Danimarka’nın yüksek trajlı günlük gazetesi Ekstra Bladet’in internet sitesinde, Sayın Adnan Oktar’ın konu alındığı bir yazıda Thomas Harder, yazara çeşitli sorular yöneltmiştir. Aşağıda, Ekstra Bladet tarafından yöneltilmiş olan sorular ve cevapları yer almaktadır. Bu cevaplar aynı zamanda Ekstra Bladet gazetesi internet sayfasında da 6 Mart 2009 tarihinde yayınlanmıştır.
1. Eğer evrim yoksa; nasıl olur da bakteri penisiline karşı direnç gösterebilir?
Bakteride penisiline direnç sağlayan genetik bilgi, antibiyotiklerin üretilmesinden önce de vardır. Dolayısıyla "direnç gelişmesi" kavramı tamamen yanlıştır. Söz konusu bakteriler, yaratıldıkları ilk andan itibaren çeşitli türdeki antibiyotiklere karşı bünyelerinin savunma yapmasını sağlayan genlere sahiptirler. Daha tehlikeyi görmeden ona karşı silahlanmışlardır. Dirençli bakteriler sonradan kendi kendine, tesadüfen ortaya çıkan canlılar değildirler. Tesadüfen daha önce sahip olmadıkları yeni bilgiler veya yeni genler kazanmamışlardır. Bu bakteriler her zaman penisiline dirençli aynı mükemmel genleri taşıyan aynı mükemmel bakterilerdir.
2. DNA evrime gelince oldukça iyi bir tarihçi. Siz örneğin insanlardaki kromozom 2’yi nasıl açıklıyorsunuz? Oradaki telomer işaretleyicilerin bulunmasını ve bu füzyonun, şempanzelerdeki kromozom 13 (şempanzelerde 48 kromozom, insanda ise 46 kromozom bulunur) ile karşılaştırılmasını nasıl açıklayabilirsiniz? Biz insan genomunda bu füzyonun nerede gerçekleştiğini tam olarak biliyoruz. Bu ortak ata için açık bir delildir.
İnsanlarda kromozom 2 (iki kromozomun birleşmesiyle oluşan füzyon), ancak 1000’de bir oranında gerçekleşen genetik bir bozukluktur. Şempanzede 48, insanda ise 46 kromozom vardır. Bu dev farklılığa evrime göre bir açıklama getirmek için Darwinistler, insanlardaki kromozom 2’nin, hayali ortak atanın bir delili olduğu iddiasıyla ortaya çıkarlar. Oysa burada bir evrimleşme yoktur. İnsan kromozomunda meydana gelen füzyon (iki kromozomun birleşmesi) bir evrimleşme değil, bireyin sakat yaşamasına hatta ölmesine neden olan bir hastalıktır. Bunun en bilinen örneği Down sendromudur. Şimdiye kadar yapılan bilimsel deneylere göre bu füzyon hiçbir avantaj sağlamamakta, tam tersine sağlıklı olmayan mutant ya da kısır bireyler oluşmasına neden olmaktadır. Bir hastalığın evrime delil olarak sunulmaya çalışması ise Darwinistlerin ne büyük acz içinde olduklarının göstergesidir.
Ayrıca insanın şempanzeden evrimleştiği aldatmacasını savunmak için kromozom sayısı veya genom benzerliğini öne sürmek son derece mantıksız ve dayanaksızdır. İnsan, genom dizilimi bakımından nematod solucanlarına %75 oranında benzer. Kromozom sayısı bakımından ise, Peromyscus türü farenin, patatesin ve tütün bitkisinin de 48 kromozomu bulunmaktadır. İnsanların kromozom sayısı ise örneğin Lepus europaeus türü tavşanda olduğu gibi 46’dır. Fakat dikkat edilirse Darwinist yayınlarda bu detaylardan hiçbir bahis yoktur. Oysa insan, bu ölçüler esas alındığında, bir patatesle veya tütün bitkisi ile ne kadar aynıysa, bir şempanzeyle de ancak o kadar aynı olabilir.
Tüm bunların ötesinde, eğer “ortak ata” iddiası bir gerçek olsaydı, bunun için elimizde ara fosiller olması gerekirdi. Hemen her yerde milyonlarca ara fosil bulunabilmeli ve bunların, bu hayali dönüşümün aşamalarını gösteriyor olması gerekirdi. Oysa şu anda bilim adamlarının ellerinde 100 milyondan fazla fosil vardır. Ama bunların TEK BİR TANESİ BİLE ARA FORM DEĞİLDİR. İşte bu nedenle Darwinistler insanın hayali evrimi için şimdiye dek hep sahte kafatası fosilleri öne sürebilmişlerdir. Bunların tümünün aldatmaca olduğu ortaya çıkmış, her biri bilimsel literatürden çıkarılmıştır. Bilimsel tek bir delil yokken, insanın hayali evrimi iddiasının savunulacak bir tarafı kalmamıştır.
3. Endojen Retro Virüsler (ERV) ve bunların kalıtım yoluyla genlerimizde bıraktıkları işaretleyiciler hakkında ne diyebilirsiniz? ERV işaretleyicileri izleyerek kolaylıkla soy “izini sürebilirsiniz”. İnsan ve şempanze DNA’larında aynı olan bu işaretleyicileri nasıl açıklıyorsunuz? Bu hadisenin olasılığı ne kadar çok kere olursa o kadar şaşırtıcıdır. Bunun filogenetik bir ağaç üzerinde iyi bir şekilde izlenebilmesi nasıl açıklanabilir? Ortak ata dışında bu konuyu nasıl açıklayabiliriz?
Darwinistler, endojen rertovirüsleri hayali maymun atalarımızdan kalma genetik bir miras olarak yorumlama eğilimindedirler. İnsan genomunun %8’ini oluşturan retrovirüslerin eskiden aktif halde olduklarını, mutasyonlara uğrayarak işlevlerini yitirdiklerini ve hayali maymundan insan genomuna işlevsiz birer çöp DNA olarak bırakıldıklarını iddia ederler.
Birincisi, endojen rertovirüsler yalnızca şempanze genomunda değil yeryüzündeki tüm memelilerin genomlarında bulunurlar. Retrovirüslerin şempanzelerdeki varlığını insanın evrimine delil göstermek ciddi bir mantık hezimetidir.
İkincisi, Darwinistlere göre retrovirüslerin hayali maymun atalarımızdan kalma işe yaramaz çöpler olması gerekmektedir. Fakat yeni bulgular bu önemli Darwinist iddiayı çürütmüştür. Retrovirüsler işlevseldir ve insan hücresinde 3 önemli rol üstlenirler. 1) Gen regülasyonu 2) Plasenta oluşumu 3) Kanser, kısırlık gibi çeşitli hastalıkların oluşumu. Retrovirüslerin çöp DNA’lar olmayışı, tüm Darwinist iddiaları kesin olarak ortadan kaldırır.
Darwinistlerin yapması gereken, “benzer genler ortak atanın kanıtıdır” demagojisini tekrarlamak yerine, ortak ata iddiasına kanıt getirmektir. Ama bu kanıtı verecek yegane kaynak, yani fosil kayıtları, bu iddiayı yalanlamıştır. Fosil kayıtlarında ataların izlerinin bulunması zor bir şey değildir. Nitekim de bulunmuştur. Canlıların fosil izlerinden geriye gittiğimizde, insanın atasının hep insan, şempanzenin atasının şempanze, tavuğun atasının tavuk, kurbağanın atasının da kurbağa olduğunu görürüz. Canlılar değişim geçirmemişlerdir. “Küçük” veya “büyük” değişimlerle canlıların birbirlerinden evrimleştiğini iddia eden Darwinistleri haklı çıkaracak TEK BİR TANE BİLE ARA FOSİL BULUNMAMAKTADIR.
Darwinistlerin, maymun adamların var olduğunu iddia ettikleri bir döneme, 1.5 milyon yıl öncesine ait yeni bulunan insan ayak izi fosili, Darwinizm’in bu büyük çöküşünü bir kez daha belgelemiştir. Artık bunun üzerine demagoji yöntemleriyle insanları aldatmaya çalışmak bilimle bağdaşmamaktadır.