Uzayın Derinliklerinde Korkunç Patlama
Dünya’dan 60 ışık yılı uzaklıktaki küçük bir yıldızın yüzeyinde, Güneş’in çekirdek sıcaklığından 12 kat daha güçlü olan 200 milyon derecelik patlamalar belirlendi.
Uzayın derinliklerindeki büyük patlama bilim dünyasını sarstı. Bilim adamları, benzer bir infilakın Güneş’te olması durumunda Dünya’nın kısa sürede yok olacağını belirtiyor.
Şimdiye kadar tespit edilen en güçlü ve en sıcak yıldız patlaması olduğu belirtilen olay NASA’nın Swift uzay teleskopu tarafından gözlemlendi.
60 ışık yılı (1 ışık yılı = yaklaşık 10 trilyon kilometre) uzaklıktaki ikili cüce yıldız sistemi ‘DG CVn’de ard arda gerçekleşen patlamalar, 4 Kasım 2003’te kayda geçirilen en güçlü Güneş patlamasından 10 bin kat daha büyük.
İki Haftada 7 Patlama
ABD’nin Maryland eyaletindeki NASA Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nden Stephen Drake, iki hafta boyunca süren en az 7 güçlü patlama gözlemlediklerini söyledi. Drake, DG CVn’in, Güneş’in üçte biri boyutlarında iki cüce yıldızdan oluştuğunu ve yaklaşık 30 milyon yıl önce doğmuş olabileceğini belirtti.
Güneş’te Olursa Ne Olur?
Güneş’in üçte biri büyüklüğündeki yıldızdan nasıl bu kadar enerji açığa çıktığını araştıran NASA’daki bilim adamları, anahtar faktörün kendi etraflarındaki aşırı hızlı dönüş olduğunu düşünüyor. ‘DG CVn’de söz konusu patlamanın gerçekleştiği yıldız, bizim Güneşimizden 30 kat daha hızlı dönüyor. Benzer güçteki bir patlamanın Güneş’te olması durumunda yeryüzünün ve diğer gezegenlerin kısa sürede yok olabileceği vurgulanıyor.
Uzmanlar, Güneş benzeri orta yaşlı yıldızların genellikle 100 ışık yılı uzaklıkta olduğunu, ancak çok genç kırmızı cüce yıldızların daha yakın mesafelerde gözlemlendiğini, bu sayede gökbilimcilerin yakın yıldızlardaki güçlü enerji aktivitelerini araştırma fırsatı bulduklarını belirtiyor. Konuyu değerlendiren bir NASA uzmanı ise, "Eğer bu gezegenlerden birisinde olsaydınız ve bu patlama gerçekleşseydi, gününüz gerçekten çok kötü geçerdi" diyor.
Tek Bir Atomun Sesi Kaydedildi
Bilim adamları, hareket eden tek bir atomun sesini kaydetmeyi başardı ve 'Fiziksel olarak mümkün olan en yumuşak ses' olarak yorumladı.
ABD'nin Columbia ve İsveç'in Chalmers Üniversiteleri tarafından yapılan çalışmada, atomun sesi ilk kez duyuldu. Araştırmacılar, tek bir atom hareket halindeyken yaydığı titreşimleri tespit ederek maddenin en küçük yapı taşına ait sesi duymayı başardı. Titreşimlerden ortaya çıkan sesin son derece cılız olduğu belirtildi.
Science dergisinde yayınlanan araştırmada, bilim insanları atoma enerji yükledikten sonra özel bir çip kullanarak akustik dalgaları mikrodalgalara dönüştürdü. Bu aşamada, araştırmacılar düşük ısılı mikrodalga amplifikatörler kullandı.
Motherboard sitesine açıklama yapan araştırmacılardan Göran Johansson, "Elde edilen ses büyüklüğü veya gücü çok güçsüz. Teoriye göre, bir atoma enerji yüklediğinizde, her fonon* başına bir ses çıkarır. Bu, titreşim frekansında elde edilebilecek en düşük sesin kendisi" dedi.
Bilim adamları, yapılan deneyle atomların enerjisi arttığı zaman ortaya çıkardıkları titreşimleri temsil eden fonon ile foton (ışığın kuantumu) arasındaki benzerlikleri ortaya çıkarmaya çalışacak. Sesin ışıktan daha yavaş ilerlemesinden yola çıkan araştırmacılar, kuantum sesi inceleyerek kuantum alanında yeni bilgiler elde etmeyi umuyor.
(*Fonon, manyetik bir dalga çeşidi olan sesi, tanecik modeli çerçevesinde oluşturan taneciklere verilen isimdir.)
Amber İçinde 50 Milyon Yıllık Karınca Bulundu
Bilim adamları, amber içerisinde günümüze kadar bozulmadan kalmış 50 milyon yıllık bir karınca buldu.
İngiltere merkezli bilim dergisi Biology Letters'ın haberine göre, Berlin'deki Leibniz Enstitüsü'nde yer alan Doğa Tarihi Müzesi eklembacaklılar uzmanı Jason Dunlop önderliğindeki araştırma ekibi, gelişmiş tarayıcı ve kimyasallar ile amber içinde bozulmadan bulunan canlıların tam 50 milyon yıl yaşında olduğunu belirledi.
Rusya'nın Kaliningrad bölgesinde, bir ağaç reçinesinin içine gömülmüş halde bulunan iki fosilin, karınca ve akarlar arasındaki en eski ortak yaşam örneklerinden birisini gösterdiği belirtildi.
Araştırmaya göre, 54-38 milyon yıl önceki zaman aralığı Eosen'de yaşamış bu iki canlı, günümüzdeki benzer organizmalarla aynı özelikleri gösteriyor. Dergiye konuşan Jason Dunlop, "Keşif önemli çünkü bu parazit akarlar ile karıncalar arasındaki ortak yaşam, günümüzde hala sürüyor. Amberin içindeki görüntü, iki canlının bundan 50 milyon yıl önce de aynı ortaklığı sürdürdüğünü gösteriyor. Karıncanın başındaki akar, mesostigmatids adı verilen ve fosillerde hayli nadir rastlanan bir tür" dedi.