Kaplumbağaların güçlü zırhları
ucgen

Kaplumbağaların güçlü zırhları

11965

KAPLUMBAĞALARIN GÜÇLÜ ZIRHLARI

  • Kaplumbağa zırhının nasıl bir anatomik yapısı vardır?
  • Kaplumbağa kabuğunun kalın zırhının yaratılışındaki hikmetler nelerdir?

Vücutları üzerinde kemik plakalardan oluşmuş bir dış iskelet (bağa) bulunan kaplumbağalar, güçlü bir zırha sahiptir. Allah bu canlıların kabuklu zırhlarını çeşitli hikmetlerle özel olarak yaratmıştır. Şimdi bu özellikleri sırasıyla inceleyelim:

Kaplumbağa Zırhının Özel Yaratılmış Anatomik Yapısı:

Kaplumbağaların zırhın üst kısmına karapaks, alt kısmına ise plastron adı verilir. Allah kaplumbağaların kabuk kısmını iskelet sisteminin bir parçası olarak yaratmıştır. Sadece baş, ayak ve kuyruk kısımları bu organların dışarı çıkabilmesi için açıktır. Bunun dışında kalan bütün kısımlar alt, üst ve yanlardan birbirine sıkıca kenetlenmiş kemik plakalarla kaplanmıştır. Kemik plakaların üstü, epidermis kökenli keratin plakalar ile örtülüdür. Bu kemik zırh iskeletin bir parçası olduğundan kaplumbağa bu çelik zırhın dışında asla yaşayamaz. Kabuk iskelet tabaka halinde alttan yukarıya doğru büyür.

Tüm kaplumbağa türleri, akciğer solunumu ile nefes alır. Bu canlıların akciğerlerini Allah sırta doğru ve kabuğa yapışmış olarak yaratmıştır. Akciğerleri koruma altına alan kaburgalar da bu çelik zırhın üst bölümünün altındadır. Ancak su da yaşayan kaplumbağalarda ise “kloak solunumu” (Bazı canlılarda sindirim, boşaltım ve üreme atıkları tek bir noktadan atılır. Buna kloak solunumu denir) görülür.

Deri ile bütün olan bu kabuk, tıpkı insan derisinin kendini yenilemesi sırasında ölü derinin zamanla dökülmesi gibi, tabaka halinde atılır ve yenilenir. Söz konusu ağır zırh, bu canlının karada hızlı yürümesini zorlaştırır. Ancak Allah’ın bu canlıda yarattığı kabuğun çok büyük hikmetleri vardır.

Kuşkusuz Allah doğadaki herşeyi sonsuz ilim ve kudretle yaratmıştır. Kaplumbağalar da Yüce Allah’ın bu ilim ve kudretinin eseridir. Tüm canlıları, insanları, hayvanları, böcekleri, bitkileri, canlı cansız tüm varlıkları yaratan Allah’tır. O, üstün kudret, şefkat, merhamet, akıl, ilim ve hikmet sahibidir. Kuran’da bu gerçek şöyle bildirilir:

Şu halde hamd göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin Rabbi Allah’ındır. Göklerde ve yerde büyüklük O’nundur. O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Casiye Suresi, 36-37)

“Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir, üstün ve güçlü olan, bağışlayandır.” (Sad Suresi, 66)

www.evrimteorisi.com

Kaplumbağa Kabuğunun Kalın Zırhının Yaratılışındaki Hikmetler:

  • Kara kaplumbağaları Mart ve Ekim ayları arasında kış uykusuna yatarlar. Bu canlıların kış uykusu sırasında kalp atışı ve solunum gibi yaşamsal fonksiyonlarında, yavaşlama olur. Bu bakımdan diğer kış uykusuna yatan canlılara benzerlik gösterirler. Fakat diğer kış uykusuna yatan canlılardaki gibi yağ depoları bulunmaz. İşte bu canlının kış uykusu sırasında yaşamını devam ettirmesi için Allah bu canlıların karaciğer ve böbrek tiplerini özel olarak yaratmıştır. Bu noktada kabuğun özel yapısı da devreye girer ve vücudumuzu koruyan kemikler gibi kalsiyum deposu olarak kullanılır. Kış uykusuna yatan kaplumbağa türlerinin kanlarındaki elektrolit yoğunluğunun ve asit-baz dengesinin korunmasında kabuktaki bu kalsiyum deposu etkili olur ve kaplumbağaların kış uykusu esnasında yaşamsal faaliyetlerini sürdürmesini sağlar. Kış uykusu sırasında vücut fonksiyonlarının yavaşlaması ile böbrek ve karaciğer de bu duruma uyum sağlar.
  • Bilindiği gibi kaplumbağalar yumurtlayarak çoğalan canlılardır. Yumurta sayısı kaplumbağa türlerine göre değişir. Örneğin deniz kaplumbağaları 70-180 arasında, şahin gagalı kaplumbağa (Eretmochelys imbricata) 242, Chelonia mydas türü 1.100’den daha fazla yassı kaplumbağa türü (Malacochersus tornieri) ile koca kafalı kaplumbağa türü (Platysternon megacephalum) ise, bazen iki yumurta bırakır. Bu yumurtaların etrafını saran kalsiyumdan oluşan koruyucu dış kabuğun ana malzemesi yine kalsiyum deposu olan koruyucu kabuktan karşılanır.
  • Oldukça yumuşak bir bedene sahip olan kaplumbağalar, yavaş hareket ettikleri için diğer canlılar tarafından kolaylıkla avlanabilir. Fakat Yüce Rabbimiz bu canlıların kolay avlanmasını önlemek ve soylarını devam ettirebilmek için kaburgaları ile omurlarının birbirine kaynaması sonucu ortaya çıkan sert bir dış kabuk yaratmıştır.  Kaplumbağalar korktukları zaman, baş, ayak ve kuyruklarını bu kabukların içine çekerler. Böylece doğabilecek her türlü tehlikeye karşı kendilerini koruyabilirler.
  • Yumurtadan çıktıktan sonra korumasız halde olan kaplumbağa yavruları, sert dış kabuk ile doğarlar. Kaplumbağa embriyolarında önce kaburgalar daha sonra da omurlar genişler. Yavrular boylarına uygun düşen kabuklu zırhlarıyla yumurtadan çıkarak doğarlar. Kaplumbağa büyüdükçe kabuk zırhları da büyür. Kabuğun bu gelişimi yavruları koruyan bir kalkan oluşturur.
  • Güçlü bir koruma sağlayan kabuk aynı zamanda içerdiği demir, potasyum ve magnezyum ile laktik asit birikimini önler. Bunun sonucunda kaplumbağaların suda yaşayan türleri diğer omurgalılara oranla su altında daha uzun süre kalır.
  • Allah suda yaşayan canlıların yüzmelerini, bizim omurgamızın vücudumuzu yürümek için dengelediği gibi yaratmıştır. Örneğin suda yaşayan kaplumbağaların dış kabuğu üzerindeki çizgi, tıpkı teknelerdeki karina gibi (teknenin su altında kalan dış kısmı), suda dengede kalmalarını sağlar. Ayrıca düştükleri veya ters döndükleri zaman tekrar düzelmelerine yardımcı olur. Çünkü kaplumbağaların en hassas yerleri kabuklarının altında bulunan karın bölgeleridir. Allah’ın kaplumbağa kabukları üzerinde yarattığı bu denge noktası olmasaydı kaplumbağa ters çevrildiğinde güneş çarpmasından ölebilirdi.
  • Kaplumbağa soğuk kanlı bir canlı olduğundan bedenini ısıtması çok önemlidir. Allah’n yarattığı bu koruyucu zırh  ısı regülasyonu görevi görür ve kaplumbağayı ısıtır.

Görüldüğü gibi Allah kaplumbağaları kendilerini savunabilecekleri ve yaşamlarını kolaylıkla sürdürebilecekleri farklı özelliklerle birlikte var etmiştir. Mülk Suresi’nde Allah kainattaki bu kusursuz uyumu şöyle haber vermiştir: 

“... Rahman’ın yaratmasında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuzluk’ göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.” (Mülk Suresi, 3-4)

Kaplumbağalar Yüce Allah’ın Yaratış Sanatına Örnek Canlılardır

→ Denizde yaşayan en büyük kaplumbağa, deri sırtlı dev deniz kaplumbağasıdır (Dermochelys cariacea). 2 metre boya, 450 kg ağırlığa sahiptir.

 Tatlı sularda yaşayanların en büyüğü timsah sesli kaplumbağa (Macroclemys temminckii),  yaklaşık bir metre civarında boya, 100 kg ağırlığa sahiptir.

 Karada yaşayan kaplumbağaların en büyükleri Galapagos, Seyşel ve Aldabra takım adalarında yayılış gösteren dev kaplumbağalardır (Chelonoidis veya Testudo elephantopus). Dünyaca meşhur bu devlerin boyları 120 cm, ağırlıkları ise 300 kg kadardır.

 Kaplumbağalar çok uzun yaşayan canlı türleri arasındadır. Aldabra Adası’nda yaşayan Geochelone gigantea sumeirei alt türünün 152 yaşına ulaştığı saptanmıştır.

www.yaratilisatlasi.com

Kaplumbağaların kabuğundaki özellikler, Allah’ın yaratış delillerinden sadece biridir. Allah her canlıyı bulunduğu ortama en uygun, yaşamını ve soyunu devam ettirebileceği, rızkını bulabileceği en üstün özelliklerle donatılmıştır. Sonsuz merhametin ve şefkatin sahibi olan Rabbimiz, hiçbir canlıya rahmetini ve nimetini esirgememiştir. Canlıların sahip oldukları bu özellikler inananlar içinse birer ayettirler: “Şüphesiz, müminler için göklerde ve yerde ayetler vardır. Sizin yaratılışınızda ve türetip yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır.” (Casiye Suresi, 3-4)

Kaplumbağalar Evrim Geçirmemişlerdir

Kaplumbağaların anatomik ve fizyolojik yapıları, bu canlıların Yüce Allah’ın üstün yaratışının bir sonucu olduğunu göstermektedir. Eğer kaplumbağalar evrimcilerin iddia ettiği gibi evrimle tesadüfen yaratılmış olsalardı hem karaya, hem tatlı suya, hem de denize uygun sistem ve organların aynı olması gerekirdi. Oysa sayılan bu farklı ortamlarda canlıların organları ihtiyaçlarına göre en mükemmel tarzda yaratılmıştır. Örneğin denizde yaşayan türlerin vücut içi sıvı yoğunluğu ve böbrek süzme sistemleri ile karada ve tatlı sularda yaşayanların böbrek fonksiyonları birbirinden tamamen farklıdır. Sadece tek bir örnek bile bu canlıların evrim geçirmediğini kanıtlar. Ayrıca bulunan kaplumbağa fosillerinin şu an yaşayan türleri ile tam bir uyum içinde olması da kaplumbağaların Yüce Allah’ın yarattığı mükemmel canlılar olduğunu ortaya koyar.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo