Doğadaki mimarlar
ucgen

Doğadaki mimarlar

37171

Bir çita koşmak için tasarlanmış mükemmel bir iskelet sistemine ve kaslara sahiptir. Usta bir uçucu olan kartal, dünyanın en iyi aerodinamik tasarımıyla yaratılmıştır. Balıklar, suda yüzmek için yaratılmış özel bir deri yapısına ve vücut sistemlerine sahiptir. Canlı bedenlerindeki bu kusursuz tasarımlar, her canlı türünün Allah tarafından yaratıldığını bize hatırlatır. Ancak kusursuz bir bedene sahip olmak yetmez, aynı zamanda hayvanının bu bedeni nasıl kullanacağını da bilmesi gerekir. Bir kuşun kanatları, ancak onlarla uçmayı, süzülmeyi ve yere inmeyi kusursuzca başardığı zaman işe yarar.

Nitekim her canlı, içinde bulunduğu doğal şartlar için en uygun davranışları gösterir. Hayvanlar sanki bu dünyaya eğitilmiş de gelmiş gibidirler. Bu eğitimin en şaşırtıcı örneği ise, büyük bir ustalıkla inşa ettikleri yuvalardır.

Yaban arılarının kendi ürettikleri çamur ile yaptıkları çömlek evler, barajlar inşa eden kunduzlar, mükemmel ağlar ören örümcekler, denizaltında dayanıklı yuvalar kuran balıklar, özel havalandırma tesisatı bulunan kuleler inşa eden termitler doğadaki mimarlardan sadece birkaçıdır. İlk olarak örümceklerin inşaatlarına bakalım:

 

Örümceklerin Mimari Harikası Ağları

 

Örümcekler inşaatlarını kendi bedenlerinden salgıladıkları ipek ağlarla yaparlar. Örümcek ipi, aynı kalınlıktaki çelikten tam 5 kat daha sağlamdır. Havada hızla uçan büyük sinekler bile, örümcek ağının sağlam ve esnek tuzağından kurtulamaz.

Karadul örümceğinin ağında bir de yapışkan damlalar bulunur. Bu ağlara yakalanan bir avın kendini kurtarması imkansız gibidir. Örümceğin ağı, yapışkan, esnek ve şaşırtıcı derecede sağlamdır. Örümcek için bir tuzak oluşturmanın ötesinde, aslında bu ağ onun vücudunun bir uzantısıdır. Örümcek ağa takılan her türlü canlının titreşimlerini hisseder ve onu gecikmeden yakalar.

Soldaki resimde örümcek ağları örnek alınarak yapılan Münih Olimpiyat Stadyumu, Sağdaki resimde Denver'da bir havaalanı görülmektedir.
 

Ağın üretildiği yer ise örümceğin arka kısmıdır. Özel bir organdan salgıladığı ipliği bacaklarıyla tutup çeker. İpliğin üzerindeki yapışkan damlalar, aslında yumak halindeki iplik demetleridir. Gerektiğinde bunlar açılır ve ağ kolaylıkla esner.

Örümceğe bu mimari harikayı inşa ettiren de, kuşkusuz Allah'ın bu canlıya verdiği ilhamdır.

 

Kağıttan Yuvalar Yapan Yaban Arıları

 

Mimarlık yeteneğiyle ünlü bir diğer canlı, yaban arısıdır. Yaban arısının bu türü, tahta parçalarını kemirir ve bunları kullanarak ağzında selüloz, yani kağıt üretir. Sonra da bu özel üretim kağıdı kullanarak, kendisine yuvarlak bir ev inşa eder.

Tavana yapıştırdığı bu kağıttan yuvanın içinde, aynı balarıları gibi altıgen petekler yapar. Her altıgen peteğin tavanına, bir yumurta yapıştırır. Yaklaşık üç hafta sonra yumurtalardan larvalar çıkar. Larvalar şaşırtıcı bir bilinç göstererek, annelerinin açık bıraktığı peteklerin ağzını örerler. Ve böylece ağırlıkları yüzünden aşağı düşmekten kurtulurlar. Bir kaç hafta daha büyüdükten sonra yetişkin arılar olarak peteklerinden çıkarlar.

Yavru arılar, hiç vakit kaybetmeden hayata atılırlar. Yapmaları gereken her iş, onları yaratan Allah tarafından kendilerine ilham edilmiştir.

Yavrular annelerinin başlattığı inşaatı büyütürler. Sonunda ortaya oldukça büyük bir koloni çıkar. Arıların yuvası artık çok katlı bir apartmandır. Burada doğan her yaban arısı, kendisine verilen ilhama harfiyen uyacaktır.

 

Becerikli Çömlek Ustası

Çömlekçi yabanarısı nemli toprağı ağız salgısı ile karıştırarak yapışkan bir çamur üretir. Ürettiği bu çamuru kullanarak da son derece düzgün çömlekler yapar. Aynen insanların kullandığı çömlek yapım tekniğinde olduğu gibi, sürekli dönerek çamuru şekillendirir. Çömlek bittiğinde en üstüne ağız kısmını eklemeyi de ihmal etmez. Herşey tamam olunca, arı vücudunun arkasını ağız kısmına getirir ve içeriye bir yumurta bırakır. Çömleğe biraz besin malzemesi de ekledikten sonra, ağzını mühürler ve uçup gider. Yumurtadan çıkan larva, bir süre sonra çömleği kırıp dışarı çıkacak ve hayata tek başına adım atacaktır.

Dışarı çıkan yavrular, hiç bir eğitim almadan, aynen anneleri gibi kusursuz çömlekler inşa etmeye başlarlar. Sahip oldukları bu mükemmel el sanatı, onları yaratmış olan Allah tarafından kendilerine ilham edilmiştir.

Sonuç

Canlılardaki bu gibi akılcı davranışlar karşısında doğadaki canlıların tesadüfler sonucu oluştuğunu iddia eden evrim teorisi çıkmaza girmektedir. Çünkü çağdaş bilimsel bulgular, Darwin'in iddialarını çürütmüş durumdadır.

Paleontoloji, yani fosil bilimi, farklı canlı gruplarının yeryüzünde aniden ortaya çıktıklarını ve yüzmilyonlarca yıldır hiç bir evrim geçirmediklerini göstermiştir. Anatomi ve biyokimya, canlılarda çok kompleks tasarımlar bulunduğunu, bunların tesadüflerle ortaya çıkamayacağını ispatlamıştır.

Biyolojik gözlemler ise, doğada canlı türlerini birbirine dönüştürecek mekanizmalar bulunmadığını ortaya koymuştur.

İşte bu nedenlerle bugün Darwinizm, bilimsel olarak çökmüş bir teoridir. Ayrıca canlılardaki akılcı ve bilinçli davranışlar bize yaratılışı kanıtlar.

 

Burada sadece birkaç örneğini gördüğümüz doğadaki usta mimarlar, şaşırtıcı mimari eserleri ile aslında kendilerini yaratan Allah'ın onlara verdiği yetenekleri bize tanıtırlar. Tüm canlıları yaratan ve onlara davranışlarını ilham eden yüce Allah'tır. Bir Kuran ayetinde, Allah'ın canlılar üzerindeki hakimiyeti şöyle açıklanır:

Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun eğmiş' bulunuyorlar. (Rum Suresi, 26)

Allah'ın verdiği ilham ve yeteneklerle mimari harikalar meydana getiren bir başka canlı daha vardır ki, yeryüzünün en görkemli eserleri ona aittir:

Bu canlı, insanoğludur.

Günümüzde pek çok kişi bu gerçeğin farkında değildir. Ve insanların eserleri karşısında, sadece bu insanlara hayranlık duyar. Oysa insana, bedenini, duyularını, aklını ve hayalgücünü veren de, ona sanat ve estetik duygularını ilham eden de, Allah'tır.

İnsanoğlunun eseri sanılan harikalar da, gerçekte Allah'ın sonsuz sanat ve bilgisinin birer tecellisidir.

Bu nedenle, gördüğümüz her türlü güzellik, estetik ve ihtişam karşısında, hayran olmamız ve övmemiz gereken gerçek varlık, tüm bu kavramları yaratan ve bunları yarattığı canlılara dilediği gibi ilham eden Yüce Allah'tır. Övgünün Allah'a ait olduğu bir Kuran ayetinde şöyle buyrulur:

Şu halde övgü, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin Rabbi Allah'ındır.

 
Göklerde ve yerde büyüklük O'nundur. O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Casiye Suresi, 36-37)

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER