Uzun süredir Amerika’nın İslam ve Orta Doğu politikasına iki farklı görüş hakim; demokratlar daha ılımlı, Orta Doğu’ya daha mesafeli bir siyaset izlerken, bir çok sözde muhafazakar Orta Doğu’ya yönelik az-çok açık bir yıkıcı şiddet politikası uygulayarak Amerikan hükümetini de bu doğrultuda etkilemeye çalışıyor. Suriye örneğinde olduğu gibi bu tür yıkıcı politikalar günümüzde zaman zaman ortaya atılıp üstü kapalı bir şekilde uygulamaya konuluyor. Ancak bu Irak Savaşı’ndan beri pratikte tecrübe edilmiş, Orta Doğu’da radikalizmden kaynaklanan şiddeti arttırmaktan başka bir işe yaramayan ve sonunda tüm dünyayı yıkıma götürecek nitelikte yanlış bir girişim.
Şiddet, şiddetten beslenenleri daha güçlendirir. Radikalizm her zaman gücünü şiddetten alır. Kanla muhatap olan insanlar kan ister, silahla muhatap olanlar ise silah. Irak ve Suriye’deki kargaşa ortamının fanatikleri besleyerek yeni yeni radikal isim ve grupları ortaya çıkarması ve bu grupların birbiriyle çatışması bu yüzden hiç de şaşırtıcı değil. Radikalleşmiş bir kişi için çatışma ortamı vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Bu yüzden fanatisizmi sadece askeri yöntemlerle dizginleyebileceğini düşünenler büyük bir hata yapıyorlar. Örneğin Amerika Irak’a girdiğinde vahşetin sadece bombalamayla çözülebileceğine inanmıştı ama bugün gelinen nokta ortada; şiddet Orta Doğu’nun heryerini sarmış durumda. Ne var ki hala savaşın bir çözüm olduğuna inanan çok fazla sayıda kişi var.
Amerika güç kullanma fikrine sarıldıkça durum daha da kötüye gidecek. Şu an görünen o ki, Amerika “Biz artık Orta Doğu ile hiçbir şekilde ilgilenmiyoruz” dese bile durum düzelecek gibi değil. Amerika bir çözüm arıyorsa, bu çözüm sadece ve sadece eğitim olmalıdır.
Fanatizm kökeninde sahte hadislerin olduğu yanlış bir din anlayışına dayanıyor. Dini yada siyasi anlamda olsun aşırıcılık bir hastalıktır; bu hastalığı iyileştirmek başarılı bir tedavi ve iyi bir teşhisden geçer. Fanatikliğe çözüm ararken çok önemli bir avantaja sahip olduğumuzun farkında olmalıyız; bu hastalığa neden olan yanlış din anlayışı ortadan kaldırılabilir. Bombalama, askeri saldırılar, ateşli kınamalar fanatikliği ancak daha da agresif seyreden bir kanser türüne dönüştürüyor. Ne var ki fanatikliğe neden olan sahte hadislerin ve yanlış din anlayışının geçersizliği ortaya konduğunda bu bataklık tam olarak kuruyacaktır.
Söz konusu sahte hadislerin geçersizliği ancak Kuran’daki gerçek hükümlerin ortaya konması ile kanıtlanabilir. Unutulmamalıyız ki Orta Doğu’yu kana bulayan fanatikler söz konusu sahte hadisleri ezbere bilirken birçoğu Kuran’dan tamamen bihaberler. Bu kişilerin Kuran’daki gerçek hükümleri ve Kuran ahlakını öğrenmelerini sağlayarak söz konusu sahte hadislerin kafalarda oluşturduğu tahribatı ortadan kaldırmak mümkün.
Kuran ahlakına dayalı bir eğitim sistemi ile Amerika Orta Doğu’daki bugünkü tabloyu tamamen değiştirebilir. Bunun için Amerika’nın Orta Doğu insanlarına Kuran’a dayalı İslamı anlatan ücretsiz kitap ve CD dağıtması ve Kuran’a dayalı İslam’ı savunan Müslümanlarla iş birliği yapması yeterli olacaktır. Bu kitap ve CDler ile eğitilecek insanlar kısa zamanda savundukları bu yanlış inanç sistemini sorgulamaya başlayacak, söz konusu fanatik sistem de kaçınılmaz olarak çürüyerek kendi içinde yok olacaktır. Bu şekilde şiddet artık meşrulaştırılamayacak, yeni bir bakış açısının ortaya konmasıyla kitlelerin desteği alınabilecektir. Amerika’nın son 50 yıldır görünürde reddettiği tek ve yegane olan bu etkili yöntem acil olarak uygulamaya konmalıdır.
Amerika, radikalizmin geniş kitlelere yayılmasına neden olan Irak savaşı için 3 trilyon dolar harcadı. Eğer bu kadar büyük miktarda bir para akılcı bir eğitim programına harcanmış olsaydı, Orta Doğu şimdiye kadar radikalizm batağından çoktan kurtulmuş olurdu. Amerika’nın şiddet politikasını devam ettirmesi durumunda, gittikçe etkisini ve nüfus alanını arttıran radikalizmin kendi coğrafyasını da etkileyeceği bir gerçek. Unutulmamalıdır ki maruz kaldıkları haksızlıklar sonucunda kinlenen, kendini “mazlum” olarak gören her grup bu şiddet politikasından güç alacaktır. Dünyadaki olumsuz ekonomik ve sosyal gelişmeler Amerikan insanını da fazlasıyla etkisi altına almaktadır. Diğer yandan Amerika’nın sağlam bir kale ve bir süper güç olarak kalması da pek çok açıdan önemli. Tüm dünyanın Amerika’nın özgürlük ve demokrasi anlayışı ile “hayat, özgürlük ve mutluluğu arama hakkı” idealine ihtiyacı var.
Amerikalı bir eleştirmen şöyle yazar: “Bir asırdan daha az bir süredir var olan ve totaliter bir ideoloji olan militan İslam’a atfedilen kötülükler için 14 yüzyıllık bir din olan İslam’ı suçlamak bir hata olur. Asıl sorun militan İslam iken çözümü ılımlı İslam’dır.” Akılcı olan bu ifadeler doğru bir teşhis içeriyor. Bu nedenle Kuran ahlakına dayalı bir eğitim programı bir an önce uygulamaya geçirilmeli. Amerikan siyasi yelpazesinde yer alan iyi niyetli insanların yeni ve etkili bir yöntemi benimseyip uygulamalarının artık zamanı geldi. İlerlemenin yolu eğitimden geçiyor. Nelson Mandela’nın da söylediği gibi, “Eğitim dünyayı değiştirmek için kullanabileceğimiz en güçlü silahtır.”
Adnan Oktar'ın EKurd Daily & Daily Mail'de yayınlanan makalesi:
http://ekurd.net/america-invest-education-arms-2016-06-08
http://dailymailnews.com/2016/06/25/america-should-invest-in-education-rather-than-in-arms/