Canlı Sohbetler (13 Mart 2018; 19:00)

1485

KARTAL GÖKTAN: İyi akşamlar değerli izleyicilerimiz. Canlı yayınımıza hoş geldiniz. Adnan Bey hoş geldiniz.

ADNAN OKTAR: Ne güzel.

Dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Dicle İlçesi’nde PKK’lı teröristlerce önceden tuzaklanan patlayıcının infilak etmesi sonucu 2 askerimiz şehit oldu 5 askerimiz yaralandı. Şehitlerimizden biri Kıdemli Astsubay Çavuş Ümmet Ufacık.

ADNAN OKTAR: Ümmet sen nasıl yakışıklı, nasıl güzelsin sen, nasıl nurlusun. Sende tam şehit yüzü var, maşaAllah sana. Allah mübarek etsin. Ne güzel bir şerefe nail olmuşsun, baksana elinden yüzünden nur akıyor, maşaAllah. Cenab-ı Allah artık burada durmanı bile gereksiz görmüş, bu kadar güzellikle bu kadar akılla, hemen cennetine almış seni. Kalan sürünür, dünyada bir şey yok, imtihanın dışında bir şey yok. Senin imtihanını bitirmiş ne mutlu sana. İmtihanın dışında sürünme vardır başka bir şey olmaz dünyada. Eğlenecek bir yer değildir burası. Burası sadece imtihan, Allah aşkının tanınacağı yerdir. Çok sevdiklerini hemen alıyor Cenab-ı Allah, maşaAllah. Bazen de sevdiklerini bekletir. İşte, İslam’ı anlatsınlar, dini anlatsınlar gibi, maşaAllah. Ama şehitler alemi çok kalabalık, eskiden beri çok kalabalık geniş bir alem yani büyük bir alem. Orayı dar tutmak tabii acayip bir görüntü verir yani Allah’ın şanına yakışmaz. Mesela Ali gelmiş, Hamza gelmiş ama bir daha şehit gelmiyor, şimdi bu ne olur? Acayip bir şey olur. Kesintisiz gelmiş onlardan sonra hep, sürekli devam edecektir.

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Türkiye, Afrin’e girişine günler kala Afrin merkezi dışında şehir merkezinin güney kısmına yönelik bir hamle gerçekleştirdi. PKK sivilleri Afrin’de kalkan olarak kullanmak istiyor ve sivillerin çıkışına izin vermiyor. Ancak siviller güneyden kendilerine kaçış noktası bulmaya çalışıyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri bu durumu çözmek için güneyde sivillerin çıkışı için güvenli bir koridor oluşturuyor.

ADNAN OKTAR: Güzel.

KARTAL GÖKTAN: Koridora ait görüntüler de var.

ADNAN OKTAR: Eşya almalarına gerek yok aslında, onu söylesek. Çıksınlar bir önce, eşyayı ne yapacak eşyaya hiç gerek yok. Güzel mesela çoluk-çocuk çıksınlar. Biraz da böyle boş kamyonet falan göndermek lazım. Onların arabası yahut birisi gidip alabilir birileri alabilir otobüs falan da gönderilebilir. Orayı bir boşaltmak gerekiyor. Öbürleri de kerizliği bıraksınlar da enayiliği, ahmaklığı bıraksınlar. Zaten ahmaklar da. Hiç uzatmadan teslim olsunlar hiç. Belli ki alacağız, bu çok büyük bir ahmaklık değil mi? Neyine direniyorsun be hey keriz? Yüzde yüz alınacak belli ne şamata yapıyorsun? Hayır, kazanacağın hiçbir şey yok, sadece kaybedersin. Gel Türk güvenlik güçlerine teslim ol, Türk adaletine de güven yargılan bitsin, değil mi? Orada kendini ne hale sokmuş oluyorsun. “Teslim ol” çağrısını çok sık yapsınlar aslında, biz de televizyonlardan da söyleyelim. Çünkü alıyor onlar oradan televizyondan. İnternetten de açıklansın teslim olsunlar, hiç uğraştırmasınlar hiç. Beyaz fanila falan da olabilir. Bir sırığa, bir değneğe falan bağlasınlar.  Silahı atacak, üstünde silah falan hiçbir şey olmayacak. Parka marka varsa üstünde onu da atacak, sonra giyebilir ayrı mesele. Eli başının üzerinde askerlere doğru ilerleyecek. Yavaş yavaş üçer üçer, beşer beşer teslim alınabilirler. Beşer beşer, altışar altışar da alınabilirler. Böyle kalleşlik, artistlik yapmaya da kalmayacaklar, artistlik demeyeyim de kalleşlik yapmaya kalkmayacaklar. Bazen de oyun oynuyorlar poz rol yapıyorlar falan. Kötü yönde bir rol bu yani. Halkı da hemen bıraksınlar ahlaksızlık yapmasınlar, halk orayı boşaltsın kendileri de teslim olsun bu kadar, uzatacak bir şey yok.

KARTAL GÖKTAN: Cumhurbaşkanı Erdoğan, dini sevgiyle ve tatlı bir dille anlatırsak İslam’ın dünyaya yayılacağına dair bir açıklama yaptı. “23 yıl gibi kısa bir sürede İslam’ın geniş bir coğrafyaya ulaşması nasıl mümkün olmuştur? Bunun en önemli sebebi Peygamberimiz (sav)’in tebliğ yöntemidir. Rabbimiz Ali İmran Suresi’nde bunu şu şekilde izah ediyor; ‘Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba katı yürekli olsaydın onlar senin etrafından dağılır giderlerdi.’ İşte bu Peygamberimiz (sav)’in tebliğ metodudur. Aynı şekilde Allah Nahl Suresi’nde şöyle buyurur; ‘Sen Rabbin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et.’ Allah Peygamberimiz (sav)’in risaletindeki başarısını onun yufka bir yüreğe, müşfik bir kalbe ve tatlı bir kalbe sahip olmasına bağlıyor” dedi.

ADNAN OKTAR: Ne mübarek insan, helal olsun şanlı kabadayı. Sırtın yere gelmez. Ne güzel, hep Kuran’la konuşuyor mükemmel, helal olsun. Tam bir Müslüman, tam bir sahabe ahlakı. Anne de öyle Tayyip Hocam da öyle çok güzel.

KARTAL GÖKTAN: Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bazı ukalalar ne derse desin ben tekrar söylüyorum; bir hadisi sahih kabul etmemiz için Kuran’a uyması yeterlidir” dedi.

ADNAN OKTAR: İşte o kadar, işte o kadar, maşaAllah. Gayet güzel, sonuna kadar yanındayız. Bütün Türk milleti -ki aydın millettir Türk milleti- hepsi yanında. Atatürkçüler, aydınlar, solcular da yanındalar senin. Ülkücüler, milliyetçiler herkes yanında gönlün çok rahat olsun.

KARTAL GÖKTAN: Cumhurbaşkanımızın konuşmasından bir bölüm şöyle: “Hz. Ayşe (ra) Validemizden rivayet edilen bir hadiste şöyle deniyor; ‘Ey Ayşe, Allah Rafik’tir yumuşak davranmayı sever. Sert davranış karşılığında vermediğini yumuşaklık karşılığında verir. Allah bütün işlerde yumuşak davrananları sever.’ Bir başka hadiste Efendimiz (sav) şunu emrediyor; ‘Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz.’ Evet, bu ayeti kerimeler ve hadisi şerifler bize nebevi devlet ve irşat metodunun nasıl olması gerektiğini, İslam’ı anlatırken nasıl hareket etmemiz gerektiğini gösteriyor.”

ADNAN OKTAR: Güzelliğe bak, çok çok güzel, çok çok güzel maşaAllah. Tebrik ediyoruz Tayyip Hocam’ı. Gözü kapalı gitsin. Deccalı tepeleyinceye kadar devam etsin, yanındayız.

Sayın Devlet Bahçeli de evliya bir insan ki, veli bir insan ki evladı gibi sahip çıktı Tayyip Hocam’a. Allah binlerce kere razı olsun. Ülkücü gençlik sahip çıktı çünkü temiz bir insan, dürüst bir insan. Tayyip Hocamız doğru yolda, devam devam. Allah uzun ömür versin. Hakikatin sırrına ermiş bir insan olduğu anlaşılıyor. Allah yolunu daima açık etsin.

VTR: Selam Hocam. Bir şeyi çok merak ediyorum. Peygamber Efendimiz (sav) miraca çıkmış mıdır? Çıktıysa neden Kuran’da geçmiyor? Bunu merak ediyorum.

ADNAN OKTAR: Canımın içi, güzel yüzlüm Allah senin nurunu kat kat artırsın çok çok güzelsin. Allah sana uzun, bereketli ömür versin. Cennette de seni bana kardeş etsin. Miraç Kuran’da geçiyor işte. “Sidreti müntehada” diyor Peygamberimiz (sav)’in neler gördüğünü Allah anlatıyor. “Göz şaşmadı, aşmadı, sidreyi kapatan örttü” diyor. Yani cenneti görmemesi için örtü çekildi Peygamberimiz (sav)’e. Çünkü görse dünyadan soğur, hem ne soğuma. Cehenneme döner dünya, çok acı çeker. Onun için Allah merhametinden cenneti kapadı “bakma” dedi zaten, o da bakmadı. Allah onu övüyor zaten bakmamasını “göz aşmadı ve şaşmadı” yani bakmadı diyor. Ve sidreyi de ayıca örtüyorlar. Örterken bakabilirdi bakmadı. Çok doğru bir şey çünkü Allah zaten “bakma” diyor. Bakma deyince bakılmaz zaten. Ama cehennem gösterildi Peygamberimiz (sav)’e uzaktan. Varlığını görmesi için hakku’l yakin kanaati gelmesi için gösterildi. Ki o da tahammülü zor bir şeydir yani. Her insanın kaldıracağı bir şey değildir. Çünkü çok sıkıntı verir zordur yani. Ama dünyaya olan muhabbeti artırır, dünyayla kıyas açısından artırır.

İsra Suresi 1’de Cenab-ı Allah, şeytandan Allah’a sığınırım: “Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren O (Allah) yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir.” İşte burada açık açık Cenab-ı Allah söylüyor. Ama tabii bu gidiş yekaza halinde oldu Peygamberimiz (sav) yekaza yani uyku ile uyanıklık arasında. Çünkü öbür türlü aklın ihtiyarını kaldırır, aklın ihtiyarının kalkmaması için yekaza halinde gidiyor. Ama çok net gördü zaten. Soruyorlar müşrikler orada “şu kapıyı anlat” diyorlar. Hiç gitmemiş mesela Mescid-i Aksa’ya anlatıyor. “Şu mahalleyi tarif et” diyorlar anlatıyor. “Şurayı anlat” diyorlar tarif ediyor. “Hep gözümün önüne getirildi görüntüsü gördüm” diyor Peygamberimiz (sav).

Bak, şeytandan Allah’a sığınırım: “Andolsun, onu bir de diğer inişte görmüştü.” [Necm Suresi, 13] “Sidretü'l-Münteha'nın yanında.” [Necm Suresi, 14] “Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır.” [Necm Suresi, 15] Bak, Cenntül Me’vaya bakmıyor. “Sidreyi örten örtmekte iken,” [Necm Suresi, 16] “Göz kayıp-şaşmadı ve (sınırı) aşmadı.” [Necm Suresi, 17] “Andolsun, o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanı gördü.” [Necm Suresi, 18]

Yekaza hali yani şu netlikte ama rüya gibi. Bu netlikte fakat rüya olduğunu biliyor yani rüya görüntüsünde yekaza hali. Berrak akılla bunu akıl kaldırmaz. Onun için o yekazaya ihtiyaç oluyor. Yoksa Hz. Ayşe (ra) annemiz diyor “odasına girdim yatağı boştu” diyor “ben dışarı çıktı zannettim” diyor “dışarıya bir yere gitti zannettim” diyor. “Sonra baktım yatağında yine yatıyor” diyor. Cismen de alındığı görülüyor ama kendisine yekaza hali oluşturularak götürülüyor. O önemlidir. Mesela yekaza olmadan Hz. Hızır (as)’la görüşme, öbür şeyler çok şey yani beden, nefis onu pek kaldıramayabilir çok zor. Mesela bak, Cebrail (as)’ı açık gözle gördü baygınlık geçirdi Peygamberimiz (sav). O kaldırılabilecek bir şey değildir. Ufukta yaklaşıyor Cebrail (as) ayette “sarıldı” diyor, sonra baygınlık geçirdi Peygamberimiz (sav). Koşarak aşağı indi Hz. Hatice (ra) annemizin yanına indi “beni örtün beni örtün” diyor. Çok şiddetli sarsıldı o zaman. “Beni örtün” demesinin nedeni odur.

Benim şaşırdığın hayret ediyorum yine, yıllardan beri biz yayın yaparız hiç şaşmaz bizde, 12:00’de, 01:00’de hakikaten yükselir. 01:00’den sonra süratle düşüş başlar, 02:00’de düşer, 03:00’te iyice azalır, 04:00’te falan aşağı yukarı biterdi. Kardeşim, şimdi tersine akıl almaz bir yükselme oluyor ama öyle anladığın gibi değil. 06:00’ya doğru akıl almaz yüksek oluyor katlamalı. Sebebini bilmiyorum.

Kömür sobası iyi oluyordu. Eskiden vardı bizde kömür sobası. Yani anında kebap yapma imkanı çok mükemmel bir şey. Maşanın üstüne de koyuyordum bazen eti, kardeşim öyle bir kebap kokusu sarıyordu ki evi anlatamam muhteşem. Böyle sarımsaksız parmak sucuk yapmıştık Kızılcahamam’dan et alıp ve bol baharlı biberli. O da odunlukta kurumuştu onlar. Oradan kesip geliyorduk maşanın üstüne koyuyordum, cazı cazır kızarıyordu böyle tarif edilecek gibi değil kaynıyor böyle. Çıtır ekmeğin arasına atıyordum daha hala kaynamaya devam ediyordu. Meydana getirdiği ardinali anlatamam. Yani en şiddetli grip bile olsa söker. En kapalı kafayı bile açar yani böyle.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Diyarbakır’da şehit olan ikinci askerimizin kimliği belli oldu. Şehidimiz Jandarma Uzman Çavuş Kadir Çakı.

ADNAN OKTAR: Tam kabadayı tam kabadayı, ismi de kabadayı ismi, maşaAllah. Kadir seni tebrik ediyoruz dünyalar güzeli, maşaAllah. Ne mutlu sana, ne mutlu annene babana. İmtihan yerinde Allah seni seçiyor, şaşırtıcıdır o seçme. 83 milyon var Allah seni seçiyor ne güzel. Bizi seçse çok sevinirdik ama gıpta ediyoruz. MaşaAllah diyoruz sana. Allah annene babana uzun ömür versin, sabr-ı cemil nasip etsin. Allah şehadetini mübarek etsin. İnşaAllah cennette karşılaşırız.  

HÜSNA KARAKUŞ: Afrin’e giden Mehmetçiklerimizin birbirlerini operasyona yolcu ederkenki görüntüleri var.

ADNAN OKTAR: Bir memlekette bu kadar çok kabadayı ben görmedim. Hakikaten çok nadir olur kabadayı, mahallede bir tane iki tane olur. Çaka çaka kabadayı dolu memleket, maşaAllah. Allah hepsine hayır bereket versin. Allah gazalarını mübarek etsin. Afrin, biz uzun sürer zannettik ama öyle gibi görünmüyor. Aslında çakallık yapmasalar ahmak herifler boş yere kendilerini ezdirecekler. Köpek herifler, sözümü tutsalar bitecek. Ne uzatıyorsun, belli ki kafan ezilecek teslim ol bitsin. Tamamen sarılmışsınız böyle bir ahmaklık olur mu? Sarılmışsın işte teslim ol bitsin. Ne yapabilirsin ne yapacağını düşünüyorsun yani? Kendince böyle hani bir komünist kafasıyla bir şey yaptığını düşünüyor. Rezil-kepaze olursun başka bir şey olmaz aşağılanırsın. Gel normal teslim ol, Türk mahkemelerinde neyse suçunun karşılığı ona göre yargılanırsın. Zaten teslim olmanı da lehine değerlendirir mahkeme. Ama sen orada köpek kafası gibi kafanın ezilmesini istiyorsan ayrı mesele. Uzatmasınlar, fanila falan da olur bir ağaca bağlasınlar, üçer üçer, beşer beşer başının üstüne koysun elini çıksınlar. Lafı uzatmaya gerek yok. Parka falan da varsa üstünden atsın, parkayı yere atsın sonra alır. Eli başının üstünde, bir elinde de o sopa olursa beyaz bayraklı bir kişi de olsa yeter o. Beşer beşer, dörder yavaş yavaş Türk askerinin yanına yanaşsınlar teslim olsunlar. Kahpelik yapan da zannediyorum çıkmaz inşaAllah. Yaparsa da yaptığına yapacağına pişman olur. Çünkü bu çok büyük bir kalleşlik ahmaklık, iyi niyete karşı böyle bir şey olmaz. Teslim olmaları için ısrarlı anons yapılsın. Çünkü bitmiş artık, şehir sarılmış her yer bitmiş, bütün giriş-çıkışlar kapanmış siviller tahliye oluyor, belli ki kafan ezilecek. Yani ahmağın ahmağı olsan bile bunu yapmaman lazım. Bu kadar aptallık olmaz. Teslim ol orada tutuklanırsınız işte savcılığa çıkacaksınız, ifadeniz alınır cezaevine gönderileceksiniz. Ama öbür türlü köpek gibi kafanız ezilecek yani avanaklığı bırak laf-söz dinlesinler. Onu sürekli anons etsinler, büyük hoparlörle çeşitli yerlerden “teslim olun” diye. Çünkü belli ki yok olacaklar. Onu da belirtsinler, bunun kaçarı kurtarırı yok. Havadan güç var, topçu var, silahlı güç ezici. Bir mantığı var mı şu direnmenin? Hiçbir anlamı yok. Öbür yerleri nasıl boşalttınız burayı da öyle boşaltıp adam gibi teslim edin. Ne sivillere zarar gelsin ne de eşek kafası gibi kendi kafanızı ezdirtin. İnternetten de açıklayalım teslim olmalarını. Çünkü internete giriyorlar bakıyorlar.

VTR: Merhaba, ben Zeynep, Sakarya’dan. Polis olmak istiyorum, önerir misiniz?

ADNAN OKTAR: Nur yüzlüm, çok nur yüzlüsün sen çok temizsin. Aferin sana yiğitsin de demek ki. Polis olmak şereftir tabii. Bir ibadettir yani polislik aynı zamanda ibadettir namaz gibi, oruç gibi ibadettir. Çünkü canını ortaya koyuyorsun alenen bilerek gidiyorsun zaten canını ortaya koyuyorsun. Amacın Allah’a, Kitap’a, İslam’a, dine, Müslümanlara zarar gelmesin, “ben bu uğurda canımı veririm” diyorsun. Zaten buna niyet ettiğin an ibadet sevabı başlıyor. Şu an bile çok sevap almaya başladın. Dolayısıyla polis olmak, asker olmak şereftir. Tabii ki tavsiye ederim. Allah mübarek etsin, Allah seni korusun, melekleriyle seni mahfuz etsin. Allah seni kutsasın güzel yüzlüm. Allah cennette de seni bana kardeş etsin. Allah’ın hıfzı altında ol. 

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsanlar neden birbirlerine iltifat etmiyor, iyilik göstermiyor?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, senin gibi böyle temiz insanlar toplumun içinde geziyor ama insanlar hiç bilmiyor. Mesela senin kim bilsin böyle veli ruhlu olduğunu? Kim bilsin senin bu kadar yüksek ahlaka sahip olduğunu? Halktan alelade birisi zannederler bilmezler. Allah sana uzun ömür versin, cennet nasip etsin, cennette de kardeş etsin. Deccalın azgınlığı pek şedit. Yine Türkiye’ye pek gücü yetmedi deccalın, öbür ülkeleri mahvetti. Fakat dindar kesimi de homoseksüel yapmaya yöneltmiş gibi görünüyor bir kısmını. Bu facia. Şimdi homoseksüellik de gizli bir şey olduğu için tespiti pek mümkün olmuyor. Ben tevafuken fark ettim. Mesela o kesime hiç uğrayamaz diye düşünüyordum. Uğrasa bile tek tük ender nadirattan. Böyle kitlevi yıkıcı bir şekilde deccalın homoseksüellikle Müslümanların arasına girmesi bir sürpriz oldu. FETÖ’ye girdi ilk önce. FETÖ’yü böyle hemen hemen silme homoseksüel yaptı. Buna karşı devlet tedbir alsın. “Kanunen yasak değil, bize ne” diyemeyiz. Bu ahlaksızlık, Kuran’a göre bir zulüm bu. Kanuna göre yasak olmaması önemli değil ahlaksızlık olması önemli. Ve bu, nesli yok eder, nesli mahveder. Ve işin en vahim yanı deccaldan yana olur adamlar, Müslümandan yana olmaz. Mesela İngiliz derin devletine de ajanlık yapar, komüniste de ajanlık. Mesela PKK’lı bir homoseksüelle farz edelim IŞİD’li bir homoseksüel anlaşabiliyor. Çok büyük bir tehlike. Buna karşı çok geniş kapsamlı tedbir almak lazım. Rezil etmek de bir yöntem, devlet bunu yapsın. Hukuka uygun olarak, kanuna uygun olarak rezil etsin. Devletin imkanı var, rezil etsin ki utansınlar yani. Herhalde bir parça utanma hisleri kalmıştır eğer iyice hayvanlaşmadılarsa. Yani bunu gizli tutmasın devlet. Devletin bu felaketin farkında olduğunu ben biliyorum. Devletin istihbaratının bu durumu tespit ettiğini biliyorum yani tahmin diyorum. Rezil-rüsva ederek tedbir alınsın. Bunda bir şey yok, devletin bekası için yapılacak bu. Öbür türlü devlet çöker Allah esirgesin homoseksüellik yayılırsa, facia bu. Seyretmeye gerek yok gereği yapılsın. Hiç tereddüt etmeye gerek yok, bir mantıkla bir şekilde açıklansın devlet açıklasın. Nerelerde homoseksüellik yayıldıysa hatta görüntü varsa görüntüyü yayınlasın blurlandırarak. Ses varsa sesi yayınlasın. Onlar utanmıyor da devlet mi utanacak, değil mi? Devlet gereğini yapsın.

Evet, dinliyorum.

YASEMİN AYŞE KİRİŞ: Adnan Bey, bir şehidimiz daha var. Bugün Afrin operasyonunda Uzman Çavuş Orhan Sürmen, PKK’lı teröristlerin altına bomba sakladıkları Kuran-ı Kerim’i yerden kaldırmak isterken bombanın infilak etmesiyle şehit oldu.

ADNAN OKTAR: Vay alçaklar vay, vay kahpeler vay. Benim şanlı yiğidim, senin şehadet şeklin de o kadar asil ki, bak Allah’ın Kitabı’na saygından sevginden, Allah’ın Kitabı’na muhabbetinden Kuran’ı korumak için eğiliyorsun ve şehit oluyorsun. Bu kaderindeydi ne mutlu sana, ne mutlu ailene. Şehadetini tebrik ediyoruz şanlı yiğit, şanlı kabadayı tebrik ediyoruz seni. Allah annene babana uzun ömür, sabr-ı cemil nasip etsin. Vay kahpeler, Kuran’ın altına bomba koymak ha? Bilmiyorum da ben olsam böyle şeyde cinnet geçiririm ve çok feci karşılığını veririm. Bence karşılığını bayağı oturtturarak versinler. Yani o öyle olmaz böyle olur gibisinden. İşte otuz kere söylüyorum, kontrgerilla o kadar önemli ki, mesela bin kişilik iki bin kişilik kontrgerilla olmuş olsa mükemmel hesap sorar. Yani aralarına karışmak da çok önemli MİT elemanı olarak, kontrgerilla elamanı olarak kanunla belirleseler, mesela PKK’nın da arasına karışıp orada o alçaklık yapmaya kalkan kim hepsini tespit edebilirler. Tabii çok imanlı insanlar gerekiyor. Mesela FETÖ kahpelik yaptı, 20 yıldan beri PKK’nın içinde görev yapan MİT elemanlarını 70’e yakın aslanımızı ihbar ettiler. Bir gecede hepsi infaz edildi şehit edildi. Sessiz sedasız da cenazeleri kaldırılmış oldu, isimsiz kahramanlar. Ama onları ihbar eden adamlar hapishanede geğirerek yatıyorlar. Yani bilmiyorum benim aklıma böyle deli deli şeyler geliyor. O adamların yanına bu bırakılmaması lazım. Tabii yine kanunla hukukla ama bu hazmedilecek gibi bir şey değil bu. Çok kızdırıcı, her aklıma geldiğinde çok kızdırıyor beni. Yani o öyle olmaz böyle olur bence çok önemli bir yöntem.

Evet, dinliyorum.

HÜSNA KARAKUŞ: İran üzerine düşen jet kazasında vefat eden Mina Başaran ve kız arkadaşları hakkında özellikle bağnaz kesimden çok çirkin yorumlar gelmeye devam ediyor. Sayın Binali Yıldırım bugün, vefat eden kardeşlerimize sahip çıkan ve insanları sevgiye davet eden bir konuşma yaptı. “Yüreği burkulan ailelere sabır ve başsağlığı dilemeyi beceremeyenler hiç değilse susmalıdır. Son uçak kazasında ve bir otobüs kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet ve ailelerine başsağlığı diliyorum. Diyanet İşleri’nin gönül gözünü kapatmayan, ruhunu karartmayan nesillerin yetişmesinde mukaddes dinimizin doğru anlaşılmasında, doğru anlatılmasında büyük bir sorumluluğu vardır” dedi.

ADNAN OKTAR: Yalnız Sayın Başbakanım, sevgisizlik o kadar yayıldı ki, bu milli bir mesele. Bak ben defalarca söyledim, Allah rızası için bunu Milli Güvenli Kurulu’nda devlet meselesi olarak ele alalım. Bütün kanallarda sevgi anlatılsın, merhamet anlatılsın, şefkat anlatılsın. Bunu mecburi yayınlar haline getirttirelim. Ve merhametsizlik ve zalimlik de kınansın. Bu kin ve nefret, öfke kınansın yayınlarda. Ayrıca bunu yazan kişiler oluyor internette şurada burada, bunlar resimleriyle falan yayınlansın internette önden yandan resimlerle. Mesela ne yazmış, adamın resmi; ne yazmış adamın resmi. Böyle örnek vakalar da olursa daha etkili olur. Mesela o genç kızlar dünyalar güzeli hepsi nur gibi genç kızlar, aslan gibi genç kızlar. Belki de Allah onları şehit de etmiş olabilir. Nereden biliyorsun sen ne olduğunu? Çünkü yanarak ölmüşler. Yanarak ölmenin karşılığı şehadettir. Peygamberimiz (sav)’in hadisi açık. Bir de nur gibi kaliteli kızlar. Yobaz takımında bir de böyle kaliteli güzel insanları kıskanıp haset etme çıktı. Mesela Etiler Mahallesi, Ulus Mahallesi böyle seçkin semtlere karşı öfke, seçkin kaliteli insanlara karşı öfke. Dans eden, eğlenen, güzel giyinen, dekolte giyinen kişilere karşı öfke, güzel parfüm kullanan, güzel makyaj yapanlara öfke, böyle bir mantık çıktı. Buna karşı da hem uyarı yapılması lazım hem anlatım yapılması lazım. Hem de ağzını bozanların da yayınlanmasında fayda var. Dolayısıyla faydalı olabilmesi için de hükümetin bir karar alıp uygulamaya geçmesi gerekiyor. Bunu söyledim ama herhalde bir üç-beş kere söylemem gerekecek.

YASEMİN AYŞE KİRİŞ: Bugün Cumhurbaşkanımız da uçak kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diledi.

ADNAN OKTAR: Diyor ki Peygamberimiz (sav): “Suda boğulan, yangında” yani ateş içerisinde ölen, “duvar ve enkaz altında kalarak ölen şehittir” diyor. (İbn-i Asakir) Çünkü o anda imanını muhafaza etmiş oluyor “Allah” diyor, Cenab-ı Allah onu şehadet olarak kabul ediyor. Sen ne yapıyorsun? Ağzını bozuyorsun. Ahirette karşılaşacaksın alçak herif, sen hakaret ediyorsun ama belki cehennemde olacaksın sen onlar da cennette olacaklar. Ağzını niye bozuyorsun? Nur gibi aslan gibi genç kızlar, şefkatle merhametle yaklaş, muhabbetle yaklaş. Bir de hepsi kaliteli, görgülü, okumuş, nezih kızlar. Her biri birbirinden güzeller. Nasıl içinden geliyor öyle laf etmek? Hasetten başka bir şey değil bu. Kıskançlıktan başka bir şey değil. Dolayısıyla böyle hasut, kin dolu, nefret dolu insanlara karşı milli bir politika geliştirelim. Bu nefret söylemi yasaklansın. İnternette nefret söylemi yasaklansın. Sadece sevgi, merhamet, şefkat sözleri kullanılsın. Eleştiri yapsınlar ama nefret üslubu yasaklansın. Nefret özel bir suç haline gelsin. Anayasaya, kanunlara bir ilave yapılabilir.

Evet, dinliyorum.

VTR: Selam Hocam. Yaptığımız duaların ölüler üzerinde ne gibi bir etkisi vardır?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, çok çok güzelsin bir kere onu söyleyeyim. Bir de yüzün çok masum bayağı efendi görünüşün. Aleyküm Selam ayrıca selamına. Çok nurlu yüzün, çok temiz, çok efendi. Şöyle olabilir; yani ölen kişi o kişiyi yetiştirdiyse “bana dua et, sık sık dua edersin bu sevap olur, iyi olur” dediyse o zaman her duasında o sevap alır. Mesela bir çeşme açar yahut bir hayır yeri açar, orada her dua edenlerin duası o insanın lehine olur. Dolayısıyla o tarz hayırlı insan yetiştirdiyse hayırlı insanın duası ona fayda getireceği açık. Ama adam zalim, hoca getiriyorlar camiden dua ediyor, hiçbir faydası olmaz ona. Çünkü hocaya zaten karşı, camiye karşı, Müslümana karşı, duaya karşı, sen istediğin kadar dua edecek adam getir etkisi olmaz.

Evet, dinliyorum.

YASEMİN AYŞE KİRİŞ: Cumhurbaşkanımız bugünkü konuşmasının devamında şunları söyledi: “Tabii şimdi bazı ukalalar dolaşıyor etrafta. Bazı hadisler üzerinde yok şöyleydi yok böyleydi gibi laflar konuşuyorlar. Ben yine tekrar ediyorum, eğer bu hadisi şerifler Kuran’ın hükümlerine aynen uyuyorsa bizim için sahihtir ve biz ona uyarız, kim ne derse desin” dedi.

ADNAN OKTAR: İşte bu kadar.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peygamberimiz (sav) merhamet elçisidir. İslam dini, içkiyi su gibi tüketenlerden sahabeler çıkarmıştır” dedi. “İslam ihsandır, ahlak ve merhamet dinidir. Cahiliye toplumunda asrı saadete geçiş yolculuğunun serdarı olan Peygamberimiz (sav) de güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiş bir merhamet elçisidir. Kız çocuklarını katleden, kadınlara zulmedenler İslam’a geçtikten sonra Hz. Ömer (ra) gibi adalet timsallerine dönüşmüştür. İslam, içkiyi su gibi tüketen, kendi elleriyle yaptıkları putlara tapan kişilerden sahabeler çıkarmıştır. Haset, kibir, cehalet ve şirkle kararan kalpler Kuran’ın ve sünneti seniyenin nuruyla feraha kavuşmuştur” dedi.

ADNAN OKTAR: Ya mübarek, sana ne oldu böyle, maşaAllah. Tam veli üslubu çok güzel. Allah kalbine, ruhuna ferahlık versin. Muhteşem muhteşem. İki-üç aydan beri konuşmaları muhteşem. Ama son zamanlarda yani mükemmel. Mehdiyet’in damgası, maşaAllah.

HÜSNA KARAKUŞ: Cumhurbaşkanımız devamında “Din eğitimine çok büyük önem vermeliyiz. Din eğitimi çalışmalarının muteber vakıflar ve kurumlar tarafından yürütülmesi şarttır” dedi. “Din eğitimine çok büyük önem vermeliyiz. Din eğitimi ve öğretimi çalışmalarının muteber kurumlar, vakıflar ve şahıslar tarafından yürütülmesini sağlamak zorundayız. Anadolu’yu vatan kılan sadece akıncılarımız kılıç sesleri değil aynı zamanda dervişlerimizin de o hu hu nidalarıdır. Bu yurt bize Sultan Alparslan’ın, Fatih’in olduğu kadar Molla Gürani’nin, Hacı Bayram Veli’nin, Akşemseddin’in de emanetidir. Bin yıldır onca saldırıya ve ihanete rağmen bu coğrafyada tutunmamızı sağlayan Kuran ve sünnet ile kurduğumuz o muhkem bağdır” dedi.

ADNAN OKTAR: Tayyip Hocam sana ne oldu böyle maşaAllah. Bu konuşma da çok güzel maşaAllah. Her zaman güzel konuşuyor ama bu da çok güzel olmuş. Çok güzel konuşmuş maşaAllah.

YASEMİN AYŞE KİRİŞ: Cumhurbaşkanımız şöyle devam etti; dini anlatan tebliğcinin kuyumcu titizliğiyle hareket etmesi gerektiğini söyledi. “Kimseyi incitmeyelim, kimseyi incitmeden daima güler yüzle irşat ve tebliğ vazifemizi yerine getireceğiz. İslam'ı anlatırken kınayıcının kınamasından korkmayacağız. Ne de din düşmanlarına istismar malzemesi vereceğiz. Sözümüzün ağırlığını kuyumcu titizliği ile tartarak, birliğimiz ve sevgimizle insanları İslam'a çağırmaya devam edeceğiz. Müslümanlar olarak birbirimize kenetlenmek ve safları sıklaştırmak gerekiyor” dedi.

ADNAN OKTAR: Ya Tayyip Hocam, bu Mehdi üslubu nedir bu böyle? Gözümü kapatsam, diyeceğim “Mehdi konuşuyor” yani. Hakikaten öyle, çok mükemmel, çok çok güzel, tam Kuran'a uygun, tam sahabe üslubu. Muazzam, çok çok güzel. Yobaz takımına da balyoz gibi bir açıklama. Şaşırıyordur onlar, hiç alışık değiller sevgiye, muhabbete. “Ne diyor bu?” falan diyorlardır. Var ya ayette Peygamber (sav)’e diyorlar, yani “ne diyor bu?” falan tarzında haşa.

Uçak kazasında o güzel canlarını teslim eden o mübarek hanım kardeşlerimiz -dünyalar tatlısı, hepsi birbirinden güzel- yanarak öldüler, yanarak. Cesetlerini adli tıpla tespit ediyorlar. Onun için, net ve açık şehit hükmündedirler. Peygamberimiz (sav)’in hadisine dayanarak. Bu mazlum, birbirinden güzel cennet kızı gibi insanlara, bu güzel varlıklara çirkin sözler söyleyenleri Allah hidayetle düzeltsin, Allah akıllarına güzellik versin ve akıllarını açsın. Ama zalimlerin Allah ağızlarını yırtsın. Otobüs kazasında da şehit olan veyahut vefat eden kardeşlerimize Allah gani gani rahmet etsin.

Evet, dinliyorum.

VTR: Güneş olmasaydı dünya yine de sıcak olur muydu?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, olurdu. Işık da olurdu, ikisi de olurdu. Güneşi Allah sadece sebep olarak yaratmış. Yani Güneş olmasa, alenen hem aydınlık da olurdu, ısı da olurdu. Hiçbir şey olmazdı, sadece sebeptir Güneş o kadar.

Evet, dinliyorum

VTR: Evliliği put edinen birine doğruyu nasıl anlatabiliriz?

ADNAN OKTAR: En iyisi kendisinin o evliliği iyi seyretmesi olur. Zaten ezilecektir put edindiği için, şirk koştuğu için. Çektiği azap ona anlatır zaten.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Diyanet İşleri Başkanlığı’na, cumhuriyet tarihinde ilk defa kadın başkan yardımcısı ataması yapıldı. Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Profesör Doktor Huriye Martı, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı oldu.

ADNAN OKTAR: Huriye Hanım hem güzel, hem de nurlu bir hanım. Münevver bir hanıma benziyor. Allah onu muvaffak etsin, Allah yardımcısı olsun. Bütün gücümüzle destekliyoruz. Allah sayılarını arttırsın, Allah onu daim koruyup kollasın.

Uçak kazasında vefat edenlerin aileleri sakın üzülmesinler. O güzel varlıklar, ölümleri kesin olduğu için ölümden çok önce Allah onların canını alır, alıyor yani. Dolayısıyla yani orada kafalarında canlandırdıkları gibi bir durum olmaz. Çünkü ölüm kesin olduğu için bir anlamı kalmıyor. Sadece orada son olarak Allah'ı anarlar o kısım önemlidir Allah için. Mesela Allah Allah Allah der veyahut Bismillah Bismillah der, o kısım önemlidir. Ondan sonra Allah canını alır. Onun için sakın tedirgin olmasınlar ve yanarak öldükleri için de kesin cennet hükümleri. Kuran'ın işareti, Peygamberimiz (sav)’in hadisi açık. O konuda bir üzüntüye yer vermeleri hiç doğru olmaz. Çok yanlış zaten ahirette de görecekler, yanlış. Hepsi melek gibi bayağı güzel, aslan gibi genç kızlar. Aleyhte konuşanlara da Allah hidayet versin, hidayet vermediklerini de Allah helak etsin ne diyeyim. O vefat eden hanım kızların ailelerine tekrar başsağlığı diliyoruz. Allah hepsine uzun ömür, sağlık sıhhat versin. Onlar melek hükmünde, dünya tatlısı hepsi tertemizler. Sakın öyle içlerinde bir vesvese olmasın.

Hristiyanlar, Museviler çok tatlı insanlar. Bu insanlara karşı öfke, çok büyük bir vicdansızlık; o da hasetlikten kaynaklanıyor o da. Başka bir nedeni yok, sırf haset yani.

Evet, dinliyorum

YASEMİN AYŞE KİRİŞ: Adnan Bey siz, darbe gecesi darbeci askerlere müdahale eden siviller için yargılama olmaması gerektiğini söylemiştiniz. Bunun üzerine hükümet harekete geçti ve 15 Temmuz gecesi darbecilere müdahale eden sivillere, yargı muafiyeti getiren bir kanun çıkardı. Ancak CHP buna karşı çıkıyor ve Anayasa Mahkemesi’ne gideceğini söylüyor.

ADNAN OKTAR: Kardeşim orada can havliyle vatan müdafaası yapıyor adam. CHP onu ayıp yapar, onu yaparsa anlamı da çok acayip. Şimdi sokakta silahlı adamlar, “biz devleti ele geçireceğiz, hepinizi katledeceğiz” diyor; herkese de ateş ediyor ve vatanın elden gideceği belli, vatanın paramparça olacağı belli, milyonlarca insanın asılıp kesileceği belli. Buna karşı sen adama “otur” diyorsun. Adam can havliyle korur, kendini korur, vatanını korur. Bunu yaparken de hatalar olabilir, yanlışlıklar olabilir. Hukuki açıdan yani o anda onu koruyup kollayamayabilir, onu düşünemeyebilir şahıs. Mesela farz edelim tankı devirir, devirdiği için de içindeki asker yaralanmış olabilir. Onun hesabını veremeyiz, böyle bir şey olmaz. Yahut tankı yakar, devletin malıdır yakar. Yakar yani ne yapsın var mı başka bir yol? Başka bir yol varsa söylesin o zaman aklım alır. Ya yol göstersinler, yine olsa yine yaparız yani başka türlü bir yol olmaz bunda. Tankla adam çıkarsa yakarız o tankı. Ne yapalım, evi ocağı yıksın mı? Milleti tarasın mı otomatik silahla? Kim yaparsa yapsın böyle bir şeyi kabul etmeyiz. Vatandaşı imha etmeye kalkan, kendisi karşılaştığı neticeyi kabul etmek durumundadır.

HÜSNA KARAKUŞ: Başbakan Binali Yıldırım bunun üzerine şöyle bir açıklama yaptı: “Darbecileri, emniyete teslim eden kahraman vatandaşlarımızı korumak için kanun çıkardık. Buna kim itiraz ediyorsa bizim için darbecilerden farkı yoktur. Darbeye karşı koyan insanlara, “Siz niye buraya geldiniz? Niye bu darbeyi önlediniz?” mi diyecektik?” Dedi.

ADNAN OKTAR: Ya kardeşim, gayet doğal. Mesela askerin elindeki silahı alıyor, adam ne yapsın? Adam öldürecek. Niye silahını aldın denir mi? Normalde silahını almak suçtur ama orada can havliyle alır. Adam öldürecek, şakası yok ki olayın.

Evet, dinliyorum.

VTR: En neşeli insanlar Romandır, ben Roman olduğum için çok mutluyum.

ADNAN OKTAR: Ah severim ben senin tatlılığını, güzelliğini, yakışıklılığını, aslanlığını. Roman olmak bir şereftir. Romanlar Türkiye'nin süsüdür, dünyanın da süsüdür; hepsi sanatçıdır, hepsi mütevazidir, hepsi mazlumdur, hepsi sevgi doludur. Romanlık; asalet, güzellik, sanat ve estetiktir. Göğsünü gere gere gezebilirsin Roman olduğun için. Çingene lafından da çekinmeyin, çingene şereftir çingene olmak. Diyor ki, “çingene deme” diyor. Niye? “Hakaret olur” diyor. “Roman” “Aman aman onu da deme” diyor. Deli misin sen ya, sen nesin? Roman kimin evladı? Hz. Nuh (as)'un evladı, Hz. Adem (as)'in evladı. Sen kimin evladısın? Hz. Adem (as)'in, Hz. Nuh (as)'un evladısın. Ne konuşuyorsun sen? Bıraksınlar münasebetsizliği. Çingene olmak, Roman olmak büyük bir şereftir ve güzelliktir. Çigan müziği vardır çok muhteşemdir. En güzel sanatçılar, en güzel sanatlar hep çingene kardeşlerimizden sudur etmiştir. Bir daha göreyim.

VTR: En neşeli insanlar Romandır, ben Roman olduğum için çok mutluyum.

ADNAN OKTAR: Aferin benim canıma. Bir de çok güzelsin, çok yakışıklısın, aslan gibi delikanlı olacaksın. Allah seni, cennetiyle şereflendirsin. Cennette de müzik çalarsın. Dinleyeceğiz inşaAllah.

VTR: Kuran tam anlamıyla yaşanmazsa ne olur?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm tabii yani yüzde 60-70 de yapıyorsa yine güzel. Yüzde 5-10 bile yapıyorsa yine güzel ama tam anlamıyla olması Allah'ın rızasına tam uymak demektir, Allah’ın sevgisini tam kazanmak demektir. Eksik olunca da tabii illaki cehenneme gider diye bir şey yok. Allah'ın af ve mağfireti her an müminlerin üzerinedir. Ama tabii gönül ister ki hepsi olsun ama yapamadıysa da bir kısmını yine de Allah'ın rızasını kazanabilir.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe’de 81 ilin müftüleri ile bir araya geldi. Kabulde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da bulundu. Basına kapalı gerçekleşen kabul, elli dakika sürdü. Cumhurbaşkanımız bu toplantıda müftülerimize; alanı yanlış fetvalar veren sözde din adamlarına bırakmamaları gerektiğini anlattı.

ADNAN OKTAR: Çok iyi yapmış, çok güzel bir toplantı olmuş. Bir kere, cumhuriyet tarihinin en muhteşem açıklamasını yaptı. Cumhuriyet tarihinde böyle bir şey yok. “Kuran yeterlidir” dedi, Mehdiyet’in damgasını vurdu. “Kuran'a uygun sünnetin dışında da sünnet kabul etmeyiz” dedi Mehdiyet’in damgasını bir kere daha vurdu. Ve artık bu damgayı çözecek adam düşünemiyorum. Bu artık Mehdiyet’in muhteşem zaferidir yani mükemmel bir Mehdiyet açıklamasıdır. Bundan sonra ne müşrikler, ne münafıklar, ne üçkâğıtçılar yol bulup bu güzelliği aşamazlar. İstenen çizgi tam oturmuştur. Diyanet İşleri Başkanı da çıktı dedi ki, “Kadınlar aleyhine dinimizde hiçbir hüküm bulamazsınız” dedi. Oradan da konuyu kapattı. Buhari, Müslim, Tırmizi’deki bütün kadın aleyhtarı açıklamaların tamamına çizgi çekmiş oldu ve konu bu şekilde bir kere daha Mehdiyet’in başarısı ile sonuçlandı maşaAllah.

GÖRKEM ERDOĞAN: Cumhurbaşkanımızın konuşmasını dinleyebiliriz.

ADNAN OKTAR: İşte bu kadar.

FETÖ’yü de DEAŞ'ı da bu Haram denilen örgütü de, diğer örgütleri de himaye eden tek bir merkez vardır; İngiliz derin devleti ve İngiliz derin devletinin istihbaratçılarının yönetimi, fitnenin kaynağı budur. Dolayısıyla Tayyip Hocam FETÖ’ye ve DEAŞ’a, Haram örgütüne vuruş yaparak İngiliz derin devletinin bütün kalelerine vuruş yapmış oldu. Ve İngiliz istihbaratçıların yaptığı bütün pisliklerin de kapısını kapatmış oldu. Bundan sonra sıkıysa yapsınlar da görelim.

“Modern Hasan Sabah’ların sapık ve sapkın din anlayışları evlatlarımızı efsunlamasına ve Neo Haşhaşilere çevirmesine izin vermemeliyiz. Birileri bizi ısrarla FETÖ ve DEAŞ’ın, Haram örgütünün temsil ettiği sapık din anlayışına mahkum etmeye çalışıyor.” Birileri kim? İngiliz derin devleti. Bunların güdücüsü kim? FETÖ ve DEAŞ’ın, Haram örgütünün? İngiliz derin devleti. Dolayısıyla bu modern Hasan Sabah'lar ve bu Neo Haşhaşiler İngiliz derin devletinin kısa ve özlü açıklamasıdır. İngiliz istihbaratçıların dünya çapında yaptığı kepazeliğin, pisliğin, rezilliğin artık bundan sonra mümkün olmayacağını anlatmış oluyor.

MaşaAllah, maşaAllah sabah altıdan bu yana anons başlamış PKK'lılara yönelik “teslim olun mukavemet etmeyin” diye sabah altıdan itibaren. Olay yerinden bilgi geldi, maşaAllah. Sabah altıdan itibaren başlamış “mukavemet etmeyin teslim olun.” Nasıl teslim olacaklarını da tarif ediyorlarmış. MaşaAllah.

Bu modern Hasan Sabah'lar ve bu Neo Haşhaşilerin özelliği de hep esrarcı takımı olması. Münafıkların tam tipik özelliği, müşriklerin de tipik özelliği; yoğun esrarcı takımı. Hapçı ve esrarcı takımı, hakikaten İngiliz derin devletinin de özelliği bu. Hepsi esrarcı ve hepsi hapçıdır.

Bu şeytani modernliğe karşı dikkat çekiyor Tayyip Hoca ve bu homoseksüel esrarkeş kafaya karşı esaslı bir yumruk indirmiş oluyor. Çünkü Hasan Sabah ve bu diğer pislik yapılanmaların hepsi homoseksüel. Bu Neo Haşhaşiler, Hasan Sabah'lar alayı homoseksüeldi ve hepsi uyuşturucu kullanıyordu. Şimdiki bu sapık takımın da hepsi hem homoseksüel hem uyuşturucu kullanıyorlar, hepsi esrarkeş.

Evet dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Amerikan Dışişleri Bakanı değişti. Trump, Tillerson yerine eski bir asker olan CIA Başkanı Mike Pompeo'yu Dışişleri Bakanlığına getirdi. Pompeo sen derece sertlik yanlısı bir kişi olarak biliniyor. Türkiye hakkındaki fikirlerinin de pek olumlu olmadığı söyleniyor. 15 Temmuz darbe girişiminin ertesi günü Twitter’da Türkiye'yi totaliter İslamcı diktatörlük olarak tanımlamış. “Erdoğan hükümetinin ancak İran yönetimi kadar demokratik olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullanıyor Pompeo, daha sonra bu twitini siliyor ve Twitter hesabını kapatıyor.

ADNAN OKTAR: Pişman olmuş demek ki alkollüydü belki ne dediğini bilmiyor olabilir o anda sonra vazgeçmiştir. Mühim olan son hali. Şimdi bakan olunca daha dengeli, daha tutarlı olacaktır tavırları. Yani iktidar insanı değiştirir. Öyle bir şey olmaz.

Evet dinliyorum.

VTR: Sevdiğiniz birinin peşinden koşar mısınız?

ADNAN OKTAR: Tabii yani o çok önemli bir şey. Sevgiyi ifade etme şekli zaten. Yani her şeyde öyledir. Mesela şu kedimde bile bayağı uğraştım onu alıp getirinceye kadar. Sevginin gereği odur. Sabır gösterilir, şefkat gösterilir, irade gösterilir, gayret edilir. Ama tabii karşıdaki insan kasten böyle ağır yaparak, karşıdakini üzmeye çalışarak, kendini geri çekerek naza çekme mi diyelim artık o tip bir şey yapıyorsa bu çok ayıp tabii, bu çok çirkin. Seven insanın yapacağı bir şey değil aklı başında bir insan hiç yapmaz. Nezakete de yakışmaz çünkü ölçü vardır. Sevilecek bir insan mı değil mi ona bakarsın eğer sevilecek bir insansa seversin. Sevilecek bir insana naz yapmak, tavır almak ahlaka sığmaz o, vicdana da sığmaz. Zaten öyle bir insan değerli bir insan değildir. Yani küçük bir insandır. Dolayısıyla soylu, kaliteli bir insan, asil bir insan sevgiyi gördüğünde, gerçek sevgi gördüğünde zaten ona açtır büyük nimet olarak görür ve karşılıklı o sevgi en güzel şekilde ifade edilir ve kolaylaştırılır sevgi. Ama ne gerekiyorsa yaparsın, en zor engeller bile aşılır sevgi için yardımcı olursun; bu tarz olması gerekir.

Evet, dinliyorum.     

GÖRKEM ERDOĞAN: Diyarbakır’da iki şehidimiz, beş yaralı askerimiz vardı. Bu askerlerimizden biri daha şehit oldu. Şehidimiz Fatih Uysal.

ADNAN OKTAR: Fatih sen ne güzelsin sen, ne güzelsin sen. Sende tam şehit yüzü var. Güzel yüzlün benim Allah şehadetini makbul etsin, kabul etsin. Tebrik ediyorum şehadetini. Ne güzel yere gittin. Ama bizi de çağırman gerekir. Aman burası rahat diye değil mi durmazsın bizi de çağır. MaşaAllah diyoruz sana. Allah şehadetini makbul etsin.   

HÜSNA KARAKUŞ: Şehidimizin diğer resimleri.

ADNAN OKTAR: Yakışıklım benim, nurlum, ağabeyinin aslanı, canım. Allah anana, babana uzun ömür versin. Sen kurtuldun elhamdülillah ne mutlu sana. Senin için sonsuzluk başladı. Keşke bir annen, baban bir görse keyfini yerinde sana imrenseler ama bu sefer dünya tatsız olur onlara tabii. Süper güzel, çok çok güzel maşaAllah. Senin intikamını alacak mıyız? Alırız. Senin gönlün rahat olsun.

Görüyor musun gelenekçi samimiyetsizliğini gelenekçilerin? Bak Tayyip Hoca’yı güya kendilerince bir açığını yakaladıklarını zannediyorlar. Halbuki Tayyip Hoca’yı en yüceltecek noktaya Allah onu getirdi. Siz ona bu tip konuşmaları yaptıkça Tayyip Hoca alabildiğine yücelir milletin kalbinde. Siz bir muvahhidi, gerçek Müslümanı, sahabe İslam’ını savunanı, Mehdiyet’i savunanı kendinizce karşınıza alıyorsunuz. Talimat nerden? Eğer İngiltere’dense, bu yeraltından alınan bir talimatsa çok büyük hata yapmışsınız. Umarım yeraltında bir konuşmanın sonucu değildir bu, bakalım göreceğiz. Yerin altı da görülür yerin üstü de görülür, Türkiye’de bir şey gizli kalmaz.

Evet, dinliyorum.

YASEMİN AYŞE KİRİŞ: Siz bir süre önce Afrin operasyonuyla ilgili önemli detayları dünya kamuoyunun yeterince bilmediğini, bu konuda özel bir çalışma yapılması gerektiğini söylemiştiniz. Gezi olaylarında ve darbe girişiminde olduğu gibi bu konuda da sizin uluslararası basındaki yazılarınız dikkat çekiyor Adnan Bey. Dün hem İsrail’in, hem de dünyanın en büyük gazetelerinden Jerusalem Post’ta “Türkiye'nin haklı mücadelesi Afrin operasyonu” başlıklı yazınız yayınlandı.

GÖRKEM ERDOĞAN: Bu yazıda Türkiye’nin bu operasyonu başlatmada ne kadar haklı olduğunu delilleriyle anlatıyorsunuz. Operasyonun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1624/2170 ve 2178 kararları çerçevesinde başlatıldığını ve bunun bir işgal girişimi olmadığını, Suriye’nin toprak bütünlüğünü esas aldığını belirtiyorsunuz. Bu konuda Rusya’nın, Suriye rejiminin ve Afrin halkının bilgilendirildiğini anlatıyorsunuz. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye’nin istese operasyonu hava saldırılarıyla birkaç saat içinde bitirebileceğini, bunu yapmamasının tek sebebinin sivilleri korumak olduğunu ve sivilleri korumak için gösterilen özel çabaları anlatıyorsunuz. Aynı zamanda makalenizde basında ve sosyal medyada çıkan yalan haberlere de değiniyor, bunların PKK’ya bağlı bazı kaynaklar tarafından başka yerlerde çekilmiş resimler kullanılarak servis edildiğini belirtiyorsunuz.  

ADNAN OKTAR: Bu haber önemli. Bu haberi bir daha oku ve ilgili yeri bir daha göster.

GÖRKEM ERDOĞAN: Türkiye'nin bu yazıda Jerusalem Post’ta yayınlanan bu yazıda…

ADNAN OKTAR: Jerusalem Post, nerede çıkıyor bu gazete?

GÖRKEM ERDOĞAN: İsrail. Hem İsrail, hem de dünyanın en büyük gazetelerinden Jerusalem Post.

ADNAN OKTAR: Bunun kapağı yok mu bu gazetenin? Göndersinler. Evet.

GÖRKEM ERDOĞAN: “Türkiye'nin haklı mücadelesi Afrin operasyonu” başlıklı yazınız yayınlanan.

ADNAN OKTAR: İsrail’de. Dünyanın her yerinde okunan bir gazete bu. 

GÖRKEM ERDOĞAN: Dünyanın en büyük gazetelerinden bir tanesi Jerusalem Post.

ADNAN OKTAR: Ve İsrail lobisinin ve büyük lobilerin tamamının takip ettiği en önemli gazete.

GÖRKEM ERDOĞAN: Bu yazıda Türkiye’nin bu operasyonu başlatmada ne kadar haklı olduğunu delilleriyle anlatıyorsunuz.

ADNAN OKTAR: Afrin operasyonunun ne kadar isabetli ve doğru olduğunu. Evet.

GÖRKEM ERDOĞAN: Operasyonun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1624/2170/2178 kararları çerçevesinde başlatıldığını ve bunun bir işgal girişimi olmadığını, Suriye’nin toprak bütünlüğünü esas aldığını belirtiyorsunuz. Bu konuda Rusya’nın, Suriye rejiminin ve Afrin halkının bilgilendirildiğini anlatıyorsunuz. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye’nin istese operasyonu hava saldırılarıyla birkaç saat içinde bitirebileceğini, bunu yapmamasının tek sebebinin sivilleri korumak olduğunu ve sivilleri korumak için gösterilen özel çabaları anlatıyorsunuz. 

ADNAN OKTAR: Tabii istese Türkiye bir saat sürer en fazla haritadan silerdi Afrin’i yani öyle bir şehir yok olurdu. Ama Allah’tan korkar yapmaz tabii.      

GÖRKEM ERDOĞAN: Makalenizde basında ve sosyal medyada çıkan haberlere de değiniyor, bunların PKK’ya bağlı bazı kaynaklar tarafından başka yerlerde çekilmiş resimler kullanılarak servis edildiğini anlatıyorsunuz.

ADNAN OKTAR: Evet güzel. Hükümetin politikasını yurt dışında savunan tek kişiyim. Afrin operasyonun isabetli olduğunu anlatan, yurt dışında anlatan tek kişiyim. Yıllardan beri bunu yapan tek kişiyim. Yüzlerce gazetede, yüzlerce ülkede geceli gündüzlü bu faaliyetimiz devam ediyor tek kişi olarak.

Evet, dinliyorum.

VTR: Suçlulara verilecek en ağır ceza ne olur?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım eğer çok ağır cezalık bir tipse zaten o ölü oluyor onlar yani normal olmuyor. Mesela küçük çocuğun ırzına geçiyor boğarak onu şehit ediyor yani aklı yok. Adamı as istersen yerlerde süründür ne yaparsan yap adam fark etmez ona, yok adam deli yani aklı yok. Zaten boş boş bakınıyor. Müebbet hapis veriyor teşekkür ediyor hakime. Hücreye sokuyorlar teşekkür ediyor, “iyi memnun oldum” diyor. “Asacağız” diyorlar, “olur” diyor. “Hemen” diyor “gelin asın” diyor. Anlamaz yani o. Vicdan azabı duymuyor, manyaklar yani. Dolayısıyla eğiterek olur. Ve baştan öyle manyaksa zaten devletin onu takip etmesi gerekiyor. O yapar yani bir şekilde yapar. Mimli olması lazım takip edeceksin veyahut eğitilecek onun dışında olmaz.

Evet.

VTR: PKK ile Darwinizm’in ne alakası var?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, güzel yüzlüm PKK’nın ideolojisi biliyorsunuz komünizm yani komünist düşünce. Komünizmin uygulayıcısı, politik uygulayıcısı Lenin’dir. Şiddet yanlısı uygulamayı savunansa yani dehşet ve şiddeti savunansa Stalin’dir. Şimdi biz PKK’ya baktığımızda Marksist, Leninist, Stalinist bir yapı görüyoruz. Marksizm’in, Stalinizm’in, Leninizm’in bilimsel kökenine baktığımızda tamamının Darwinizm’in üstüne oturduğunu görüyoruz. Marks diyor “Benim bütün görüşlerimin temelini Darwin’in evrim teorisi oluşturuyor” diyor. Aynısını Stalin söylüyor, aynısını Lenin söylüyor. Dolayısıyla Darwinizm çekildiğinde Marksist, Leninist, Stalinist düşünce çöker çünkü diyalektik felsefeyi çökertmiş oluyorsun. Tez-antitez-sentez düşüncesine dayalı, güçlünün zayıfı yok edeceğine dayalı Marksist düşünceyi yok etmiş oluyorsun. Dolayısıyla Darwinizm gittiğinde PKK düşüncesi de kökten yıkılmış olur. Haşa mesela İslam’da nasıl oluyor adam Allah’a inanmadığında Müslümanlık kalıyor mu? Kalmıyor. İşte Darwinizm’e inanmadığında da bir adam Marksist, Leninist, komünist düşünce kalmaz tamamen yıkılır. Bu şekilde düşünebilirsin. Mesela bak Marks 19 Aralık 1860 tarihinde Engels’e yazdığı cevabında şöyle diyor: “Bizim görüşlerimizin Marksist düşüncenin doğal tarih temelini içeren kitap, Darwin’in evrim teorisidir” diyor. (Marks, Engels Mektuplar) Mesela diyor ki Marks yine bir mektubunda. “Darwin’in yapıtı” yani Türlerin Kökeni “büyük bir yapıttır. Tarihteki sınıf mücadelesinin doğa bilimleri açısından temelin oluşturuyor” diyor. Bak gayet açık. Marks yine 19 Aralık 1860 tarihinde “Bizim görüşlerimizin doğal tarih temelini içeren kitap Darwin’in kitabıdır” diyor. Yani “İşte bu kitaptır” diyor “işte budur” diyor. (Marks, Engels Mektuplar sayfa 426) Mesela Stalin diyor ki, Stalin yani komünizmi şiddet yoluyla yaymayı esas alan aslında Marksizm’i gerçek uygulayan Stalin’dir. Lenin politik yoldan uygulamayı düşünmüştür yani seçimlerle falan ama Stalin Marks’a sadık kalmıştır. Marksizm’den taviz vermemiştir, “mutlaka şiddet uygulanması gerekiyor” diyor. Ve gerçek Marksist de Stalin’dir. Bak diyor ki: “Genç nesillerin zihnini yaratılış düşüncesinden” yani Allah'ın yaratması düşüncesinden “arındırmak için onlara tek bir şey öğretmeliyiz. Darwin’in öğretilerini” diyor. Mao ne diyor Mao? “Çin sosyalizminin Çin komünizminin temeli Darwin’e ve evrim teorisine dayanmaktadır” diyor bitti. Yani çektin mi altından Darwinizm’i şak komünizm çöküyor, konu bu.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Stalin’in gulag adı verilen ölüm kamplarından resimler var.

ADNAN OKTAR: Adamlar ne kadar vahşiymiş hayret. Şu garibanlara eziyet etmek, Hitler’in manyaklığına da şaşıyorum, bunların manyaklığına da şaşıyorum.

Friedrich Engels bunların hepsi İngiltere’de eğitim almış yani Stalin, Marks, Friedrich Engels, Darwin hepsi kafede buluşuyorlar aynı ortamın adamları. Yani İngiliz derin devletinin yönlendirdiği kişiler.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Balıkesir’de 13 anaokulu öğrencisinin ailelerin desteğiyle hazırladığı 18 kedi evi parklara, okul bahçelerine ve çocukların evlerine yakın çevrelere koyuldu. Küçük kardeşlerimiz aynı zamanda kendi harçlıklarını biriktirerek evlerinde kalan kedilere mama alıp besliyorlar.

ADNAN OKTAR: Onlara eğlence çıkmış. Yalnız kedi evleri güzel de alttan ısıtmalı olsa yani felaket hoşlarına gider, en mühim ihtiyaç o. Şimdi düz tahta koyuyorlar zaten buz gibi, hayvan tamam yerden ayağı kesik ama dışarda sıfır derece soğuk. Onun altında bir elektrik direnci olsa yani böyle iyi düzenlenmiş hayvan oradan çıkmaz bayağı hoşuna gider. Öyle bir sistem geliştirmek lazım.

Evet, dinliyorum.

YASEMİN AYŞE KİRİŞ: Aydın’ın Efeler ilçesinde kimliği belirsiz kişi veya kişiler ikisi yavru üç sokak köpeğini demiryolundaki raylara bağlayarak üzerlerinden tren geçmesini sağladı. Köpeklerden biri ezilerek can verdi. Kısa süre sonra bölgedeki iki yavru köpeğin daha aynı şekilde raylara iple bağlandığı ihbarını alan büyük şehir belediye ekipleri treni durdurarak bağlı yavruları ezilmekten kurtardı.

ADNAN OKTAR: Orada kamera falan yok mu? Bir de buluyorlar adamı mahkemeye çıkarıyorlar bir para cezası falan verip gönderiyorlar. Onlar da ipsiz sapsız açıklama yapıyorlar yani otuz kere söyledim bu insanların tanıtılması lazım. Bunlar cinayet de işlemiş olabilirler, polis bunları araştırması lazım. Alaka tetkiki yapılması lazım. Evinde, kaldığı yerlerde falan çok geniş araştırma yapılması lazım ve polis takibine alınması lazım. Bunu yapan ne yapmaz? Hasta işte adam. Tanıtılmasında bir mahsuru yok önden, yandan resimleri her yerde internette yayınlansın. Millet bunları alıp tren yoluna götürüp boğacak hali yok bir şey yapmazlar. Ama olmaması vahim yani bu bizi kızdırıyor bu önü sonu gelmiyor bunun.

Mesela Lenin ve Stalin buluştukları Londra’daki Kraliyet Tavernası adı verilen bina, var mı resmi? Hep böyle İngiliz istihbaratının eğittikleri adamlar. Mesela Troçki de öyle ideolojik eğitimini İngiliz istihbarat ajanı ve silah tüccarı Alexander Parvus veriyor onun eğitimini. Bu Bolşevik ihtilalinde İngiliz finansörler finans ediyorlar yoksa para pul silahı nerden bulsun adamlar? Çok fazla paraya ve çok fazla desteğe ihtiyaç oluyor böyle şeylerde. Hepsi buralarda buluşuyorlar Troçki şu bu falan. Kendi görüşleri değil, İngiliz istihbaratının onlara sunduğu görüşler. Bununla dünyayı hercümerç ettiler. 1907’de görüştükleri yer Londra’da.

Evet, dinliyorum.       

VTR: İnsanlar dua ederken sadece kendisine mi edecek, herkes için mi edecek?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım inananlar, Allah’ı sevenlere dua etmesi lazım. “Ya Rabbi Seni sevenleri de” diye o şekilde dua etmesi lazım. Allah’ı sevenleri. Allah’ı sevmiyorsa onu nasıl duanın içine dahil etsin ki?

Evet, dinliyorum.

VTR: Bir erkek bir bayana sevdiğini nasıl gösterebilir?

ADNAN OKTAR: Ah benim canım, ah benim güzelim. Hepsinin kalbinde sevgi var. Ve en büyük sorun odur kadınlar için. Sevgiyi yaşayamamaktır. Halbuki o kadar güzel insanlar ki, o kadar değerli insanlar ki. Tabii o insanın elinde olmaz. Sevdiğinde insanın yüzünde bir ifade olur. Onu utanıp saklasa bile çok açık alenen belli olur. Konuşmalarından, tavrından, ses tonundan, elektriğinden, bakışlarından çok açık anlaşılır. Zor bir bağlantı olacağını düşünse dahi o oluşur. En ummadık bir yerde bile o elektrik hemen hissedilir. O salonda bile o bulunduğu yerde bile o salonun içerisinde hiçbir insana duyulmayan olağanüstü bir elektrik o kişiye doğru yönelir. Allah onu hissettirir. Ve ondan da ona yönelir. Özellikle bakışlarında çok şiddetli anlaşılır. Üslubunda, koruyuculuğunda, sevecenliğinde, merhametinde, saygısında, değer vermesinde, diğergamlığında çok keskin anlaşılır. Egoist bencil bir insan zaten sevmeyi bilemez.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın bugünkü konuşmasından bir bölüm izleyebiliriz.

ADNAN OKTAR: İşte bu kadar. Şanlı kabadayı gönlün çok rahat olsun Allah sende Mehdiyet tecelli ettiriyor. Mehdiyet ahlakı tecelli ettiriyor. Özel inayet altındasın. Ankara’dan gelenlerin gidenlerin haddi hesabı yok baksana. Buradan Ankara’ya, Ankara’dan buraya maşaAllah. Bir güzelliktir gidiyor. Gönlün çok rahat olsun.

Evet, dinliyorum.

HÜSNA KARAKUŞ: Yeniçağ Yazarı Özcan Yeniçeri “kadın döverek deşarj olacaksın” şeklindeki açıklamalara cevaben şunları söyledi; “Adam resmen İslam’ı kadın düşmanı ilan ediyor. Peki kadın rahatlamak için ne yapacak, kimi dövecek? Bir diğer inanç taciriyse şunları söyleyebiliyor; “Bir ana vücut hatlarını belli eden bir kıyafetle bluğa ermiş oğlunun, kızının yanında gezemez. Şehveti tahrik eder” diyor. Bunlar insanın yüzünü değil tırnaklarını da kızartacak sözler. Gelinen yer dinin şekli aklın nakile indirgenmesinin sonucudur” dedi.

ADNAN OKTAR: Tayyip Hocam işte vurdu yumruğu dümdüz etti adamların işi bitti. Kafayı takacağınız bir şey yok. Mehdiyet’in yumruğu balyoz gibi indi münasebetsizlerin kafasına. Bu konu bitmiştir. Allah hayırlı uğurlu etsin.

Evet, dinliyorum.

VTR: Bir konuyu örnek vererek anlatmak daha etkili midir?

ADNAN OKTAR: Tabii. İncil’de hep İsa Mesih öyle yapmıştır, hep örneklerle çok iyi akıllarında kalıyor. Bak binlerce yıldan beri unutulmuyor. İki bin yıldan beri unutulmamış. Hep örneklerle anlatılıyor. Kuran’da da örnekler çoktur. Öbür türlü insanın hafızası zayıftır bir şeye bağlamak lazım hatırlatması için. Sembolik bir şeye bağlamak gerekiyor öyle çok iyi öğretilir.

VTR: Cinsellik haram mı?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım işte Türkiye’de homoseksüelliği geliştirmek için adamlar cinselliği tabu haline getirdiler. Yok “üç yaşında çocuğun bacağına bakarsan şöyle olur, ananın bacağına bakarsan böyle olur.” İşte “genç delikanlılara bakarsan on dokuz misli daha tahrik olursun.” Abuk sabuk, ipsiz sapsız böyle açıklamalar. Bununla homoseksüelliği geliştirdiler bayağı bir adamlar bunu elde ettiler. Ama Tayyip Hocam manevi yumruğu vurunca yerin dibine geçtiler. Bundan sonra bellerini doğrultamazlar evvelAllah. Diyanet İşleri Başkanı’na da helal olsun Tayyip Hoca’nın tam arkasında onun yanında. Ben böyle ilginç şeyler yapacak falan zannettim ama iyi güzel gidiyor. O da Mehdiyet üslubunu kabul etmiş. Ben Mehdiyet üslubuna zıt konuşacak diye düşünmüştüm ama Mehdiyet üslubunun içine girmiş. Bu çok güzel. Tayyip Hocam zaten Mehdiyet üslubunu kullanıyor. Mehdiyet üslubunu bak senelerden beri kullana kullana hükümet de kabul etti, Diyanet de kabul etti her yer her şey kabul etti. Tayyip Hocam’ın gönlünde zaten eskiden beri vardı. Çünkü Mehdi ruhlu maşaAllah.

Evet, dinliyorum.

VTR: İman etmeyen bir kadın etkileyici olur mu?

ADNAN OKTAR: Olabilir yani kadın olarak cinsellik yönüyle etkileyebilir ama ona saygı duyamazsın. Derinlik olmaz. Şöyle olabilir illaki iman eder sonunda diye düşünerek onu etkileyici bulmak mümkün. Yoksa kesin Allah’a karşı tavır alacağına kaniysen tabii ki bir tiksinme hissi oluşur. Bende öyle şahsen bilmiyorum başkasını da. Ama günün birinde mutlaka iman eder, mutlaka imanına vesile olurum diye düşünürse kadın olarak tabii ki etkileyici olur, olabilir. O ümit kaybolmaz.

Evet, dinliyorum.

VTR: Sevgi her zaman karşılıklı mıdır?

ADNAN OKTAR: Gerçek sevgiyse tabii ona güç kuvvet yetmez. Kadın birisinin kendisini gerçekten candan sevdiğini hissederse kadının iradesi ona yetmez. Direnemez ona normal makul bir kadın asla direnemez. Takati yetmez. Gerçek sevgiye hiç kimsenin gücü yetmez. Ama oyun moyunsa tabii o ayrı mesele onda etkilenmez. Gerçek sevgiye direnen bana bir kadın göstersinler. Mümkün değil, imkansızdır.

Evet, dinliyorum.

VTR: Hafızamızı nasıl güçlendirebiliriz?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım nur yüzlüm bence hiç güçlendirme, zekan güçlenir hafızan zayıflarsa. Hiçbir şey olmaz. Boş şeylerin hepsini unut kafan dinlensin kıymetli önemli şeyleri unutma. Hayati konuları unutma onun dışında hepsini unut beynin çok sağlıklı olur. O zaman zekan çok gelişir. Muhakeme yargın çok güçlenir. Yoksa kafayı öyle sepet gibi yaparsan beyin bunalır çok bunalır. Ona yaklaşma. Ama hayati hiçbir konuyu da unutma o çok kolay zaten hayati. Diyorsun bu önemli, önemli diye emir verirsen beyne beyin onu unutmaz. Ama bu önemsiz dersen beyin de önemsiz der geçer.

Evet, dinliyorum.

VTR: Hz. İsa (as) Ruhu’l Kudüs ile nasıl desteklendi?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, yakışıklım çocukken Ruhu’l Kudüs’le desteklendi ta çocukken çocukluğunda. Daha Türkçesi daha annesinin rahmindeyken. Annesinin rahmindeyken Ruhu’l Kudüs’le desteklendi Allah “ruhumdan üfürdüm” dedi ya. Ayrıca Cibril (as)’le desteklendi. Ama tabii bunun belirli bir vakti olur zamanı olur. Mesela Mehdi (as) de Ruhu’l Kudüs’le destekleniyor. İsa Mesih (as) Ruhu’l Kudüs’le desteklenir. Cibril (as)’in desteği Cebrail (as)’in desteği.

Evet.

VTR: Hayvanlar da Allah’ın kulları mıdır?

ADNAN OKTAR: Onlar bir ümmettir yakışıklım ümmet. Çok çok güzelsin Allah güzelliğini artırsın nuruyla seni sarsın. Cennette de kardeş etsin Allah. Ümmettirler onlar. Hep bir arada gezerler zaten. Karıncalar ümmet bir arada gezerler. Karıncaların da arkadaşlığı acayip hoşuma gidiyor. Onlarla bir arkadaş olabilsem. Aslında karınca olacaksın bir süre onlarla gezeceksin böyle. Ama tabii diyeceksin biz yabancı değiliz aman dikkatli olun falan diyeceksin.

Ruhu’l Kudüs üstüne geliyor yani Cebrail (as) üstünde vücudunda oluyor. Ona Ruhu’l Kudüs’le destekleme deniyor. Birçok özellik kazanmış oluyor o zaman.

Evet.

GÖRKEM ERDOĞAN: Washington Post Türkiye aleyhine dünya ülkelerini göreve çağıran şöyle bir yazı yazdı: “Türkiye sorunlu bir demokrasi ve diktatörlüğe dönüşüyor. Aydınlanmış ılımlılığın bir örneği olan ülke Erdoğan tarafından kasvetli totaliter bir hapishaneye dönüştürülüyor. Erdoğan memnuniyet içinde Rusya, Çin, Mısır gibi ülkelerle birlikte yürüyor. Erdoğan’ın diktatörlüğünün adı konmalı kulaklarını tıkasa bile ABD ve diğer ülkeler sesli biçimde protesto etmeli” dedi.

ADNAN OKTAR: Şimdi onu aslında biraz kıracak bir şeyler yapılabilir böyle müzik, eğlence, güzel hanımlar, böyle sanat estetik. Yani sürekli savaşan bir ülke gibi görünüyor hakikaten şu an. Estetiğe, sanata, kaliteye önem vermeyen bir ülke gibi görünüyor. Ama şu son çıkışıyla Tayyip Hocam muazzam bir yumruk vurdu, mükemmel bir Mehdiyet yumruğu. Ama bir de fiili bir şeyler yapalım mesela müzik festivalleri olsun, resim sergileri olsun. Hanımların dekolteyi rahatça giyindikleri ve gezindikleri görünsün. Ama tabii yobaz hırlaması biraz hükümeti zorluyor. Onların hırlamalarını durdurmak için şu an bir atak yapıldı. Ama tabii bu arada da modern kadın imajının da iyi vurgulanması mümkün. Bunu genişleterek Avrupa’ya gösterelim. Sanata, müziğe, estetiğe olan eğilimimizi Türkiye’nin neşesini, rahatlığını da göstermemizde fayda var.

Evet, dinliyorum.

HÜSNA KARAKUŞ: Afrin Raco’da bombalı düzeneği görünce bombanın üstüne atlayan ve on beşe yakın Türk askerinin hayatını kurtaran ÖSO mensubu 22 yaşındaki Ahmet El Hamdo şehit oldu.

ADNAN OKTAR: Ahmet sen nasıl güzelsin sen. Sen nasıl yakışıklı delikanlısın sen. Aferin benim canıma, aferin benim güzel yüzlüme. MaşaAllah sana. Ah benim canım benim şehitlik sana nasıl yakışmış. Sen ne güzel insansın sen maşaAllah. Allah sana cenneti uygun bulmuş, bu güzelliğinle zaten cennet yakışır sana. Hoş geldin sefa geldin cennete. Allah nimetini artırsın sana, güzelliğini artırsın cennette inşaAllah. Sonsuza kadar oradasın müminlerle birliktesin. Allah orada arkadaş olmayı nasip etsin. Ne mutlu sana. Ne mutlu annene babana. Bizlere de bir iyilik yapıp bizleri de çağırırsan bayağı güzel olur. İmrendik sana maşaAllah diyoruz.

VTR: Samsun’dan Cem Yolaydın. İslam güncellemesi ne anlama geliyor?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım bak Tayyip Hoca bir kere ana zemini oturtturdu. Konu çok net ve temiz anlaşılmayacak bir şey yok. Dedi ki “Kuran yeterlidir” zaten bu bitiriyor konuyu ama ikinci olarak ayrıca münafık böğürmesini ve sahtekarlığını da zırlamasını durdurmak için ve haklı olarak, doğru olarak, gerekli olarak dedi ki “Kuran’a uygun sünnete amenna ve saddakna tam uyuyorsa” bitti. Şimdi o konuyu bir kenara alalım yani bu konu her şeyi kapatıyor, bu tam bir Mehdiyet. Tam Mehdiyet’in damgası. Sadece İslam adına gelen daha önce İslam’ın içine sokulmuş bütün pislikleri temizleyeceğiz diyor. Güncelleme demek birikmiş pislikleri temizleme demektir bu kadar. Karmaşık bir şey yok. Kadınlara yapılan hakaretleri, çocuklara yapılan hakaretleri, alçaklıkları, kahpelikleri, şirretlikleri, kin dolu nefret dolu ifadeleri, İslam’da olmayan pis iftiraları güncelleyip temizleyeceğiz diyor bu kadar basit, çok açık, gayet kolay. Anlaşılmayacak bir şey yok. Kuran’a muhabbetini tam açıklıyor, saygısını tam açıklıyor. Kuran’a uygun sünnete de muhabbetini sevgisini tam açıklıyor. Pislikle de benim aram yoktur diyor pisliği de temizleyeceğiz diyor çok güzel, mükemmel bir konuşma. Anlatılmak istenen budur.

Bak “İşittiğimize göre” diyor İmam-ı Rabbani, şimdi yobaz takımı beni iyi dinlesin. “Hz. Mehdi hükümet sürdüğü zaman” dikkat edin bak “hükümet sürdüğü zaman” yani onun hükümeti döneminde “dini yayarken, sünneti diriltirken” gerçek sünneti “bidat işlemeye ahlaksızlığa alışmış olan şehirdeki alim bidati, ahlaksızlığı güzel sandığı ve ibadet olarak yaptığı için Hz. Mehdi’nin emirlerine şaşarak ‘bu adam bizim dinimiz yok etti ve milletimizi öldürdü’ diyecektir. Hz. Mehdi rahmetullahü aleyh de bu alimi tard edecektir” yani etkisiz hale getirecektir diyor. “Onun güzel sandığı bidatin kötü olduğunu bildirecektir” diyor. Açıklama tam mı? Tam, bitti. Tam Tayyip Hocam’ın zamanını, üslubunu, ruhunu, felsefesini, anlatış tarzını tam vurgulayan bir durum. Yobaz güruhu Tayyip Hoca’nın hükümet sürdüğü bir dönemde Kuran’ı ve gerçek sünneti dirilten Tayyip Hoca’ya tavır aldılar mı? Aldılar. O da onları manevi yumrukla yerle bir etti mi? Etti. Hadise tam uyuyor mu? Uyuyor, bitti. Bu sözüm bazı birkaç yobaz için yanlış anlamasınlar hepsine değil. Tayyip Hocam mükemmel, muhteşem bir konuşma yaptı. Tam bir Kuran talebesi olduğunu, tam Mehdiyet ruhu içerisinde Allah’ın ilhamıyla münafıkların, küfrün ve müşriklerin ağzına da kazık çakarak mükemmel açıkladı. Ağzından nur saçıldı. MaşaAllah tebrik ediyoruz diyoruz.

VTR: Merhaba ben Kocaeli’nden Hilal. Rizeliyim. Size sorum şu olacak. Gençler neden kıyafetlerine göre yargılanıyor?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, nur yüzlüm bir kere çok çok güzelsin Allah nurunu arttırsın. Yüzün çok çok temiz Allah’a çok şükür hatların da çok düzgün inşaAllah cennette beraber oluruz. Yüzün çok güven verici. Çok efendi olduğun, tertemiz olduğun hemen anlaşılıyor. Nur yüzlüm Tayyip Hocam’ın attığı yumruk işte sizin elbisenize karışan bu karanlık, çirkef, pislik güruhun o kirli ve kokmuş ağzına çaktığı bir kazıktır. O pislik alanını, o pislik boşluğunu çaktığı kazıkla kapatmış oldu. Tayyip Hocamız’ın ağzından da nur saçılıyor. Münafıkların, müşriklerin, alçakların, kadın düşmanlarının, homoseksüel bazı güruhun, İngiliz derin devletinin ajanlarının İslam’a, Kuran’a yakıştırmak istedikleri kirleri, eracifi, pisliği alıp onların gırtlağından içeri tepti. Konu da bitti. Bundan sonra kurtuluş ve ferahlıktır gönlünüz çok rahat olsun. Büyük geçmiş olsun Allah beladan kurtardı. Hırlamaları, zırlamaları bir süre devam edecektir. Hiçbir şey olmaz. Nur gibisiniz bu ülke sizin, bu millet sizin, bu devlet sizin. Bu pırıl pırıl aydınlık yüzünüzle nur saçarak hem dünyada hem ahirette huzur içinde yaşayacaksınız. Allah sana pek uzun ömür versin, sağlık sıhhat versin. Tek kelimeyle muhteşemsin. Çok çok çok güzelsin. Çok sevilecek bir insansın. Allah cennet kardeşi olarak şereflendirsin inşaAllah.

HÜSNA KARAKUŞ: Adnan Bey Türkiye’de yaşayan yeni bir kuş türü keşfedildi. Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu Türkiye’de şimdiye kadar 483 kuş türünün tespit edildiğini Samsun Kızılırmak deltasında görülen gri başlı kız kuşunun 484. kuş türü olarak kayda geçirildiğini bildirdi.

ADNAN OKTAR: Ama çok özen göstersinler orası neresiyse orayı koruma altına alsınlar yani homoseksüeli, sapığı, manyağı doluşuyor ellerinde sapanlar bilmem neler falan av tüfekleriyle bela saçıyorlar. Yani oraları korumalı bölge kapsamına alıp önüne geleni oralara sokmasınlar. Hayvanlar da rahat yaşasın. Hayır araştırma yapacağız diye de rahatsız ediyorlar. “Aa yuvası buradaymış” diyor gidip hayvanın üstüne çöküyor. Resim çekmeye kalkıyor hayvanı tedirgin ediyor hayvan da yaşayamıyor orada. Bırak rahat yaşasın dolayısıyla önlem alırsak o tip yerlerde, mesela çok önemli orada bu tarz bir kuş varsa başka da vardır. Başka canlılar da vardır. Çok iyi koruma altına almak lazım ki nefis güzel baksana. MaşaAllah çok yakışıklı bayağı güzel maşaAllah.

Evet dinliyorum.

VTR: İstanbul ne zaman güzelleşecek?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, güzel yüzlüm o biraz zor tabii onun için Mehdi (as)’nin görevde olması gerekir. Çünkü on binlerce evin yıkılması gerekiyor. Bu çok büyük olay demektir. Bir manevi devrim gerekiyor onun olması için. Peygamberimiz (sav) zaten diyor. “Âlemde viran bir yer kalmayacak ve Mehdi her yeri onaracak. Abad, mamur ve şen edecek” diyor El-Mehdiyy-il Mev'ud kitabında. İstanbul’un her yerinin güzelleşmesi Mehdi (as) devrindedir. Hükümet böyle bir şey yapamaz şu an. Yani bir mahalleyi bile yıkması çok büyük olay oluyor. İknayı ancak Mehdi (as) yapabilir.

Evet dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Cumhurbaşkanımızın bugünkü konuşmasından bir bölüm daha izleyebiliriz.

ADNAN OKTAR: Mükemmel mükemmel.

VTR: Eleştiri adabı nedir?

ADNAN OKTAR: Eleştiriyi akılcı yapmak lazım tabii karşı tarafı iyi takip ederek yapmak lazım. Yüzünü, gözünü, vücut elektriğini, tepkilerini, vücut dilini takip ederek yani iyi anlıyor mu kavrıyor mu, ne tepki veriyor ona göre etkileyici söz söylemek gerekiyor. Kuran’da Allah onu söylüyor etkileyici söz yani uyuyorsa uyandırıcı bir söz olması lazım. Onu Allah ilham eder insanlara. Yani samimi olurlarsa samimi Müslüman’a Allah ilham eder.

Resulullah diyor ki, Resulullah (sav) Abdullah bin Havale el-Ezdi Radiyallahu anhe hitaben şöyle buyurdu “Allah’ın İstanbul hakkında ne buyurduğunu biliyor musun? Şüphesiz aziz ve celil olan Allah şöyle buyuruyor. ‘Ey İstanbul sen Benim şehirlerarasında seçkin kıldığımsın. Kullarımın hayırlılarını sana göndereceğim.’ Şüphesiz Allah benim için İstanbul ehline kefil olmuştur.” Yani Mehdi ve talebelerine. Haysemi’de.

Zeyd Bin Sabit (ra) şöyle rivayet etmiştir, “Resulullah (sav) yanında otururken bir gün ‘ne mutlu İstanbul’a ne mutlu İstanbul’a’ buyurdu. Ben ‘İstanbul’un durumu nedir?’ diye sordum Resulullah (sav) de ‘melekler kanatlarını İstanbul’un üzerine germişlerdir’ buyurdu.”

Tırmizi’nin rivayeti esas alınmıştır. Ahmed, İbni Hibban, Hakim, Abdurrezzak “Resulullah (sav) şöyle buyurdu, “Müminler yurdunun merkezi İstanbul’dur.” Dediği çıktı mı Peygamberimiz (sav)’in? Bak “Müminler yurdunun merkezi İstanbul’dur” diyor. Bu oldu mu? Oldu. Tabii bu hadisler zamanla bazen işte Şam şeklinde geçmiştir. Yani asra göre değişiyor. Bazen işte Küfe, bazen Basra gibi geçiyor. Halbuki İslam aleminin merkezi olarak geçiyor hadiste. İstanbul, mesela bak söylüyor “Müminler yurdunun merkezi İstanbul’dadır.” Burası İstanbul zaten en son.

GÖRKEM ERDOĞAN: Amerika’da lösemili küçük bir çocuğun fotoğrafı sosyal medyada paylaşılınca çok fazla kişi bağış yapma talebinde bulundu. Ve küçük çocuk için on üç bin dolar toplanınca küçük çocuğun tedavisi yapılıp hayatı kurtuldu. Allah vesile etmiş maşaAllah.

ADNAN OKTAR: Ama tipin tatlılığı biraz fazla değil mi?

GÖRKEM ERDOĞAN: Bir resim daha var orada da kardeşleriyle birlikte.

ADNAN OKTAR: Ekip de bayağı büyük. Peki böyle şeyler niye paralı oluyor ki? Çocuk lösemi tedavisi niye para biriktirmesi gereksin? Devlet tedavisini yapsın. Kanserin parası olur mu? Kansere para mı verilir? Kanser dünyanın hiçbir yerinde paralı tedavi yapılan bir hastalık olmaması lazım. Çok ayıp ve çok çirkin. Kanser zaten zor bir hastalık. Yani bayağı zor bir imtihan. Her devlet kanser hastasını korumakla mükelleftir. Gerek tedavisi, gerek ilaçları devlet tarafından karşılanması lazım. Hatta kanserden dolayı çalışamıyorsa da maaşının devam ettirilmesi gerekir. Yazık günah çok çirkin aksi.

Evet dinliyorum.

VTR: Tövbe edenin günahı yok olur mu?

ADNAN OKTAR: Severim ben senin güzelliğini, pırıl pırıl pırıl pırılsın, nurlusun çok çok güzelsin. Beyazlığın da çok güzel. Allah sana sağlık sıhhat versin. Seni zorluklardan korusun. Kötü insanlardan korusun. Huzur, güven içinde yaşamanı Allah nasip etsin. Bayağı güzelsin yani öyle orta vasat bir güzellik değil. Çok çok güzelsin. Allah seni cennette bana dost, arkadaş etsin. Cennet arkadaşı olarak mükemmelsin. Allah tabii bizim azabımızla bir hoşnutluğu olmaz. Zaten söylüyor Allah. “Ben sizin azabınızla ne yapayım? “diyor. Allah sevgiyi arıyor, tabii ki affetmeyi arıyor. Samimi af dileyenlerin de tövbesini kabul eder zaten hatayı yaptıran da Allah’tır. Tövbeyi yaptıran da Allah’tır. Eğer şuuru açık normal bir müminse zaten mutlaka cennete gider.

Evet dinliyorum.

VTR: Ben Samsun’dan Alper Berber. Toplu taşımaların ücretsiz olmasını istiyorum.

ADNAN OKTAR: Yakışıklı Alper canımın içi Allah sana nur versin. Seni hidayetiyle sarsın. Seni cennetiyle sevindirsin. Cennette de inşaAllah arkadaş oluruz. Yakışıklım olur ama herhalde harçlık problemi var gibi geldi bana biraz. Yani şöyle harçlığın vardır ama onu daha önemli yerlere yatırmak istiyorsun ne bileyim mesela dondurma gibi efendim hamburger gibi falan böyle hayati kalemler varken otobüs, dolmuş ne alaka diyorsun haklısın doğru söylüyorsun. Alper öğrenciler için bu olabilir güzel yüzlüm sen de öğrencisin. Olur tabii yani olmayacak bir şey değil. Öğrenci ne var yani pasosunu gösterir biter. Yani o kadar. Yani öğrenci kimliğini göstermesi yeterli olması lazım olabilir. Genellikle yangın değil mi gençler bu konuda? Çünkü çok az oluyor paraları zaten.

Evet dinliyorum.

VTR: Sizce kadını güzelleştiren en güzel şey nedir?

ADNAN OKTAR: Aman Allah’ım maşaAllah. Canımın içi o kadar güzelsin ki çok sevindim bu kadar güzel olmana. İşte Allah’ın varlığının delili. Harikulade güzelsin inşaAllah bu güzelliğin hep böyle devam eder. Allah sana yaşlılık alameti vermesin. Seni çok uzun yaşatsın. Cennette de gerçek güzelliğinle karşılaşacağız inşaAllah. Yani bu kadar güzelsin kim bilir cennette ne olacağını düşünemiyorum yani maşaAllah. Bir de gözündeki temiz ifade, yüzündeki nur, yüzündeki o efendi, güvenilir insancıl görünüm muhteşem. Allah sana hayırlı, uzun, güzel, sevinçli hayat nasip etsin. Cennette mutlaka ve mutlaka beraber olmamız gerekiyor. İnşaAllah orada dost oluruz, birlikte oluruz. Eğer manevi yönden bakacak olursak tabii ki aklı, imanı, derinliği, tutkusudur. Fiziki anlamda da tabii bakışları. Gözündeki o tutkunun elektriği ve fizik yapısı tabii. Bakımlı temiz olması.

HÜSNA KARAKUŞ: İran üzerinde düşen jette vefat eden sekiz genç kız için sosyal medyada son derece çirkin yorumlar yapılmaya devam ettiğini söylemiştik. Haber Türk Yazarı Sevilay Yılman konuyla ilgili şunları yazdı. “O yorumlara baktıkça kendi kendime ‘nasıl bir ülkede yaşıyoruz Allah’ım nasıl biz bu hale geldik?’ demekten nevrim döndü. İşin garibi bu tür yorumları yapanlar tek bir görüşten insanlar falan da değil. Bu akıllara ziyan yorumları yapanların profillerine göz attığımda kiminin Müslüman, muhafazakâr, dindar, kiminin ise her fırsatta önce insan diye bağıran sosyalistler olduğunu gördüm” dedi.

ADNAN OKTAR: Kardeşim ben söylüyorum büyük bir felaket var Türkiye’nin üstünde. Bir nefret ruhu hakim olmuş sevilen kimse yok. Hemen hemen herkes herkesten nefret ediyor. Büyük bir kitle. Yani korkunç bir sevgisizlik ve merhametsizlik yayılmış. Bu milli bir tehlikedir. Buna karşı televizyonlarda, radyolarda, gazetelerde sevginin gece gündüz gündemde tutulması gerekiyor ve nefretin yasaklanması ve çirkinliğinin vurgulanması lazım. Mesela bunu yapan adamlar deşifre edilsin. İnsanlara gösterilsin resmiyle falan “bunlar bunları yazmış” diye insanlara tanıtılsın. İbreti âlem olsun bunlar. Ama sevgiyi güzelliği anlatan insanlar da örnek verilsinler. Sevginin dışında bir şeye Türkiye’de müsaade edilmesin. Yol sadece sevgiye açılsın. Nefrete yolu tamamen kapatalım.

Evet dinliyorum.

YASEMİN AYŞE KİRİŞ: Bütün dünyanın hayranlıkla bahsettiği örnek insanlar olarak gösterdiği ve kitaplarının dünyanın en önemli eserleri arasında gösterildiği bazı yazarların özel hayatıyla ilgili bazı bilgiler açıklandı. Yapılan araştırmaya göre Victor Hugo dış görünüşü konusunda takıntılıydı. Saatlerce ayna karşısında kendini süzer ve genç kalmak için her gün buzlu suyla yıkanıp sesi güzel çıksın diye çiğ yumurta içerdi.

HÜSNA KARAKUŞ: Charles Dickens’ın en fazla vakit geçirdiği yer kimsesizler morguydu.

ADNAN OKTAR: Hoppala yani adama sapık demeyeyim ama garip birisiymiş yani.

GÖRKEM ERDOĞAN: Mark Twain insomnia hastasıydı. Geceleri uyuyamadığından mecburen kitap yazıyordu. Alakasız yerlerde de uyuya kalıyormuş.

HÜSNA KARAKUŞ: Virginia Woolf hayatını psikolojik sorunlarla geçirmiş neredeyse hep yataktaydı.

GÖRKEM ERDOĞAN: Frances Scott Fitzgerald alkol almadan kitap yazamıyormuş. Mutlaka elinde kadehi ile yazardı. Alkolik olduğu için 44 yaşında hayatını kaybetmiş.

ADNAN OKTAR: Evet dinliyorum.

VTR: Fedakarlık bir yetenek midir?

ADNAN OKTAR: Fedakarlık egoist bencil olmayan insanlarda görülen bir yüksek ahlaktır. Fedakar yani diğergam olmak. Egoist bencil olmayan insanların temel vasfı.

VTR: Çocuklar niçin yalan söyler?

ADNAN OKTAR: Sıkıştırıyorlar çocukları, korkutuyorlar, onlar da kendilerini korumak için içgüdüsel bir davranışla yalan söylüyorlar. Mesela diyor ki annesi geliyor, yere ekmek düşmüş oluyor “Kim düşürdü bunu?” diyor. “Kedi düşürdü” diyor mesela korktuğu için. “Ben düşürdüm” dese dövecek yani bir dehşet ve şiddet sistemi olduğu için çocuklar kendi imkanlarıyla, kendi akıllarına göre kendilerini korumaya çalışıyorlar. Çocuklara merhametle yaklaşmak lazım.

GÖRKEM ERDOĞAN: Yayınımıza kısa bir ara veriyoruz.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER