HZ. MEHDİ (AS)’IN SAKALININ OLMAYACAĞI VE
PEYGAMBERİMİZ (SAV)’İN HADİSTE BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİ’NİN
İSMİNİ MÜJDELEDİĞİ İDDİASI DOĞRU DEĞİLDİR
Bazı Nur talebelerinin Mehdiyet konusunda savundukları yanlış bilgilerden biri de, Peygamberimiz (sav)’in hadis-i şerifinde Bediüzzaman Hazretleri’nden bizzat ismiyle bahsettiği ve Mehdi (as)’ın sakalsız olacağını söylediği iddiasıdır.
MEHMET ALİ KAYA’NIN HZ. MEHDİ (AS)’IN SAKALSIZ OLACAĞI YÖNÜNDEKİ YANLIŞ YORUMU:
"Mehdi’nin sakallı olacağı doğrudur; ama AHİR ZAMANDA GELECEK OLAN “MEHDİ-İ AZAMIN” SAKALLI OLACAĞI KESİN DEĞİLDİR... Ancak “Mehdi-i Azam” ve “Deccal ve Süfyan’a” karşı mücadele eden “Zat-ı Nurani” hakkında farklı hadisler vardır ki özel olarak O’na işaret etmektedir. Bu hadislerden en önemlisi “Said fitnelerden uzak duran kişidir. Fitnelere maruz kalır da sabreder. Ona müjdeler olsun, onu bu hale düşürenlere de yazıklar olsun” (Fethu’l-Kebîr, 1:315; Hilyetu’l-Evliya’dan naklen Ramuzu’l-Hadis, 105; Feyzü’l-Kadir, 2:377 Hadis No: 2081) hadisidir. Bu hadiste geçen “Vâhâ” (FEVAHEN) kelimesini İslam bilginleri “yüzü açık ve sakalı yok” manasına geldiğini söylerler. Ramuz’da bu konuda açıklamalar vardır. Bu hadisin izahı ve kaynakları (Şaban Döğen, Mehdi ve Deccal, Gençlik Yayınları, 2001, s. 158) bu kitapta da vardır.” (Mehmet Ali Kaya, Asırların Rehberleri Mücedditler, sf. 263)
MEHMET ALİ KAYA’NIN HADİS-İ ŞERİFİ YANLIŞ TERCÜMESİ:
“Peygamberimiz (asm), “İnne’s-Saide limen cünnibe’l-fiten. İnne’s-Saide limen cünnibe’l-fiten. İnne’s-Saide limen cünnibe’l-fiten. Fe-vahen sümme vaha” yani “Said, fitnelere maruz kalan ve korunan kimsedir. Fitnelere maruz kalır da sabreder. O, SAKALSIZ VE ZAYIF ADAM.” buyurarak Mehdi’nin şahsını tarif etmiştir.” (Asırların Rehberleri Mücedditler, sf. 225)
MEHMET ALİ KAYA VE DİĞER BAZI NUR TALEBELERİNİN BU HADİSLE İLGİLİ 2 TEMEL YANILGISI VARDIR:
Tüm İslam alemi bilmektedir ki, Mehdi (as)’ın en önemli fiziki alametlerinden biri sakallı olmasıdır. Hadislerde Hz. Mehdi (as)’ın sakallı olacağı bildirilmiş, hatta sakalının renginden şekline kadar konuyla ilgili çok kapsamlı bilgi verilmiştir. Peygamberimiz (sav)’in hadiste Bediüzzaman Hazretleri’nin ismini müjdelediği de doğru değildir. Söz konusu hadis, sahih hadis kitabı Kütübü Sitte’nin “Fitneler, hevalar ve ihtilaflar” bölümü”nde, “fitnede sabır” başlığı altında yer almaktadır. Ve bu, kardeşlerimizin iddia ettiği gibi Bediüzzaman Hazretleri’ne değil, tüm Müslümanlara hitap eden bir hadistir. Hadiste Mehdi (as)’ın sakalıyla ilgili bir konudan ise HİÇ BAHSEDİLMEMEKTEDİR!
“HZ. MEHDİ (AS)’IN SAKALI OLMAYACAĞI” İDDİASINA SÖZDE DELİL GÖSTERİLEN HADİS, “SÜNEN-İ EBU DAVUD” HADİS KİTABINDA ŞU ŞEKİLDE GEÇMEKTEDİR:
Mikdad b. el Esved (ra) şöyle demiştir: Allah’a yemin ederim ki Resulullah (sav)’i şöyle söylerken işittim: “Şüphesiz Mesud kişi fitnelerden uzak kalandır. Şüphesiz Mesud kişi fitnelerden uzak kalandır. Şüphesiz Mesud kişi fitnelerden uzak kalan, bir belaya uğradığında sabredendir. (Fitneye katılana) vah yazık!” [Ebu Davud, Fiten 2, (4263).]
EBU DAVUD’UN HADİS AÇIKLAMASI:
Hadis-i şerif fitnelerden uzak kalan, fitneye veya bir belaya düçar olup da sabreden kişinin mesud olduğunu beyan etmektedir. Tabi bu saadet aslında ahiret saadetidir. Ama bu durumdaki kişi, aynı zamanda dünyada da mesuddur.
HADİSİN ARAPÇASI ŞU ŞEKİLDEDİR:
“İnne’s-Saide lemen cünnibe’l-fiten. İnne’s-Saide lemen cünnibe’l-fiten. İnne’s-Saide lemen cünnibe’l-fiten. Fe-vahen...”
İNNE’S-SAİDE-LEMEN = SAİD OLAN, BAHTİYAR OLAN, MUTLU OLAN O KİMSEDİR Kİ
Hadisin başındaki “bahtiyar odur ki – innessaide lemen” ifadesi “bahtiyar olan, said olan, mutlu olan o kimsedir ki” anlamındadır ve ismi “SAİD” olan bir kimseden değil, “fitne zamanında hangi tavırda bulunan kişinin mutlu, yani said olacağı”ndan bahsedilmektedir.
Peygamber Efendimiz (sav) bu hadis-i şerifte, Müslümanlara fitneden kaçınma, fitneye iştirak etmeme ve sabırlı olma tavsiyesinde bulunmakta ve böyle davranan kişiyi övmektedir. Dolayısıyla burada Said Nursi Hazretleri’nden bahsedildiği iddiası doğru değildir.
Söz konusu Nur talebesi kardeşlerimiz tüm Müslümanlara hitap olan bir hadiste geçen “Said” kelimesini Bediüzzaman Hazretleri’nin ismi olarak hadiste yer aldığını iddia etmektedir. Bu hem mantık dışı hem de samimiyetten uzak bir açıklamadır. Peygamberimiz (sav)’in çok sayıda hadisinde insan ismi olarak kullanılan kelimeler defalarca geçmektedir. Ama hiç kimse “burada halim kelimesi geçiyor o zaman filanca şahıstan bahsedildi”, “hadiste kamil ifadesi var ismi Kamil olan şu zata işaret ediliyor” iddiasında bulunmamaktadır. Nasıl ki hadislerde geçen, “kerim, kerem, salih, kamil, halim, veli” gibi kelimeler bir şahsa işaret etmiyorsa bu hadiste geçen “said” kelimesi de Bediüzzaman Hazretleri’ne işaret etmemektedir.
Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Halim olan zelle sahibidir, hakim olan tecrübe sahibidir." Tirmizi, Birr 86, (2034)
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri şöyle ferman buyurdu: "Kim benim Veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim.” Buhari, Rikak 38
“…Yarabbi, o kişi, senden başka ilah olmayıp sadece senin ilah olduğuna, Muhammed’in senin kulun ve elçin olduğuna şehadet ederdi, sen onu (bizden) daha iyi bilirsin. Ey Allahım, eğer o Muhsin ise ona yapacağın ihsanı artır….” Muvatta, Cenaiz 17, (228).
HİÇBİR ARAPÇA VE İSLAMİ KAYNAKTA, “FE-VAHEN VE EL VEHYU”
KELİMESİNİN ANLAMI SAKALSIZ DEĞİLDİR
SÜNEN-İ DAVUD’DA “FE-VAHEN” KELİMESİ AÇIKLANIRKEN SAKAL İFADESİNDEN HİÇBİR ŞEKİLDE BAHSEDİLMEZ:Hadisin sonunda yer alan “Fe-vahen” ifadesi Mehmet Ali Kaya ve bazı Nur talebeleri tarafından, “yüzü açık ve sakalı yok” anlamında kullanılmaktadır. Oysa hadiste geçen FE-VAHEN kelimesi, hem mana olarak hem de konu akışı olarak böyle bir anlam taşımamaktadır.
EBU DAVUD “FE-VAHEN” İFADESİNİ AÇIKLAMASI
Hadisin sonundaki “yazık vah vah” diye terceme ettiğimiz, "لِمَنْ" kelimesi iki manada kullanılır:
Avnü’l Mabud müellifi ... başındaki “Lam” harfini fetha okumanın da "لَمَنْ" kelimesini teaccüb manasında almaya engel teşkil etmeyeceğini söyler.
Ramuz’el Hadis’te söz konusu hadisin yanında yer alan şerhte, hadiste geçen VAHEN kelimesinin DEĞİL, bu kelimenin de kökünü oluşturan olan “V-H-Y” FİİLİNDEN TÜREYEN DİĞER KELİME VE FİİLLERİN KULLANIMLARI hakkında bilgi verilmektedir.
V-H-Y (vehâ okunur) kök fiili esas olarak “yırtılmak, ayrılmak, sökülmek, yarılmak, parçalanmak, delinmek” gibi anlamlara gelir.
Bu anlamla bağlantılı olarak “veha essehab - bulut yırtıldı” dendiğinde şiddetli yağmur yağması, “vehiyye” dendiğinde (kesilecek olduğu için) kurbanlık deve anlaşılır. Bu şerhte ise kelimenin 9 farklı anlamına yer verilmiştir. Bu anlamlar arasında; yarık, parça, delik, elbisede delik olması, elbisenin ipinin sarkması, su kabının bağının sarkması, şiddetli yağmur, ahmak, ahmaklık yapan insan, sakalı düşmüş, inci, kurbanlık deve (veya zayıf deve) gibi anlamlar bulunmaktadır. VE BU ANLAMLARIN HİÇBİRİNİN SÖZ KONUSU HADİSLE BİR BAĞLANTISI YOKTUR. Hadiste yer alan “vahen” ifadesini gerçek ve orijinal anlamıyla kullanmayıp, konuyla hiçbir ilgisi olmadığı halde “v-h-y” kökünden türeyen birbirinden farklı tanım ve terimlerden rastgele herhangi birini seçerek kullanmak elbette samimi bir tutum değildir. Eğer bu şekilde bir uygulama yapılacaksa o zaman kelimenin “ŞİDDETLİ YAĞMUR, İNCİ, KURBANLIK DEVE, DELİK, AHMAK” gibi diğer anlamlarını KULLANMAMAK İÇİN HİÇBİR SEBEP YOKTUR. Ancak hem Arapça dilbilgisi hem hadisin anlamı hem konunun akışı BÖYLE BİR UYGULAMAYI İMKANSIZ KILMIŞTIR.
Başta Ebu Davud olmak üzere tüm büyük İslam alimlerinin açıkladığı gibi “Vahen” kelimesi iki anlamda kullanılmaktadır. Bir; fitnelere sabreden kimsenin güzel ahlakını ve kazandığı güzel makamı vurgulamak için “ne mutlu ona” anlamında. İki; fitne zamanında sabır gösteremeyen kişinin içine düştüğü durumu ifade edebilmek için “vah vah yazık” anlamında.
Dolayısıyla, “Ramuz’el Hadis’te hadise sakalsız manası verilmiştir” ifadesi doğru bir ifade değildir. Ramuz’el Hadis’te, hadisin sakalla ve Bediüzzaman Hazretleri’nin şahsıyla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.
Hadisin Ramuz’el Hadis’te Yer Alan Tercümesi
Hadisin Ramuz’el Hadis’te Yer Alan Arapçası
SAYFANIN YANINDA YER ALAN “EL VEHYU” KELİMESİNİN FARKLI ANLAMLARI
“EL-VEHYU” KELİMESİNİN BU SAYFADA YER ALAN ÇEŞİTLİ ANLAMLARI
1 - اَلوَهيُ : اَلشَّقُّ وَ اَلخرْقُ
Okunuşu: Elvehyu + vehy : Eşşakku ve'lharku
Eşşakku: Yarık, parça, delik
Ve: Ve
Elharku: Delik, parça, yarık
2 - يُقاَلُ فيِ اَلثَّوْبِ وَهْيٌ اَي شَقٌّ / شَقَّ وَ رَخاَ اَلْحَبْلُ
Elbisede vehy vardır denilir. Yani yarık, yırtık, delik vardır ve ip sakmaktadır
Okunuşu: Yukalu fis'sevbi vehyun ey şakkun/ şakka ve raha'lhablu
Yukalu: Denilir
fis'sevbi: Elbisede
vehyun: vehy vardır
ey: yani
şakkun / şakka: (şak vardır) yarık, delik, parça. / yarıldı, delindi, parçalandı
ve: ve
raha'lhablu: İp sarktı
3 - يُقاَلُ وَهِيَ اَلسِّقاَءُ اِذا اسْتَرَخا رِباَطُهُ
Bağı (ipi) sarktığı zaman kırbaya "vehiyes'sikau" denilir
Okunuşu: Yukalu vehiyes'sikau iza'steraha ribatuhu
Yukalu: Denilir
"vehiyes'sikau" denir
Essikau: Kırba (Bir çeşit su kabı deriden yapılmış)
iza'sterha ribatuhu: Bağı (ipi) sarktığı zaman
4 - وَ شِدَةُ مَطَرٍ
Ve şiddetli yağmur
Okunuşu: Ve şiddetu matarin
Ve: Ve
Şiddetu: Şiddetli, kuvvetli
Matarin: Yağmur
5 - اَحْمَقُوَ
Okunuşu: Ve ahmaku
Ve: ve
Ahmaku: Ahmak anlamına gelir
6 - اَلرَّجُلُ " اِذا اَحْمَقَ يُقاَلُ " وَهِيَ
Adam ahmaklık yaptığı zaman "vehiyer'raculu" denilir
Okunuşu: Yukalu "vehiyer'raculu" iza ahmaka
Yukalu: Denilir
"vehiyer'raculu" denilir
iza ahmaka: Ahmaklık yaptığı zaman
vehiyer'raculu : Adam ahmaklık yaptı
7 - وَ سُقوُطُ الّلِحْيَةِ
Sakalın düşmesi
Okunuşu: Ve sukutul'lıhyeti
Ve: Ve
Sukut: Düşme
Ellıhyeti: Sakal
8 - وَ الْوَهِيَّةُ اَلدُّرُّ
Vehiyye, inci demektir
Okunuşu: Ve'lvehiyyetud'durru
Ve: Ve
Elvehiyyetu: vehiyye
Eddurru: İnci
9 - مِنْ اَلإبِلِ وَ بِمَعْنَى اَلضَعِيفِ وَهْيٌ
Okunuşu: Vehyun minel'ibili ve bimanad'daifi
Not: Metinde
هَدْيٌ مِنْ اَلإبِلِ وَ بِمَعْنَى اَلضَعِيفِوَ
Okunuşu: Ve hedyun minel'ibili ve bimanad'daifi yazılmış.
Eğer bunun doğru yazıldığı kabul edilirse "kurbanlık deve" demektir.
Diğer mana kabul edilirse zayıf deve anlamında olur.
Ve: Ve
Bimana: Manasında
Eddaifi: Zayıf
Görüldüğü gibi hadisin yanındaki şerhte, HADİSTE GEÇEN VAHEN KELİMESİNİN DEĞİL, EL-VEHYU KELİMESİNİN 9 AYRI ANLAMINA YER VERİLMİŞTİR. BU ANLAMLARIN HİÇBİRİNİN HADİSTE GEÇEN MANAYLA BİR İLGİSİ YOKTUR. BU SEBEPLE HADİSTE GEÇEN VAHEN KELİMESİ YERİNE KULLANILMASI DA MÜMKÜN DEĞİLDİR.
LEVAMİ’DE HADİSİN ŞERHİNDE HERHANGİ BİR ŞEKİLDE SAKALDAN BAHSEDİLMEMEKTEDİR
Aşağıda yer alan Ahmet Ziyaeddin Nakşibendi Gümüşhanevi Hazretleri’nin Ramuz’ul Hadis’in şerhi olan aynı zamanda “Levamiü'l-ukul min şerhi ramuzi'l-ehâdîs” olarak da bilinen “Şerhu Ramuzül ehadis” adlı eserinin 1. cildinin 652. sayfasında, BÖYLE BİR İFADENİN VAR OLMADIĞI AÇIKÇA GÖRÜLMEKTEDİR!
SORULARLA RİSALE SİTESİNİN, “TEZKİRE-İ KURTUBÎ’DE DE AYNI MÂNÂYA YER VERİLİR” İDDİASI DOĞRU DEĞİLDİR!
Tezkire-i Kurtubi adlı eserde, iddia edildiği gibi sakalla ilgili hiçbir yorum veya açıklama yoktur!
Tezkire-i Kurtubi’de hadis şu şekilde açıklanmıştır:
Bir kimse fitneye tutulur da sabrederse, ne mutlu ona buyurmuşlardır.
Hadisin izahı: Fitne çıktığı zaman, bir kimse fitneye karışmaz, evinden dışarı çıkmaz, fitneden uzak kalırsa; en mutlu, en uğurlu, en meymenetli kimse odur. Fitneden kaçınmakla beraber bir kimse de fitneye yakalanır da, fitneciler ona eza, cefa ederler, o kimse de onların zulümlerine sabreder, ezalarına tahammül ederse, bundan hasıl olacak olan ecir o kimse için büyük seadettir. Ne mutlu öyle olan kimseye.
Alleme Aliyyü’l-Karî’nin Mirkatü’l-Mefatih adlı eseri, Mişkatu'l Mesabih adlı eserin şerhidir. Her iki eserde de söz konusu hadis yer almaktadır, ancak hiçbirinde bazı Nur talebesi kardeşlerimizin iddia ettiği gibi bir anlam veya yorum yer almamaktadır.
Mişkatu'l Mesabih’de hadis şu şekilde geçmektedir
Mirkatü’l-Mefatih’de is hadis şu şekilde şerh edilmiştir
ARAPÇA- TÜRKÇE LUGAT (MEVLÜT SARI)
EL VEHYU Bir şeydeki çatlak.
VAHEN Güzel bir şeyden dolayı kullanılan hayret (taaccüb) kelimesi.
VAHEN KELİMESİ “LEHU EV BİHİ” İLE BİRLİKTE KULLANILIRSA; AMMA DA GÜZEL NE DE HOŞ
VAHEN KELİMESİ “ALA” İLE BİRLİKTE KULLANILIRSA; YAZIK VAH VAH
ELMUNCİD İSİMLİ (ARAPÇA-ARAPÇA) SÖZLÜKTE İSE ‘VAHEN’ VE ‘EL-VEHYU’ KELİMELERİNİN ANLAMLARI ŞÖYLE AÇIKLANMIŞTIR
EL VEHYU Bir şeydeki çatlak.
VAHEN Güzel bir şeyden dolayı kullanılan hayret (taaccüb) kelimesi. (Ne güzel, amma da güzel vb.)
Aynı zamanda kaybolan bir şey dolayısıyla kullanılan hayıflanma ifadesi. (Ah, vah gibi)
MECMAU’L BAHREYN (ARAPÇA-ARAPÇA) SÖZLÜKTE VAHEN KELİMESİNİN ANLAMLARI ŞÖYLE AÇIKLANMIŞTIR
AYRICA;
İbn Malik’e göre, “fevahen” ifadesi “telehhüf” (özlem duymak) anlamına gelip, hayret ve hoş karşılama manasında kullanılmıştır. Dolayısıyla burada “sabreden o kimsenin sabrı ne kadar da güzeldir” denilmektir. Sözlükte tenvinli ve tenvinsiz kullanılan bu kelime hem güzel bir şey karşısındaki hayreti hem de bir kayıptan doğan özlemi ifade eder. (Kaynak: Mecmeu’l-bahreyn, c.1, s.466)
Lisanü’l-Arab’da ise “Vahen” kelimesi telehhüf anlamına gelip, bir şey karşısında hayrete düşmek olarak açıklanır. (Kaynak: Lisanü’l-arab, c.13, s.564)
Dolayısıyla tüm bu sahih, muteber eser ve sözlükler açıkça göstermektedir ki, hadiste kullanılan ‘fe-vahen’ ifadesinin, ‘sakal’ anlamına geldiği, hadisin Hz. Mehdi (as)’ın sakalsız olduğunu söylediği manası yoktur.
HADİSLERDE HZ. MEHDİ (AS)’IN SAKALLI OLACAĞI BİLDİRİLMİŞTİR. HZ. MEHDİ (AS)’IN SAKALSIZ OLACAĞINA DAİR BİR TANE BİLE HADİS YOKTUR
Bazı Nur talebelerinin bu konuda verdiği yanlış bilgilerden biri de, “Mehdi-i Azam’ın sakallı olacağı kesin değildir” ifadesidir. Oysa Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi (as)’ın sakalının olacağını çok net olarak haber vermiş, hatta sakalının detaylarını dahi tarif ederek bu konudaki tüm tevilleri bertaraf etmiştir. Bu hadislerden bazıları şu şekildedir:
(Hz. Mehdi (as)’ın) Sakalı bol ve sık olacaktır. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
(Hz. Mehdi (as)’ın) Sakalı sıktır. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 163)
... (Hz. Mehdi (as)’ın) Siyah saçlıdır. Siyah sakallıdır. (Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Feraidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar”)
... (Hz. Mehdi (as)’ın) Yüzünün nuru, saçının, sakalının ve başının siyahlığı üzerine gün gibi parlar ve ona yücelik verir. (Ukayli “En-Necmu’s-sakıb fi Beyanı Enne’l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale’t-Temam ve’l kamal”)
Hz. Mehdi (as), gür sakallı... (Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Feraidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar”)
HADİSLERDE HZ. MEHDİ (AS)’IN SAKALLI OLACAĞI BİLDİRİLMİŞTİR.
HZ. MEHDİ (AS)’IN SAKALSIZ OLACAĞINA DAİR BİR TANE BİLE
HADİS YOKTUR
... (HZ MEHDİ (AS)) ORTA BOYLU, ESMER, MECZUM (HAFİF SAKALLI), KEVSEC (SAKALI YANLARDA AZ, AŞAĞI TARAFI UZUN OLAN); ... BİR ADAM Kİ, ONA ŞUAYB BİN SALİH DENİLİR. BEYAZ ELBİSELİ, SİYAH SANCAKLI 4000 KİŞİNİN KUMANDANIDIR...**. (Fetava-i Hadîsiyye, Ebü’l-Abbas Şehabeddin Ahmed İbn Hacer el-Heytemi-41)
Peygamberimiz (sav)’in Hz. Mehdi (as) ile ilgili verdiği detaylardan biri Hz. Mehdi (as)’ın sakalı ile ilgilidir. Birçok hadiste Hz. Mehdi (as)’ın sakallı olacağını haber veren Peygamberimiz (sav) bu hadisinde de bu sakalın şekliyle ilgili detaylar bildirmiştir. Hz. Mehdi (as)’ın sakalının şekil olarak yanlardan az yani ince olarak inen, aşağı kısmı ise uzun olacak bir şekle sahip olduğunu ifade etmiştir.
Bu hadiste Peygamberimiz (sav), Hz. Mehdi (as)’a Şuayb bin Salih diye hitap etmektedir. Hadisi şerh eden büyük İslam alimi Heytemi Hazretleri, Hz. Mehdi (as) için kullanılan Şuayb kelimesinin “şubecik” anlamında kullanıldığını ifade etmiş, bu ifade ile Hz. Mehdi (as)’ın çok sayıdaki inkarcılara karşı fikri mücadele verecek olan arkadaş grubunun sayısının son derece az olduğunun ifade edildiğini söylemiştir. Yine Bin Salih ifadesiyle de Hz. Mehdi (as)’ın babasının da salih bir insan olduğuna dikkat çekildiğini açıklamıştır. Peygamberimiz (sav)’in hadiste beyaz kıyafetlerine dikkat çektiği Hz. Mehdi (as) hakkında Heytemi Hazretleri yine sahih hadislere dayanarak ek bir bilgi daha sunmuş ve Hz. Mehdi (as)’ın bir adının da Harras yani Aslan olduğunu ifade etmiştir.
Hz. Mehdi (a.s.)'ın sakalı hafif olup sakalı yanlarda az, aşağı tarafı ise uzun olacaktır