Dindar Doğu İnsanı Bölücü Komünist Oyunları Bozdu!

49952

Ey iman edenler, mü'minleri bırakıp kafirleri veliler (dostlar) edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz? (Nisa Suresi, 144)

İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesad) olur. (Enfal Suresi, 73)



  • Doğu insanı, bütün Anadolu'nun yiğit insanları gibi örnek bir ahlak sahibidir. Efendi mizaçlı, haysiyetine ve şerefine düşkün, kanaatkar, devletine sadakatli ve insancıldır. En güzel yiyeceği konuklarına sunacak kadar misafirperver, fedakar ve sevgi doludur. Böyle üstün hasletlere sahip dindar insanlar, her konuda varlıklarını hissettirmekte, gerektiğinde benzersiz bir dirayet ve özveri gösterebilmekte, her türlü cerahati bünyelerinden atmaktadırlar.

  • Bölücü terör örgütünün ateist ve komünist yapısı doğu insanımıza anlatıldıkça, üniter devlet yapımızı tehdit eden bölücü terörün hayat damarları kesilmeye başlamıştır. Müslüman doğu insanımızın gerçek kimliği çok olumlu tabloları ortaya çıkarmakta ve bölge halkı terör örgütünü dışlayarak Süper Güç Türkiye'nin inşaasında tarihi yerini almaktadır.

^

BAV Camiasi'nin Etkisi ve "Komünist Derin Devlet"in Eylemleri

Türkiye'yi "Doğu Komünist Türkiye Cumhuriyeti" ve "Batı Komünist Türkiye Cumhuriyeti" olarak ikiye ayırmaya çalışan komünist derin devlet, bilim araştırma vakfı ve sayın Adnan Oktar'ın bu oyunu bozacaklarını anladığı için can havliyle BAV ve sayın Adnan Oktar'a saldırmaktadır. Bundan sonra saldırılarını çok daha yoğunlaştıracağına dair duyumlar bulunmaktadır.

Türkiye'deki her türlü bölücü akıma karşı mücadele eden Bilim Araştırma Vakfı camiası, yıllardır çeşitli baskı, tehdit ve iftiralara maruz bırakılmaktadır. Bunun sebebi, ülkemiz üzerinde oynanan oyunların bozulmasında BAV camiasının oluşturduğu tarihi misyondur. Bazı karanlık güçler BAV'ı yok etme gayretindedirler. Özellikle devlete sızmış ve kemikleşmiş bir çete, eylemlerini pervasızlık, utanmazlık ve şımarıklık boyutuna taşımıştır.

Komünist Derin Devlet Çetesi olarak tanımlanan bu yapılanmanın son icraatı BAV mensuplarının birkaçının ailesini BAV aleyhine kışkırtmak ve kullanmak olmuştur. TV'lerde bir kısım anne babalarca -daha ziyade zoraki bir oyunculuk gücüyle- akıtılan gözyaşları, BAV camiası aleyhine suni gündem oluşturma operasyonunda çarpıcı bir örnek olmuştur. Aileler öne sürülerek başlatılan kampanyanın sebebi çok geçmeden anlaşılmıştır: Amaç kamuoyunu tartışmalı bir yargı kararına hazırlamaktır...

Yargıtay BAV aleyhine bir karar vermiştir ve tüm senaryo bu sonuca göre ayarlanmıştır. Olayın planlı olduğu, karar açıklanır açıklanmaz ailelerin sesinin bıçak gibi kesilmesinden de anlaşılmaktadır. Yargıtay kararının altına imza atılmadan ve resmiyet kazanmadan basına sızdırılması ve karar sürecinde ve sonrasındaki uygulamalar oldukça kuşku verici mahiyettedir.

BAV mensuplarını ve BAV Fahri Başkanı Sayın Adnan Oktar'ı suçlayan, güya karalamaya çalışan ve iftira atanlardan biri de bölücü örgüt elebaşıdır. Diğer tüm komünistler gibi, bebek katili bölücübaşı da Sayın Adnan Oktar'ı kendince karalamaya çalışmakta ve şöyle demektedir:

Tepede de MİT'in Türk oligarşik yapısının emrindeki din adamları vardır. Hem de filozofça din adamlarıdır bunlar. Osmanlı sultanlarına da tarih boyunca yol gösteren din adamları değil miydi? Şimdi de rejimin saldırılarına yol gösterecek din adamları vardır. Mesela o Adnan Hocalar nasıl ortaya çıkarıldı? (Oligarşik Cumhuriyet Gerçeği, İstanbul: Şubat 2001, s. 25)

Bölücü örgüt elebaşı, Sayın Adnan Oktar'ın savunduğu fikirlerin, olayları teşhis ve tedavideki başarısının, örgüte vereceği zararların farkına varmış, bu nedenle de iftira atmakta, karalamakta beis görmemiştir.

Doğu'daki komünist hareketin, bir komünist hareket olmadığını söyleyen, bunu ısrarla örtbas etmeye çalışan ve daha vahimi Türkiye'yi Doğu ve Batı Komünist Türkiye Cumhuriyeti olarak ikiye bölmeye çalışan komünist derin devlete karşı tüm milletimizin çok uyanık olması gerekmektedir.

Bölücü terör örgütü, her eylemi, her sloganı ve her bildirisiyle komünisttir. Ancak bölge halkı bu konuda son derece bilgisizdir ve eli kanlı örgüt militanlarını kimi zaman "Kürt Halkı adına savaşan, kürt milliyetçisi gerillalar" olarak algılamaktadır.

Bölgedeki halkımızın büyük bölümü dindardır. Dolayısıyla bölücü örgütün gerçek hedeflerini ve ateist yapısını anladığında örgüt aleyhinde tavrı çok daha kesin olacaktır. Bu sebeple örgütün ateist ve komünist kimliği geniş kapsamlı bir karşı propaganda ile halkımıza duyurulmalıdır. Bu konuda radyo, TV ve basın da kullanılarak çok etkin bir çalışma yapılması gerekmektedir.

Burada bir etnik hareket değil, komünist ve dinsiz bir hareket söz konusudur. Kürt milliyetçiliği görüntüsü tamamen bölge halkının gözünü boyamaya yöneliktir.

Örgütün Marksist-Leninist bir yapıda olduğu, gerek savcılık iddianamelerinde, gerek MİT raporlarında gerekse mahkeme kararlarında sabittir. Kaldı ki örgütün komünist olduğunu anlamak için çok ayrıntılı bir araştırmaya bile gerek yoktur. Çünkü örgütün uzun yıllar kullandığı bayrağında komünizmin en bilinen simgesi olan orak-çekiç motifinin yer alması bile konunun ispatı için yeterlidir. (Bu amblem daha sonra strateji ve taktik değişikliğine giden örgüt tarafından değiştirilmiştir.) Örgütün kuruluş kongresinde yer alan ve örgütün internet sitesinde göze çarpan ifadeler de, marksizme olan sadakati net olarak ortaya koymaktadır:

"MARKSİST-LENİNİST TEORİ ÇOK İYİ ÖZÜMSENMELİDİR. Önder kadrolar sık sık Marksizm'e müracaat etmeli, Marksizm'in uygulanmasını başlangıç şekli yapmak için bu öğretiyi gerçekten özümsemeliler. ...Biz SOSYALİZMİ SİYASAL SORUNUN ÇÖZÜMLENMESİNDE DAHA ÇOK BİR EYLEM KILAVUZU OLARAK ELE ALACAĞIZ. Mutlaka böyle bir öğretinin temsilcisi olarak, böyle bir öğretinin savunucusu olarak, bunun en önemli koşulu olarak bulunulan ülkenin siyasal iktidar meselesine uygulayarak, mevcut iktidarı parçalamada bir araç olarak, bir eylem kılavuzu olarak kullanarak üzerimize düşeni yapacağız."

Örgüt elebaşının, 13. kuruluş yıldönümü mesajından:

"Sosyalizm yıkıldı, komünizm yıkıldı" diyenlere en iyi cevap olarak, 'tam tersine, SOSYALİZMİN EN GÜÇLÜSÜ, EN DOĞRUSU, EN YÜCESİ PKK'DE GERÇEKLEŞMİŞTİR' diyoruz."

Örgüt elebaşının 1 Mayıs 1982 tarihli konuşmasından:

"Ama şunu iyi bilmeliyiz ki, Kürdistan tarihi bugün çağa ulaşmak istiyorsa, tamamıyla işçi sınıfı gerçeğine dayanmak zorundadır. Ne kadar elverişsiz koşulları yaşarsa yaşasın, işçi sınıfının objektif gücüne ve onun eylem kılavuzu olan bilimine, MARKSİZM-LENINİZM'E DAYANMAK ZORUNDADIR VE DİKKAT EDİLİRSE BİZİM VARLIK NEDENİMİZ TÜMÜYLE BU GERÇEK ETRAFINDA OLUŞMUŞTUR. ...Eğer o aşiret duvarları, o feodal çitler aşılmasaydı, MODERN DÜŞÜNCE, EN DEVRİMCİ DÜŞÜNCE OLAN MARKSİZM-LENINİZM kafalarımıza sıçramayacaktı, onun için zemin bulamayacaktı."

Örgüt elebaşının aşağıdaki ifadeleri de örgütün komünist olduğunun net bir delilidir:

Partimizin Merkez Komitesi üyesi ve kurucularından olan DEĞERLİ KOMÜNİST Mazlum Doğan yoldaş... Halkın engin değerlerini SAĞLAM VE AYDINLANMIŞ KOMÜNİST KİŞİLİKLE BİRLEŞTİREN BU YOLDAŞIMIZIN Kürdistan ulusal kurtuluş savaşçıları ve tüm devrimcilere yol gösterebilecek güçtedir. (Kürdistan'da Halk Kahramanlığı, Çetin Yayınları,İstanbul, Mart 2004, s.43)

Örgüt elebaşı, marksizm ve leninizmi "soylu düşünce sistemi", "soylu bilim" gibi tabirlerle övmektedir:

Kapitalist-emperyalist sistem ve onun en zorba yönetim biçimi olan faşizm, halkalarda böylesine soylu bir isyan ve bu isyana yol gösteren MARKSİZM-LENİNİZM GİBİ SOYLU BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİNE yol açmıştır. (Kürdistan'da Halk Kahramanlığı, Çetin Yayınları, İstanbul: Mart 2004, s.22)

MARKSIZIM-LENİNİZM ADLI SOYLU BİLİME dayanmaktan başka az bir olanağı olan bu insanlar... (Kürdistan'da Halk Kahramanlığı, Çetin Yayınları,İstanbul, Mart 2004, s. 39)

Örgüt elebaşı: "PKK, Marksizm-Leninizm geleneğine uygun bir gelişme yaşamıştır. Bundan sonrası açık ki etle tırnak gibi birbirinden ayrılmayan bu miras üzerine şekillenecektir." (Kürdistan'da Halk Kahramanlığı, s.78)

Örgüt elebaşı: "Lenin 1900'de ne ise ben de 21. yüzyıl sosyalizmini temsil ediyorum, reel sosyalizmle savaşarak, emperyalizmle savaşarak yeni sosyalizmi inşaa ediyorum." (Özgür Yaşamla Diyaloglar, s. 201)

Örgüt Elebaşı, Eli Kanlı Komünist Liderlerden Övgü İle Bahsetmektedir

İşte PROLETARYANIN KAHRAMANLARI MARKS VE ENGELS. İşte onun TEORİK, SİYASAL DAHİSİ LENİN ve yine ONUN PRATİK USTALARI STALİN, HO CHİ MİNH VE MAO. Ve bunların önderliğinde yürüyen birçok ulusal ve enternasyonalist kahraman. İnsanlığın özgürlük bilincini ayaklandıran, örgütlendiren ve halk ordusu denilen orduları ortaya çıkaran bu büyük kahramanların insanlık tarihindeki yeri gerçekten büyüktür. (Kürdistan'da Halk Kahramanlığı, Çetin Yayınları,İstanbul, Mart 2004, s.87)

Örgüt Elebaşının Evrim Teorisini Savunan Bazı Darwinist İzahları

Örgüt elebaşı, her komünist gibi Darwinizm'i mutlak bir gerçek olarak benimsemiş, tüm örgütün tüm ideolojik alt yapısını bu bilimdışı yanılgı üzerine bina etmiştir:
 

  • İlkel komünal topluluk dönemi, İNSANLIĞIN HAYVANLAR ALEMİNDEN KOPARAK tarih sahnesine çıktığı, son derece geri üretim güçleri ve bu temelde şekillenmiş basit üretim ilişkilerinin hüküm sürdüğü bir aşamayı ifade eder. (Kürt Hümanizmi ve Yeni İnsan, Mem Yayınları, İstanbul, Nisan 2001, s.25)

  • Başlangıçta insanın kendine yakın hayvan türlerinden pek farkı yoktur. Doğada hazır bulduklarını yer, ağaçlar üzerinde ve kavuklarda örgütsüz bir şekilde barınır. Ama düşünme ve konuşma yetisini kazanmasıyla birlikte, yiyecek toplamada, DİĞER HAYVANLARA karşı kendini savunmada, doğal afetlere karşı kendini korumada, bazı ilkel taş araçları geliştirmek ve hemcinsleriyle dayanışma içine girmek kaçınılmaz olur. Bu aşamaya kadar, HAYVANLAR ARASINDA GEÇERLİ OLAN; BİYOLOJİNİN EVRİMLER KANUNU hüküm sürmektedir. (Kürt Hümanizmi ve Yeni İnsan, Mem Yayınları, İstanbul, Nisan 2001, s.13)

  • HAYVANIN EN İLERİ SOSYALLEŞMİŞ BİÇİMİ İNSANDIR. En vahşi hayvandır insan, en acımasız hayvandır. (Kürt Hümanizmi ve Yeni İnsan, Mem Yayınları, İstanbul, Nisan 2001, s.106)


Ateist ve Komünist Olan Bölücü Örgütün Hapisteki Elebaşının Allah ve Din Hakkindaki Bazı İfadeleri (Yüce Allah'ı Tenzih Ederiz)

Aşağıdaki ifadeler bölücü örgüt elebaşının kitaplarından alınmış kendi ifadeleridir. Bu ifadelerin tümü, örgüt elebaşının dini kendi sığ materyalist anlayışıyla yorumladığını ve ateist olduğunu ortaya koymaktadır:



  • Lise dönemlerinde büyük felsefik bunalımı yaşadım. Tanrı ile savaşı verdim, bu savaştan başarı ile çıktıktan sonra yarı Tanrı oldum. (Özgür Yaşamla Diyaloglar, Çetin Yayınları, Ekim 2002, s. 257)

  • Tek tanrılı din ideolojileri, baştan sona siyaset ideolojileridir. Dini söylem, Allah, peygamber ve melek gibi kavramlar dönemin siyasi literatürüdür. (Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa, Cilt 1, Aralık 2001, s. 204)

  • Allah bir nevi ortaçağın feodal manifestosudur, temel yasası ve bildirgesidir. (Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa, Cilt 1, Aralık 2001, s. 313)

  • Namazın kendisi de genel anlamda bir tiyatrodur. (Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa, Cilt 1, Aralık 2001, s. 354)


Harun Yahya Külliyatı, "Süper Güç Türkiye" Idealine Ulaşılması Yolunda -Allah'ın Izniyle- Önemli Bir Vesile Olacaktır.

Yazarın bugüne kadar kaleme aldığı kitaplarının sayısı yaklaşık 250'dir. Bu kitaplar 46.000 sayfa ve 31.500 resimden oluşmaktadır. Bunların 7.000 sayfa ve 6.000 resimlik bölümü Evrim Teorisinin çöküşünü konu almaktadır.

Adnan Oktar'ın, Harun Yahya müstear ismi ile kaleme aldığı kitaplara ve bunlardan yararlanılarak hazırlanan belgesellere, www.harunyahya.org, www.harunyahya.net ve www.harunyahya.com adreslerinden ücretsiz olarak ulaşabilir veya bunları Global Yayıncılık'ın 0212 444 444 1 no'lu telefonundan temin edebilirsiniz.

----------

Bu tam sayfa ilan
9 Ağustos 2007 tarihinde Milli Gazete
10 Ağustos 2007 tarihinde Yeni Şafak
11 Ağustos 2007 tarihinde Vakit
12 Ağustos 2007 tarihinde Türkiye
13 Ağustos 2007 tarihinde Önce Vatan
14 Ağustos 2007 tarihinde Yeni Çağ
gazetelerinde yayınlanmıştır.


PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER