
Oysa Müslümanın böyle olaylara olan bakış açısı tamamen farklıdır. Dışarıdan, yüzeysel bir gözle bakıldığında aksilik gibi görünen tüm olayları Allah'ın kaderde yarattığını, daha kendisi doğmadan kaderinde o yaşayacağı olayın en ince ayrıntısına kadar planlandığını bilir. Allah her insanın karşısına çıkan olayları, o kişi için özel olarak yaratmakta, onun sabrını, tahammül gücünü, tevekkülünü ve zor anlarda Kuran ahlakına uygun bir tutum gösterip göstermeyeceğini denemektedir. Bunu bilen Müslüman, o olayın kaderinde yaratıldığını bilir ve hayırlı yönleri görmeye çalışır. Her ne kadar her olayın sebebi başka olaylar gibi görünse de, aslında tümü Allah'ın kontrolünde işlemektedir. İşte burada müminin göstereceği ahlakın, cahiliye ahlakından farkı ortaya çıkmaktadır. Mümin böyle olaylar karşısında gerilip, sinirlenmez, fiziksel olarak zorlandığı olaylar ile karşılaşsa bile, Allah'ın yarattığını bildiği için, Allah'a güvenir, daima en güzel tepkiyi, en güzel cevabı verir, kalbi daima mutmain ve huzurludur. Olaylardaki hayır ve hikmetleri düşünüp, Allah'ın kendisinden en razı olacağı, en beğeneceği ahlakı göstermeye gayret eder. Allah, Kuran'ın bir ayetinde Müslümanın öfkesini Allah rızası için yendiğini şöyle bildirmektedir:
Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. (Al-i İmran Suresi, 134)