Somali : Birliğe Giden Yol
ucgen

Somali : Birliğe Giden Yol

1504
 
Türkiye’nin dış politikasındaki çok büyük değişim ve evrensel bakış açısı Türk Dış İşleri Bakanı’nın Sarkozy’e verdiği cevapla özetlenmişti: 
 
Fransa Eski Cumhurbaşkanı Sarkozy, “Afrika’da nereye kafamı çevirsem Türkiye’yi görüyorum.” 
 
Ahmet Davutoğlu “ Darusselam’daki (Tanzanya) elçilik binamızı öyle görkemli yapınız ki, Sarkozy taa Paris’ten görsün!..” 
 
Türkiye Afrika boynuzunda yeni bir mantalitenin temellerini atıyor. Geçen yüzyıl başlarında reel politiğin zorluklarına dayanamayarak terk ettiği coğrafyalara keskin ve daha güçlü geri dönmeye çalışıyor. Uzun zamanlar boyunca ve özellikle soğuk savaş yıllarında iki ayrı kutbun çekişme ve savaşlarına ortam olmuş kara kıta artık yeni ve alışılmamış bir aktörün bölgede daha aktif olma durumuna şahit oluyor.Ekonomik olarak kendi içinde büyük gelişmeler yaşamış olan Türkiye tarihi ve kültürel ortak özelliklerin hayat bulduğu bu kıtaya daha farklı bir anlayışla ilgi duyuyor. Uzun yıllar hem batılı ve hem de Rus emperyalist mantıkla karşılaşmış bu kıta, artık daha kendinden değerler taşıyan bu ülkenin uygulamalarını tecrübe ediyor.
 
Uzun yıllar iç savaşlarla baş etmeye çalışmış Afrika ülkeleri arasında Türkiye’nin en önemli ve stratejik olarak gördüğü ülkenin Somali olduğu kesindir. Hem ülke nüfusunun yüzde yüz Müslüman olması dolayısıyla, hem stratejik bir coğrafyada olması ve hem de tarihi nedenlerin dışında ülkenin içinde bulunduğu acıklı durum en acil olarak bu ülkeyi odak noktası haline getirmiştir. Fransa, İngiltere ve İtalya’nın uzun yıllar boyunca sömürge toprağı olarak gördüğü ülke, soğuk savaş zamanında da ABD ve SSCB arasında çok ıstırap verici çekişmelere sahne olmuştu.
 
Daha sonraki yıllarda kuraklık Doğu Afrika'yı vururken yiyecek bulamayan halk ölümle burun buruna gelmişti. Ölümler ve kitlesel göçler yaşandı. Türkiye üzerine düşen sorumluluğu gerçekleştirmek için devreye girerek önemli bir hamle yaptı ve yardım seferberliği başlattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyet Somali'yi ziyaret etti. Peşinden CHP lideri Kılıçdaroğlu Somalili mültecilerin yaşadığı Kenya'daki Dadaab kampına gitti. STK'lar, TİKA, Kızılay, Diyanet, DSİ, AFAD gibi devlet kuruluşları projeler üstlendi. Türkiye bir nebze olsun Somali halkının takdirini kazanırken dış politika alanında da prestij kazandı. Türkiye'nin 1993 yılında kapatılan Somali elçiliği yeniden açıldı. Diploması tecrübesi olmayan, ancak insani yardım alanında tecrübeli bir isim büyükelçi olarak atandı. Türk Hava Yollarının direk seferler başlatması ise adeta Somali'yi yeniden dünyaya açtı. TİKA'nın Mogadişu Havaalanı'nı kullanılır hale getirmesinin ardından Türk Hava Yolları da (THY) İstanbul-Mogadişu uçak seferlerini 5 Mart 2012'de başlatarak, Somali'nin dünyayla bağlantısını sağlayan ilk ve tek uluslararası havayolu şirketi oldu.
 
Türkiye artık Doğu Afrika’da ciddi bir aktör. Neo-sömürgecilerin çarkına çomak sokan bir aktör. Davutoğlu’nun tabiriyle “Her taşın altından Türkiye’nin çıkması”, bu güçleri endişelendiriyor. “Biz Somali’ye açılmakla kalmadık, bütün bu havzada entegre bir projemiz var” diyor Davutoğlu. 
 
Türkiye’nin Afrika kıtasında ve özellikle Somali’de hizmete talip olması önemlidir. Somali yaklaşık 3000 km uzunluktaki mükemmel sahili ile Afrika’nın doğu yönündeki çıkış noktasıdır. Arabistan yarımadasına hakim konumu ile de stratejik bir konumdadır. 
 
Ne var ki bu ülkeler kendi körfezlerini kontrol edemiyorlar. Bazı güçler Somali’yi üçe bölerek, Somali’nin 3 bin kilometrelik sahilini de parçalayarak, bu kontrolsüzlüğü daim kılmaya çalışıyorlar.
 
Somalili gençlerin Türkiye üniversitelerinde öğrenim görmelerinin önünün açılması bazı konuların daha sık gündeme gelmesine neden oldu. Kıtada daha önce stratejik çıkarları olduğuna inanmış batılı ülkeler, iki Müslüman ülke arasında gelecek nesillerin de etkileneceği bu durumdan çok rahatsızlık duymalarının dışında, El Şebbiha örgütü de bu eğitim atağını şeriata muhalif hareket olarak görüyor. Hatta Mogadişu şehrinde Türk elçiliğine yapılan saldırıyı da bu anlamda değerlendirmek lazım. Türkiye daha yolun başında bu tür terörist faaliyetlerin hedefi olabileceğine dair öngörü ve tedbirler geliştirmek durumunda. Hem uluslararası hem de yerel bazı odakların Türkiye’nin aldığı bu inisiyatiften rahatsız olmaları çok doğal. Türkiye özelinde bu tarz risklerin olması onun kıtayla ilgili hedeflerinin büyüklüğüyle orantılı. Bu, sadece Türkiye’nin dış siyasetinde yakalayacağı bir başarı olarak da düşünülmemelidir. Somali de bu tarz bir ikili ilişkiye kendi menfaatleri açısından çok önem vermekte. Somali Türkiye’yi esaretten kurtulma vesilesi ve sosyal ve ekonomik atak yapabileceği güvenilir ortak olarak görmekte. Tarihten gelen birçok ortak paylaşım karşılıklı güvenin oluşması için zaten yeterli. Batılı ülkelerdense Türkiye, tüm Afrika ülkeleri için olduğu gibi Somali için de en güvenilir ve birlikte başarının yakalanabileceği gerçekçi partnerdir. 
 
Somali özelinde tüm Afrika ilkelerinde her atak anında ve köklü değişimin yapılmak istendiği zamanlarda radikal grupların ortaya çıkması ve tüm faaliyetlerin bir anda gerilemesi ve askıya alınması tesadüfi değildir. 3000 km’lik sahilinde balıkçılık yapılmayan garip bir ülkedir Somali, çünkü buradaki bazı mezheplere göre balık yemek ve ticaret ürün olarak kullanmak haramdır. Bu tür radikal örgütler her türlü eğitim atağının önünde engel teşkil etmektedirler. Kendilerinin haricinde başka ülkelerin faaliyet göstermelerine engel olmak amacıyla batılı ülkeler bu tür örgütleri hep bir kenarda tutmuş ve gerektiğinde silahlandırmışlardır. 
 
Tüm bu nedenlerden dolayı, Türkiye Somali için tek kurtuluş ve atılım fırsatıdır. Türkiye hiç bir zaman sömürgeci bir ülke olmamıştır. Osmanlı imparatorluğu zamanında da şimdi de gittiği ülkelere hizmet için gitmiştir. Müslüman Somali halkına yardım ve hizmet, Türk İslam birliği için önemli adımlardan biri olacaktır. Önümüzdeki günler iki dost ülkenin birlikte büyük faaliyetler yapacağı güzel günler olacaktır. 
 
Adnan Oktar'ın News + Rescue'de yayınlanan makalesi:
 
PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo