Ortadoğu, ABD’nin Irak işgalinden beri 15 yıldır sadece çatışmalar, iç savaşlar, katliamlar ve terörizm ile anılıyor. Bu kanlı dönemde de 3 milyona yakın Müslüman can verdi. 20 milyon Müslüman ise evinden yurdundan kaçmak sorunda kaldı. 1500 yıllık Müslüman şehirleri Şam, Halep, Bağdat, Musul, Sana, Basra yerle bir oldu. Bu kanlı bilanço bile hala bazılarına yeterli gelmemekte. Bu bölgelerde istikrarı geri getirecek ne bir hedef ne bir girişim ne de bir çözüm planı var. Oysa her geçen gün masum Müslümanlar can vermeye devam ediyor.
Bu kavga ortamında Katar-Türkiye ittifakı bölge insanına ümit vermeye başladı. Türkiye, Rusya ile girdiği stratejik ortaklık ile Suriye’nin büyük bir bölümünde çatışmasızlık ortamı sağlamıştı. Bu başarıda İran’ın desteği de büyük rol oynadı. Bölgenin en önemli Sünni ve Şii devletleri Rusya ile birlikte Suriye’deki iç savaşı bir nebzede olsa yavaşlatabildiler. Bu inisiyatifi ilk günden beri destekleyen Katar'ın da zaman içinde ittifakın stratejik bir ortağı haline gelmesiyle bölgede yeni bir güç merkezi ortaya çıktı.
İttifak ilk sınavını Ramazan bayramı öncesi verdi. Katar’a yönelik başlatılan siyasi ve ekonomik abluka sırasında Türkiye, Katar’a saatler içerisinde yardım elini uzattı. Bir hafta içinde 220 kargo uçağı, Türkiye’den Katar’a günlük tüketim malzemeleri taşıdı. Türk meyve ve sebzeleri, süt ve tavuk ürünleri marketlerin raflarının dolu kalmasını sağladı. İran ise kara ve havadan ablukaya alınan Katar’a deniz yolunu açık tuttu. Krizin derinleştiği dönemlerde Türkiye bir adım daha atarak askeri desteğini de açıkça gösterdi. Katar’daki Türk birliği güçlendirildi. İki ülke birlikleri, askeri tatbikatlar gerçekleştirdi. Katar'ın yalnızlaştırılmasının önüne geçildi. Birçok siyasi analiz bu dostluk ortamının krizin derinleşmesini engellediğini dillendirmekte.
Bu aşamada Türkiye, krizin diğer tarafı olan Suudi Arabistan koalisyonu ile de yakın temaslarda bulunarak, ablukanın aşılması ve sorunun çözülmesi için arabulucu görevi üstlendi.
Aslında bu yaşananlar Türkiye ile Katar arasındaki 10 yıldır gözle görülür şekilde gelişen stratejik işbirliğinin son aşaması. Katar bu dönemde Türkiye’nin en büyük doğalgaz sağlayıcılarından biri oldu. Katar merkezli yatırım fonları da bankacılıktan, medyaya, gayrimenkulden turizme birçok sektörde büyük yatırımlara imza attılar. 2016 yılı, iki ülke arasında ekonomik işbirliğinin zirve yaptığı dönem oldu. Katarlı şirketler Türkiye’ye 400 milyon dolar yatırım yaptılar. Bu rakam Katar’ın Türkiye’ye en çok yatırım yapan 7. ülke olmasını sağladı. 40 milyar dolarlık bir varlığı yöneten Türk Varlık Fonu, Rusya’dan sonra ikinci olarak Katar ile ortak bir fon kurdu. Türk müteahhitlerin Katar’da imzaladığı kontrat tutarı ise 14 milyar dolara ulaştı. 2016 yılında Türkiye Katar’a 421 milyon dolarlık ihracat yaparken Katar’dan yapılan ithalat ise 271 milyon dolar oldu.
Tarıma elverişli toprakların az olması sebebiyle Katar, yiyecek ihtiyacının %90’ının ithalat yoluyla karşılamakta. Dolayısıyla gıda ambargosunun, Katar üzerinde ciddi etkileri olabilir. Ancak Türkiye, bu konuda bir çözüm ortağı olarak devreye girdi. Türkiye adına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Katar adına ise Belediye ve Çevre Bakanlığı'nın imzaladığı mutabakat zaptıyla tarım, bitkisel üretim ve bitki sağlığı, hayvancılık ve hayvan ıslahı, hayvan sağlığı, balıkçılık ile gıda sağlığı alanlarında iş birliği projeleri hayata geçmeye başladı.
Siyasi ve ekonomik işbirliği ortamı her iki toplumu da birbirine yaklaştırmaya başladı. 2016 yılında 40.000 katarlı turist Türkiye’yi ziyaret etti. Bu rakam 2017’nin ilk dört ayında ise 15.000 oldu. Turist ziyaretleri artık ortak bir kültür oluşması aşamasına geldi. Her iki ülkede gözle görülür şekilde Arap ve Türk etkileri oluşmaya başladı. Türkiye’de birçok şehirde Katarlı turistlerin kendilerini evlerinde hissetmelerini sağlayacak mekanlar açıldı. Benzer şekilde de Katar caddelerinde Türk markalarına ait tekstil, giyim kuşam, mücevher mağazaları görmek mümkün. Türk film yıldızları Katar’da Hollywood yıldızlarından daha çok tanınıyor. Bu sosyal iletişim her iki ülke insanını her geçen gün birbirine yakınlaştırılıyor.
Her iki devlet yöneticileri de bu işbirliği konusunda kararlılar. Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekse de Katar Şeyh Temim bin Hamad Al Sani, bu konuda samimi bir yaklaşım gösteriyorlar. Erdoğan, bölgedeki krizin tam ortasında Katar'ı ve Suudi Arabistan'ı ziyaret ederek Türkiye'nin dost ülkeler arasındaki sorunları aşma konusunda kararlı olduğunu açıkça beyan etti.
Bu güzel haberler Ortadoğu için yeni bir umut ışığı gibi görülmeli ve Ortadoğu'ya barış ve huzur acil olarak gelmelidir. Bunun yegane yolu Müslümanların aralarındaki çekişmeleri arkalarına bırakıp ittifak etmeleridir. Bölge topyekûn bir savaşın kıyısındadır. Akdeniz bir savaş denizi haline gelmiştir. Basra Körfezi sıradadır. Karanlık mahfillerde şekillenen bu yıkım planı durduracak yegane güç, Müslüman dünyasının el birlik hareket etmesidir. Katar ve Türkiye güzel bir cesaret göstererek bu konuda ilk adımı atmışlardır. Dünyayı toplu yıkıma götürecek bir savaştan koruyacak olan bu samimi dostluklar ve güç birlikleridir.
Adnan Oktar'ın The Peninsula Qatar'da yayınlanan makalesi:
https://www.thepeninsulaqatar.com/opinion/21/08/2017/True-alliances-begin-with-friendship