Bakteriler, ana DNA parçalarına (kromozomlara) ek olarak plasmid denilen küçük bir DNA molekülünü de içerirler. Plasmid, mikrobiyolojide birçok bakteri türünde bulunan ve kromozomların dışında yer alan genetik maddedir. Ayrıca plasmid, bakteri için temel önemi olmayan (evrimcilere göre seçici yarar sağlayan) yuvarlak bir DNA molekülüdür. Plasmid DNA'nın bu yuvarlak biçimi, bakteriden içeri veya dışarı oldukça kolay girip çıkabilmesini sağlar. Plasmidlerin bu özelliği DNA birleştirme araştırmalarına yol açmıştır.
Plasmid transferi de bilim adamlarının DNA birleştirmek amacıyla bulduğu tekniklerden biridir. Yeniden birleştirilen (rekombinant) DNA'lar araştırması, üzerinde çalışma yapılabilecek büyük miktarlarda gen elde etmek amacıyla, değişik organizmaların DNA'larının birleştirilmesi ile yapılır. Bu tekniği kullanan bilim adamının amacı, çalışmak için belirli genlerden bol miktarda elde etmektir. Birçok biyolog bu yönteme biyoloji araştırmaları için bulunmuş en değerli araçlardan biri gözüyle bakar.185
Bu konu ile ilgili olarak verilen örneklerden biri, bakterilerin antibiyotik direnci özelliğidir. Geçmiş jenerasyonlardaki dirençli bakterilerin genleri, diğer bakterilere "plasmid"ler aracılığıyla taşınır. Direnç genleri çoğunlukla küçük DNA halkacıkları olan plasmidlerde kodlu bulunur. Dirençsiz bir bakteri bu şekilde edindiği bir direnç genini kolaylıkla kendi DNA molekülleri arasına dahil edebilir. Bu sayede tek bir dirençli bakteriden bile çok kısa bir süre içinde dirençli bir bakteri kolonisi ortaya çıkabilir. Ancak bu mekanizmanın evrime delil olabilecek hiçbir yönü yoktur, çünkü bakterilere direnç sağlayan genler, mutasyonlar sonucunda sonradan oluşmamaktadır. Sadece, zaten var olan genlerin bakteriler arasında aktarılması söz konusudur. (bkz. Antibiyotik direnci)
185. Mahlon B. Hoagland, Hayatın Kökleri, Tübitak, Ankara, 1998, ss.78-79.