Din ahlakından uzak yaşayan toplumlarda son derece yaygın olan alaycılığın altında genellikle, alay eden kişilerin kibirli olmaları yatar. Bu tip insanların içlerindeki kibir birçok şekilde kendini belli eder. Örneğin, bulundukları ortamda en üstün kişi olmak istedikleri için başkalarının güzel özelliklerini gördüklerinde onlarla alay ederler. Başkalarının, diğer insanların beğenisini ve takdirini kazanmasını istemezler. Günlük hayatları bunun örnekleriyle doludur. Arkadaşlarının ya da başka insanların eksiklikleriyle, fiziksel kusurlarıyla ya da hatalarıyla alay ederler. İnsanların kıyafetleriyle, saç şekilleriyle, konuşma tarzlarıyla, şiveleriyle, üsluplarıyla, meslekleriyle ve hatta yaşam şekilleri ile alay etmeyi bir eğlence türü olarak değerlendirirler. Bunu da yalnızca kendi gururlarını tatmin etmek, başkalarının takdir edilmesini önlemek ve diğer insanları kendilerince küçük düşürmek kastıyla yaparlar.
Kuran ahlakının yaşanmadığı ortamlarda alaycılık toplumun hemen her alanında yaygın şekilde görülür. Allah korkusuna sahip olmayan bu gibi kişiler alaycılıklarının karşılığını ahirette göreceklerini göz ardı ederler. Hesap gününü düşünmeden yaşamlarını sürdürürler. Bu ahlaktaki kişiler, kendilerinde olmayan herşeyi kıskanır ve bunlara sahip olan insanlarla alay ederek, onlardan intikam aldıklarını düşünürler.
Cahiliye insanları alaycılıklarını her zaman açıkça ortaya koymayabilirler. Aralarında uyguladıkları en yaygın kötü ahlak özelliklerinden biri de iğneleyici sözler ve kötü bakışlarla imalı bir şekilde alay etmektir. Özellikle kendilerinden makam, mevki ya da yetki bakımından üstün biriyle direkt alay edemeyecekleri için kendi aralarında bakışarak, gözleriyle anlaşarak alay ederler. Böylece gizlice alay ederek kendilerinin o kişiden üstün olduklarını, o kişiyi aşağıladıklarını düşünürler.
Din ahlakından uzak toplumlarda, tüm bu sıkıntı verici davranışlar nedeniyle bireyler son derece huzursuz bir ortamda yaşamak zorunda kalırlar. Herkes birbiriyle alay edecek bir yön bulur, ama kendisiyle alay edilmesinden de ciddi anlamda rahatsız olur. Buna rağmen içinde bulundukları ortamı değiştirmek için bir çaba harcamazlar. Çünkü alaycılığın kötü bir davranış olduğunu, Allah`ın emrettiği ahlaka uygun olmadığını dile getirirlerse, kendileri de başkalarıyla alay edemeyeceklerdir. Bu ise, nefislerinin kesinlikle istemediği bir durumdur. Bundan dolayı da birbirlerinin kötü davranışlarını yadırgamazlar.
Allah Kuran`da, ``Yapmakta oldukları münker (çirkin iş)lerden birbirlerini sakındırmıyorlardı. Yapmakta oldukları şey ne kötü idi!`` (Maide Suresi, 79) ayetiyle bu tip kişilerin yanlış tutumlarını haber vermiştir.
Sonuç olarak Kuran ahlakının yaşanmadığı bir yerde, her çeşit alaycı tavır, küçük düşürücü konuşma, rahatsız edici bakış ve gülüş görülebilir. Bunun meydana getirdiği sıkıntılı ve huzursuz ortamdan kurtulmanın tek yolu ise Allah`ın emrettiği güzel ahlakı benimsemek, onu her an yaşamak ve yaşatmaktır.
Allah Kuran'da Alaycılığı Yasaklamıştır
Allah Kuran'da, "Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi ‘olmadık-kötü lakablarla` çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir. (Hucurat Suresi, 11)" ayetiyle, insanların yaşamlarının her anında alaycılığı yasaklamıştır. Ayette dikkat çekilen, toplumların birbirleriyle alay etmesi, kendi medeniyetlerini üstün görmeleri, diğer insanları küçümsemeleri din ahlakının yaşanmamasının bir sonucudur. Allah Katında üstünlük ölçüsü insanların sahip oldukları Allah korkusu ve takvadır. Yoksa maddi güç, fiziksel özellikler, ileri bir teknoloji veya herhangi başka bir dünyevi kıstas insanları birbirlerinden üstün kılmaz.
İnsanların birbirlerine sıkıntı veren, taciz eden davranışlar göstermeleri çirkin bir ahlaktır. Allah Kuran`da insanların birbirlerini çekiştiren, gizli yönlerini araştıran tavırlarının çirkinliğini bir ayette şu şekilde bildirmiştir:
Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah`tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir. (Hucurat Suresi, 12)
Allah Hümeze Suresi`nde de sözle ve bakışla yapılan alaycılıkla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
Arkadan çekiştirip duran, kaş-göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline; (Hümeze Suresi, 1)
Kuşkusuz bu ayetteki kesin ifadeden, böyle bir davranış göstermekten çekinmek gerektiği açıkça anlaşılmaktadır. İnsanların, gerek bakışlarla ve mimiklerle, gerekse sözlerle uyguladıkları alaycı tavırlar elbette karşılıksız kalmayacaktır. Yüce Allah Kuran ahlakını yaşamayan, hesap gününü düşünmeden çirkin davranışlarda bulunan bu kişileri Hümeze Suresi'ndeki ayet ile uyarmaktadır.
Şunu da belirtmek gerekir ki, alaycılık yalnızca Kuran ahlakının yaşanmadığı toplumlardaki insanlara özgü bir davranıştır. Müminler arasında böyle çirkin tavırlara kesinlikle izin verilmez. Müminler güzellik, zeka, zenginlik, yetenek gibi her türlü özelliği, insanlara Allah`ın verdiğini bilirler. Birbirlerinde gördükleri güzel özellikleri de büyük bir hoşnutlukla karşılarlar.
Müminler alaycılığa benzer bir hareket yapmaktan bile derhal Allah`a sığınırlar. Böyle bir davranış göstermenin cahilce bir tutum olduğunu bilirler. Herşeyden önemlisi, bunun Allah`ın rızasına uygun olmayacak bir tavır olduğunu bilmeleri, bundan sakınmaları için en büyük nedendir.