Sayın Adnan Oktar 25 yılı aşkın bir süredir, milliyetçi-mukaddesatçı çizgide eserler vermekte, vatanına, milletine sadık, şuurlu, aydın, dirayetli, Türkiye’mizi 21. yüzyılın lider ülkesi haline getirecek bir neslin yetişmesine çalışmaktadır.
Onun bu vatanperver görüşlerini can-ı gönülden benimseyen ve kendisini "Fahri Başkan"ları ilan etmiş olan Bilim Araştırma Vakfı mensupları da, Sayın Adnan Oktar’ın eserlerinden yararlanarak yurt çapında ve dünyada çok güçlü ve yaygın kültürel faaliyetlerde bulunmaktadırlar.
Sayın Adnan Oktar’ın sayıları 250’yi aşan eserleri, BAV mensuplarının da bu eserlerde tarif edilen çizgideki faaliyetleri halkımızın büyük ilgi ve desteğine, devlet büyüklerimizin de teveccühüne mazhar olmaktadır. Çalışmalarımıza şevk veren, bu çok kıymetli destek ve iştirak her geçen gün artmaktadır.
Buna karşın özellikle materyalist, darwinist, komünist çevreler, bu gelişimden tarifi imkansız bir rahatsızlık duymakta, kendi ifadeleriyle "fikri zeminlerini yok eden" bu çalışmaları etkisiz hale getirebilmek için -içeride ve dışarıda- her yola başvurmaktadırlar. Bu nedenle şimdiye kadar Sayın Adnan Oktar’a sayısız komplo düzenlenmiş, hemen her çeşit iftira atılmış, onu mağdur edebilmek için kamu görevlileri ve yargı mensupları yanıltılmaya ve baskı altına alınmaya çalışılmıştır. Ülkemizin en seçkin fikir adamlarından biri olan, bütün vaktini araştırmalarına ve eserlerini kaleme almakla geçiren Sayın Adnan Oktar, özellikle komünist ve masonik çevrelerin bu hukuksuz girişimleri sonucunda, defalarca gözaltına alınmış, tutuklanmış, hapsedilmiş, suikast girişimleriyle karşılaşmış, akıl hastanesine konulmuş, özetle hemen her türlü hukuksuz uygulamaya maruz bırakılmıştır.
Ancak o, bu çirkin gayretlere karşı hep sabırla karşılık vermiş, "kötülüğü iyilikle uzaklaştırmış", devlete sahip çıkmış, hukuka güvenmiş ve istisnasız her tuzaktan aklanarak çıkmıştır. 25 yılı aşan bu süreçte, en ağır şartlar altındayken bile hiçbir zaman ülkesini ve mücadelesini bırakıp gitmeyi düşünmemiş, tam aksine bu zorluklar onu vatanına, inancına ve davasına daha büyük bir güçle bağlamıştır.
Buradan da anlaşılacağı gibi, ne Sayın Adnan Oktar, ne de BAV camiası mensupları bu gibi zorluklardan, karanlık çevrelerin iftiraları sebebiyle tutuklanmaktan, hapsedilmekten ya da bunun da ötesindeki saldırılardan çekinmezler. Böyle bir endişeyle, canları gibi sevdikleri ülkelerini ve onu yüceltmek için yürüttükleri fikri mücadeleyi bırakmazlar. 25 yıldır nasıl hareket etmişlerse, bundan sonra da öyle devam ederler.
Buna karşın, son günlerde BAV davasında yapılan bir başvuru üzerine kimi basın organlarında bu gerçeği bilmeyen ya da anlamayan yorumların yapıldığı görülmüştür. Bir müşteki avukatı, BAV davası dosyasına verdiği dilekçede "Sayın Adnan Oktar’ın yurt dışına kaçacağı yönünde duyumlar aldığı"nı öne sürmüş, buradan hareketle "BAV Fahri Başkanı Sayın Adnan Oktar’ın tutuklanmasını ve kendisi hakkında yurt dışına çıkış yasağı getirilmesini" talep etmiştir. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 19.06.2007 tarihinde dosyaya sunduğu mütalaasında "suç vasfı ve delil durumuna göre yurt dışı yasağı ve tevkife gerek bulunmadığı mütalaa olunur" şeklinde görüş bildirmiştir. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 20 Haziran 2007 Çarşamba günü verilen kararda da tutuklanma talebi reddedilmiş ancak Sayın Adnan Oktar hakkında yurt dışına çıkış yasağı getirilmesi talebi kabul edilmiştir.
Bu bir mahkeme kararıdır. Mahkemenin bu kararı ile ilgili olarak gereken yargı yollarına başvurulacaktır.
Ancak burada, müşteki vekili tarafından dosyaya sunulan kötü niyetli talebin (ve onunla eş zamanlı yürütülen yayın kampanyasının) amacını tahlil etmekte yarar vardır. Bu başvurunun amacı kamuoyunda sansasyon uyandırmak, Sayın Adnan Oktar’ı ve BAV mensuplarını suçlu gibi göstermek ve esas olarak bu yolla yargı üzerinde baskı meydana getirmektir. Nitekim talebi takip eden günlerde belli medya grupları tarafından yargıya baskı mahiyetinde yayınlar yapılmıştır.
Bu kötü niyetli başvuru ve yayınlardaki iddialarla ilgili olarak aşağıdaki hususları kamuoyunun dikkatine sunuyoruz:
1. BAV Fahri Başkanı Sayın Adnan Oktar 52 yaşındadır, bugüne kadar hiç pasaport almamış, hiç yurt dışına çıkmamış ve pasaport almak için herhangi bir başvuruda dahi bulunmamıştır. Kendisinin hali hazırda da hiçbir şekilde yurt dışına çıkma düşüncesi ya da hazırlığı yoktur.
2. Seyahat özgürlüğü, gerek uluslararası sözleşmeler ve gerekse Anayasal normlarla güvence altına alınmış temel insan hakları arasında yer almaktadır. Böyle temel bir hakkın kısıtlanması için duyum iddiasından fazla kanıtlara ve delillere ihtiyaç vardır. "Kaçma" şüphesinin somut delillerle ispatlanması gerekmektedir. Yargıtay içtihatlarına ve doktrine göre bu somut deliller şunlardır:
- Kişinin pasaport alması,
- Vize başvurusunda bulunması,
- Yurtdışı vasıtaları için bilet alması,
- Yurtdışına gideceğini beyan etmesi,
- Evini terk etmesi,
- Yanında yüksek miktarda döviz bulunması,
- Sahte isim ve kimlik kullanması
Elbette Sayın Adnan Oktar’ın durumunda bunların hiçbiri söz konusu değildir. Kendisi bugüne kadar bir kez dahi yurtdışına çıkmamıştır. Hiç pasaport çıkartmamıştır. Yurtdışına çıkmak için herhangi bir resmi başvuru yapmamıştır. Ne pasaport ne de vize başvurusunda bulunmamıştır. Yurtdışı uçak bileti gibi uluslar arası seyahat girişimleri de olmamıştır. Tüm bunların yanısara yurtdışına gideceğini de hiçbir zaman söylememiştir. Aksine Türkiye’den ayrılmayacağı yönünde çok fazla beyanat vermiştir.
Dolayısıyla ortada Sayın Adnan Oktar’ın yurtdışına çıkacağına veya çıkma hazırlığı yaptığına ilişkin hiçbir kanıt, belge, emare, iz, belirti bulunmamaktadır. Böyle bir belirti yokken, "Ben Adnan Oktar’ın yurtdışına kaçacağına dair duyum aldım" diyerek yurdışına çıkış yasağı talebinde bulunulması kötü niyetli ve hukuka aykırıdır.
3. BAV davası yaklaşık 8 yıldır devam etmektedir. BAV Fahri Başkanı Sayın Adnan Oktar mahkemelerin tüm çağrılarına uymuştur. Nitekim davayı bugüne kadar gören 7 ayrı mahkemenin hiç biri böyle bir karar almaya gerek görmemiştir.
4. Nitekim İstanbul DGM Başsavcılığı tarafından davanın daha ilk celsesinde Sayın Adnan Oktar’ın tahliyesi talep edilmiş, yine İstanbul 1 Devlet Güvenlik Mahkemesi kendisini 4 Ağustos 2000 tarihinde tahliye etmiş ve tutuksuz yargılanmasına karar vermiştir. Tahliye kararının üzerinden geçen 7 yıl boyunca böyle bir tedbire gerek görülmemiştir.
5. Ayrıca İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve ana davanın devamı niteliğinde olan 2006/26 E. Sayılı davada BAV Fahri Başkanı Sayın Adnan Oktar’ı da kapsayacak şekilde, tüm suçlamaların geçersiz olduğunu ortaya koyan bir beraat kararı verilmiş, karar kesinleşmiştir. Bu beraat kararı, tutuklama ya da yurt dışına çıkış yasağı gibi tedbirlerin alınmasını gerektiren kuvvetli suç şüphesinin bulunmadığını ortaya koymaktadır.
6. Bu dosyada mahkeme, dosyanın bir bölümünü Yargıtay’daki reddi hakim taleplerinin karara bağlanması için Yargıtay 8. Ceza Dairesi’ne iade etmiştir. Dolayısıyla dosyada henüz karara bağlanmamış red talepleri bulunduğundan, CMK 29. Maddesine göre öncelikle bu eksikliğin giderilmesi gerekmektedir. Yargıtay’ca bu konu çözümlenmeden önce yapılan tüm işlemler ve alınan tüm kararlar (yurt dışına çıkış yasağı kararı da dahil olmak üzere) "yok hükmünde"dir.
7. Bu dosyada müşteki vekilinin talep ettiği gibi yurt dışına çıkış yasağı getirilmesi gerekli olsaydı, bu kararın sadece Sayın Adnan Oktar hakkında değil, bu tedbirin kendisiyle birlikte yargılanan diğer BAV mensupları hakkında da talep edilmesi gerekirdi. Bu sınırlamanın sadece Sayın Adnan Oktar bakımından talep edilmiş olması, talebin arkasındaki kötü niyetin bir göstergesidir.
8. 8 yıldır tutuksuz yargılanmakta olan ve istediği her an yurt dışına çıkma imkanı bulunan Sayın Adnan Oktar’ın yıllardır Türkiye’de bulunması kendisinin böyle bir düşüncesi olmadığının en açık göstergesidir. Bunun yanında Sayın Adnan Oktar bu konudaki tavrını çok daha önceki tarihlerde basına yansıyan röportajlarında defalarca ifade etmiş ve hangi şart altında olursa olsun ülkesinde kalacağını, yargı kararlarına saygılı olacağını, fikri mücadelesi sebebiyle maruz kaldığı mağduriyetlerin ise kendisine sadece şeref vereceğini defalarca ifade etmiştir. Sayın Adnan Oktar’ın 24.05.2007 tarihinde Objektif Programının yapımcısı Kadir Çelik ile yapmış olduğu röportajdaki "Evvel Allah, aslanlar gibi vatanımdayım. Hiçbir güç beni buradan çıkaramaz, Allah’ın izniyle. Öyle hapis mapis falan bunlardan da hiçbir şekilde etkilenmem. Boşa seviniyor böyle diyenler… Yani öyle bir şeyden çekinmem ben. Arkadaşlarım da gocunmaz. Ben vatanımı hiçbir şekilde terk etmem. Benim toprağım, kendi kardeşlerim, kendi arkadaşlarım. Onu düşünenler boşa düşünüyorlar. Yani boş bir ümit içindeler" şeklindeki açıklamaları bu gerçeğin en açık ifadesidir.
9. Tüm bu nedenlerle, bahsi geçen avukat tarafından yapılan yurtdışına çıkış yasağı talebi son derece kötü niyetli ve kamuoyunda ajitasyon uyandırmaya yönelik bir taleptir. Nitekim bu amaç kısmen gerçekleşmiş, gelişmeler "malum medya" tarafından geniş biçimde suistimal edilmiştir. Bahsi geçen avukatın, hiçbir dayanağı olmadan, Sayın Adnan Oktar hakkında "yurtdışına kaçacağına ilişkin duyumlar aldım" şeklinde iftira mahiyetinde beyanda bulunmuş olması sebebiyle kendisi aleyhinde hukuki ve cezai süreç işletilecektir.
10. BAV Fahri Başkanı Sayın Adnan Oktar ve BAV Camiası, milli menfaatlerimiz doğrultusunda, milliyetçi–mukaddesatçı çizgideki, yasal kültürel faaliyetlerini bütün güçleriyle devam ettirmek kararlılığındadır. BAV camiası; Ermeni Soykırımı iddialarını çürütmek, üniter devletin önemini anlatmak, vatanımızı bölmek için güneydoğumuzda başlatılan komünist ayaklanmayla ve bunun doğurduğu terör belasıyla fikren mücadele etmek, bu konuda Silahlı Kuvvetlerimize maddi-manevi yardımda bulunulmasını sağlamak gibi (vaktimizi, imkânlarımızı ve emeğimizi harcamaktan gurur duyduğumuz) çabalarına devam edecektir.
Bu faaliyetlerden rahatsız olan çevrelerin yargıyı yanıltmak, yargıyı baskı altına almak ve bu yollarla Sayın Adnan Oktar’ı ve BAV mensuplarını mağdur etmek için yaptıkları girişimleri ise (bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da) Türk Yargısının bertaraf edeceğinden eminiz.
Sonuç olarak bu yayınları yapanlar bilmelidirler ki:
Sayın Adnan Oktar 25 yılı aşkın bir süredir kendi vatanında yiğitçe ve mertçe sürdürdüğü fikri mücadelesini bundan sonra da yine kendi vatanında, kahramanca sürdürecektir.
Onun fikri mücadelesine fikirle karşılık veremeyenlerin oyunları, tuzakları ve bunlardan doğabilecek mağduriyetler Sayın Adnan Oktar için ancak şevk vesilesi olacaktır.
Kendisinin herhangi bir endişeyle yurt dışına kaçacağını iddia edenler (daha doğrusu bunu umut edenler) Sayın Adnan Oktar’ı hiç tanıyamamış kişilerdir.
Değerli kamuoyunun bilgilerine sunulur...
Bilim Araştırma Vakfı
Mütevelli Heyeti Başkanı
Tarkan Yavaş