“İhvan ve Mısır’daki kardeşlerimiz Kuran’ın yeterliliğine inandıklarında, sıkıntılar ortadan kalkar”
ucgen

“İhvan ve Mısır’daki kardeşlerimiz Kuran’ın yeterliliğine inandıklarında, sıkıntılar ortadan kalkar”

47760

“İhvan ve Mısır’daki kardeşlerimiz Kuran’ın yeterliliğine inandıklarında, sıkıntılar ortadan kalkar”

Oradaki liderler ikna edilmeyecek insanlar değil. Onların kalpleri de Allah’ın elinde. Mesela o El-Sisi; konuşulsa çok rahat ikna edebilirsin. Baradey; çok rahat ikna edebilirsin. Amerikan Elçisi’ni çok rahat ikna edebilirsin. Ama öfkeyle, Kuran ruhunun dışında yaklaşıldığında, insanların basireti bağlanır. İkna edemezsin. Sadece kavga ister adam. Kan dökmek ister, olay çıkartmak ister. Allah’ın kitabına güvenmek lazım. Bir kere Allah’ın kitabının yeterliliğini kabul edecekler.Kuran’ın yeterliliğine inanacak ihvan. En önemli konu bu. İhvan üyesi kardeşlerimiz, Selefi kardeşlerimiz Kuran’ın yeterliliğine inanacaklar.

 

“Mısır’daki sorunları çözebilmek için ikinci şart ‘samimiyet’, üçüncüsü de ‘sevgiyle yaklaşmak’tır”

İkincisi çok samimi olacaklar, üç çok sevgi dolu olacaklar. Bunu yaparlarsa sıkıntılar, acılar kalkar üstlerinden. Bunu yapmazlarsa Mehdi gelinceye kadar bu durum devam edebilir. Aylarca, yıllarca sürebilir, Allah esirgesin. Çünkü Mehdi’nin yapacağı onlara sevgiyi öğretmek, samimiyeti öğretmek ve Kuran’ın yeterliliğini öğretmektir. Ama onlar bunu kendiliklerinden yaparlarsa bu sıkıntılardan hemen kurtulurlar Allah’ın izniyle.

Allah “Size ahirette Kuran’dan soracağım” diyor. Sen Kuran’dan ne anladıysan onu yaptığında sen kurulacaksın, bu kadar. Allah’ın sözü var. Bak Allah, “Siz Kuran’dan anladığınızı yapın, samimi olarak yapın, size sadece Kuran’dan soracağım, kurtulacaksınız” diyor. Daha ne istiyorsun? Ne güzel. Ve Allah “Birbirinizi sevin” diyor. Sevgi zaten zevkli bir şey, daha ne istiyorsun? “Samimi olun, Beni sevin” diyor Allah. Ne kadar zevkli, ne güzel, ne hoş. En büyük nimet, değil mi Allah’ı sevmek.  Samimi olmak ne kadar ferahlık, ne hoş. Bunu yapan kurtulacak. Formül bu. Karmaşık bir şey yok. Bunu yaptıklarında kurtulurlar. Eğer kurtulmazlarsa gelip bana söylesinler, derhal kurtulurlar. Hemen üstlerindeki sıkıntılar kalkacak. “Kuran yeterli” diyecekler. Sevgiye ve samimiyete bütün güçleriyle ehemmiyet verecekler. Konu bu,  bu kadar.

 

“Dünyadaki ‘Egemen Güçler’in sahibi de Allah’tır”

Egemen güçlere sahip olan da Allah’tır. Yani Illuminati’ye de hakim olan Allah’tır, Masonluğa hakim olan da Allah’tır. Tapınak Şövalyeleri’ne de hakim olan Allah’tır, Gülhaç Teşkilatı’na da, Derin Dünya Hakimiyeti’ne de hakim olan Allah’tır. Amerikan Derin Devleti’ne, Rus Derin Devleti’ne de hakim olan Allah’tır. Allah’ın kontrolünde hareket eden, Allah’ın gücü karşısında tamamen aciz, gariban, zavallı insanlardan oluşuyor bu topluluklar. Çok kolaydır. Bir anda dönüverirler. Yapılacak olan sadece Kuran’ın yeterliliğine inanılacak, samimi olunacak ve coşkun bir sevgiyle Allah’ı sevecekler.  O kadar.

Bu olmazsa, bu ahlak yaşanmazsa, Mursi’yi serbest bıraksalar da, yeniden hükümetin başına getirseler; Başbakan da olsa yine sıkıntı çekerler. Onun yerine bir başkası da gelse, yine durumu değiştiremezler. Allah’ın Kitabı’nın yeterliliği kabul edilmezse, samimiyet kabul edilmezse, Allah’ı aşkla sevmek kabul edilmezse, sorunlar devam eder.

 

“Çok samimi olurlarsa, Allah’ı aşkla severlerse, Müslümanların kurtuluşuna vesile olacak olan Hz. Mehdi’yi de bulurlar”

Ama eğer çok samimi olurlarsa Allah’ı aşkla severlerse her şey hallolur. Öyle olduğunda zaten Mehdi’yi de bulurlar. Sadece Mısır değil, tüm dünyadaki insanların Mehdi’yi bulamamaları, samimiyeti tam yaşamamalarından. O dönemde insanlar Peygamberimiz (sav)’i niye göremediler? Samimi değillerdi, sevgisizdiler. Sevenler nasıl buldu? Samimi olanlar nasıl buldu? Bakar bakmaz hemen “Bu bir Peygamber” diyorlar, bakar bakmaz. Mesela Hıristiyan rahipler, bakıyorlar yüzüne. “Mümkün değil. Yalancı olamaz” diyor. Bak ters mantıktan gidiyor. Bir kısmı. Yüzüne bakıyor “Çok temiz yüzün, çok nurlu” diyor. “Yalancı diyorlar ama mümkün değil yalan söylemen. Doğru bir insan bu” diyor. “Doğru olduğuna göre, peygamber o zaman” diyor. Yani “Yüzünde yalana ait hiç bir ifade yok” diyor. Çünkü nur gibi yüzü. Çok efendi. Çok dürüst. Çünkü yalancının gözü oynar. Bir şeyler olur, yüzünde bir karalık olur. Bir şeyler olur. Peygamberimiz (sav) alabildiğine dürüst. Binlerce kişi sırf Peygamberimiz (sav)’in yüzüne bakıp iman etmiştir. Bakıyorlar. “Mümkün değil” diyorlar. “Kesin. Yani o kadar efendi o kadar dürüst ki yüzündeki ifade. Çocuk masumluğu var. Kesin peygamber.” diyorlar. Yani dediğinin yalan olması imkansız inşaAllah. Zaten adı ‘Muhammed-ül Emin’ idi Peygamberimiz (sav)’in.  Emin olan kişi. Ömründe hiç yalan söylememiş. Söylemiyor yalan. Yani ne kadar mecbur olursa olsun söylemiyor. İlla ki dürüst doğru konuşuyor. (7 Temmuz 2013, Adnan Oktar, A9 TV)

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo