Burnun solunum sistemi ile ilgili olarak, nefes alındığında havanın ısıtılması ve nemlendirilmesi gibi iki önemli görevi vardır. Burnun iç yüzeyini kaplayan mukus tabaka, su buharı salgılayarak giren havayı nemlendirir. Mukus tabakanın hemen altında yer alan çok sayıdaki kılcal damar da geçiş sırasında havanın ısınmasını sağlar. Böylece hava, akciğerlerin hassas yapısı için en uygun hale gelir. Normal iklim koşullarında burun bu çalışma mekanizmasında herhangi bir sorunla karşılaşmazken çöl gibi sıcak ve kuru bir ortamda ciğerlere gidecek havanın ısısını ve nemini çok iyi kontrol etmesi gerekir. İşte deve burnu da bu zor koşullarda tıpkı binaların sıcaklık ve nem ortamını düzenleyen gelişmiş bir klima sistemi gibi çalışarak, bu canlının solunumu için gerekli havayı düzenler.
Devenin burnu çok sayıda köklere ayrılmış kanallardan oluşur. Yaşadığı sıcak bölgelerde havadaki nem miktarı oldukça azdır. Bu nedenle soluduğu havadaki suyu kaybetmemesi gerekir. İşte bu nedenle devenin burnu çok büyük, kıvrımlı, süngerimsi bir dokuyla kaplıdır. Deve kıvrımlı süngerimsi burun mukozası sayesinde, havadaki nemin % 66'sını tutabilmektedir. Burnun nemi emme özelliği sayesinde nefes aldığında çölün 40oC'yi aşan ısısını, 20oC'ye düşürerek akciğerlere yollamaktadır.
Deve burnunun bir diğer özelliği ise şiddetli kum fırtınalarına karşı kum girmesini engellemek için tıpkı gözlerini kapatır gibi burun deliklerini de kapatabilmesidir. Yüce Allah burnu gibi daha pek çok olağanüstü özellikleriyle birlikte yarattığı bu hayvana "Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı?" (Gaşiye Suresi, 17) ayeti ile dikkat çekmiştir.