İyi eğitimli onbinlerce çalışanı olan, muazzam bir sermayeye sahip Tapınakçı örgütü, Ortaçağ'ın en başarılı askeri, ticari ve mali organizasyonlarından biriydi. Bu güçle dünya hakimiyetinin peşinde koşmaya başladı.
Tapınakçılar örgütü kurulduktan kısa bir süre sonra yeni katılımlarla hızla büyümeye başladı. Tarikatın gizemli havası ve mistik öğretisi pek çok Avrupalı "asil"in ilgisini çekmişti. Bu gelişim, tarikatın 1128 yılındaki Truva Konsülü`nde Papalık tarafından resmen tanınmasıyla daha da hız kazandı. (Finke, Papsttum und Untergang des Tempelordens; Henry D. Funk, ``The Trial Of The Knights Templar``, The Builder, 1916)
Kilise`nin desteği Tapınakçıları tanımakla sınırlı kalmadı. Truva Konsülü`nden itibaren Kilise`nin ve soyluların tarikata sağladıkları imtiyazlar, şövalyelere sınırsız imkanlar sunmuştu. Dokunulmazlık zırhı bunların başında geliyordu. Şövalyeler doğrudan Papa`ya bağlıydılar ve başka hiçbir otoriteye hesap vermek zorunda değillerdi. Kral da dahil hiçbir yönetici onları tutuklayamıyor, sorgulayamıyor veya kendi hizmetinde kullanamıyordu.
Tapınakçılar, kendi adlarına kilise kurmak, dini tören düzenlemek, rahip atamak gibi dinsel ayrıcalıkların yanı sıra, kendi mahkemelerini kurmak, vergi toplamak, bağış ve yardım almak hakkına da sahiplerdi. Tapınakçılara ait mülkler, Kilise`nin onda birlik vergisinden muaf tutulduğu gibi, tarikat üyeleri de her türlü ödenekten muaf tutulmuşlardı. Bu konudaki araştırmalarıyla tanınan Alan Butler ve Stephen Dafoe`nin ifadesiyle, ``Ortaçağ`ın en başarılı askeri, ticari ve mali organizasyonlarından biri`` oldular. Örgüt kısa bir zaman diliminde, dokuz şövalyeden iyi eğitimli on binlerce çalışana ve muazzam bir sermayeye sahip dev bir şirkete dönüştü.
1147 yılına gelindiğinde sadece Kudüs`te 700 şövalye, 2400 hizmetli ve o dönemde dünyanın bilinen bütün önemli noktalarına yayılmış 3468 adet şato vardı. Hem denizde, hem karada önemli ticaret yolları ve merkezleri oluşturmakla kalmamış, birçok savaşa katılarak ganimetler ve Avrupa devletleri arasında politik güç elde etmişlerdi. Devlet içinde devlet görüntüsü veren Tapınakçılar o kadar güçlüydüler ki, anlaşmazlıklarda veya krallar arasındaki çatışmalarda bile hakem olarak görev alıyorlardı.
Kurulduktan kısa bir süre sonra niteliği ve görünüşü bu şekilde tamamen değişen örgüt, Kutsal Toprakları koruma ve Hıristiyanlığı yayma görevini bir tarafa bırakarak, kendi sapkın inanışının doğrultusunda kuracağı dünya hakimiyetinin peşinde koşmaya başladı.
Şeytanın İzinde Bir Dünya Hakimiyeti
Tapınakçılar, özellikle ilk dönemlerde Papalık makamından elde ettikleri imtiyazlara güvenerek sistemlerini uzun bir süre rahatlıkla devam ettirmişlerdir. Ancak, Tapınakçıların gizli ritüellerinde yaşadıkları sapkınlıkların yavaş yavaş deşifre olması ve gerçek yüzlerinin ortaya çıkmaya başlamasıyla, Papalık bu konuda köklü bir tedbir almaya karar vermiştir. 1305 yılında Papa olan V. Clement, Fransa Kralı IV. Phillippe`nin de desteğini alarak Tapınakçıların ortadan kaldırılma sürecini başlatmıştır. Bu süreç ve Fransa`da Tapınakçılar aleyhine açılan davaların mahkumiyetle sonuçlanması, Tapınakçılar için hiç umulmadık bir hezimet olmuştur. Ne var ki bu olay, Tapınakçılara daha gizli, daha örgütlü olmayı öğretmiş, günümüze kadar gelen Tapınakçı-mason gizliliğinin temellerini hazırlamıştır. Kendilerini mahkum eden Kilise`nin temsil ettiği her türlü inanca ve değere karşı büyük bir nefret ve intikam duygusu da yine bu süreçte oluşmuştur. Din ahlakına karşı besledikleri nefret ve düşmanlık, nihai hedef ve mücadelelerinin de merkez noktasını oluşturmuştur: Din ahlakına uygun olmayan bir dünya hakimiyeti... Bu sapkın mücadelelerinde hiçbir kural tanımayan Tapınakçılar, adeta şeytanın yeryüzündeki temsilcileri görevini yürütmektedirler. Ancak bilinmelidir ki; Tapınakçı-mason gizliliğinin arkasına sığınanlar, Allah`ın Kuran`da bildirdiği üzere Allah (cc)`tan gizli kalamazlar. (İbrahim Suresi, 38) Yüce Allah (cc), şeytanın fırkası olan bu düzen kurucuların düzenlerini bozacak ve ``kötülüğü örgütleyip düzenleyen`` bu tarikatlarla fikri mücadelede bulunan müminleri galip kılacaktır.