Sayın Adnan Oktar'ın İsrail'den gelen heyetle yaptığı toplantı, hem İslam dünyasında hem de Batı'da büyük bir ilgiyle takip edildi ve Ortadoğu barışı için atılmış çok büyük bir adım olarak kabul edildi.
Sayın Adnan Oktar bugün, 20 Ocak 2010 Çarşamba, İsrail'den gelen içlerinde farklı dini grupların liderleri ve İmar Bakanı Yardımcısı Sayın Eyup Kara'nın da bulunduğu geniş bir heyetle birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısının amacının, Müslümanlar ve Museviler arasında oluşturulmaya çalışılan suni gerginliklere engel olmak, bölgede barışın hakim olmasını sağlamak ve uzun süredir esir olarak tutulan İsrailli er Gilad Shalit'in serbest bırakılması için kamuoyuna çağrıda bulunmak olduğu açıklandı.
Toplantıda konuşma yapan Adnan Oktar, Müslümanların ve Musevilerin Hz. İbrahim'in çocukları olduğunu, bir tarafın İsmailoğulları diğer tarafın Yakupoğulları olduğunu, dolayısıyla iki topluluk arasında çatışma olmasının çok yersiz olduğunu ifade etti. Musevilerin ve Hıristiyanların bizlere emanet olduklarını, tıpkı Peygamberimiz (sav) döneminde olduğu gibi onların en iyi şekilde korunmasını sağlayacağını, Musevilerin de Hıristiyanların da Müslümanların da "saçlarının tek teline bile zarar gelmesine müsaade etmeyeceğini" söyleyen Oktar, Kuran'a ve hadislere uygun olan davranışın bu olduğunu belirtti. İçinde bulunduğumuz yüzyılın Mehdiyet çağı olduğuna dikkat çeken Sayın Oktar, bundan sonra artık savaşların sona ereceğini, tüm silahların bırakılacağını, akan kanların ve terörün duracağını, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada sevginin hakim olacağını söyledi. İran'ın nükleer silah üretmesi konusunda neler düşündüğü yönündeki soruya ise, atom bombası kullanılmasının İslam'a göre haram olduğunu ifade eden Sayın Oktar, bu konuda İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat'a haber gönderdiğini, nitekim bir müddet sonra İran'ın da açıklama yaparak atom bombasının haram olduğunu ve kullanmayacaklarını söylediklerini belirtti. Konuyla ilgili olarak Hürriyet gazetesinde manşetten haber yapıldığını da vurguladı.
Er Gilad Shalit'le ilgili soruları da cevaplayan Sayın Adnan Oktar, "Bir insanın sürekli, her an öldürülme korkusuyla esir tutulmasının" çok zor olduğunu, Gilad'ın anne ve babasına kavuşmasını istediğini hem Gilad'ın hem de ailesinin çektiği acıların son bulması gerektiğini söyledi. Ancak bununla birlikte, İsrail hapishanelerinde tutulan annelerin, kız çocuklarının ve gençlerin de biran önce bırakılmaları gerektiğini ifade eden Oktar, "bu kardeşlerimiz birer melek gibi o hapishanelerden çıksınlar, barış için ilimle, kültürle çalışma yapan insanlar olsun istiyoruz" dedi. Gilad'ın babası Noam Shalit ile görüşmelerinin devam ettiğini açıklayan Adnan Oktar, önümüzdeki günlerde Noam Shalit’in Türkiye’ye geleceğini ancak güvenlik sebebiyle bu görüşmelerin detayları hakkında bilgi veremeyeceklerini söyledi.
İsrail'le Türkiye arasında gerginlik oluşturmaya çalışanların boş bir çaba içinde olduğunu da vurgulayan Sayın Adnan Oktar, Musevilerle Müslümanların, Müslümanlarla Hıristiyanların, Şiilerle Sünnilerin, Şiilerle Vahabilerin çatışmasını isteyen, sürekli kan dökülmesinden yana insanlar olduğunu ama bunların hedeflerine ulaşamayacaklarını söyledi. Yangına körükle gitmek yerine, yatıştırıcı, affedici, geçmişi geçmişte bırakan, bundan sonra neler yapılabileceğini değerlendiren, barışcıl ve ılımlı bir üslupla hareket eden bir yapı içerisinde olmanın önemine dikkat çeken Oktar, Müslümanların Musevilere bakış açısının nasıl olması gerektiği hakkında da önemli açıklamalar yaptı.
Kuran'da yer alan "Hıristiyanları ve Musevileri veliler edinmeyiniz" ayetini bazı kimselerin yanlış anladıklarını, bu ayette bildirilenin Hıristiyanları ve Musevileri kendinize yönetici edinmeyiniz anlamında olduğunu, bunun da çok doğal olduğunu, Müslüman bir toplumda Müslüman, Hıristiyan bir toplumda Hıristiyan, Musevi bir toplumda Musevi bir yönetici olmasının halkın rahatlığı açısında doğal olarak istenen bir durum olduğunu ifade etti. Peygamberimiz (sav) döneminde Kitap Ehli'nin çok rahat yaşadığını hatırlatan Oktar, Osmanlı döneminde Musevileri İspanya'dan alıp topraklarımıza getirdiğimizi, onları en güzel şekilde konaklayıp yerleştirdiğimizi, onlara yurdumuzu açtığımızı, bugün de tıpkı geçmişte olduğu gibi güzellik içinde yaşanması gerektiğini söyledi.
Toplantıya katılan diğer katılımcılar da, Sayın Adnan Oktar'ın öncülüğünde böyle bir toplantı düzenlenmesinin barış ve kardeşlik için olan önemine dikkat çektiler. Toplantıda Suriye Müftüsü'nden gelen ve bu girişimi destekleyen mesajı okuyan Sanhedrin Bnei Noah Mahkemesi Başkanı Haham Sayın Yeshayahu Hollander, Bir olan Allah'a iman edenlerin birlikteliğinin büyük bir güç olduğunun üzerinde durdu. İmar Bakanı Yardımcısı Sayın Eyup Kara da bu toplantının İslam dünyasında çok önemli bir değişime vesile olacağı inancında olduğunu ve Sayın Adnan Oktar'la birlikte bu girişimin içinde olmaktan mutlu olduğunu ifade etti. Ortodoks Hıristiyan lider Rahip Hurrian Dimitri ise burada bulunmalarının amacının ve vermek istedikleri mesajın tüm dinlerin sevgi, kardeşlik ve barış içinde yaşaması olduğunu belirtirken Sayın Adnan Oktar aynı Peygamberimiz gibi tüm şiddet ve önyargıların değişmesine vesile olan çok büyük bir insan olduğunu söyledi.
Yerli ve Yabancı basın tarafından büyük ilgiyle izlenen toplantıda Sayın Adnan Oktar'ın Hz. İsa (as)'ın çok yakında zuhur edeceğini, dünyada artık hiçbir savaş yaşanmayacağını, bilimin, sanatın, estetiğin geliştiği bir döneme girdiğimizi söylerken, çok yakında Türk İslam Birliği'nin kurulacağının müjdesini de verdi. "Bundan iki yıl önce vizeler kalkacak, Türk İslam Birliği kurulacak demiştim, olaylar tam bu şekilde gerçekleşiyor" diyen Sayın Oktar büyük bir sevgi ve dostluk birliğinin oluşmaya başladığını, bu birliğin yeryüzünde barışın garantisi olacağını söyledi.
İsrailli heyet mensupları:
1) İmar Bakanı yardımcısı Eyüp Kara (Necef ve Celile için Kalkınma ve İmar Bakanı Yardımcısı; Başbakan Benjamin Netanyahu’ya en yakın Musevi olmayan kişi; Museviler, Müslümanlar, Hıristiyanlar ve diğer tüm dinler arasında güçlü ve sıcak bir ilişki kurulması hedefine sahip)