Memeli benzeri sürüngenlerin her türünün fosil kayıtlarında birden ortaya çıkmış olduğu görülmektedir ve bu türlerin başka herhangi bir türün atası olmadığı ortaya çıkmıştır. Bir süre sonra da bu türlerin kendilerinden sonra gelen bir tür olduğunu göstermeden ortadan kaybolduğu görülmektedir. (Kemp, Tom S. "The Reptiles that Become Mammals," New Scientist, vol.93 (Mart 4, 1982), sf. 583)
Evrimcilerin büyük çoğunluğu memelilerin kökeni konusunda hiçbir açıklama getiremezken, bazı evrimciler de bu konuda biraz daha iddialı davranmış ve son derece komik ve akıl dışı hikayeler ortaya atmışlardır. Sürüngen-memeli evrimi ile ilgili bu hikayelerin biri, bir evrimci kaynakta şöyle anlatılır:
Soğuk bölgelerde yaşayan bazı sürüngenler, vücutlarını ısıtacak bir yöntem geliştirdiler... Pulları giderek daha sivri hale geldi ve sonunda tüylere evrimleşti. Bu arada gerçekleşen bir diğer adaptasyon ise terlemenin gelişmesi oldu; bu, canlıya gerektiğinde suyun buharlaşması sayesinde vücudunu soğutma imkanı veriyordu. Bu arada beklenmedik bir biçimde, bazı yavrular beslenmek için annelerinin vücudunda oluşan teri yalamaya başladılar. Bazı ter bezleri bu nedenle giderek daha zengin bir salgı salgılamaya başladılar ve bu salgı sonunda süt haline dönüştü. Bu sayede bu ilk memelilerin yavruları hayata daha iyi bir başlangıç yaptılar. (George Gamow, Martynas Ycas, Mr. Tompkins Inside Himself, Allen & Unwin, Londra, 1966, s. 149)
Bu üstte anlatılan masal bilime tamamen aykırı bir hayal gücü zorlamasından başka bir şey değildir. Çünkü üstte anlatılanların ne gerçekleştiğine dair bir delil vardır, ne de böyle bir şeyin gerçekleşmesi mümkündür. Bir canlının, annesinin vücudundaki teri "yalayarak" ortaya süt gibi son derece iyi hesaplanmış, besleyici değeri çok iyi ayarlanmış bir besini ortaya çıkarması, ancak Ortaçağ bilim anlayışı içinde yeri olabilecek bir safsatadır. Evrimci kaynaklarda sık sık yer alan bu ve benzeri hikayeler, evrim teorisinin bilimden ne denli uzak bir teori olduğunun göstergesidirler.