Dünyada savaşların, katliamların, ahlaksızlıkların, fuhuşun ve her türlü sapkınlığın yaygınlaşması çeşitli ateist, Darwinist ve materyalist odakların menfaatlerine uygun düştüğünden, bu çevreler Darwinizm'in akıl ve mantık dışı iddialarının deşifre edilmesini hiçbir zaman istemezler. Kuran ahlakını anlatan, materyalizm ve Darwinizm'e karşı fikri mücadele içinde olanlara ise büyük bir öfke ve kin duyar ve onlara karşı eyleme geçerler. Çünkü Allah inancının yaygınlaşması, onların bütün dünyevi menfaatlerini ortadan kaldırmaktadır. İşte bu yüzden, ahir zamanda toplumlarda Darwinist sistemin desteklediği her türlü ahlaksızlığın oldukça hızlı şekilde yaygınlaşması, Darwinist mantığın savunucuları için olağanüstü derecede önemlidir. Dünya çapında sahte bir hakimiyet kurmuş olan Darwinist diktatörlük, tekelinde bulunan Darwinist medyayı işte bu amaç için kullanır. Okullarda, üniversitelerde, eğitim kurumlarında, devlet kurumlarında, bilimsel alanlarda ve tüm diğer meslek gruplarında Darwinizm’in, yapılan dayatma sebebiyle inkar edilememesinin, Darwinist ideolojiye yönelik tek bir eleştirel söz dahi söylenememesinin sebebi budur. Bu tip yerlerde Allah’ın isminin açıkça anılmasına karşı gösterilen tepki, bu konuda Darwinizm yanlılarının verdiği mücadele, getirilen yasaklamalar şaşırtıcı boyutlardadır. Darwinistler, kendi ideolojileri gereği olarak ateizmin en büyük destekçisi ve kollayıcısı konumundadırlar. Üyelerini Darwinistlerin oluşturduğu çeşitli kurumlar, ateizm yanlısı olmalarıyla övünüp gündeme gelmekte ve şu anda bu durum toplumda son derece normal karşılanmaktadır. Darwinist medya, dünyanın çeşitli yerlerinde muhafazakar ve dindar ülkelerde dahi, dine ve mukaddesata yönelik pervasız cümleleri çekinmeksizin sarf edebilmektedir. Dünyada oldukça güçlü olan söz konusu medya, ateistlerin kendilerini deşifre etmeleri, desteklenmeleri ve taraftar bulabilmeleri için başlıca kaynak konumundadır.
Şu anda ateistler, kendi sözde haklarını savunmak için birleşip dernekler kurmakta, yürüyüşler düzenlemekte, her türlü TV kanalında çıkarılıp konuşturulmakta, her türlü bilimsel imkanı kullanabilmektelerken, dindar insanlar Allah’a olan inançlarını ve ibadetlerini gizli tutmak zorunda bırakılmışlardır. İşte bu, Mübarek Peygamberimiz (sav)’in ahir zaman ile ilgili olarak hadislerinde bildirdiği bir diğer önemli gerçektir:
“Allah apaçık inkar edilir hale gelmedikçe kıyamet kopmaz.” (Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 85; Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 27)
Yüce Rabbimiz, insanların çoğunluğunun günahın körüklenmesi için çaba harcadıklarını ve Kuran ahlakını yaşayanlara karşı düşmanlık hissi içinde bulunduklarını ayetinde şöyle haber vermiştir:
"Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta ve haram yiyicilikte çabalarına hız kattıklarını görürsün. Yapmakta oldukları ne kötüdür." (Maide Suresi, 62)
Ahir zaman, işte bu yönüyle, müminlerin en çetin zorluklarla karşılaştıkları zamandır. Dejenerasyon ve dinsizliğin hızlı yayılışı ve insanlar tarafından çabuk ve güçlü şekilde kabul görmesi şaşırtıcı boyutlardadır. İnsanların büyük kısmı, Kuran’ın gerçeklerine göre yaşamayı yadırgar, kendi dejenere sistemleri içinde her türlü haramı gerçekleştirmeyi ise teşvik eder hale gelmişlerdir. Dinsizliğin getirdiği sonuçlar ise olağanüstü derecede yıkıcıdır. Allah korkusunun yaşanmadığı toplumlar cinayetler, katliamlar, intiharlar, zulüm ve haksızlıklarla içiçe yaşamak zorundadır. Böyle toplumlarda, acıma, şefkat, merhamet, koruyuculuk, vefa, hoşgörü, sadakat, dostluk, barış gibi kavramların yer bulması imkansızdır. İnsani değerlerin tamamı oldukça kısa bir süre içinde yok olup gitmiştir. İşte Darwinist toplumlar, kendilerini adeta hayvan olarak gören ve bu bakış açısında olan insanların oluşturduğu zulüm içinde yaşayan toplumlardır. Dolayısıyla dejenerasyonla, cinayetlerle, zulüm ve haksızlıklarla yaşamak böyle toplumlar için şaşırtıcı değildir.
Böyle toplumlar içinde elbette iman edenler her türlü zorluk ve haksızlıkla karşı karşıya kalabilirler. Nitekim içinde bulunduğumuz ahir zamanda zuhur edecek olan Hz. Mehdi (a.s.) da, inkarcıların yoğun baskı ve iftiralarıyla karşı karşıya kalacaktır.
Hz. Mehdi (a.s.) İnkarcıların Tuzak ve İftiralarına Maruz Kalacaktır Ahir zamanın bu zorlu ortamında Hz. Mehdi (a.s.)’ın dönemin inkarcıları tarafından iftiralara uğrayacağı, zorluklarla mücadele edeceği Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde bildirilmiştir. Hz. Mehdi (a.s.) de peygamberler gibi iftiraya uğrayacak, çeşitli güçlükler, iftiralar ve belalarla imtihan edilecek, inkar edenlerin kurdukları tuzaklara karşı göğüs gerecektir. Ahir zamandaki bu mücadeleyi diğer Peygamber dönemlerinden farklı kılan ise, ahir zamanda dejenerasyonun ve dinsizliğin, tarihte hiç olmadığı kadar yaygın olması ve tüm dünya çapında yaşanmasıdır. Hz. Mehdi (a.s.), Allah inancına karşı topyekün ve sistemli bir mücadelenin hüküm sürdüğü oldukça zorlu bir zamanda gelecektir. Peygamberimiz (sav)’den rivayet edilen bir hadis, Hz. Mehdi (a.s.)’ın, geçmişteki Peygamberlerin bazı özelliklerine sahip olduğunu bildirmiştir:
İmam Zeyn-ul Abidin aleyhi's-selâm şöyle buyurmuştur:
"BİZİM KAİM'İMİZ (HZ. MEHDİ (A.S.)) İLE ALLAH'IN RESULLERİ ARASINDA BİR TAKIM BENZERLİKLER VARDIR. NUH, İBRAHİM, MUSA, İSA, EYYUB VE MUHAMMED SALLÂ'LLÂHU ALEYHİ VE ALİH PEYGAMBERLERİN HER BİRİ İLE BİR BENZERLİĞİ VARDIR. Nuh ile uzun ömürlü olmasında, İbrahim ile, doğumunun gizli olması ve halktan uzak durmasında; Musa ile, korku hali (Hz. Mehdi'ye yönelik tehlikelerin yoğunluğuyla; öldürme, tuzak kurma, tutuklanma, gözaltına alınma, sürgün gibi her türlü tehlikeyle iç içe olmasıyla) ve gaybette yaşamasında (sürekli gizlenerek yaşamasında); İsa ile halkın onun hakkındaki ihtilafa düşmesi (bir kısım insanların, ‘Hz. Mehdi gelecek’, bir kısımının da ‘gelmeyecek’ demesinde); Eyyub ile, beladan sonra kurtuluşun yetişmesinde (Hz. Mehdi'ye de birçok zorluk, hastalık ve dert gelmesi; ancak aynı Hz. Eyüp gibi Allah'ın rahmetiyle hepsinden kurtulmasıyla); Muhammed sallâ'llâhu aleyhi ve alih ile de kılıçla kıyam etmesinde (Peygamberimiz (s.a.v.)'in kutsal emanetleri olan mübarek sancağı, kılıcı ve hırkasının, Hz. Mehdi'nin yanında olmasıyla), benzerliği vardır." (Kemal’ud-Din s. 322, 31. babin 3. hadis)
İmam Mehdi (Hz. Mehdi (a.s.)), DAVUT PEYGAMBER (A.S.)’IN SAKINMASINA ve EYÜP PEYGAMBER (A.S.)’IN SABRINA sahiptir. (Kefaayah al-Asar, Sayfa 43)
Peygamberlerin tümü çeşitli zorluklar, iftiralar ve hastalıklar ile imtihan edilmiştir. Peygamberlerin tümü, inkar edenlerin baskı ve tuzaklarına maruz kalmış, inkarcılar tarafından öldürülmek istenmiş, kendilerine “büyücü”, hatta “deli” denmiştir. Dönemin müşrikleri ve ahlaksız insanları tarafında, mübarek Peygamberimiz (s.a.v.)’e, “O, gerçekten bir delidir” denmiş (Kalem Suresi, 51), Hz. Hud (a.s.)’a “akli bir yetersizlik ve yalancılık” iftirası atılmıştır (Araf Suresi, 66). Hz. Yusuf (a.s.), hiçbir suçu olmamasına rağmen yıllarca hapis yatmış, Hz. Musa (a.s.)’a “büyücü ve deli” denmiş (Zariyat Suresi, 39), Hz. İbrahim (a.s.), kavmin önde gelenleri tarafından ateşe atılmıştır (Enbiya Suresi, 68). Hz. Mehdi (a.s.) da, Peygamberimiz (s.a.v.)’in rivayetinde belirtildiği gibi, peygamberlerin ve tüm salih Müslümanların yaşadığı zorluklara maruz kalacak, inkarcıların tuzak, fitne ve iftiraları ile mücadele edecek, zorluk ve çile dolu bir yaşantı sürecektir.
Rabbimiz’in Kutb-u Azam olarak görevlendirdiği Hz. Mehdi (a.s.), ateist ve Darwinist ideolojilerin yaygınlaşıp korunduğu ve desteklendiği bir zamanda gelecektir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde yer alan bilgilerin ve büyük İslam alimlerinin yorumlarının açıkça ortaya koyduğu gibi bu dönem içinde bulunduğumuz Hicri 1400'lerdir. Onun tebliği, pek çok kesim tarafından öfke ve hiddet ile karşılanacaktır. Ahir zaman, pek çok yönden oldukça zorlu ve çile dolu olacaktır.
Ancak kuşkusuz ki, Hz. Mehdi (a.s.)’a ve onunla birlikte iman edenlere yönelik gerçekleştirilecek olan tüm sinsi tuzaklar, komplolar ve iftiralar, Allah’ın dilemesiyle tümüyle etkisizdir. İman edenlerin çeşitli denemelerden geçirilecekleri Allah’ın bir vaadidir. Bu, Rabbimiz’in geçmiş kavimlerden beri müminlerin üzerine yazdığı bir Adetullahı’dır. Kurulan tuzaklar, Allah’a samimi, içten iman eden her kişi için büyük bir hayır ve güzel bir müjdedir. İnkar edenler sinsi tuzaklarını kurarlarken, iman edenler tüm bu tuzakları kuranların tümüne Allah’ın şahit olduğunun; Yüce Allah’ın bilgisi dışında kimsenin komplo kuramayacağının, plan yapamayacağının ve bu planları gerçekleştiremeyeceğinin bilincindedirler.
Rabbimiz’in, “Yoksa kötülükleri yapanlar, Biz'i (aşıp) geçeceklerini mi sandılar? Ne kötü hükmediyorlar?" (Ankebut Suresi, 4) ayetiyle de buyurduğu gibi, iman edenlere karşı kötülük yapanların, dünyada zahiren üstün gelseler bile, ahirette kurtuluşa ermeleri mümkün değildir. Ahir zamanda da dinsizlik ne kadar yaygınlaşırsa yaygınlaşsın, insanlar her ne kadar Darwinizm batağına batarsa batsın, ortam ne kadar dejenere ve ürkütücü görünürse görünsün, inkar edenlerin çirkin ve küfür dolu sistemi, tüm dünya çapında Allah’ın izniyle yenilgiye uğrayacaktır. Ahir zamanın iki mübarek ve değerli şahsı Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.), Allah’ın izniyle dünyaya hakim bu sapkın zihniyeti tamamen ortadan kaldıracak ve İslam’ın tüm dünyaya hakim edilmesine vesile olacaklardır. Allah’ın izniyle içinde bulunduğumuz bu yüzyılda Rabbimiz'in bu güzel vaadi gerçekleşecektir.
Ahir zaman, tüm diğer dönemlerden daha şedid ve daha zorlu bir dönem olacaktır: - Ahir zaman, savaşların en yaygın ve dünya çapında yaşandığı bir dönem olacaktır
- Ahir zaman, dejenerasyon ve ahlaksızlığın en yaygın ve en çirkin şekli ile yaşandığı bir dönem olacaktır.
- Ahir zaman fuhuşun tarihte hiç olmadığı kadar yaygınlaşıp dünya çapında pervasızca uygulandığı bir dönem olacaktır.
- Ahir zaman sahtekarlığın, sahteciliğin, dolandırıcılığın, hilekarlığın, eksik ölçüp biçmenin en yaygın olarak yaşandığı dönem olacaktır.
- Ahir zaman, cinayetlerin en sık ve en geniş kapsamlı uygulandığı zaman olacaktır. Ahir zamanda hapishaneler katillerle dolacaktır.
- Ahir zaman, eşcinsellik, ensest ilişki gibi her türlü sapıklığın dünya çapında açıkça uygulandığı bir dönem olacaktır. Bu sapıklıklar, insanlar arasında adeta normal karşılanmaya, hatta destek görmeye başlayacaktır.
- Ahir zamanda tüm haramlar helal sayılacak, fuhuş özendirilecek, şarap içmek, domuz eti yemek adeta çağdaşlık sayılacak, ülkelerin mali sistemleri faiz üzerine kurulu olacak, cinsel sapıklıklar normal karşılanacak, haram yiyicilik rağbet görecek, insanlar haram ve helallere titizlik gösterdiklerinden dolayı ayıplanıp dışlanacaklardır.
- Ahir zamanda uyuşturucu ve alkol kullanımı yaygınlaşacak, uyuşturucu ve alkol kullanımından ölümler meydana gelecek, pek çok aile bundan dolayı azap ve sıkıntı çekecektir.
- Ahir zamanda insanlar Allah’ı açıkça inkar edeceklerdir. İnkarcılar kendi aralarında birlik olacak, dine karşı mücadelelerinde açık ve aleni şekilde destekçi arayacaklardır. Dindar insanlarla mücadeleye girecek, kimi zaman bu mücadelelerinde bazı devletlerin, üst düzey kurumların desteğini alacaklardır.
- Ahir zamanda ateistler, inkarlarına kendilerince zemin hazırlamak için, Darwinizm gibi sapkın ideolojileri yaygınlaştıracak, bunları bilimsel gibi gösterecek ve insanları Allah inancından uzaklaştırabilmek için onları aldatacaklardır.
- Bu sapkın ve kanlı ideolojiler, ahir zamanda, kimi devletlerin kanunlarıyla korunacak, bütün dünyaya telkin edilecek ve baskı ve dayatma yoluyla yaygınlaştırılacaktır.
- Ahir zaman, ateist ideolojilerin etkisinde kalan insanların, iman edenlere açıkça iftira attıkları, onları suçlamalara maruz bıraktıkları, onlara açık ve kapsamlı tuzak kurdukları, Allah’ın Yüce isminin anılmasını engellemek için her türlü sinsi yönteme başvurdukları tarihin en sapkın ve en şedid dönemi olacaktır.
- Ahir zamanın iki kutlu şahsı Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.), işte bu şedid dönemde yeryüzünde tekrar Allah inancını hakim kılmak için gönderilecektir. Yüce Rabbimiz Allah’ın izniyle, Altın Çağ’a eriştiğimiz dönem, tüm bu sapkınlıkların ve bozulmaların son bulduğu, İslam ahlakının tüm dünyaya hakim olduğu bolluk dönemi olacaktır.