Hazreti İdris Peygamber'in Kitabı denilen bir kitap var. Bu Kitabı bazı Musevi ve Hristiyanlar kabul ediyorlar. Çok eski bir kitap. Ama içerisinde geçen bilgiler hayret verici.
“Dikkatlice inceledim ve içinde yüce bir tahtın bulunduğunu gördüm. Görünümü buza benziyordu. Çevresi parlak güneş küresini andırıyordu ve Cherubim’in sesleri vardı.” (Enoch, s. 62, 18)
“Bu kudretli tahtın altından alevli ateş nehirleri çıkıyordu. Ona gözle bakmak imkansızdı.” (Enoch, s. 62, 19)
Mesela diyor ki, “Dikkatlice inceledim ve içinde yüce bir tahtın bulunduğunu gördüm, görünümü buza benziyordu” yani metal görünümlü, fakat içinde oturulan bir vasıta. “Çevresi parlak; güneş küresini andırıyordu”, yani ışıklar vardı çevresinde; arabanın ön farları, arka farları. “Ve cherubim sesleri vardı”, yani arabadan çıkan sesleri söylüyor. “Bu kudretli tahtın altından alevli ateş nehirleri çıkıyordu.” Arabanın biliyorsunuz yanma odası var, değil mi? Yani motoru ve oradan da gaz çıkıyor, yanan gazlar. “Ona gözle bakmak imkansızdı” diyor çok süratle gidiyor. Çok hayret verici bir açıklama, 2000 yıllık bir kitap yani, çok ilginç.
“Şan ile Şeref’i yüce biri üzerinde oturuyordu. Kaftanı, güneşten parlak ve kardan beyazdı.” (Enoch, s. 62, 20)
“Şan ve şerefi yüce biri üzerinde oturuyor” diyor bu atın. “Kaftanı güneşten parlak ve kardan beyazdı”. Beyaz takım elbise giymiş, güneş gibi de parlıyor inşaAllah.
“Tüm bu derin fakat geniş olmayan vadiler, sert bir kayadan oluşmuştu ve içlerinde dikili bir ağaç vardı. -.” (Enoch, s. 92, 5)
“Bulunduğu yerin içinde dikili bir ağaç vardı” diyor, bu da çok şaşırtıcı, bir ev; “evin içinde bir ağaç vardı” diyor.
“Kutsallar ve seçilmişler, alevli ateşe benzer görünümde olan O’nun önünde zikrediyorlardı. Ağızları hamd ile doluydu ve dudakları Ruhların Rabbi’nin adını övüyordu. O’nun huzurunda doğruluk namütenahi olarak ikamet ediyordu.” (Enoch, s. 112, 7)
“Bu şanlılar ve seçilmişler, alevli ateşe benzer görünümde olan, O’nun karşısında zikrediyorlardı” diyor. Mehdi’yi alevli ateşe benzetiyor; “öyle parlak ve etkileyici” diyor. “Önünde Allah’tan bahsediyorlardı” diyor. “Onun önünde ağızları hamd ile doluydu” diyor. “Dudakları Rabbim’in adını övüyordu”, yani sürekli Allah’a hamd edip Allah’tan bahsediyorlardı diyor.
“...Duyduğum ikince ses, Seçilmiş Olan’ı ve Ruhların Rabbi için acı çeken seçilmişleri yüceltiyordu. (Enoch, s. 116, 4)
“O gün Seçilmiş Olan’ımı onların arasında ikamet ettireceğim. Göğün yüzünü değiştireceğim. Onu kutsayacağım ve sonsuza dek aydınlatacağım.” (Enoch, s. 126, 4)
“Duyduğum ikinci ses seçilmiş olanı ve ruhların Rabbi için acı çeken seçilmişleri yüceltiyordu” yani onlar acı çekeceklerdi diyor Mehdi ve Mehdi talebeleri için . “O gün seçilmiş olanı mı onların arasında ikamet ettireceğim” yani Mehdi’yi ikamet ettireceğim. “Göğün yüzünü değiştireceğim”, yani gökte, güneşte, yıldızda ve ayda alametler olacak diyor. Ay ve güneş tutulmaları var ya hadiste, “güneşte alamet olacak” diyor. Güneşte yüzyılın en büyük patlaması oldu. “Onu kutsayacağım ve sonsuza dek aydınlatacağım.” Onu kutsal hale getireceğim sonsuza kadar anlamındadır.
“Aynı zamanda dünyanın yüzünü de değiştireceğim ve onu kutsayacağım. Onu, üzerinde ikamet etsinler diye seçtiklerime vereceğim. Fakat davranışlarını kaydettiğim için günah işleyenler ve haksızlık yapanlar orada yaşamayacaklar. Sadıklarımı huzuruma yerleştirerek huzurla tahmin edeceğim: fakat onları dünyanın yüzünden yok edebileceğim diye günahkarların kınanmaları yaklaşacak.” (Enoch, s. 126, 5-6)
“Aynı zamanda dünyanın da yüzünü değiştireceğim”, "onu da kutsayacağım”, yani dünyanın yüzünü de değiştireceğim, bütün dünya değişecek diyor. “Onu üzerinde ikamet etsinler diye seçtiklerime vereceğim”, Mehdi’ye vereceğim diyor. “Fakat davranışlarını kaydettiğim için günah işleyenler ve haksızlık yapanlar orada yaşayamayacaklar”, yani dünyada onları etkisiz hale getireceğim diyor, günah işleyenleri, dine, İslam’a karşı olanları.
“Onunla doğruluğun ikamet ettiği ve gizli tüm hazineleri açıklayacak olan İnsan Oğlu’dur. (Enoch, s. 126, 3)
“Onunla doğruluğun ikamet ettiği ve gizli tüm hazineleri açıklayacak olan insanoğludur” diyor. Gizli hazineler var ya Peygamberimiz (sav) zamanından daha eski olan. Hz. Süleyman zamanından kalma, Hz. Musa zamanından kalma, kutsal sandık dahil kutsal emanetlerin bulunuşuna işaret ediyor.
Senin görmüş olduğun bu İnsan Oğlu, kralları ve kudretlileri koltuklarından kaldıracak ve güçlülerin boyunduruğunu gevşetecek günahkârların dişlerini parçalara ayıracak. (Enoch, s. 128, 4)
“Görmüş olduğun bu insanoğlu”, burada Mehdi’den bahsediyor. “Kralları koltuklarından kaldıracak”, yani iktidarlar kalkacak onun zamanında diyor. “Güçlülerin boyunduruğunu gevşetecek”, yani onlar insanları boyunduruğa vuruyor, güçlü olanlar, işte onu gevşetecek diyor. Yani boyunduruğu gevşetecek ve insanlar rahatlayacak diyor. “Günahkarların dişlerini parçalara ayıracak”, yani günahkarların tahrip etme gücünü ortadan kaldıracak , dişleriyle zarar verdikleri için, zarar vermelerini ortadan kaldıracak diyor.
“... Onlar, Ruhların Rabbi’nin adını inkar edecek; O’nu ve Ruhların Rabb’i adına açı çeken insanları, içinde toplandıkları tapınaklarından çıkaracaklar.” (Enoch, s. 128, 7-8)
Deccaliyetten bahsediyor, “onlar ruhların Rabbinin adını inkar edecek”, Allah’ı inkar edecek diyor deccaliyet. “O’nu ve ruhların Rabbi adına acı çeken insanları” Mehdi’den behsediyor; Mehdi’nin talebelerini içinde toplandıkları tapınaklardan çıkaracaklar, yani evlerinden çıkaracaklar, tutuklayacaklar, göz altına alacaklar diyor. Çok şaşırtıcı değil mi? Mehdi talebeleri evlerinden toplanıp, tutuklanacaklar diyor.
“O yerde, bir çok hikmet pınarıyla çevrelenmiş ve asla kesilmeyen sadıklığın bir çeşmesini gördüm. Onlardan susayıp içen herkes hikmetle dolardı ve onların kametleri seçilmiş ve kutsallarla birlikteydi.” (Enoch, s. 130, bölüm 48, 1)
Bakın "... Onlardan susayıp içen herkes hikmet ve bilgiyle dolardı", yani o bilgiyi alan, onları dinleyen herkes, hikmetle ve bilgiyle doluyorlardı diyor. "Onların kametleri seçilmiş ve kutsallarla birlikteydi." Onların çağrıları seçilmiş ve kutsallarla birlikteydi.
“O yerde, bir çok hikmet pınarıyla çevrelenmiş ve asla kesilmeyen sadıklığın bir çeşmesini gördüm”, yani sürekli hikmet aktaran. “Asla kesilmeyen sadıklığın” sadık olan Mehdi’nin. Bediüzzaman, Mehdi’nin sadık olduğunu söylüyor. “Sadakat, ihlas, tesanüt” diyor. “Sadıklığın bir çeşmesini gördüm”, müthiş bir güç ve sadakat var.
“Onlardan susayıp içen herkes hikmetle dolardı ve onların kametleri seçilmiş ve kutsallarla birlikteydi”, yani o bilgiyi alan, onları dinleyen herkes hikmetle ve bilgiyle doluyordu diyor. “Onların kametleri seçilmiş ve kutsallarla birlikteydi”, onların çağrıları seçilmiş ve kutsallarla birlikteydi.
“O, sadıklar ve kutsallar için, devrilmeyen bir destek olacak; o, milletlerin ışığı olacak. O, kalpleri sıkıntılı olanların umudu olacak. (Enoch, s. 132, bölüm 48, 4)
"O (Mehdi) sadıklar ve kutsallar için devrilmeyen bir destek olacak", yani Mehdi insanlık için yıkılmayan bir destek olacak diyor. "O milletlerin ışığı olacak", bütün milletlerin ışığı olacak. "O, kalpleri sıkıntılı olanların umudu olacak.”
“Dünyada yaşayanların hepsi, onun huzurunda (yere) düşecek ve ona ibadet edecek. O’nu, kutsayacaklar ve O’nu övecekler. Ruhlarının Rabbi adına şarkılar söyleyecekler.” (Enoch, s. 132, bölüm 48, 5)
“Dünyada yaşayanların hepsi onun huzurunda yere düşecek", yani etkisiz olacaklar diyor. Darwinizmin, Materyalizmin yıkılışına işaret ediyor. "O'nu kutsayacaklar", Allah'a ibadet edecekler diyor. Allah'ı kutsayacaklar ve O'nu övecekler. O devirde “Ruhların Rabbi adına, Allah için şarkılar söyleyecekler” diyor. Yani birlikte şarkılar söyleyecekler diyor.
Ne savaş için demir ne de göğüs için zırh bulunacak. Bakır işe yaramayacak. Aynı zamanda ne paslanan ne de aşınan işe yarayacak ve kurşuna da tamah edilmeyecek. (Enoch, s. 140, bölüm 48, 8)
“O devirde ne savaş için demir, ne de göğüs için zırh bulunacak”, yani insanlar kendilerini korumaya gerek duymayacaklar, silah sanayiinde de demir kullanılmayacak çünkü silahlar yapılmayacak diyor. “Kurşuna da tamah edilmeyecek.” Çok manidar, bakın kurşuna tamah edilmeyecek. İki bin yıllık eser bildiriyor bunu..
“...Dünyanın sütunu temelinden sarsıldı ve o ses, dünyanın sınırlarından doğru aynı anda duyuldu.” (Enoch, s. 150, bölüm 57, 2)
"Dünyanın sütunu temelinden sarsıldı ve o ses dünyanın sınırlarından doğru aynı anda duyuldu." Depremler olacak diyor; “dünyanın sütünü sarsıldı” diyor, sarsıntı olacak diyor. "Ve o ses" yani deprem, "dünyanın sınırlarından doğru aynı anda duyuldu”, diyor. "Dünyanın sınırlarından doğru aynı anda duyuldu", yani her yerde deprem haberleri duyulacak diyor, dünyanın sınırlarından doğru olarak duyulacak.
Fakat zaman geldiğinde, Ruhların Rabbi’nin doğruluğun yargısına iman edenler bu yargıyı inkar edip O’nun adını saygısızca ananlar için hazırladığı güç, ceza ve hüküm olacak. O gün, seçilmişler için bir ahit günü ve günahkarlar için bir sorgu günü olarak hazırlandı. (Enoch, s. 156, bölüm 57, 6)
“Fakat zaman geldiğinde, ruhların Rabbinin doğruluğun yargısına iman edenler bu yargıyı inkar edip, O'nun adını saygısızca ananlar için hazırladığı güç ve ceza ve hüküm olacak. O gün seçilmişler için bir ahit günü ve günahkarlar için bir sorgu günü olarak hazırlandı. " Hem kıyamete bakıyor hem de dünyada da Mehdi aleyhtarlarının hukukla etkisiz hale getirileceği belirtiliyor.
Böylece Rab; krallara, prenslere, soylulara ve dünyada ikamet edenlere emretti: “Eğer Seçilmiş Olan’ı idrak edebilirseniz, gözlerinizi açın ve borularınızı yükseltin.” (Enoch, s. 166, bölüm 57, 1)
"Böylece Rab, krallara, prenslere, soylulara, dünyada ikamet edenlere emretti", yani dünya yöneticilerine emretti. Eğer “seçilmiş olanı” yani Mehdi'yi idrak edebilirseniz, “gözlerinizi açın", yani farkına varabilirseniz, gözlerinizi açın.
Onlardan bir kısmı diğer bir kısmına bakacak. Hayrete düşecekler ve yüzleri eğilecek. Bu Kadının Oğlu’nu, (O’nun) Şan ile Şeref’inin tahtında otururken gördüklerinde sıkıntı onları kaplayacak. (Enoch, s. 166, bölüm 57, 5)
"Onlardan bir kısmı, diğer bir kısmına bakacak, hayrete düşecekler ve yüzleri eğilecek." "Bir kadının oğlunu şan ve şerefinin tahtında otururken gördüklerinde", çünkü Mehdi'nin babası yok, annesi var, ona işaret ediyor. Bakın "Bir kadının oğlunu şan ve şerefinin tahtında otururken", yani İslam'ın tahtında otururken, yani Müslümanların manevi lideri olarak "tahtında otururken gördüklerinde, sıkıntı onları kaplayacak" diyor. Bunalacaklar diyor karşıtları.
"Onlardan bir kısmı, diğer bir kısmına bakacak, hayrete düşecekler ve yüzleri eğilecek", yani suratları kayacak diyor sıkıntıdan.
Sonra krallar, prensler ve bütün dünyaya sahip olanlar, O’nu, o saklı olanı, tüm her şeyin hakimi olarak kutsayacaklar; çünkü başlangıçtan beri insanın Oğlu gizli şekilde yaşıyordu. Ali Olan, onu kendi kudretinde saklamıştı ve seçilmişe açıklamıştı. (Enoch, s. 168, bölüm 57, 6-7)
"Sonra krallar prensler bütün dünyaya sahip olanlar O’nu -saklı olanı- tüm, her şeyin hakimi olarak kutsayacaklar", yani saklı, gizli olan Mehdi'yi, hepsi sonra kutsayacaklar diyor. Yani onun manevi liderliğini kabul edecekler diyor. "Çünkü başlangıçtan beri insanın oğlu gizli şekilde yaşıyordu", Mehdi gizliydi zaten diyor. Hep saklanıyordu diyor. "Ali olan, onu kendi kudretinde saklamıştı ve seçilmişe açıklamıştı", yani Mehdi’yi sadece seçkin talebelerine göstermişti diyor. Bediuzzaman da diyor ya; "mukarreb ve havası ve seçkinler onu imanın nuruyla tanır" (Mektubat, s. 60). Aynısı 2000 yıllık kitapta var. Mehdiye tuzak kuranların yargılanacağı söyleniyor. Allah, Mehdi'ye zulmedenlere bela verip, onları etkisiz kılacağını söylüyor.
O günlerde, dünyaya sahip olan krallar, O’nun gazabının meleklerince cezalandırılacak. O kısa bir süre dinlensin ve huzurunda günahlarını itiraf edip eğilerek Ruhların Rabbi’ne tapsınlar diye her neredelerse yakalanıp getirilecekler. (Enoch, s. 170, bölüm 63, 1)
"O günlerde dünyaya sahip olanlar O'nun gazabından meleklerince cezalandırılacak.”
O, her saklı şeyi aydınlatacak. Senin kudretin nesilden nesledir. Ve Senin Şan ile Şeref ‘in ebedidir. Senin sırların derindir ve sayısızdır ve Senin doğruluğun hesaplanmaz. (Enoch, s. 170, bölüm 63, 3)
“O, -yani Mehdi-, saklı her şeyi aydınlatacak." "Senin kudretin nesilden nesledir", Mehdi’nin nesli; Mehdi Peygamberimiz (sav)’in neslinden geliyor ya, Hz. İbrahim'in”. Bakın "nesilden nesledir" diyor. "Ve Senin şan ve şerefin ebedidir. Senin sırların derindir ve sayısızdır ve senin doğruluğun hesaplanmaz."
Bunun ardından, Ruhların Rabbi ile yaşayan İnsanın Oğlu’nun adı, yeryüzünün sakinlerince yüceltildi. (Enoch, s. 194, bölüm 70, 1)
"Bunun ardından Ruhların Rabbiyle yaşayan insanoğlunun adı", yani Mehdi'nin adı, "yeryüzünün sakinlerince yüceltildi." Yani herkes Mehdi'den bahsedecek diyor, hadislerde de aynısı var:
“Mehdi zuhur eder, HERKES SADECE ONDAN (Hz. Mehdi (as)’dan) KONUŞUR, onun (Hz. Mehdi (as)’ın) sevgisini içer ve ONDAN (Hz. Mehdi (as)’dan) BAŞKA BİR ŞEYDEN BAHSETMEZLER.” (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 33)
“Bir münadinin semadan "Hak, Hz. Muhammed (sav) ehlindedir" şeklinde bağırmasından sonra, Hz. Mehdi (as)'ın sevgisi insanların kalplerine yerleşecek ve ONDAN ((Hz. Mehdi (as)’dan) BAŞKA BİR ŞEYDEN BAHSEDİLMEYECEKTİR.” (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)
“Arkasından göklere yükselirken ruhum izledi. Giysileri ve kaftanları beyaz ve simaları kristal kadar berrak kutsal meleklerin oğullarını alevli ateşi çiğnerken gördüm.” (Enoch, s. 194, bölüm 71, 1)
"Arkasından göklere yükseltilen yükselirken Ruhum izledi, giysileri ve kaftanları beyaz", yine Mehdi'ye dikkat çekiyor. "Simaları kristal kadar berrak" tertemiz yani nurlu yüzleri diyor. "Kristal kadar berrak", Mehdi’nin ve talebelerinin yüzünü ifade ediyor, bakın "Kristal kadar berrak".
“Sonra Seraphim, Cherubim ve Ophanin onu sardılar. Bunlar, hiç uyumadan, O’nun Şan ile Şeref tahtını koruyanlardır.” (Enoch, s. 196, bölüm 71, 7)
"Sonra Seraphim, Cherubim, Ophanin onu sardılar. Bunlar, hiç uyumadan onun şan ve şerefinin tahtını koruyanlardır." Peygamberimiz (sav) Mikail, Cebrail, Mehdi'yi korur diyor ya hadislerde:
“... Onun (Hz. Mehdi (as)’ın) yardımcıları Yemen ve Şam ehlinden olacaktır. Önlerinde Cebrail, arkalarında Mikail bulunacaktır...” (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 47)
“CEBRAİL, ONUN (Hz. Mehdi (as)’ın) ÖNÜNDE OLACAK, MİKAİL SAĞINDA VE İSRAFİL İSE SOLUNDAN GELECEKTİR. Ve korku bir aylık yoldan onun önünden, arkasından, sağından ve solundan ilerleyecek. (Allah’a) yakın melekler de onun hizasında olacaklar...” (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 274)
“Allah onu (Hz. Mehdi (as)’ı), 3 bin melekle destekleyecektir.” (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, sf.41)
Bakın, “bunlar hiç uyumadan onu sardılar” diyor, melekler hiç uyumaz. “Uyumadan, onun şan ve şerefinin tahtını koruyanlardır”, yani sürekli mehdiyi koruyacaklar, diyor. Çok uzun anlatılmış, çok manidar.
Enoch, İdris peygamberin kitabı diye biliniyor, Enoch 1 ve Enoch 2 şeklinde. Enoch 1 kitabının orijinal dili, Habeşistan'daki Aksum kralının resmi dili olan GE’EZ dilidir. Bu dil Sami harflerinin vokallerine göre farklılaştırılması şeklinde. İlk olarak İngiliz kaşif James Bruce tarafından Habeş manastırında keşfedilmiş, sonra bu iki yazar tarafından farklı zamanlarda çevirileri yapılmış. Tabii bu tam bir delil değil ama, 2000 yıllık bir eserde Mehdi'den bu şekilde detaylı bahsetmesi de çok hayret verici ve şaşırtıcı… (Adnan Oktar, 31 Ocak 2013, A9 TV)