Yunanistan: “Euro Bölgesinde Olmak ya da Olmamak”
ucgen

Yunanistan: “Euro Bölgesinde Olmak ya da Olmamak”

14201

Eski Yunan yaygın olarak Batı medeniyetinin beşiği olarak düşünüldüğünden daima övgüyle anılır. 2500 yıl önce kurulmuş olmasına rağmen bugün hala özellikle sanat, mimari ve estetik olmak üzere pek çok yönden dünyayı etkilemeye devam ediyor. Bir zamanlar Batı’nın doğduğu yer olan bir ülkenin iflas etmek üzere olduğunu görmek zor. Yunanistan bugün önemli bir kararın eşiğinde; ya borçlarıyla ilgili bir anlaşmaya varacak ve Euro Bölgesinde kalacak ya da önceki para birimi drahmiye geri dönecek. Bu belirsizlik halk arasında haklı olarak korku yaratıyor ve Avronun orijinal para birimiyle değişmesi ihtimali insanların olası bir devalüasyon korkusuyla bankalara akın edip Avro hesaplarını çekmelerine neden oluyor. Sonuç olarak, sadece geçen hafta Yunan bankalarından yaklaşık dört milyar avro çekildi.

Yunanistan’da ekonomik kriz nasıl başladı?

2008 yılında Amerika’da Lehman Brothers’ın iflasından sonra başlayan ekonomik krizi takiben Avrupa ülkeleri bundan etkilenmeye başladı. Yunanistan onlardan sadece biriydi; GSYİH oranına göre %180’lik borç oranı ve %10’luk bütçe açığıyla ülke Euro bölgesinin en zayıf konumdaki ülkesi. Son yedi yılda Yunan ekonomisi sadece küçüldü. Ekonomiyi önceki seviyelere döndürmek için Yunanistan, Troyka’ya borç para almak için başvurdu. Sonuç olarak bu Yunanistan’ı sıkı kemer sıkma tedbirleri altına soktu. Çöpten yemek yiyen evsizlere, elektriği olmayan evlere, ekmek almak için para bulamayan işsizlere ve tıbbi tedavi alamayan hastaların sayılarının artmasına şahit olduk. 2015 yılı başlarına denk gelen seçimle Yunan halkı değişim umuduyla oylarını kullandı. Sol kanat Syriza partisinin genç lideri Alexis Tsipras ülkenin sonu gelmeyen KDV’lerden ve diğer maaş kesintilerinden sıkıntı çekmesine izin vermeyeceği sözünü verdi; ayrıca ülkeyi sıkı tasarruf tedbirlerinden çıkarmak için görüşmeler yapacaktı. Bu onun Başbakan olarak seçilmesinin en önemli sebebiydi. Başbakan Tsipras ve Maliye Bakanı Yanis Varoufakis IMF, Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Birliği ile ülkeyi eski haline getirmek için pek çok görüşmeler gerçekleştirdi ancak bunların hiçbiri verimli sonuçlar getirmedi ve şimdi Haziran sonuna kadar uzatabildikleri ilk dilim borç ödemesi için saat geriye sayıyor. Dolayısıyla, Yunanistan’ın karşı karşıya olduğu meseleleri çözmek için AB ve IMF ile kritik toplantılar düzenleniyor.

Yunanistan Euro Bölgesinden Ayrılırsa Ne Olur?

Bugün Yunanistan ilgi odağında ve insanlar nefesini tutmuş alınacak kararı bekliyorlar. İki güçlü Avrupa ülkesi Almanya ve Fransa Yunanistan’ın Euro Bölgesinden ayrılması durumunda bunun ortak para birimi üzerinde art arda gelen yıkıcı etkileri olacağına inanıyorlar. Yunanistan’ın Euro Bölgesinden ayrılması kuşkusuz AB üye devletlerin ekonomilerinin beklenmeyen risklerle karşılaşmasına neden olacak: dolayısıyla Avrupa kendisini Yunanistan’ı kurtarmak zorunda hissediyor. Bu sadece ekonomik bir sorun olarak görülmemeli çünkü bu aynı zamanda insani, siyasi, jeopolitik ve tarihsel bir mesele. Ayrıca ekonomik çöküşün eşiğindeki tek ülke Yunanistan da değil; bu tip bir karar diğer AB üye devletlerin sorunlarını da kötüleştirebilir. Görünüşe göre son günlerde merkez sağdan merkez sola kadar tüm çevrelerde AB’den ayrılmak yeni moda olarak görülüyor: Örneğin İngiltere, Finlandiya, İtalya’daki bazı muhalefet partileri, Fransa’da Marine Le Pen’nin Ulusal Cephe Partisi Avro ile ilgili şüpheciler ve birlikten ayrılma isteklerini de açıkça gösterdiler. Kaçınılmaz olarak bu zor kararı asıl Yunan halkı alacak, bu dışarıdan insanların değil onların kendi kararı olmalı.

Avrupa ülkeleri aynı zamanda bu ayrılışın Yunanistan’ı Rusya’ya yaklaştıracağı konusunda rahatsızlar ve bu Yunanistan’ın AB tarafından Rusya’ya uygulanan yaptırımlara ret oyu vermesine neden olabilir. Yunanistan ve Rusya’nın yakınlıklarının yeni bir gelişme olmadığını söylemeye gerek yok; aralarındaki bağ binlerce yıl geriye gidiyor. Ortodoks Hıristiyanlık çerçevesinde derin bir kültürel bağları var ve Thessalonica’dan Yunanlı kardeşler Saints Cyril ve Methodius tarafından yazılan aynı Kiril alfabesini paylaşıyorlar. Bu iki köklü ülke arasındaki bağ görmezden gelinmemeli.

Türk Akım Boru Hattı Projesi Yunanistan’a Ne Getirir?

Rusya gazını Türkiye ve Yunanistan üzerinden Avrupa’nın güneyine taşınması planlanan bu yeni boru hattı projesinde somut adımlar atılmaya başlandı. Geçen hafta Türkiye Akım Boru Hattını Türkiye/Yunanistan sınırı üzerinden uzatmak için Rusya ve Yunanistan tarafından yazılı bir anlaşma imzalandı. Yunanistan bu yeni imzalanan projeyi Rusya Devlet Kalkınma Bankası’nın finanse edeceğini doğruladı. Bu projenin, şimdiye kadar aralarında umulan derecede ticari ilişkileri olmayan Türkiye ve Yunanistan’ı birbirine yaklaştırmak gibi, Yunanistan ekonomisi için pek çok olumlu etkisi olacak. Geçmişte bazı politik çekişmeler yaşanmış olsa da herkes Yunan ve Türk halkının çok iyi ilişkiler içerisinde olduğunu bilir. Birlikte bir tarih paylaşan iki halk her zaman birbirini sevmiş ve önemsemiştir.

Ayrıca dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye, ülke üzerindeki ekonomik etkileri veya yükü düşünmeden ihtiyaç içinde olanlara gösterdiği şefkati uygulamalarıyla ispat etmiştir. Bunu görmek özellikle manevi ve moral destek ihtiyacı içinde olan Yunan halkı rahatlatacaktır ve ekonomik yardımın ötesinde insanların neşesini geri getirecektir. Benzer şekilde Türkiye ve Rusya’nın karşılıklı sevgi, saygı ve destek çerçevesinde çok güçlü ilişkileri vardır ki bu onları yeni sektörlerde birlikte çalışma konusunda daha istekli hale getirmektedir. Türkiye, Rusya ve Yunanistan arasında güçlü bir insani bağ oluşturulması, umuyoruz ki sadece ekonomik olarak değil, Ermeni ve Kıbrıs sorunu dahil bölgenin karşı karşıya olduğu daha pek çok çözülmemiş sorun için anlamlı çözümler getirecektir. Bu ilgili devletler için verimli sonuçlar doğuracak ve bölgeye barış getirecektir. Unutulmamalıdır ki çıkar üzerine yapılan devlet politikaları hemen hemen her zaman acıyla sonuçlanır. Aksine, ister kendi birliğinden ister başka anlaşmalardan olsun herkesi kucaklamak ve ekonomik kriz dönemlerinde ilk acı çekenler her zaman onlar olduğu için insanların ihtiyaçlarına öncelik vermek yapılması doğru olan şeydir.

Adnan Oktar'ın Pravda.ru'da yayınlanan makalesi:
 
PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo