İslam Boston Saldırısı Gibi Tüm Terör ve Şiddet Eylemlerini Lanetler
ucgen

İslam Boston Saldırısı Gibi Tüm Terör ve Şiddet Eylemlerini Lanetler

706

Geçtiğimiz günlerde ABD’de düzenlenen Boston Maratonunda gerçekleştirilen terörist eylem tüm samimi Müslümanlar tarafından telin edilmektedir. İlk olarak şunu belirtmeliyiz ki İslam her türlü şiddet ve saldırı hareketini yasaklar. İslam’ın temel kaynağı olan Kuran’da bu konuyla ilgili çok açık izahlar vardır.

Üç kişinin hayatını kaybettiği yüzlercesinin ise yaralandığı bu eylem, İslam dünyası ile Batı dünyasının arasını açmak için planlanmış hunharca bir provokasyondur. Batıya, İslam’ın güya şiddeti ve terörü meşru gören bir din olduğu izlenimi vermek isteyen bu tür kışkırtma hareketleri farklı ülkelerde pek çok kez denenmiştir. 11 Eylül’de yine ABD’de gerçekleştirilmiş olan saldırı ise bu türden hain eylemlerin en büyüğü olmuştur. Sözkonusu bu eylemin hemen ardından pek çok insan, ki bunların arasında bazı politikacılar ve din adamları da vardır, İslam’ın sözümona terörü destekleyen bir din olduğu yönünde açıklamalar yapmıştır. Hatta Müslüman dünyasına karşı bir Haçlı Birliği kurulmasını teşvik eden kişiler dahi olmuştur. Yani özetle, o zamanki provokasyon belirli ölçüde de olsa başarılı olmuştur. Şu anda da ABD’de belli medya kuruluşlarının duyanları hayret içinde bırakacak, insanları açıkça  Müslümanlara karşı şiddete ve toplumdan izole etmeye teşvik eden açıklamalar yaptıklarına şahit olmaktayız. Dileriz ki  Amerikan halkı bu kışkırtmalara karşı  uyanık davranır ve bu olayın adi bir provokasyon olduğunun farkına varır.

İslam kelime anlamı olarak “barış ve esenlik” demektir. Bu anlama gelen bir dinin insanlara şiddeti ve nefreti telkin etmesi düşünülemez. Kuran’da Maide Suresi’nin 32. ayetinde haksız yere bir insan öldürenin sanki bütün insanlığı öldürmüş gibi bir suç işlemiş olacağı hükmü bulunmaktadır. Ayette geçen ifade, hangi dinden ya da ırktan olursa olsun herhangi bir insanın öldürülmesini kastetmektedir. Yani bir Müslüman hiçbir şekilde ne bir Hıristiyanı ne bir Museviyi ne de bir ateisti öldüremez. Bir Müslüman ancak kendi canı tehlike altındaysa, yani zorunlu olarak nefsi müdafaa durumuna düştüyse karşısındakine karşı güç kullanabilir. Kendini savunma dışında herhangi bir insana karşı güç kullanılması İslam dininin inanç değerlerine tamamen ters düşer.

Kuran’da pek çok ayette sevgi ve şefkati tavsiye eden izahlar vardır. Al-i İmran Suresi’nin 159. ayetinde…Allah’tan bir rahmet dolayısıyla onlara yumuşak davrandın…” olarak geçen ifadeden İslam’ın özünde insanlara yumuşak davranmanın yer aldığı çok net olarak görülebilmektedir.

Her kim ki ben Müslümanım deyip de bir terör ya da şiddet eylemini Dini gereği savunduğunu söylüyorsa, o kişi ya Müslüman görünümlü bir provokasyoncudur yahut da Dinini doğru bilmeyen, yani cahilliğinden ötürü bunu söyleyen birisidir. Bilgisizliğinden ötürü bunu söyleyen insana, Kuran’ın doğru yorumuyla anlatımlar yapılırsa bu yanlışlığından dönecektir. Ancak bir provokasyoncuya mahal vermemek tüm insanların İslam dini hakkında bilinçlendirilmesi ile mümkün olabilir. İslam’ın şiddeti ve nefreti asla kabul etmeyen bir bakış açısına sahip olduğu herkes tarafından bilinirse, ortada provokasyona konu olacak bir durum da kalmayacaktır.

Hıristiyan ve Musevi dünyasında bir İslam düşmanlığı oluşturmaya yönelik kışkırtmalar varken, öteki tarafta yani İslam dünyasında da bir Yahudi ve Hıristiyan düşmanlığı meydana getirmek için çabalayan bazı insanlar mevcuttur. Bu insanlar, Kuran’daki izahları temel almayıp bazı uydurma hadislere dayanarak provakatif izahlar yapan ve şiddet eylemlerini destekleyen yobaz kesimdendir. İslam dünyasında bu durum gerçekten de çok ciddi bir problemdir. Tüm samimi Müslümanlar, bu gibi kişilerin İslam dünyasının birer ferdi, İslam aleminin birer temsilcisi gibi algılanmasından çok rahatsızdırlar. Çünkü bu kişilerin İslam’ın savunduğu değerlerle hiç alakaları yoktur. Sevgi, şefkat, merhamet gibi güzel duygulardan kendilerini mahrum bırakmışlardır. Sadece başka dinden olan insanlara değil, diğer Müslümanların pek çoğuna karşı da kin ve nefret doludurlar. Hiç tanımadıkları bir insana sadece başka bir zümreye ait olduğu için husumet duyabilirler. Bu gerçekten de çok hastalıklı ve kabullenilemez bir bakış açısıdır.

Farklı dinlere mensup insanları, farklı etnik kökenlere sahip bireyleri birbirlerine düşürmek, aralarında çatışma çıkarmak savaştan nemalanan insanların tarih boyunca vazgeçmediği bir yöntemdir. Halbuki dünyamız herkesin mutlu, huzurlu ve refah dolu bir hayat yaşaması için yeterince geniştir, yeterince bol imkanlara sahiptir. Kavga edecek, kuvvete başvurmayı gerektirecek gerçek manada hiçbir sebep yoktur. Savaş ve çatışma için gösterilen tüm sebepler sadece içi boş birer oyundur.

Bu dünyada sevgi ve barış içinde yaşamak, kavga ve savaş halinde yaşamaktan çok çok daha kolaydır. Örneğin ne İsraillilerin, ne Filistinlilerin  dört bir yandan sıkıştırılmış duvarlar arasında, bombaların, roketlerin ve silahların korkusu içinde  yaşamak zorunda bırakılması kabullenilebilir.  Biri Hz. İsmail’in oğulları, diğeri de Hz. Yakup’un oğulları olan iki milletin bu durumu insanlık için büyük bir ayıptır.

Temennimiz radikal bakış açısına sahip insanların, sağduyulu insanların, ılımlı, sevgi ve saygı dolu bakış açısı içinde kaybolup gitmeleridir. Ancak bunun için de hem İslam dünyasındaki hem Hıristiyan dünyasındaki hem de Musevi dünyasındaki aklıselim sahibi insanların beraber hareket etmeleri ve dayanışma içinde olmaları şarttır. İyilerin ittifakı şarttır.  Aksi takdirde ne terörün ne de şiddet eylemlerinin önüne tam geçilemez.

Adnan Oktar'ın Jefferson Corner'da yayınlanan makalesi:

http://www.jeffersoncorner.com/islam-condemns-all-acts-of-terror-and-violence-and-so-it-does-with-the-boston-attack/

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo