Charlie için duyarlılık gösterirken Nijerya'yı unutmayın
ucgen

Charlie için duyarlılık gösterirken Nijerya'yı unutmayın

39561

Bir Avrupa ya da ABD vatandaşının öldürülmesi dünyayı ayağa kaldırıyor. Günlerce, haftalarca gündem oluyor. İslam coğrafyasında ise, Müslümanlara yönelik hemen her gün onlarca, yüzlerce, kimi zaman binlerce kişilik kitle katliamları işleniyor. Yüzlerce masum sivil Müslüman işkencelere, insanlık dışı uygulamalara maruz kalıyor.

Ne var ki bu felaketler medyada en fazla birkaç satırlık haberler şeklinde yer alıyor ve yaşananlar kimsenin umurunda bile olmuyor. Uluslararası kamuoyu için bir Müslümanın şehit edilmesi bir fok balığının ölümü kadar bile önemli, kayda değer bir olay olarak görülmüyor.

Fransa'da işlenen cinayet insanlık dışı elbette; peki Nijerya'daki 2000 kişilik katliam hiç konu edilmeyecek derecede önemsiz, basit bir olay mı?

Charlie Hebdo saldırısının gerçekleştiği aynı gün Boko Haram Nijerya'nın kuzeydoğusundaki Baga kentine bir saldırı düzenleyerek kenti ateşe verdi. Bu vahşi saldırı sonucunda 10 bin nüfuslu şehirde 2000'den fazla insan yanarak feci şekilde hayatını kaybetti.

Yine Charlie Hebdo saldırısının ertesi günü 8 Ocak'ta Irak'ta 83, Yemen'de 38, Suriye'de 26, Afganistan'da 18 kişi bombalamalar sonucu hayatını kaybetti.

Charlie Hebdo'yla ilgili protestolar, gösteriler, yürüyüşler, tartışmalar, diplomasi trafiği ve medya seferberliği gündemi o kadar meşgul etti ki aynı tarihlerde Nijerya'da, Suriye'de, Irak'ta, Afganistan'da işlenen korkunç katliamların uluslararası medyada hiçbir haber değeri olmadı. 24 saat canlı yayınlarla Fransa'ya kilitlenen bir kısım Türk medyası da aynı kayıtsızlığı sergiledi.

Elbette Charlie Hebdo saldırısının son derece alçakça işlenmiş menfur bir cinayetler serisi olduğu, her yönüyle kınanması gerektiği son derece açık. Bir terör eylemini İslam'la bağdaştırmak ancak çok büyük bir art niyet ya da cehaletin ürünü olabilir. Kuran'da cinayetin ve terörün her türlüsü lanetlenmiştir. Bu tür alçak cinayetleri İslam adına üstlenen bir kısım fırsatçı fanatik bağnazların Kuran'da tarif edilen gerçek İslam diniyle hiçbir ilgilerinin olmadığının da bilinmesi gerekir.

Nitekim İslam dünyasındaki felaketlerin yegane sebebi, Allah'ın Kuran'da bildirdiklerine bütünüyle aykırı bir takım sapkın geleneklerin, hurafelerin ve Peygamberimiz (sav) adına sonradan uydurulmuş safsataların zaman içinde harmanlanarak cahil, bağnaz, fanatik kesimler tarafından İslam adına benimsenip uygulanmasıdır.

Müslümanlara yönelik önyargılı ve ayrımcı yaklaşım son bulmalı

Kendi dinine ve manevi değerlerine yöneltilen en küçük eleştiriyi insanlık suçu olarak ilan ederken, İslam'a yönelik en galiz hakaretleri fikir özgürlüğü kalkanı altında kollayıp savunmak önyargılı, taraflı ve ayrımcı politikanın en temel özelliklerindendir. 

Dünyada insan hakları, eşitlik, adalet, özgürlük ve demokrasiyi savunanlar sadece kendi vatandaşlarına değil, Fransa'da öldürülen insana da Nijerya'da, Suriye'de, Afganistan veya Burma'da şehit edilen Müslüman'a da aynı hassasiyeti, önemi ve ilgiyi göstermek zorundadır.

Kuşkusuz Charlie Hebdo'nun, Peygamber Efendimiz (sav)'e ve İslam dininin hassas değerlerine yönelik kendilerince alaycı ve hakaret yüklü çirkin karikatürler yayınlaması ona karşı yapılan hiçbir cinayet ve terör eylemini meşru kılmaz.

Ancak bunu yapanların cinayete maruz kalması da aynı şekilde insanların inançlarıyla ve değerleriyle alay edilmesini, onlara çirkin, ölçüsüz, saygısız ve sevgisiz biçimde saldırılmasını, hakaret edilmesini haklı çıkarmaz.

Elbette herkes aynı düşünce ve inançta olmayabilir. Her türlü fikri eleştirebilir, tartışabilir, karşıt görüşlerini dile getirebilir. Ancak önemli olan bu özgür düşüncelerin saygı, sevgi ve nezaket ölçüleri içinde ifade edilmesidir. Düşünce özgürlüğü hakaret etme, insanları rencide etme ve aşağılama özgürlüğü demek değildir.

Dahası, o çirkin karikatürleri çizenlerin gerçekte aynaya bakıp kendilerini çizdiklerini, güzeller güzeli, dünyalar yakışıklısı, heybetli, asil Peygamberimiz (sav)'in her türlü çirkin benzetme ve yakıştırmalardan uzak olduğunu da burada özellikle belirtmek gerekir.

Şiddet ve sindirme politikaları hiçbir zaman çözüm olmadı

Bugün gelinen noktada, gerek İslam alemi gerekse Batı dünyası kanı kanla boğma, cinayete katliamla karşılık verme gibi insanlık dışı yöntemlerin bugüne kadar hiçbir çözüm getirmediğini çok net biçimde gördü.

Şiddet her zaman daha çok terörü, kan sürekli daha fazla kanı, zulüm ve işkence hep daha çok fanatizm, vahşet ve acımasızlığı getirdi. Afganistan'dan, Irak'a, Suriye'den Libya'ya kadar radikal unsurları yıllar boyu şiddetle, savaşla, işkenceyle dize getirme yöntemi İslam alemine yıkımdan başka hiçbir fayda sağlamadı.

Tam aksine, Ortadoğu ve İslam ülkelerindeki kan ve ateşin zamanla Batı'ya da sirayet etmesine neden oldu. El Kaide'nin yerel bir terör örgütü olmaktan çıkıp dünya çapında çok daha geniş bir alan, etki ve taraftara ulaşması hep bu yanlış politika ve uygulamaların bir sonucu oldu.

Bu yüzden, artık Ortadoğu'ya ve İslam dünyasına yönelik atılacak her adımda geçmişten gelen bu hatalardan ve yaşanmış acı tecrübelerden ders alarak hareket edilmesi gerekiyor.

Yegane çözümün ise, Kuran dışı kaynaklara, hurafelere, uydurma hadislere, çarpık geleneklere dayalı bağnaz radikal dini anlayışın yanlışlığını ortaya konarak, savaşlara ayrılan yüz milyarlarca dolarlık bütçelerin çok daha azının Müslümanların bu yönde eğitilmesine, aydınlanmasına ve bilinçlenmesine ayrılması olacağını görmenin zamanı geldi, hatta geçiyor.

Adnan Oktar'ın News Rescue & National Yemen'de yayınlanan makalesi:

http://nationalyemen.com/2015/01/25/do-not-forget-nigeria-while-standing-up-for-charlie/ 

http://newsrescue.com/forget-nigeria-standing-charlie-harun-yahya-istanbul/#axzz3Pxl6MIPn

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER