Allah (cc) korkusu, müminin imanını, şevkini, Allah (cc)'a olan sevgi ve saygısını coşturan bir duygudur. Kişiyi Allah (cc)'ın razı olmayacağı bir tavır içine girmekten sakındıran, nefsinin taşkınlıklarını, sınır tanımaz kötülüklerini dizginleyen, sürekli iyilik yönünde harekete geçiren bir korkudur.
Bu korku mümini Allah (cc)'ın azabından uzaklaştıran, Allah (cc)'ın rızasına, rahmetine ve cennetine yaklaştıran, bundan dolayı da çok büyük bir manevi haz içeren bir korkudur. Mümini Allah (cc)'ın sınırlarını korumada, Allah (cc)'ın rızasını aramada son derece yüksek bir şuura, uyanıklığa ve titizliğe iletir. Sonuçta müminin dünyadaki bu korkusu, onu kıyamet gününün korkusundan ve cehennemdeki ebedi korku ve dehşetten kurtaracaktır. Bir ayette şöyle buyrulur:
"... Artık bunların ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır." (Bakara Suresi, 274)
Allah (cc)'ın tehdidinden ve azabından korkan müminler, O'nun emir ve hükümlerine son derece titizlikle uydukları için, Allah (cc)'ın beğendiği üstün bir ahlaka sahip olurlar. Mütevazi, hoşgörülü, ince düşünceli, fedakar, aklı ve şuuru açık, Allah (cc)'ın yaratmasındaki üstünlükleri en güzel biçimde takdir edebilen, yüksek bilince ve büyük bir duyarlılığa sahip ideal bir yapı geliştirirler. Kısaca Allah (cc) korkusu müminleri ruhen zenginleştiren, onları cennete layık bir duyarlılığa eriştiren, son derece ince hikmetlerle donatılmış asil bir duygudur; ebedi mükafat ve mutluluğun anahtarıdır.
Allah (cc)'ı Kuran'da tanıtıldığı gibi tanıyan ve samimi olarak O'nun sıfatları hakkında düşünen bir mümin en başta Allah (cc)'ın bizzat Kendisi'nden, üstün ve şerefli makamından içi ürpererek korkmaya başlar. Allah (cc)'ın heybet ve azametinden, sonsuz kudret ve üstünlüğünden ötürü, O'nun zatına karşı son derece saygı ve hayranlık dolu bir korku besler. Bu korku, Allah (cc)'ın üstün ve yüce makamının bilincinde olan müminin kalbinde doğal olarak oluşan bir korkudur. Bu korkunun derecesi kişinin imanının ve tefekkürünün derinliği derecesinde artar. Bu saygı dolu korku Kuran'da "haşyet" olarak da tanımlanır.
Allah (cc) sonsuz güç sahibidir, sonsuz bir ilme ve sonsuz bir akla sahiptir, dilediğini dilediği gibi yapar; Kendisi yaptığından sorulmaz, fakat O, insanları yaptıklarından sorguya çekecektir. Rabbimiz alemlerden müstağnidir, hiç kimseye ihtiyacı yoktur, fakat tüm varlıklar O'na muhtaçtır. Herkesi ve herşeyi yoktan var eden ve her an varlıkta tutan Allah (cc)'tır; herşeyin ve herkesin sahibi O'dur, dilerse herkesi yok edip yerine başkalarını yaratabilir. Hiçbir şeyi unutmaz; Allah (cc) bir şeyi diledi mi ona "Ol" der ve olur, O'na hiçbir şey güç gelmez. Tüm bu sonsuz üstünlüklerin sahibi olan Allah (cc)'a karşı değil isyankar bir tavır almak, O'nu unutarak bir an geçirmek bile şuurlu bir insanın cesaret edebileceği bir şey değildir.
Allah (cc)'ın kudretini gereği gibi takdir eden bir insan Allah (cc)'tan saygıyla sakınır ve O'nun azametinden korkuya kapılır. Mümin Allah (cc)'ın büyüklüğünü, azametini, kudretini bildiği gibi "İntikam alan", "Kahreden", "Azap veren", "Zillete düşüren" sıfatlarını da bilir. Allah (cc)'ın rızasına ters düşen bir tavır ya da konuşmanın karşılıksız kalmayacağını bilir. Allah (cc)'ın her an herşeyden haberdar olduğunu, her yeri sarıp kuşattığını, kendisine şah damarından yakın olduğunu bilerek hareket eder.
İşte Allah (cc) müminin bu güzel tavrına karşılık onu dünyada ve ahirette ebediyen rahmeti, rızası ve cennetiyle ödüllendirir:
"Rabbin makamından korkan kimse için ise iki cennet vardır. " (Rahman Suresi, 46)
İçli ve derin bir Allah (cc) sevgisine sahip olan müminler bu sevgiyi besleyen en önemli duygunun yine içli, derin ve saygı dolu bir korku olduğunu gayet iyi bilirler. Allah (cc) sevgisinin tarifsiz manevi hazzını tadan müminler, Allah (cc)'a karşı bir hata ya da kusur işleyerek Allah (cc)`ın hoşnutluğunu, rahmetini ve cennetini kaybetmekten çok korkarlar.