Pek çok insan beynimizin çöp ürettiğinden habersiz olduğu gibi, bunların nasıl temizlendiğini de bilmez. Bu hiç şaşırtıcı değil çünkü bu konuda yıllardır çalışmalar yapan uzman bilim insanları bile beyinde üretilen atıkları temizleyen bir sistem olduğunu ancak 2013 yılında keşfettiler.
Mucizevi bir sistemi gözler önüne seren bu keşfin ihtişamlı detaylarına bakmadan önce beyindeki atıklar hakkında bilmemiz gereken bazı önemli konuları inceleyelim.
Çoğu kişi farkında olmasa da beyin oldukça faal bir organ. Diğer pek çok organda olduğu gibi beyindeki faaliyetler sonucunda bazı atık ürünler ortaya çıkıyor. Bu ürünler beyinden uzaklaştırılmazsa sinir siteminde tahribata yol açıp Alzheimer, Multipl Skleroz, Huntington gibi ciddi hastalıklara yol açabiliyor.
Sadece beyinde değil vücudun tamamında atıkların uzaklaştırılması zorunlu bir biyolojik işlevdir. Vücuttaki hücrelerin metabolizma atıkları lenf sistemi aracılığıyla karaciğere ya da kan yoluyla böbreklere gönderilip dönüştürülür. Ancak lenfatik sistem beyne kadar uzanmaz. Beynimiz, kan-beyin bariyeri adı verilen ve hangi moleküllerin girip çıkabileceğini kontrol eden karmaşık bir ağ geçidi sistemiyle adeta bir tür kale gibi koruma altına alınmıştır. Ancak çok yakın bir tarihe kadar beynin yoğun atıklardan nasıl kurtulduğu bilinmiyordu. Atıklar beynin içinde ve dışında gözleniyor ama tam olarak hangi noktalardan nasıl dışarı atıldıkları bilinmiyordu.
Ancak görüntüleme teknolojilerinin gelişimi ile birlikte, beyindeki atıkları temizleyen Glimfatik Sistem keşfedildi. Glimfatik Sistem hücre dışı proteinler, fazla sıvı ve metabolik atık ürünler için adeta bir kanalizasyon işlevi görüyordu.
Bu sistemde beyin omurilik sıvısı beyni besleyen atardamarların dış çeperindeki paravasküler boşluklar boyunca beyne giriyor ve beyin dokuları arasında bulunan interstisyel sıvıyla (dokular arasındaki boşluklarla bulunan) değiş tokuş ediliyor. Benzer şekilde, interstisyel sıvı beyin parankiminden büyük drenaj damarlarını çevreleyen paravasküler boşluklar yoluyla uzaklaştırılıp en sonunda lenfatik sisteme ve oradan da karaciğere aktarılıyor. Sonuçta atıkların burada parçalanması ile temizlik tamamlanmış oluyor.
Beyin biz uyurken nöronları senkronize, ritmik dalgalar halinde ateşler. Bu da beyin omurilik sıvısının beyinden geçerek kan-beyin bariyerini aşmasını sağlayan bir kuvvet üretir. Sistemde nöronlar minyatür pompa işlevi görür. Senkronize elektriksel aktivite, sıvı akışını ve beyindeki kalıntıların uzaklaştırılmasını sağlıyor.
Atıkların hücre zarından geçmesi ve tahliyesi yüksek enerji gerektirmektedir. Bu nedenle işlem gündüz beynin yoğun olarak çalıştığında değil daha çok geceleri gerçekleşir. Biz geceleri uykuya daldığımızda, uyanıklık sırasında biriken atık ve toksinlerin temizlenmesi için bir süreç başlar. Bu önemlidir çünkü temizlik ağırlıklı olarak gündüz yapılsaydı beyin hem duyusal verileri işleyip hem de kendini temizlemede zorlanacaktı.
Beynimizin bazı yönleri bilgisayarlara benzetilir. Çünkü onlar da beyin gibi güç tüketir, bilgi işler ve ses, görüntü gibi algılara hitap ederler. Bilgisayarlarda da verilerin birikmesi sorunlara açtığı için temizliğe ihtiyaç duyulur. Ancak bu temizlik, gerekli şeylerin silinmesi riski nedeniyle kullanıcının tercihine bırakılır. Üstelik temizlik için kullanılacak program alanında uzman yazılımcılar tarafından geliştirilmiştir. Bunlar bilgisayarın neresinde, ne tip verilerin olduğunu ve bunların nasıl ortadan kaldırılacağını gayet iyi bilirler.
Her bilgisayar kullanıcısı bilir ki böyle bir yazılımın diğer bazı kodlarla gelişigüzel etkileşmek suretiyle bilgisayarda tesadüfen kendiliğinden ortaya çıkması imkansızdır. Beyin ise bilgisayardan çok daha büyük temizlik sistemine sahip bir tasarım harikasıdır. Dolayısıyla biz bu tasarıma bakıp, beynin bir Yaratıcısının olduğunu anlayabiliriz.
Evrimi savunanlar sadece temizlik sisteminin değil beynin tamamının tesadüfen oluştuğunu iddia ederler. Bu tabi ki gülünç, mantık dışı ve tutarsız bir iddiadır. Beynin ortaya çıkması evrimcilerin en temelsiz hikayelerinden birisidir. Bu hikayelerin hiçbirisinde kan-beyin bariyeri gibi hayati önemi olan bir sistemin nasıl neden oluştuğu, bu sisteme sahip olmayan insanın yaşayamayacağı, tesadüfen böyle detaylı bir sistemin ortaya çıkamayacağı yer almaz. 1,3 kg ağırlığa sahip bir yağ ve sinir yığınının gündüz temizlik yapan bir sisteme sahip olsa bunun vücudu kilitleyebileceği, bunun için gece işleyecek bir sistemin var olmasının zorunlulğu konuşulmaz. Böyle bir düzenin tasarlamasının tesadüflerle, zaman içinde gelişen mutasyonlarla emümkün olmadığı açıktır.
On yıl önce, konusunda uzman doktorların son teknoloji ürünü vivo 2-foton mikroskobu ile farkına varabildiği mükemmel atık temizleme sisteminin tesadüfen oluştuğuna inanmanın hiçbir bilimsel yönü yoktur.
Evrim teorisinin mantık dışı ve tutarsız iddiaları beynimizdeki kompleks yapının nasıl ortaya çıktığını asla açıklayamamaktadır. Doğadaki diğer tüm örnekler gibi, insan beyni de tesadüfi gelişmelerle ortaya çıkmamıştır. Onu, sonsuz ilim ve kudret sahibi olan Allah yaratmıştır.
Kaynaklar: