk etmeleri ve evrim teorisinin çöktüğünü kabul etmeleridir.
Dinsiz olmayı modernlik zanneden, aşağılık kompleksi içinde olan, yarı cahil, saplantılı, sabit fikirli insanlar, dünyadaki bilimsel gelişmelerden habersiz eski katılıklarını sürdürmektedirler.
Komünizm, faşizm, materyalizm, masonizm ve bunları doğuran Darwinizm çoktan çöktüğü halde; cahil, kapalı, eğitimsiz, kitaptan, bilgiden korkan bir kısım insanlar birbirlerini teselli etmeye çalışarak batıl, ölü fikirlerini inatla ayakta tutmaya çalışmaktadırlar.
Son Zamanlarda Evrimcilerce Gündeme Getirilen Fosiller, Gerçekte Evrim Teorisini YalanlamaktadırSon aylarda basında yer alan ve evrime delil olduğu iddia edilen fosiller yeni birer evrimci aldatmacasından ibarettir.
Bunlardan Tiktaalik roseae ve Gogonasus isimli iki fosil, denizlerden karaya geçiş için delil olarak tanıtılmıştır. Ancak her iki fosil de tam eksiksiz ve mükemmel canlılara aittir. Tiktaalik roseae, bugün de pek çok örneği yaşamakta olan mozaik canlılardan biridir. Gogonasus ise, halen yaşamakta olan Coelacanth gibi yüzgeçlerinde kemiklere sahip olan bir balıktır. Bunlar ara fosil değil, nesli tükenmiş normal canlılardır ve evrim iddiaları ile hiçbir ilgisi yoktur.
Aynı şekilde gündeme getirilen "Dört Ayaklı Yunus" haberleri de uydurmadır. Bu yunusun, kuyruk bölümüne yakın iki yüzgece sahip olması, bu canlının bugüne kadar rastlanmamış bir yunus çeşidi olduğunu göstermektedir ve evrimle bir ilgisi yoktur.
Yine son zamanlarda gündeme gelen ve "Lucy'nin Kızı' adı verilen yeni fosilin de insan ile hiçbir ilgisi yoktur. Kolları, bütün goril ve şempanzelerde olduğu gibi bacaklara oranla uzundur. Daha önce yapılmış 5 ayrı bilimsel çalışma, bu fosilin dahil edildiği A. Aferensis'in insanlar gibi yürüdüğü iddiasını çürütmüştür.
Klasik Evrimci Oyunları ve Timsahın Atası AldatmacasıFosil kayıtlarına göre timsahlar, milyonlarca yıldır değişmeyen bir beden yapısına sahip canlılardır. Timsahlar bu yönleriyle evrim teorisinin iddialarının geçersizliğine dair çok net bir delil oluşturmaktadırlar. Buna rağmen evrimciler bulunan her yeni timsah veya timsah benzeri canlı fosilini evrim teorisinin bilimdışı iddialarını destekleyen bir delil gibi kamuoyuna sunmakta, açık bir aldatmaca faaliyeti yürütmektedirler.
Son günlerde yeni bir fosil üzerinde aynı oyun tekrarlanmaktadır. Bir kısım basın kuruluşlarınca yine aynı klasik başlık ve üsluplarla duyurulan bu fosil Brezilyalı paleontologlarca 2004 yılında bulunmuş ve Montealtosuchus arrudacamposi ismi verilmiştir.
Yaşı 80 milyon yıl olarak tahmin edilen bu fosil, eski timsah türleriyle günümüz türleri arasında bir "geçiş formu"(!), bir "kayıp halka"(!) olarak lanse edilmektedir. Oysa timsahlar hakkındaki bilimsel gerçekler evrimcilerin nasıl bir sahtekarlık içinde olduklarını ortaya koymaktadır.
Aşağıda timsahların evrim teorisinin geçersizliğine delil canlılar olduğuna dair bazı temel bilgiler verilmiştir:
- Timsahlar, Evrimin Büyük Bir Yalan Olduğunu Ortaya Koyan "Yaşayan Fosiller"dendir...
Yaşayan fosil kavramı, en eski fosil örnekleriyle günümüzde yaşamakta olan canlı örnekleri arasında anatomik açıdan herhangi bir farklılık bulunmayan, bir diğer deyişle evrimin geçersizliğini ortaya koyan canlıları ifade etmektedir. Timsahlar, yaşayan fosillerin en iyi bilinen örneklerinden biridir. Örneğin İngiliz bilim dergisi New Scientist'da 1999 yılında yayımlanan bir makalede, 140 milyon yıllık timsah örnekleriyle günümüz timsahlarının temelde aynı yapıda, değişmeden kaldığı açıklanmıştır.
Elde 140 milyon yıllık timsah fosilleri bulunmasına rağmen 80 milyon yıllık bir fosili timsahın atası olarak göstermeye çalışmak evrimcilerin tutarsızlığı ve mantık açmazını göstermesi açısından çarpıcı bir örnek oluşturmuştur.
Yeni açıklanan fosilden daha yaşlı olan 100 milyon yıllık gerçek timsah fosilleri, günümüz timsahlarıyla tıpa tıp aynıdır. (Geniş bilgi için Harun Yahya, Yaratılış Atlası, 1. Cilt s. 544 bakınız.)
- Kayıp Halka Kavramı Bilim Dışıdır
Basında sık sık yer alan "kayıp halka" kavramı, evrimci iddilara göre türler arasında yaşamış olması gereken hayali canlıları ifade etmektedir. Aslında canlılar aleminde hiçbir karşılığı olmayan tamamen hayali ve teorik olan bu kavram Darwin'in teorisinin çöküşünün anlaşılması açısından oldukça önemlidir. Çünkü artık ciddi paleontologlar canlı grupları arasındaki fosil boşluklarının doldurulamayacağından, herhangi bir canlı grubunun sözde evriminin bulunan tek bir fosille (halkayla) doldurulamayacağından emin hale gelmiş, kayıp halka kavramının bilimin sınırları dışında kaldığını itiraf eder olmuşlardır. Dünyanın en prestijli bilim dergilerinden Nature'ın editörü ve aynı zamanda bir paleontolog olan Henry Gee, 1999 basımı In Search of Deep Time isimli kitabında şunları yazmıştır:
"Gazeteciler ve manşet yazarlarının, ataları bulma arayışları ve kayıp bağların keşfiyle ilgili olarak dört bir yanda sürdürdüğü gevezelikle karşılaştırdığımızda şunu öğrenmek şaşırtıcı gelebilir: Birçok profesyonel paleontolog, canlılığın tarihini senaryo ve hikayelere dayanarak incelememektedirler ve evrimsel tarihin hikaye anlatım şeklini, bilimdışı olması yüzünden otuz seneden fazla bir süre önce terk etmişlerdir." (In Search of Deep Time, Beyond the Fossil Record to a New Hıstory of Life", Henry Gee, The Free Press, A Division fo Simon & Schuster, Inc., 1999, s.5)
ABD'nin en önde gelen paleontologları arasında yer alan Harvard Üniversitesi'nden Niles Eldredge ve Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nden Ian Tattersall'un şu sözleri, basındaki kayıp halka masallarının ne denli gerçekçilikten uzak olduğunu gözler önüne sermektedir:
"Canlıların evrimsel tarihlerinin bir keşif meselesi olduğu düşüncesi, bir efsanedir. Eğer öyle olsaydı, ne kadar çok hominid fosili bulursak, insanın evrimi hikayesinin de o kadar açık hale gelmesi gerekirdi. Oysa eğer bir şey olduysa, bunun tam tersi olmuştur." (Niles Eldredge, Ian Tattersall, The Myths of Human Evolution, ss.126-127)
- Fosil Kayıtları Bütünde Evrimi Yalanlamaktadır, Aldatıcı Zorlama Yorumlar Bunu Değiştiremez
Açıktır ki, evrim teorisi ve fosiller konusunda yapılacak objektif bir değerlendirme, birkaç fosili değil, ele geçirilen tüm fosillerin ortaya koyduğu tabloyu dikkate almayı gerektirmektedir. Paleontoloji'nin yüzyılı aşkın sürdürdüğü çalışmaların genel sonucuna ve bu sonuçlardan yola çıkarak uzman paleontologların Darwinizm hakkında yaptıkları değerlendirmeye bakmak gerekir. Bu yapıldığında, canlıların fosil kayıtlarında kademeli bir gelişim göstermediklerini, bunun yerine ani ve kusursuz beden yapılarıyla ortaya çıkarak milyonlarca yıllık varlıkları boyunca hiçbir evrimsel değişim göstermedikleri görülmektedir. Ünlü İngiliz paleontolog Derek W. Ager, Darwinizm aleyhindeki bu gerçeği şu sözlerle itiraf etmektedir:
"Sorunumuz şudur: Fosil kayıtlarını detaylı olarak incelediğimizde, türler ya da sınıflar seviyesinde olsun, sürekli olarak aynı gerçekle karşılarız; kademeli evrimle gelişen değil, aniden yeryüzünde oluşan gruplar görürüz."
Evrimci paleontolog Mark Czarnecki de aynı gerçeği açıklıkla ortaya koymuş bir başka isimdir:
Teoriyi (evrimi) ispatlamanın önündeki büyük bir engel, her zaman için fosil kayıtları olmuştur... Bu kayıtlar hiçbir zaman için Darwin'in varsaydığı ara formların izlerini ortaya koymamıştır. Türler aniden oluşurlar ve yine aniden yok olurlar. Ve bu beklenmedik durum, türlerin Tanrı tarafından yaratıldığını savunan argümana destek sağlamıştır."
Fosil kayıtlarının bu paelontologlarca ifade edilen ve evrimi reddettiğini itiraf eden bu genel değerlendirmesi, açıktır ki basının tek bir timsah fosili üzerinden giriştiği çaresiz propaganda oyunlarıyla değişmeyecektir.
- Evrimciler, Soyu Tükenmiş Türleri Kullanarak Halkı Aldatmaya Çalışmaktadırlar
Günümüzde yaşayan bütün canlı türlerin sayısı, doğa tarihi boyunca yaşamış tür sayısının sadece %1'idir. %99'u ortadan kalkmış olan canlı türleri, hem çok geniş bir çeşitlilik sergilemekte, hem de bizim etrafımızdaki canlılara göre şaşırtıcı farklılıklar ortaya koyabilmeleriyle evrimci propagandanın malzemesi olarak kullanılmaktadır. Örneğin timsahların çok eski örnekleri hem çeşitlilikleri, hem yaşam alanları, hem beslenme tarzları hem de ebatları açısından şaşırtıcı özellikler ortaya koymaktadır.
Günümüzde sadece 23 timsah "türü" yaşamaktayken, 200 milyon yıl ila 65 milyon yıl arası dönemde, 150 timsah "genusu" (genus: biyolojik sınıflandırmada türden bir üstte yer alan kategori) yaşamaktaydı. Üstelik bu timsahlardan kimisi karada, kimisi tatlı suda, kimisi okyanusta yaşamaktaydı. Eskiden yaşamış timsahların ebat olarak da bazılarıyla günümüzdekiler arasında önemli farklılıklar bulunmaktaydı. Hatta bilimadamları, otobüs büyüklüğünde ve küçük bir balina ağırlığında olan soyu tükenmiş timsahlar ele geçirmişlerdir. Bunlardan biri olan Sarcosuchus Imperator'un uzunluğu 12 metreye, ağırlığı ise 8 tona ulaşıyordu.
Son evrim propagandasında, Montealtosuchus arrudacamposi, uzun bacaklarla rekonstrüksiyon resimlerde tasvir edilmekte, günümüz timsahlarının atası tuhaf ve başka bir canlıymış izlenimi verilmektedir. Oysa yukarıda verilen bilgilerde görüldüğü gibi, soyu tükenmiş timsahlar son derece geniş bir çeşitlilik göstermektedirler. Bu çeşitlilik ile türü tükenmiş canlılar hakkında bilgi sahibi olmayan kamuoyunun gözünü boyamaya ve evrim iddialarına inandırmaya çalışan evrimciler, bu tavırlarıyla açık bir sahtekarlık yapmaktadırlar.
- Tesadüfü Reddeden Sistemler
Timsahlar sahip oldukları sistemlerle evrime en güzel cevabı veren, yaratılış harikası canlılardır. Hem karada hem suda yaşamalarını ve hareket etmelerini sağlayan özgün anatomik yapılara sahiptirler. Keratin pullarının altına yerleştirilmiş olan kalın kemik levhalar, bir zırh gibi vücutlarını örter. İnce ve uzun beden yapıları suda hareket etmelerini kolaylaştırır. Bacaklarını sudayken bedenlerine yapıştırabilir, böylelikle suyun direncini azaltabilirler. Bu bacaklar aynı zamanda karada koşmalarını sağlayabilecek özelliktedir. Parmakları arasındaki ağlar, yüzerken yönlerini doğrultmalarına yardımcı olur.
Son derece özel bir çene ve diş sistemleri vardır. Çeneleri büyük bir basınçla kapanır (iki santimetrekareye 1 ton basınç uygulayabilirler). Timsahlar, bir beyaz köpek balığından altı, bir rottweiler cinsi köpekten onbeş kez daha güçlü ısırabilirler. Gözler, bu güçlü ısırışlarda zarar görmemesi için çene üstünde çok sağlam çukurlarda hareketsiz olarak yerleştirilmişlerdir. Avlanmak için mükemmel sistemlere sahip olan timsahlar, avlanmadan da uzun süre yaşamalarını sağlayan bir yağlama sistemine sahiptirler.
Dalış anında burun delikleri ve kulakları özel kapakçıklarla kapanır ve iç organlara su gitmesi engellenir. Timsah avını ısırdığında da gırtlak kasılarak su yutması engellenmiş olur. Kanlarındaki özel biyokimyasal sistemler sayesinde, nefesini tutan bir timsah, karbondioksiti kanında bikarbonat iyonları şeklinde çözünerek biriktirir. Bu iyonlar, kanda oksijen taşımayla görevli olan hemoglobin molekülüne bağlanır ve böylelikle dokulara daha fazla oksijen sağlanmış olur. Timsahların kanları, güçlü antibiyotik özellikler de gösterir.
Daha pek çok özellikleriyle timsahlar -bütün canlılar gibi- evrim teorisini yalanlamakta ve Yaratılış Gerçeği'nin bir delili olarak halen hayatlarını sürdürmektedirler.
SonuçBir kısım basın-yayın organları, milyonlarca yıldır hiçbir değişime uğramamış, ilk ortaya çıktıklarından beri timsah olarak kalmış olan ve bedenlerinde sayısız fizyolojik sistem barındıran bu canlıların tesadüfi ve amaçsız bir süreçte ortaya çıktığını iddia etmekte, tamamen akıl ve bilim dışı bir tutum sergilemektedirler. Yukarıda saydığımız gerçekler karşısında bu hayali spekülasyonların hiçbir bilimsel dayanağının olmadığı, sözkonusu yayınların kamuoyunu yanlış bilgilendirmeye yönelik olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu basın kuruluşlarına bu bilimdışı propagandanın artık Türkiye'de bir tutunurluğunun kalmadığını hatırlatıyor, halkımızın Harun Yahya'nın eserleriyle evrim yalanına karşı artık bilinçlenmiş olduğunu görmelerini tavsiye ediyor, Darwinizm propagandasına artık bir son vermeleri çağrısında bulunuyoruz.
Yazarın kitaplarının 9.000 sayfa ve 10.000 resimlik bölümü Evrim Teorisinin çöküşünü konu almaktadır.
Adnan Oktar'ın, Harun Yahya müstear ismiyle kaleme aldığı eserlerin sayısı yaklaşık 250'dir. Bu kitaplar 48.000 sayfa ve 35.500 resimden oluşmaktadır. Adnan Oktar'ın, Harun Yahya müstear ismi ile kaleme aldığı kitapları ve bunlardan yararlanılarak hazırlanan belgeselleri,
harunyahya.org,
harunyahya.net ve
harunyahya.com adreslerinden ücretsiz olarak okuyabilir veya
Global Yayıncılık'ın
(0212) 444 444 1 no'lu telefonundan temin edebilirsiniz.
----------
Bu tam sayfa ilan
9 Şubat 2008 tarihinde
Milli Gazete9 Şubat 2008 tarihinde
Yeni Şafak10 Şubat 2008 tarihinde
Vakit11 Şubat 2008 tarihinde
Önce Vatangazetelerinde yayınlanmıştır.