Müminlerin birbirlerine olan merhametlerini gösterebilecekleri en güzel davranış, birbirlerini Allah (cc)'ın rızasının en fazlasını kazanacak tavırlara teşvik etmektir. Zira, samimi olarak iman edenler gerçek şefkatin karşılarındaki kimseyi cennete en layık olacak şekilde hazırlamak olduğunu bilirler. İşte bu nedenle de bu konuda güçlerinin yettiği oranda yardımlaşır ve birbirlerinin eksiklerini tamamlamaya, yanlışlarını düzeltmeye çalışırlar. Bu yardımlaşma aynı zamanda da Yüce Allah (cc)'ın bir emri ve Kuran ahlakının gereğidir. Kuran'da bu yardımlaşmanın nasıl olması gerektiği şöyle bildirilmiştir:
... İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup-sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır. (Maide Suresi, 2)
Ayette de açıklandığı gibi, müminler "günah ve haddi aşma" konusunda yardımlaşmazlar. Bu da onların ferasetlerinin, akıllarının, vicdanlarının ve merhametlerinin bir sonucudur. Kendilerinden bu yönde bir yardım talep edildiğinde, karşılarındaki kişinin, ahirette kesin olarak bu tavırdan razı olacağını ve en güzel merhamet şeklinin günah işlemesine izin verilmemesi olduğunu anlayacağını bilirler.
Yukarıdaki ayette Allah (cc) makbul olan yardımlaşmanın "iyilik ve takva" konusunda olması gerektiğini bildirmiştir. Kuran'da iyiliğin ne olduğu şöyle açıklanmıştır:
Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve mücadelenin yoğunlaştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve muttaki olanlar da bunlardır. (Bakara Suresi, 177)
Kuran'da bildirilen iyilik, müminin tüm hayatını kapsayan bir ahlak şeklidir ve kişinin zaman zaman değil, tüm yaşamı boyunca uyguladığı bir ibadettir. Ayrıca hiçbir şarta bağlı değildir. Mümin gerektiğinde iyilik yapabilmek ve başkalarını iyiliğe teşvik edebilmek için her türlü fedakarlığı göze alabilir.
Yardımlaşılması gereken bir diğer konu da "takva"dır. "Takva" kelimesinin anlamı ise, "ahirette insana zarar verecek, sonsuz bir azaba yol açacak ve dünyada da sıkıntı, yıkım, felaket gibi şeylere neden olacak şeylerden sakınmak-korkmak, nefsi her türlü günah ve isyandan, bozulma ve sapmalardan korumak" demektir. Bir ayette şöyle buyrulmuştur:
... Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, Benden korkup-sakının. (Bakara Suresi, 197)
Ayetlerde haber verildiği gibi, hayatları boyunca mümin kardeşleriyle iyilik ve takva konusunda yardımlaşanlar, Cenab-ı Allah'ın izniyle, hem dünyada hem da ahirette güzel bir karşılık alacaklardır. İyi ve güzel davranışlarda bulunup, diğer insanları da iyiliğe sevk edenlerin alacağı karşılık bir ayet-i kerimede şöyle müjdelenmiştir:
... Kim bir iyilik kazanırsa, Biz ondaki iyiliği arttırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir. (Şura Suresi, 23)