"Gerçek şu ki, BİZ ONLARA MELEKLER İNDİRSEYDİK, ONLARLA ÖLÜLER KONUŞSAYDI VE HERŞEYİ KARŞILARINA TOPLASAYDIK, -ALLAH'IN DİLEDİĞİ DIŞINDA- YİNE ONLAR İNANMAYACAKLARDI. Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar." (En'am Suresi, 111)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), içinde yaşadığımız ahir zamandan 1400 yıl önce Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alametlerini hayranlık uyandırıcı detaylarla haber vermiştir. Hicri 1400 (Miladi 1979) yılından itibaren bu alametler tam tarif edildiği şekilde birbiri ardınca gerçekleşmiştir. Samimi bir Müslüman için, bu alametlerin Peygamberimiz (s.a.v.)’in bildirdiği şekilde gerçekleştiğini görmek kesinlikle ahir zamanda yaşadığına ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın inşaAllah zuhur etmiş olduğuna inanması için yeterlidir. Ancak bazı kişiler, Peygamberimiz (s.a.v)’in bu 150’den fazla mucizesini (Peygamberimiz (s.a.v.)’i tenzih ederiz) kendilerince yeterli görmemekte ve başka mucizeler de istemektedirler. Fakat 1400 yıldır ilk kez gerçekleşen ahir zaman alametlerini görmezden gelen bu kişiler, kendilerine hangi bilgi, hangi delil, hangi mucize getirilirse getirilsin (Allah’ın dilemesi dışında) gerçeği kabul etmeyeceklerdir.
Ahir zamanda neler yaşanacağı, hangi olayların gelişeceği, hangi durumların oluşacağı Peygam-berimiz (s.a.v.)’in hadislerinde hayranlık uyandırıcı detaylarla haber verilmiştir ve bu haberlerin her biri tek tek gerçekleşmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.)’in bundan 1400 yıl önce haber verdiği olayların, tam tarif ettiği şekilde günümüzde gerçekleşiyor olması, Allah’ın Peygamberimiz (s.a.v.)’e lütfettiği bir mucizedir. Hicri 1400 yılı itibariyle, son 30 yıl içinde, Peygamberimiz (s.a.v.)’in bildirdiği 150’den fazla olayın hepsi olmuş, yani Peygamberimiz (s.a.v.)’in 150’den fazla mucizesi, Allah’ın lütfuyla, gerçekleşmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bu mucizelerini kısaca özetlemek gerekirse; tam Resulullah (sav)’in söylediği şekilde Hicri 1400’ün başlamasıyla birlikte Fırat’ın suyu kesilmiş; İran-Irak Savaşı yaşanmış; Kabe’de kanlı baskın olmuş; Ramazan Ayı’nda 15 gün arayla Ay ve Güneş tutulmaları olmuş; Afganistan işgal edilmiş; Irak işgal edilmiş; Bağdat alevlerle kuşatılmış; Halley Kuyruklu Yıldızı çıkmış; Irak’ın Kuveyt’i işgali sırasında petrol kuyularının ateşe verilmesiyle Doğu’dan bir ateş görülmüş; 11 Eylül’de Ameri-ka‘daki ikiz kulelerin saldırıya uğramasıyla tozlu, dumanlı, karanlık bir fitne zuhur etmiş; Şam ve Mısır melikleri öldürülmüş; Azerbaycan işgal edilmiş; iki kuyruklu, diğer yıldızların ters yönünde hareket eden, çok parlak olan Lulin kuyruklu yıldızı görülmüş ve daha bu şekilde yüzlerce alamet tahakkuk etmiştir. Tüm bu yaşananlar ahir zamanda olduğumuzun, bu yüzyılda Hz. İsa (a.s.)’ın yeniden dünyaya geleceğinin, Hz. Mehdi (a.s.)’ın çağında yaşadığımızın delilidir.
Peygamberimiz (s.a.v.)’in 150’den fazla mucizesinin gerçekleşiyor olması bu kadar açık ve anlaşılırken, bazı kimseler bu durumu görmezlikten gelmekte, çok kutlu ve güzel bir dönemde yaşadığımızı fark edememektedirler. Aslında bu da ahir zamanın harikalıklarından biridir ve son derece şaşırtıcı bir durumdur. Ancak bu kişiler son yıllarda daha da şaşırtıcı bir beklenti içerisine girmişlerdir.
Bazı Kişilerin Gerçekleşen 150’den Fazla Alamete Rağmen Yeni Mucizeler Görmek İstemeleri
Bazı kimselerin çok kutlu ve güzel bir dönemde yaşadığımızı fark edememelerinden daha da şaşırtıcı olan, bu kişilerin, Peygamberimiz (s.a.v.)’in 150’den fazla mucizesi ortadayken, daha başka mucizeler istemeleridir. Ne var ki söz konusu kişiler bu 150 mucizenin gözlerinin önünde art arda gerçekleşiyor olduğunu görmedikleri ve görmek istemedikleri gibi, Allah’ın göstereceği başka hiçbir mucizeyi de (Allah’ın dilemesi dışında) görmeyecek ve anlamayacaklardır.1400 yıldır ilk defa Fırat’ın suyunun kesilmesini, 1400 yıldır ilk defa Kabe’de kan akıtılmasını, 1400 yıldır ilk defa Ramazan’da Ay ve Güneş tutulmaları olmasını ve bu şekilde 100’den fazla olayın Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhurunu müjdelediğini hiçbir bilgiye dayanmadan inkar eden insanlar, kendilerine hangi bilgi, hangi delil, hangi mucize getirilirse getirilsin gerçeği kabul etmeyeceklerdir.
Örneğin bazı kimseler hadislerde haber verilen müteşabih bilgileri cahilce yorumlayarak, Hz. Mehdi (a.s.) zuhur ettiğinde Hz. Mehdi (a.s.)’ın başının üstünde insanların baktıklarında görecekleri şekilde bulut üstünde melekler bulunacağını ve sürekli Hz. Mehdi (a.s.)’ı işaret ederek insanlara tanıtacağını söylemektedirler. Ancak bu kimselerin iddia ettikleri gibi bir melek gelse ve Hz. Mehdi (a.s.)’ı işaret etse dahi, bunlar Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıktığını kabul etmeyecek, kendilerince mutlaka bir tevil, bir açıklama yapacaklardır. Şunu belirtmek gerekir ki; Hz. Mehdi (a.s.)’ın yanında meleklerin bulunacağı ve bu meleklerin kendisine yardım edecekleri Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinden de açıkça anlaşılmaktadır. Ancak Hz. Mehdi (a.s.)’ın yanındaki meleklerin görünmesi sadece manevi alemde gerçekleşen ve dolayısıyla sadece meleklerin görebileceği bir olay olacaktır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bir hadiste Hz. Mehdi (a.s.)’a yardımcı olacak bir meleğin kendisine de görünmeyeceğinden bahsedilmektedir: "(Hz. Mehdi (a.s.)) Peygamberimiz (s.a.v.)’in adımlarını izleyecek. KENDİSİNE GÖRÜNMEDEN ONA YARDIMCI OLAN BİR MELEK OLACAK. Bitkini canlandıracak ve zayıfa yardımcı olacak." (Şeyh Muhiddin Arabi, Fütuhatül Makiyye, Bölüm 366) |
Hz. Mehdi (a.s.)’ın Yanındaki Meleklerin Görüneceğini İddia Eden Kişilere Sorular
Eğer Hz. Mehdi (a.s.) kimi şahısların iddia ettiği gibi, başında görünür şekilde melekler olan, silahın, tankın topun etki etmediği olağanüstü bir varlık olmuş olsaydı nasıl hapse atılabilir, nasıl işkence ve baskı görür, zorluk içinde yaşardı?
Hiçbir silahın, bombanın etki etmediği bir kişiye kim yaklaşabilir, kim bu kişiyi hapsedebilir ya da işkence yapabilirdi?
Ayrıca Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Mehdi (a.s.)’ın bir gaybet dönemi olacağından da bahsetmiştir. Eğer Hz. Mehdi (a.s.) iddia edildiği gibi olağanüstü bir insan olmuş olsaydı saklanmaya, gözden uzak şekilde yaşamaya neden ihtiyaç duyacaktı?
Oysa Peygamberimiz (s.a.v.) hadislerinde Hz. Mehdi (a.s.)’ın gaybet yönünden yani gizlenerek yaşamasıyla ve zindan yönünden Hz. Yusuf (a.s.)’a, korku hali yönünden de yani tehlikelerin yoğunluğuyla; öldürme, tuzak kurma, tutuklanma, gözaltına alınma, sürgün gibi her türlü tehlikeyle iç içe olmasıyla Hz. Musa (a.s.)’a benzetmektedir. Bu durum bir hadiste şöyle aktarılmaktadır:
Ebu Basir der ki: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum:
“Bu gaybetin sahibinde (Hz. Mehdi (a.s.)’da) dört peygamberin sünneti vardır. Musa (a.s.)’dan bir sünnet, İsa (a.s.)’dan bir sünnet, Yusuf (a.s.)’dan bir sünnet ve Muhammed (s.a.v.)’den bir sünnet, Allah’ın selamı hepsinin üzerine olsun.Dedim ki: MUSA (A.S.)’IN SÜNNETİ NEDİR? Buyurdu ki: ÇEKİNİP DİKKATLE GİZLENMEK. Dedim ki: İSA (A.S.)’IN SÜNNETİ NEDİR? Buyurdu ki: İSA (A.S.)’IN HAKKINDA SÖYLENENLER, ONUN HAKKINDA DA SÖYLENECEK. Dedim ki: YUSUF (A.S.)’IN SÜNNETİ NEDİR? Buyurdu ki: ZİNDAN VE GAYBET. Dedim ki: MUHAMMED’İN -SALLALLAHU ALEYHİ VE ALİH- SÜNNETİ NEDİR? Buyurdu ki: KIYAM ETTİĞİNDE RESULULLAH (S.A.V.)’İN YOLUNDAN GİDECEKTİR. YALNIZ O RESULULLAH (S.A.V.)’İN ESERLERİNİ AÇIKLAYACAKTIR... Dedim ki: Allah’ın rızasını nereden bilecektir? Buyurdu ki: “Allah onun kalbine rahmetini nazil edecektir.” (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 191)
Peygamberimiz (s.a.v.)’e bile kılıç darbesi gelmiş ve bir dişi kırılmıştır. Birçok peygamber Allah yolunda şehit edilmiş yine birçok sahabe, Ehl-i Beyt’ten birçok insan savaş meydanında şehit olmuş ya da elini, kolunu, gözünü ya da vücudunun başka bir bölümünü kaybetmiştir. Hiçbir peygamber böyle olağanüstü özelliklere sahip olarak gönderilmemişken Hz. Mehdi (a.s.)’ın veli olarak böyle olağanüstü özelliklerle gönderileceğini iddia etmek mümkün değildir.
Ahir zaman alametlerinin hepsi tek tek gerçekleşmektedir
Adnan Oktar'ın 18 Eylül 2009 tarihli Tempo Tv ve Kocaeli Tv röportajından
Nasıl ki Her İnsanın İki Yanında Bulunan Yazıcı Melekler Görünmüyorsa; Hz. Mehdi (a.s.)’ın Yanında Bulunan Melekler de Görünmeyecektir
İnsanların kendilerine bir elçi geldiğinde, inkarda direnmeleri nedeniyle, mucize görmek istemeleri Kuran’da bildirilen bir gerçektir. Hatta, ayetlerde haber verildiği üzere bu insanlar kendilerine melek gelmesini istemekte, ancak o zaman peygamberin hak olduğuna inanacaklarını söylemektedirler:
“Şimdi onların: “Ona bir hazine indirilmeli veya ONUNLA BİRLİKTE BİR MELEK GELMELİ DEĞİL MİYDİ?” demeleri dolayısıyla göğsün daralıp sana vahyolunanlardan bir kısmını terk mi edeceksin? Sen yalnızca bir uyarıcısın. Allah her şeye vekildir.” (Hud Suresi, 12)
“”Eğer doğruyu söylüyor isen, BİZLERE MELEKLERİ GETİRMELİ DEĞİL MİYDİN?” Hak olmaksızın Biz melekleri indirmeyiz. O zaman da onlara göz açtırılmaz.” (Hicr Suresi, 7-8)
Ancak Allah bu kimselerin kendilerine melekler gelse dahi inanmayacaklarını haber vermektedir:
“Gerçek şu ki, BİZ ONLARA MELEKLER İNDİRSEYDİK, ONLARLA ÖLÜLER KONUŞSAYDI VE HERŞEYİ KARŞILARINA TOPLASAYDIK, -ALLAH’IN DİLEDİĞİ DIŞINDA- YİNE ONLAR İNANMAYACAKLARDI. Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar.” (En’am Suresi, 111)
“Onlar, KENDİLERİNE MELEKLERİN GELMESİNİ Mİ, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmemişse veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: “Bekleyin, biz de şüphesiz beklemekteyiz.”” (En’am Suresi, 158)
Hz. Mehdi (a.s.) döneminde de, Hz. Mehdi (a.s.)’ın İslam’ı Kuran ahlakının özüne ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetine döndürmesi, dini bidatlardan, hurafelerden temizlemesi, dinsizliği fikren yerle bir etmesi, İslam alemini birleştirmesi, Kuran ahlakını yayması nedeniyle bir kısım insanlar “Onunla birlikte, başının üzerinde bir melek gelmeli değil miydi?” diyeceklerdir. Ancak inanmak için mucize beklentisi içinde olan bu insanların unuttukları çok önemli bir gerçek vardır: Allah Kuran ayetlerinde her insanın iki yanında yazıcı meleklerin olduğunu da haber vermektedir. Nasıl ki insanların iki yanında bulunan yazıcı melekleri dünya hayatında hiç kimse göremiyorsa, Peygamberimiz (sa.v.)’e sık sık vahiy getiren Cebrail (a.s.) nasıl görünmeden geliyorsa, Hz. Mehdi (a.s.)’ın yanında bulunacak olan Cebrail (a.s.), Mikail (a.s.), İsrafil (a.s.) ve diğer yardımcı 46.000 melek de görünmeyeceklerdir.
Hicri 1400 İtibariyle Ardı Ardına Gerçekleşmekte Olan
Ahir Zaman Alametlerinden Bazı Örnekler
Hz. Mehdi (a.s.)’ın Çıkış Alametlerinin Tesbih Taneleri Gibi Arka Arkaya Meydana Gelmesi
Hadislerde Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alametlerinin adeta “tesbih taneleri gibi” arka arkaya meydana geleceğini, bu gelişmenin de Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıktığının habercisi olacağını açık bir şekilde bildirmiştir:
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“… eskimiş ipi kopan bir kolyenin taneleri gibi birbiri ardına gelen alâmetleri beklesinler.” (Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî)
“Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların art arda kopması gibi.” (Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü’s-Sagir, 3/167)
Gerçekten de Hicri 1400’ün başlamasıyla birlikte söz konusu alametler “bir dizideki boncuklar gibi” arka arkaya zuhur etmeye başlamıştır. Hz. Mehdi (a.s.)’ın Hicri 1400’de çıkacağını kabul etmeyenler bu yüzyılda ardı ardına gerçekleşen ahir zaman alametlerini kesinlikle tevil edemezler.
Doğudan Bir Ateş Görülmesi
15 Kasım 1979 tarihinde dünyanın 4. büyük tankeri olan 150 bin grostonluk Independenta adlı Romen tankeri İslam aleminin son merkezi olan İstanbul’a geldiği sırada bir kaza sonucu karaya oturmuştur. Bu sırada İstanbullular bu büyük patlamanın sesiyle büyük bir korku ve dehşet yaşamışlardır. Günlerce büyük bir ateş çıkararak yanan bu tanker sonunda Haydarpaşa önlerinde batmıştır. Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bir hadiste şöyle bildirilmektedir:
“Ebu Cafer b. Muhammed b. Ali (r.a.)dan rivayet edildi: Siz üç veya yedi gün, DOĞUDAN BİR ATEŞİ GÖRDÜĞÜNÜZ ZAMAN AL-İ MUHAMMED’İN (HZ. MEHDİ (A.S.)’IN) ÇIKMASINI BEKLEYİNİZ, inşaAllah-ü Teala, bir münadi (gökten bir melek) Mehdi’nin ismi ile semadan (gökten) nida edecek ki, doğuda batıda olan herkes bu sesi işitecek. Öyle ki korkudan uykuda olanlar uyanacak, ayakta olan çökecek, oturan ise ayağa fırlayacaktır.” (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman , s. 32)
Hadiste verilen bilgilerden bu olayın Hz. Mehdi (a.s.)’ın; çıkış yeri olan İstanbul’a ayak bastığı günler içerisinde meydana geleceği bildirilmiştir. Gök gürültüsü gibi çok yüksek bir sesle günlerce süren dev ateş, ışık ve duman bulutuyla ve zaman zaman meydana gelen patlamalarla, Hz. Mehdi (a.s.)’ın İstanbul’a geldiği insanlara haber verilmiştir.
İran – Irak Savaşı
Ekim 1980 tarihinde İran-İrak arasında bir savaş başlamıştır. Hadiste bu savaştan şu şekilde bahsedilmektedir:
“Şevval ayında ayaklanma Zilkade’de harb konuşmaları, Zilhicce’de ise harb vaki olacak.” (Kıyamet Alametleri, s. 166)
Hadiste verilen tarihler İran-Irak Savaşı’nın gelişim aşamalarıyla aynı tarihlere denk gelmektedir: İran Şahı’na karşı olan ilk ayaklanma bilindiği gibi hadiste belirtilen 5 Şevval 1398 (8 Eylül 1976)’de olmuştur. Hicri 1400 Zilhicce (1980 Ekim) ayında da İran-Irak arasındaki savaş tam anlamıyla başlamıştır.
Hadis ile, 1980 yılında gerçekleşen İran-Irak savaşı arasında tarihler ve olaylar bakımından tam bir uyum söz konusudur. Hadiste belirtilen zamanlar, olayın şekli, yeri, bölgesi ve süresi tamamen aynıdır. Tüm bu gerçeklere rağmen Hz. Mehdi (a.s.)’ın Hicri 1400’den daha sonraki bir yüzyılda çıkacağını iddia etmek son derece yanlıştır.
Afganistan’ın İşgali ve Maden Yatakları
Rusların Afganistan’ı işgali olan 1979 yılı Hicri 1400 yılına, diğer bir ifadeyle Hicri 14. yüzyılın başlangıcına denk gelmektedir. Hadiste Peygamberimiz (s.a.v.) bu işgali şöyle haber vermiştir:
“Talikan’a (Afganistan’a) yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala’nın ORADA ALTIN VE GÜMÜŞ OLMAYAN HAZİNELERİ VARDIR. Orada Allah’ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Mehdi’sinin yardımcılarıdır.” (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)
Ayrıca bu rivayette Afganistan’ın maddi zenginliklerine de dikkat çekilmektedir. Nitekim son yapılan araştırmalar, Afganistan’da toplam değeri 1 trilyon doları bulan maden rezervi olduğunu ortaya koymuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bundan 1400 sene önce haber verdiği bu bilginin günümüzde ortaya çıkışı, mübarek Peygamberimiz (s.a.v.)’in Allah’ın lütfuyla gösterdiği mucizelerinden biridir.
Fırat Nehri’nin Suyunun Kesilmesi
Fırat Nehri’nin suyunun kesilerek akmaz hale gelmesi Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alametlerindendir. Bugün Fırat Nehri’nin; üzerine barajlar kurularak suyu kesilmiş ve bu hadis de gerçekleşmiştir.
“Fırat Nehri’nin suyu çekilerek altın hazinesini açıklaması zamanı yaklaşıyor. Her kim, o zaman orada bulunursa o hazineden bir şey almasın.” (Hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.) (Riyazü’s Salihin, 3/332)
Fırat Nehri’nin Suyunun Kesilmesinden Sonra Yaşanan Terör Olayları
Hadiste Fırat Nehri’nin suyunun kesilmesinin ardından bölgede büyük terör olayları olacağına ve çok sayıda insanın hayatını kaybedeceğine dikkat çekilmiştir. Gerçekten de Fırat Nehri’nin suyunun kesilmesinin ardından bölgede PKK terörü baş göstermiş ve çok sayıda insan ölmüştür. Diğer yandan da Fırat’ın suyu kesilerek üzerine barajlar kurulmasının ardından bölgede büyük bir ekonomik potansiyel de ortaya çıkmış ve bölgenin topraklarının değeri artmıştır. Tüm bu olaylar, Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bu hadisin gerçekleştiğini göstermektedir:
“Fırat nehrinin suları çekilerek altından bir dağ ortaya çıkacak, İnsanlar bunu almak için vuruşacak ve HER YÜZ KİŞİDEN, sadece BİRİ hayatta kalacak. Bu zaman gelinceye kadar kıyamet kopmaz.” (Müslim, Fiten, 29)
Cübbeli'ye cevaplar - 321 (Melekler insanlara ancak kıyamet vaktinde açıkça görünür hale gelecektir)
Adnan Oktar'ın 24 Eylül 2010 tarihli Kaçkar TV röportajından
15 Gün Arayla Ay ve Güneş Tutulmalarının Olması
1981 ve 1982 yıllarının Ramazan ayında, 15 gün arayla ve iki yıl üst üste Ay ve Güneş tutulmaları olmuştur.
“Hz. Mehdi (a.s.) için 2 alamet vardır ki... Bunun birincisi, Ramazan’ın birinci gecesi Ay’ın, ikincisi de ortasında Güneş’in tutulmasıdır.”(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)
Bu olağandışı olay Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından tarihleriyle birlikte açıklanmış olup, Hz. Mehdi (a.s.)’ın önemli bir çıkış alametidir.
Bir Ordunun Çölde Kaybolması
Hadislerde Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alametlerinden birinin “BİR ORDUNUN ÇÖLDE KUMLARA BATMASI” olduğunu bildirmiştir. Hadislerde bu ordunun savaş sırasında çölde kumlara batacağı çok açık bir şekilde şöyle ifade edilmiştir.
“...Kendisine bir ordu gönderilecek. Bunlar yerin bir çölünde iken yere batırılacaklardır.” (Müslim’den; Geleceğin Tarihi 4, s.31)
Amerika’nın 2003 yılında Irak’ı işgal etmesinin ardından Irak ordusunun Cumhuriyet Muhafızları olarak bilinen 60 bin kişilik bölümü ve Fedailer olarak bilinen yaklaşık 15 bin kişilik askeri kaybolmuştur. Gazeteler “MUHAFIZLARA NE OLDU? SADDAM CUNTASI KAYIP, SADDAM’IN UÇAKLARI KUMLARDAN ÇIKARILDI.” gibi haberlerle bu olağandışı durumu haber yapmışlardır.
Halley Kuyruklu Yıldızı
Hareket yönü, hadiste belirtildiği şekilde “doğudan batıya doğru olan” Halley kuyruklu yıldızı 1986 yılında yani Hicri 1406’da Dünyamız’ın yakınından geçmiştir.
“O gelmeden önce, doğudan ışık veren bir kuyruklu yıldız görünecektir.” (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)
“O yıldızın doğması, Güneş ve Ay tutulmasından sonra olacaktır.” (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)
Hadislerde belirtildiği gibi:
‘ 1986 yılında (Hicri 1406‘da) yani 14. yüzyıl başlarında “Halley” kuyruklu yıldızı Dünyamızın yakınından geçmiştir. Bu kuyruklu yıldız parlak, ışıklı bir yıldızdır.
‘ Hareket yönü doğudan batıya doğrudur.
‘ 1981 ve 1982 (1401-1402) yıllarında meydana gelen Ay ve Güneş tutulmaları olayından sonra ortaya çıkmıştır.
Bu yıldızın doğuşunun Hz. Mehdi (a.s.)’ın diğer çıkış alametleri ile aynı zamanda meydana gelmesi, Halley kuyruklu yıldızının hadiste işaret edilen yıldız olduğunu doğrular niteliktedir.
Kabe’de Kan Dökülmesi
1979 yılında (Hicri 1 Muharrem 1400’de) Hac sırasında Kabe’de büyük bir katliam olmuştur. (1 Muharrem 1400) Olayın meydana geliş tarihi Hicri 1400 yılının ilk günüdür. Bu sırada 30 kişi şehit olmuştur. Peygamberimiz (s.a.v.) hadiste; “Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkacağı yıl” Kabe’de böyle önemli bir olayın olacağından bahsetmektedir.
“Onun çıkacağı yıl, insanlar hacca, başlarında bir emir bulunmadan gidecekler... Hep birlikte Beyt-i Şerif’i tavaf edecekler, sonra Mina’ya indiklerinde, köpekler gibi birbirine saldıracak, hacılar soyulacak, kanlar Akabe Cemresinin üzerine akacak.” (Kıyamet Alametleri, s. 168-169)
“Çıkacağı yıl”ifadesi bu açıdan son derece önemlidir. Çünkü hem bu olay hem de Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış tarihi 1979 yılını göstermektedir. 1979 yılında gerçekleşen bu olayın ardından 7 yıl sonra hac sırasında çok daha kanlı bir olay meydana gelmiştir. Bu sefer de 402 kişi şehit edilmiştir. Ancak bu olayın ilkinden farkı son olayın Kabe’nin içinde değil yanında gerçekleşmiş olmasıdır. Bu 2 olay da hadislerde Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alameti olarak anlatılan“Kabe baskını ve Kabe’de kan akıtılması” olaylarıyla tam olarak aynı şekilde olmuştur.
Tozlu, Dumanlı, Karanlık Bir Fitne
Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış alametlerinden olan ve “tozlu, dumanlı karanlık bir fitne” olarak belirtilen alamet, 2001 yılının 11 Eylül günü ABD’de gerçekleştirilen terör eylemine işaret etmektedir. Peygamberimiz (s.a.v.) bu hadiseyi şöyle haber vermiştir:
“Tozlu dumanlı, karanlık bir fitne görülecek, bunu diğerleri takip edecek...” (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)
Gerçekten de 11 Eylül saldırılarının ardından meydana gelen büyük patlamalar sonucunda büyük bir duman oluşmuş, bu duman hem tüm şehirden hem de civar şehirlerden görülecek kadar yükselmiş ve yayılmıştır. Ayrıca olayla birlikte çöken binaların oluşturduğu toz bulutu birçok insanın üzerini tamamen kaplamıştır.
İki Uçlu Lulin Kuyruklu Yıldızı
Hz. Mehdi (a.s.)’ın çok belirleyici çıkış alametlerinden biri olan ve İmam-ı Rabbani tarafından bildirilen önemli bir alamet de boynuzu andıran iki uçlu bir yıldızın çıkmasıdır. Bu kuyruklu yıldız, 24 Şubat 2009 yılında dünyaya en yakın noktadan geçen Lulin kuyruklu yıldızıdır. Bu yıldız hadiste şu şekilde tanımlanmıştır.
“Vaad edilen Mehdi (a.s.)’ın zuhur mukaddimeleri olan Abbasi Melik Horasan’a vardığı zaman, ŞARK TARAFINDA İKİ DİŞLİ MÜNEVVER BİR BOYNUZ ÇIKAR.” (İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 381. Mektup, s.1184)
Gerçekten de bir daha binlerce yıl sonra geçeceği düşünülen Lulin kuyruklu yıldızı hadisteki bu tariflere tam olarak uymaktadır. Hz. Mehdi (a.s.)’ın Hicri 1400’de çıkacağı gerçeğini reddedenler ve başka bir yüzyılda geleceği iddiasıyla ortaya çıkanlar bu büyük alametin gerçekleşmesini kesinlikle tevil edemezler. Peygamberimiz (s.a.v.)’in tanımlamalarına tam uyan bu kuyruklu yıldızın ahir zamanda Dünya’nın yakınından geçmiş olması son derece önemlidir. Ayrıca bilim adamları bu kuyruklu yıldızın Dünya’ya yakın bir yerden yeniden geçmesi için en az 1000 yıllık bir süreden bahsetmektedirler. (Lulin kuyruklu yıldızının 1000 yılda bir geçtiği; dolayısıyla bundan sonraki geçişinin de 1000 yıl sonra olacağını bilimsel olarak açıklayan internet siteleri şunlardır:
1. http://www.skyandtelescope.com/ observing/home/35992534.html
2. http://www.dipity.com/timeline/ Comet-Lulin,
3. http://topnews.us/content/23887-get-best-views-comet-lulin-now
4. http://www.brighthub.com/science/ space/ articles/25677.aspx)
Bu tarih ise 3000’li yıllara denk gelmektedir. Oysa Peygamberimiz (s.a.v.) ümmetin icabet ömrünün hicri 1500’lerde son bulacağını, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de hicri 1545’ler itibariyle yani miladi takvime göre 2120 gibi kıyametin inkar edenlerin başına kopacağını bildirmektedirler. Bu açıklamalar doğrultusunda bakıldığında Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur alametlerinden biri olan Lulin kuyruklu yıldızını bu hicri yüzyıl dışında insanlığın bir kez daha görmesi gibi bir durum söz konusu değildir.
Ekonomik Kriz
Hadislerde Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkışından önce büyük bir ekonomik krizin meydana geleceği Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından haber verilmiştir. İnsanların, “az kazanç, piyasanın durgun olması, işlerin kesat gitmesi” gibi ekonomik zorluklardan yakınacakları birçok hadisle bildirilmiştir.
“Çarşı ve pazarların tekarubu kıyamet alametlerindendir. Dedim ki «Pazarların tekarubu ne demektir?» Şunlardır: Herkesin az kazançtan yakınması...” (İbni Merduveyh Ebu Hüreyre (R.A.) dan...)(Kıyamet Alametleri, Pamuk Yayınları, s.146)
Söz konusu hadisler, şu an tüm dünyada yaşanan büyük ekonomik krize tam olarak uygunluk göstermektedir. Dünyanın Amerika, Çin, Almanya gibi büyük ekonomileri bu krizle birlikte ağır kayıplar vermiş, dünyaca ünlü dev şirketler, bankalar, sanayiler kriz nedeniyle çökmüştür. Ahir zamanın bu önemli hadisesi tam olarak vukuu bulmuş ve hadis gerçekleşmiştir.
Hz. Mehdi (a.s.)’ın Hicri 1400’de çıkmadığı, daha sonraki bir yüzyılda çıkacağı fikrinde olanlar bu ve diğer tüm ilgili hadisler arasındaki tarih uyumunu ve müthiş sıralamayı göz ardı edemezler.
SAYIN ADNAN OKTAR’IN KONU İLE İLGİLİAÇIKLAMALARI
“Melekler İnsanlara Sadece Kıyamet Vaktinde Gözükecektir, Bunun Dışında Melekler İnsanlara Gözükmez”
ADNAN OKTAR: Hz. Adem (a.s.)’dan bu yana herhangi bir peygamberin veya velinin başında melekler göründü mü? Görünmedi. Şu an bizim iki tarafımızda melekler var. Görüyor muyuz? Görmüyoruz. Peygamberimiz (s.a.v.)’e Cibril (a.s.) iniyordu. Görünüyor muydu? Görün-müyordu. Hz. Mehdi (a.s.)’ın yanında Mikail (a.s.), İsrafil (a.s.), Cebrail (a.s.) olacak, görünecek mi bunlar? Görünmeyecek. Meleğin özelliği görünmemesi. Ne zaman görünüyor? Kıyamet anında, değil mi? Müşrikler Peygamberimiz (s.a.v.)’e ve diğer peygamberlere başının üzerinde bir melek olmasını ve bu şart ile ona inanacaklarını söylüyorlardı eskiden. Müşriklerin talebiydi değil mi bu? Var mı ayetler?
OKTAR BABUNA: Var Hocam, inşaAllah. “Ve derler ki; O’na bir melek indirilmeli değil miydi? Eğer bir melek indirilseydi elbette iş bitirilmiş olurdu. Sonra da kendilerine göz açtırılmazdı.” (En’am Suresi, 8)
ADNAN OKTAR: Bakın, Hz. Mehdi (a.s.)’ın yanındaki melekler görünecek diyenlere cevaptır bu. Diyorlar ki; “o Peygamber (s.a.v.)’e bir melek indirilmeli değil miydi?” Yani “görünür halde, başının üzerinde melek olması gerekmez miydi?” diyorlar. Cenab-ı Allah ne diyor ayette? “Mahvederdim” diyor Allah. Yani görünür halde melek indi mi ondan sonra felaket gelmiş oluyor. “Göz açtırılmazdı” ne demek? “Yerleri kazıttırırdım” anlamına gelir, değil mi? “Perişan ederdim” diyor Allah. Dolayısı ile melek görünür halde zuhur etmez, görünmez halde olacaktır. Hz. Mehdi (a.s.)’ın yanında melek olsa aklın ihtiyarı kalkar. Görünür halde melek olsa, sen o kişiyi nasıl hapse atarsın, Hz. Mehdi (a.s.) nasıl çile çeker? Bu kadar açık bir mantığı, aklı, Kuran’ın üslubunu insanın bilmemesi çok şaşırtıcı. Hz. Mehdi (a.s.)’a 313 kişi tabi olur mu öyle bir durumda? Çok az insan tabi oluyor. O devirdeki müşrikler, münafıklar, kafirler, birçok kişi Hz. Mehdi (a.s.)’a karşı olacaktır. Üzerinde melek olsa tir tir titrerler, böyle bir şey yapabilirler mi? Yapamazlar. Bir de, Mehdi (a.s.); “ben Mehdi (a.s.) değilim” der mi? Melek diyecek ki; “bu kişi Hz. Mehdi (a.s.)’dır” diyecek. Hz. Mehdi (a.s.) da diyecek ki; “Melek yalan söylüyor.” “Allah’ın gönderdiği melek yalan söylüyor” diyecek haşa, “ben Hz. Mehdi (a.s.) değilim” diyecek. Bu olacak iş değil. Kuran’la çelişiyor, hadisle de çelişiyor, akılla da çelişiyor... (Sayın Adnan Oktar’ın 30 Temmuz 2010 tarihli HarunYahya.TV röportajından)
“Allah Hz. Mehdi (a.s.)’ı Melekler Vasıtasıyla Koruyacak, Bütün Gücün Allah’ın Elinde Olduğunu Herkes Bilecek”
Mikail (a.s.), İsrafil (a.s.), Cebrail (a.s.) sürekli Hz. Mehdi (a.s.)’ın yanındadır inşaAllah. Ve 46.000 melekle de yardım görecektir. Ama bu görünme melekler aleminde görünecek bir görünmedir. Yani insanların açıkça göreceği bir şekilde olsa, aklın ihtiyarı kalkar. Öyle bir şey olmaz. Biz onu ahirette göreceğiz. Yani melekler nasıl yardım etmişler, nerelerde yardım etmişler? Mesela şeytanlar da Hz. Mehdi (a.s.)’a karşı mücadele edecektir. Fakat melekler tarafından onlar püskürtülecektir. Etkisiz hale getirilecektir. Birçok oyunu olacaktır, melekler bozacaktır. Hz. Mehdi (a.s.)’a suikastlar, oyunlar hazırlanacaktır, melekler koruyacaktır. Allah onları vesile edecektir. Yani bütün gücün Allah’ın elinde olduğunu herkes bilecek. Meleğin bir gücü yoktur. Allah’ın dilemesiyle birlikte melek yapar, inşaAllah. Fakat bazen Cebrail (a.s.) insan şeklinde insanlara görünür. Kuran’da da var bu. Hz. Meryem’e mesela güzel bir insan suretinde görünmüştür. Çok ender nadiren görünür. Ne zaman, nerede, nasıl olacağını Allah bilir. Ama şahsa mahsus, insanların görmeyeceği şekilde, bir tek şahsın göreceği şekilde geldiği görülüyor, anlaşılıyor. Mesela; Hz. Dihye (r.a.) suretinde gelmiştir bir kere de Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e. Mesela güzel bir insan olarak gelmiştir. Ama o anda bilmezler. Yani melek olduğunu bilmezler. Mesela melek halk arasında da dolaşır, sokakta da dolaşır. Ama insanlar fark etmezler. Yani öyle normal bizim kıyafetimizle gezer. Normal bir kıyafetle gezer. Fark edemez insanlar. Hz. Hızır (a.s.) da öyle insanlar arasında gezer. İnsanlar yine fark edemezler. Hz. Mehdi (a.s.) da öyledir. Hz. Mehdi (a.s.)’ı da fark edemezler. Halkın arasında gezer. Dolayısıyla imtihanın özelliğidir bu. Fark edildiğinde aklın ihtiyarını kaldıracak hiçbir şeyi Allah yaratmaz.” (Sayın Adnan Oktar’ın 6 Şubat 2010 tarihli Gaziantep Olay TV röportajından)