Adadaki Türk varlığının devamı, diplomatik ve siyasi tedbirlerin ötesinde, kendisini "Türk" olarak hisseden, bu kavramın ifade ettiği milli ve manevi değerleri benimsemiş bir halkın varlığına bağlıdır.
Kıbrıs Türkü'nün Türkiye'ye ve Türk milli kimliğine olan bağlılığı çok önemlidir. Adadaki Türk varlığının devamı, diplomatik ve siyasi tedbirlerin ötesinde, kendisini "Türk" olarak hisseden, bu kavramın ifade ettiği milli ve manevi değerleri benimsemiş bir halkın varlığına bağlıdır. Bu sosyolojik mesele, aslında konunun en can alıcı noktasını oluşturmaktadır. Adada, Türklük kimliğini tam olarak sahiplenmiş bir halk olmazsa, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin veya bir başka yapı içinde de olsa egemen bir Türk yönetiminin varlığı anlamsız hale gelir. (Harun Yahya, Türk'ün Yüksek Seciyesi)
Kıbrıs İçin Kültür Kampanyası
İçinde yaşadığımız devir, dünya tarihinde daha önce bir benzeri bulunmayan "globalleşme" çağıdır. Basın, televizyon, internet, sinema gibi kitle iletişim araçları, dünyanın dört bir yanını birbiriyle her an buluşturmaktadır. Kültürler, daha önce hiç olmadığı kadar birbirleriyle içiçe girmiş durumdadır.
Böylesine bir dünyada bir milletin varlığını koruması için, hem global değerleri ve araçları benimsemesi, hem de kendi milli değerlerini çok iyi muhafaza etmesi gerekir. Bunun yolu ise, modern çağın araçlarını ve yöntemlerini kullanarak, milli ve manevi değerlerin yüceltilmesidir. Örneğin, global kültürün öncüsü olan Amerika Birleşik Devletleri bile bu politikayı kendi açısından oldukça bilinçli bir şekilde yürütmektedir: Amerikan filmlerinde çok yoğun biçimde gözlemlenen Amerikan milliyetçiliği herkesin malumudur. 11 Eylül'ün hemen ardından tüm ülkeye Amerikan bayrakları, Amerika'nın milli ve dini değerlerini, Allah'a güvenini ifade eden sloganlar egemen olmuştur. Başta Amerika Başkanı olmak üzere, devlet adamları, verdikleri mesajlarda Amerika'nın milli ve dini değerlerini sürekli ön plana çıkarmaktadırlar.
İşte milli ve manevi değerleri yücelten böyle bir kültür kampanyasının, kültürel erozyon tehlikesiyle karşı karşıya kalan her yerde, özellikle de Kuzey Kıbrıs'ta ivedilikle başlatılması gereklidir. Kuzey Kıbrıs Türkü; sahip olduğu Türk kimliği, Müslüman kimliği ve Osmanlı mirası konusunda modern kitle iletişim araçlarıyla bilinçlendirilmelidir. Müslüman-Türk kimliğinin neden bir gurur ve şeref vesilesi olduğu, bu kimliği taşıyan insanların asırlar boyunca tüm dünyaya nasıl nizam verdiği anlatılmalıdır.
Bu kampanya çerçevesinde, Türk milli ve manevi değerlerini Kuzey Kıbrıs halkına daha güçlü bir biçimde yerleştirmek için:
Sivil Toplum Kuruluşları Görev Alabilir
Bu konularda devletimizin ve KKTC'nin sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapması gerektiği ise açıktır. Devletimiz kuşkusuz gerekli politikaların belirlenmesi ve uygulanması konusunda gerekeni yapacaktır, ancak kültürel kampanyalar en iyi ve etkili biçimde gönüllü sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülebilir. Bu konuda tecrübe ve birikim sahibi olan vakıf ve dernekler, göreve çağrılmalı ve desteklenmelidir.
Eğer bu çalışmalar başarılı ve etkili bir biçimde yürütülür, devletimiz bunun için gerekli desteği sağlarsa, o zaman Kuzey Kıbrıs'taki kültür erozyonunun da kısa sürede önü alınacaktır. Ve Kuzey Kıbrıslı soydaşlarımız, kendilerini Ay-Yıldız altında onur, mutluluk ve güven bulacaklardır.