Özbekistan Yönetimi, ateist Siyonistlerin ve masonların mazlum Müslümanlara yönelik oyunlarına gelmemeli, tüm vatandaşlarına karşı sevgi ve şefkat dolu bir yaklaşım içinde olmalıdır.- Özbekistan Devleti'nde önemli kadroların ve yetkili makamların ateist Siyonistler ve masonlar tarafından tutulduğu bilinmektedir. Özbekistan Yönetimi içinde yerleşmiş olan bu çevreler, Sayın İslam Kerimov'u da çeşitli oyunlar ve yönlendirmelerle etki altına almaya çalışmaktadır. Oysa Sayın Kerimov tam bir Türk milliyetçisi ve Türk İslam Birliği savunucusudur. Kendisinin ateist Siyonistlerin ve masonların yönlendirmelerine karşı dikkatli olması, onların oyunlarına gelmemesi gerekir.
- Komünist rejimin baskısı ve acımasızlığı altında yıllarca ezilmiş olan Özbekistan'ın zenginliğinin, aydınlığının ve gelişmesinin en önemli yolu, Türk İslam Birliği'nin çatısı altında yer almaktır. Türk İslam Birliği, Özbekistan`ın çekinmesi, bu kutlu düşünceyi savunanları hapsederek bu uğurdaki girişimleri baskı altına almaya çalışması gereken bir düşünce değildir. Tam tersine, müreffeh olmak isteyen, huzur isteyen, barış isteyen, güvenlik isteyen bir Özbekistan için Türk İslam Birliği'nin şefkatli, sevgi dolu ve demokratik yapısı büyük bir nimettir.^
- "Büyük Türk Devleti kurmayı savunmak" ve Bediüzzaman Said Nursi'nin eserlerini okumak suçlarıyla 2008 yılından bu yana yargılanan kişilerin 8-12 yıl hapis cezası aldığı Özbekistan'da, Türk İslam Birliği savunucularına karşı son derece yanlış bir politika izlendiği, mazlum ve masum insanların gereksiz yere baskı altına alındığı anlaşılmaktadır. Büyük Türk Devleti'nin yani Türk İslam Birliği'nin kurulmasının savunulması da Bediüzzaman Said Nursi'nin eserlerinin okunması da hiçbir şekilde suç unsuru içermeyen tutumlardır.
- Bediüzzaman Said Nursi geçtiğimiz yüzyılın müceddidi olan, İslam tarihinin en kıymetli, en güzel ahlaklı, en saygıdeğer alimlerinden biridir. Bediüzzaman'ın eserleri bir nur, sevgi, hoşgörü, merhamet ve şefkat kaynağıdır. Bediüzzaman Said Nursi'nin eserlerini okuyan ve bu mübarek şahsın üstün ahlakını kendisine örnek alan bir kimsenin herhangi bir ayrılıkçı, bölücü veya şiddet içeren düşünce içinde olması imkansızdır. Hayatının yaklaşık 30 yılını en ağır hapishane koşulları içerisinde geçiren, yaşamı boyunca birçok haksızlığa maruz kalan Bediüzzaman, yakınlarına ve talebelerine her zaman itidali, sevgiyi, affedici ve güzel huylu olmayı tavsiye etmiş bir insandır. Onun yolunu izleyenler de Devlet'e itaatli, kanunlara saygılı, dengeli, barışsever, ılımlı, sevecen ve hoşgörülü insanlardır.
- Özbekistan yönetiminin bu insanları kendince bir tehlike gibi görmesinin, yanlış bilgilendirme ve yönlendirmelerden kaynaklandığı açıktır. Özbek Yönetimi'nin ateist Siyonistlerin ve masonların, Özbekistan'ın güçlenmesini, gelişmesini ve ilerlemesini engellemek amacıyla oynadığı oyuna gelmemesi gerekir. Zira, Bediüzzaman Said Nursi'nin eserleri Özbekistan için bir tehdit unsuru değil, tam tersine birleştirici, huzuru sağlayıcı, Devlet'e bağlılığı güçlendirici eserlerdir. Özbek Yönetimi'nin bu gerçeği görmesi, Özbekistan'ın iyiliği için gayret eden, Özbek Devleti'ni ve halkını koruyup kollayan Nur Talebelerine karşı güzel bir tavır sergilemesi gerekmektedir.
- Özbek Yönetimi'nin Türk İslam Birliği düşüncesinden tedirgin olması da son derece yersiz ve gereksizdir. Türklük ve İslam ahlakı Özbek halkının ruhudur. Özbek halkının hemen hepsi Türk İslam Birliği'ni istemekte ve gönülden desteklemektedir. Bu birliğin tesis edilmesinin Özbek Devleti'nin menfaatine olduğu da açık bir gerçektir. Özbekistan için bir aydınlanma, zenginleşme, gelişme ve güçlenme vesilesi olduğu aşikar olmasına rağmen, Özbekistan'ın bu birlikten uzak tutulmaya çalışılması ateist Siyonistlerin ve masonların bir oyunudur. Özbek Yönetimi'nin bu oyuna gelmeyecek kadar ferasetli ve ileri görüşlü olduğunu düşünüyoruz.
- Türk İslam Birliği'nin kuruluşu her geçen gün daha da yaklaşmaktadır. Tüm Türk İslam dünyasının coşku ve heyecanla bu birliğin tesisi için gayret ettiği bir dönemde, asırlardır beklenen büyük beraberliğin oluşması yolunda, Bediüzzaman Said Nursi'nin eserlerini okuyan masum, mazlum insanlara karşı izlenen bu politikayla acilen düzeltilmesi gereken çok ciddi bir yanlış yapılmıştır. Bizim Özbek Yönetimi'nden beklentimiz Ahıska Türkleri de dahil olmak üzere Özbekistan'da yaşayan tüm Türklere, Müslümanlara ve halka karşı sevgi ve şafkat dolu bir yaklaşım içinde olması ve yapılan bu büyük hatanın bir an önce telafi edilmesidir.
Türk-İslam Birliği, bir sevgi birliğidir. Muhabbet birliğidir, gönül birliğidir. Bu birliğin temeli, sevgi, fedakarlık, yardımseverlik, merhamet, hoşgörü, anlayış ve uzlaşıdır. Ayrıca insana saygı, sanatta, bilimde ve teknolojide en yüksek noktaya ulaşmak birliğin hedefidir. Birliğin kurulmasıyla, sadece Türk toplumları ve Müslümanlar değil, tüm dünya aydınlığa kavuşacaktır.
Türk-İslam Birliği laik, modern, ilerici, demokrat bir birlik olacaktır. Bu birliğin laik yapısı inananan inanmayan, her düşünceden ve ideolojiden her insanın koruyucusu olacaktır. Laik ve demokratik esaslara dayanan ve hukukun üstünlüğü prensibini ilke edinmiş bu birliğin çatısı altında Müslümanlar, Yahudiler, Hıristiyanlar hatta Budistler, ateistler, inançsızlar, materyalistler kısaca herkes fikirlerini dilediği gibi ifade edebilecek, istediği gibi hür ve rahat yaşayacaktır.
Birlik olmak Türk-İslam dünyasına müthiş güç kazandıracaktır. Türk İslam Birliğinin kurulmasıyla, tüm dünya rahatlayacaktır. Terör sorunu son bulacak, hammadde kaynakları en verimli şekilde değerlendirilecek, bu kaynaklara sahip olanlar da kaynaklardan faydalanmak isteyenler de korunacak, ekonomik ve sosyal düzen korunacak, kültürel çatışma tamamen ortadan kalkacaktır.
Türk-İslam Birliği dünyaya barış getirecektir. Türk-İslam Birliği öncelikle Müslüman ülkeler arasındaki anlaşmazlıkları çözüp İslam dünyasına sulh getirecek, öte yandan dünya genelinde çatışma ve savaşı kışkırtan her türlü hareketin karşısında yer alacak, savaşı körükleyen her türlü girişime karşı engelleyici bir güç olacaktır.
Türk-İslam Birliği ticareti canlandıracak, ekonomiyi güçlendirecektir. Ekonomide, siyasi alanda ve kültürel sahada Müslüman ülkeler arasında gerçekleştirilecek bir bütünlük, geri kalmış olanların hızla ilerlemesine, gerekli imkana ve alt yapıya sahip olanların bunları en verimli şekilde kullanabilmelerine olanak tanıyacaktır.
Türk-İslam Birliği, Türk dünyasını ve Müslüman alemini kalkındıracaktır. Oluşturulacak İslam ortak pazarı sayesinde, bir ülkede üretilen ürünler, gümrük, kota gibi sınırsal engellere takılmadan bir diğer ülkede kolaylıkla pazarlanabilecektir. Ticaret alanı genişleyecek, tüm Müslüman ülkelerin pazar payı artacak, ihracat gelişecek, bu, Müslüman ülkelerdeki sanayileşme sürecini hızlandıracak, ekonomide sağlanacak kalkınma ile teknolojide de gelişme yaşanacaktır.
GLOBAL YAYINCILIK SİPARİŞ HATTI (0212) 444 444 1