Kıyametten önceki son dönem olan ahir zaman, Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde müjdelendiği gibi Hz. Mehdi (as)’ın zuhuru ve Hz. İsa (as)’ın nüzulü ile çok kutlu bir döneme işaret eder. Yeryüzündeki fitneleri ortadan kaldıracak, tüm dünyaya barış, adalet, bolluk, huzur, mutluluk ve refah getirecek çok mübarek ve değerli bir şahıs olan Hz. Mehdi (as)’ın zuhuru yüzyıllardır İslam ümmeti tarafından beklenen müjdeli bir olaydır. Ancak Hz. Mehdi (as)’ın rahat faaliyet yapması için şu anda Mehdiyet Allah tarafından perdelenmiştir.
Kıyametten önceki son dönem olan ahir zaman, Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde müjdelendiği gibi Hz. Mehdi (as)’ın zuhuru ve Hz. İsa (as)’ın nüzulü ile çok kutlu bir döneme işaret eder. Yeryüzündeki fitneleri ortadan kaldıracak, tüm dünyaya barış, adalet, bolluk, huzur, mutluluk ve refah getirecek çok mübarek ve değerli bir şahıs olan Hz. Mehdi (as)’ın zuhuru yüzyıllardır İslam ümmeti tarafından beklenen müjdeli bir olaydır. Ancak Hz. Mehdi (as)’ın rahat faaliyet yapması için şu anda Mehdiyet Allah tarafından perdelenmiştir.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri başta olmak üzere bütün Ehl-i Sünnet alimleri, Hz. Mehdi (a.s.)’ın Hicri 1400, yani Miladi 1980’li yıllarda göreve başlayacağını, bir şahıs olacağını, ona yardım eden talebeleriyle birlikte hareket edeceğini, tüm dünyaya hakiki imanı anlatacağını; 40 yıl süren bir fikri mücadelenin ardından da İslam ahlakını bütün dünyaya hakim kılacağını anlatmışlardır. Bütün bu müjdeler Şii kaynaklarda da yer almaktadır. İslam ahlakının hakim olacağı, Kuran’da da müjdelenmiş ve sahih hadislerde haber verilen Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişi de tüm Ehl-i Sünnet ulemasınca bir itikad konusu olarak kabul edilmiştir. Cenab-ı Allah, her asırda ümmete Hz. Mehdi (a.s.) gelecek dedirtmiştir. Nitekim Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Hz. Mehdi (a.s.)’ın her asırda beklendiğini geçmiş dönemlerde yaşayanların bu mübarek şahsa yetişmek istediklerini şu sözleriyle açıklamıştır:
“HEM ŞU SIRDANDIR Kİ; MEHDİ, SÜFYAN GİBİ AHİR ZAMANDA GELECEK EŞHASLARI ÇOK ZAMAN EVVEL HATTA TABİİN ZAMANINDA ONLARI BEKLEMİŞLER, YETİŞMEK EMELİNDE BULUNMUŞLAR.” (Sözler, s. 318)
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin de ifade ettiği gibi Tabiînden itibaren her yüzyıl Hz. Mehdi (a.s.) büyük bir coşkuyla beklenmiştir. Ancak Hz Mehdi (a.s.)’ın zuhur ettiği dünyanın bu son vaktinde bu kez Allah’ın bir hikmeti olarak Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelmeyeceği yönünde düşünenlerin sayısı artmıştır. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri hikmetle yaratılmış bu duruma şu sözleriyle dikkat çekmiştir:
“HATTA BAZI EHL-İ VELAYET “ONLAR GEÇMİŞ” DEMİŞLER. İŞTE BU DA, KIYAMET GİBİ, HİKMET-İ İLAHİYE İKTİZA EDER (gerekir) Kİ; VAKİTLERİ TAAYYÜN (belli) ETMESİN. ÇÜNKİ HER ZAMAN, HER ASIR, KUVVE-İ MANEVİYENİN TAKVİYESİNE MEDAR (dayanak) OLACAK VE YEİSTEN KURTARACAK “MEHDİ” MANASINA MUHTAÇTIR.” (Sözler, s. 318)
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin sözlerinden anlaşılacağı gibi günümüzde Mehdiyet’in varlığını ve ilerleyişini görebilenler çok azdır. Hz. Mehdi (a.s.)’ı anlayıp tanıyacak olanlar ise çok daha azdır. İçinde bulunduğumuz bugünlerde sadece çok az sayıdaki mübarek insan imanın nuru ile Hz. Mehdi (a.s.)’ı görüp, hüsn-ü zan edecek, Mehdiyet’i fark edebilecektir. Kuşkusuz bu Allah’ın Hz. Mehdi (a.s.)’ın faaliyetlerini rahat yürütmesi için yarattığı özel bir durumdur.
HZ. MEHDİ (A.S.)’I ÖRTEN LEDÜN PERDELERİ
Allah’ın ilhamıyla hem Hz. Mehdi (a.s.) kendisini ledün perdeleriyle gizlemekte; hem de diğer alimler bilerek veya bilmeyerek Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhurunu perdelemektedirler. Ancak Allah’ın dilemesiyle bu ledün perdeleri yavaş yavaş aralandıkça daha fazla insan Hz. Mehdi (a.s.)’ı tanıyıp anlayacaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadislerinde Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişini müjdeleyen alametlerden 650’yi aşkını günümüzde gerçekleşmiştir. Ancak Hz. Mehdi (a.s.)’ın faaliyetlerini yoğun olarak sürdürdüğü bu dönemde Cenab-ı Allah bu alametlerin pek çok insan tarafından görülmesini engellemekte ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın faaliyetlerini rahatça sürdürmesi için ona zemin hazırlamaktadır. Ancak yakın bir zamanda Hz. Mehdi (a.s.)’ın alametleri çok daha aleni şekilde zuhur edecek ve görmeyen gözler de onu görmeye mecbur kalacaklardır. Allah’ın Hz. Mehdi (a.s.) üzerindeki koruması bir hadis-i şerifte şöyle bildirilir:
“AMA ALLAH HALKIN NEFİSLERİNE KARŞI ZULMÜ, CEFASI VE İSRAFI YÜZÜNDEN, ONU (HZ. MEHDİ (AS)’I) HALKTAN GİZLEYECEKTİR.” (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 162)
Allah’ın Hz. Mehdi (a.s.)’ı korumak amacıyla yarattığı bu ledün perdelerinin bazıları şunlardır:
7 Bazı Alimlerin Hz. Mehdi (a.s.)’ın Perdelenmesine Doğrudan Hizmet Etmeleri
Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuruna ilişkin çok sayıda kesin alametler çıktığı halde bazı alimler ısrarla, çeşitli yorum ve tevillerle Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişini örtbas etmeye çalışmaktadırlar. Hatta bir kısmı “Mehdi konusunu açmanın, ondan bahsetmenin dahi fitne olacağını” söyleyecek kadar ileri gitmekte, kısacası çok büyük bir panik ve tedirginlik içinde bulunmaktadırlar.
Ancak bu kişiler Hz. Mehdi (a.s.)’ın varlığına, geleceğine ve yapacağı faaliyetlere inanmıyorlarsa, Mehdi konusunu; onlara göre, bu kadar önemsemelerine gerek de olmamalıdır. Kendilerince “Nasıl olsa gelme ihtimali yok” diyebilirler. Fakat tam tersine televizyonlardan, radyolardan, gazetelerden hemen her fırsatta Hz. Mehdi (as)’ın gelmeyeceğini ispatlamaya çalışmaktadırlar. Halbuki eğer bir insan bir şeyin var olduğuna ve gerçekleşeceğine inanmıyorsa, bu konuda son derece rahat olur. Çünkü nasıl olsa bir sonuca varmayacaktır; konu zaten kökten hallolmuş durumdadır. Ancak Hz. Mehdi (a.s.) söz konusu olduğunda böyle bir rahatlık görülmemekte; aksine büyük bir kaygı ve endişe, panik ve ajitasyon ile Hz. Mehdi (a.s.) aleyhinde çalışmalar büyük bir hızla devam etmektedir.
Söz konusu kişilerin bu konuda ileri sürdükleri bazı yanlış düşünceler şunlardır:
7 Hiçbir Zaman Hz. Mehdi (a.s.)’ın Gelmeyeceğini İleri Sürmeleri
İçinde bulunduğumuz zaman dışında tarihte hiç bu kadar sık “Hz. Mehdi (a.s.) gelmeyecek” denildiği görülmemiştir. Özellikle de, belirli bir tarihe kadar Hz. Mehdi (a.s.)’ın geleceğini savunan bazı kesimler, 1980’lerden sonra büyük bir telaşla Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkmayacağını anlatmaya başlamışlardır. 1978, 1979 ve 1980’lerde yayınlanan İslami dergi, kitap, kaset, broşür gibi eserlere bakanlar, o devirde yoğun olarak Hz. Mehdi (a.s.)’ın geleceğinden bahsedildiğini göreceklerdir. Ancak 1986-87’lerden sonra ani bir dönüşle bu konudan vazgeçildiği, çeşitli tevillerle Mehdilik konusunun kapatılmasının istendiği de dikkatten kaçmayacaktır. Bu tarihten sonra Hz. Mehdi (a.s.)‘ın gelmeyeceğini iddia eden yayınlar ya da söylemler ani bir şekilde yoğunlaşmıştır. Oysa bu da bir alamettir ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadislerinde Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkmayacağını iddia etmenin Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur alameti olduğu açıkça bildirilmiştir:
İNSANLARIN ÜMİTSİZ OLDUĞU VE “HİÇ MEHDİ FALAN YOKMUŞ” DEDİĞİ BİR SIRADA ALLAH MEHDİ’Yİ GÖNDERİR… (Kitab-ul Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55)
7 Hz. Mehdi (a.s.)’ın 300 Sene Sonra Geleceğini İddia Etmeleri
Hicri 13. asrın büyük müceddidi olan Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Risale-i Nur gibi önemli bir külliyatın pek çok yerinde yaşadığı yüzyılı anlatırken Hicri 1300’ler yerine kısaltma yaparak 300 demiştir. Üstad’ın bu ifadelerinden biri şöyledir.
EY YÜZDEN ta üç yüz seneden SONRAKİ YÜKSEK ASRIN ARKASINDA GİZLENMİŞ, SAKİTANE (SUSARAK) BENİM SÖZÜMÜ DİNLEYEN VE BİR NAZAR-I HAFİYY-İ GAYBÎ (GÖRÜNMEYENİ, GAYBI GÖREN BAKIŞ), GAYBI İLE BENİ TEMAŞA EDEN (SEYREDEN) SAİD, HAMZA, ÖMER, OSMAN, YUSUF, AHMED, V.S. SİZE HİTAP EDİYORUM. TARİH DENİLEN MAZİ DERELERİNDEN SİZİN YÜKSEK İSTİKBALİNİZE UZANAN TELSİZ TELGRAFLA SİZİNLE KONUŞUYORUM. NE YAPAYIM, ACELE ETTİM, KIŞTA GELDİM. SİZ İNŞAALLAH CENNET-ASA (CENNET GİBİ) BİR BAHARDA GELİRSİNİZ. ŞİMDİ EKİLEN NUR TOHUMLARI ZEMİNİNİZDE ÇİÇEK AÇACAKLAR. Sizden şunu rica ederim ki, mazi kıt’asına geçmek için geldiğiniz vakit mezarıma uğrayınız. O çiçeklerin birkaç tanesini, mezartaşı denilen, kemiklerimi misafir eden toprağın kapıcısının başına takınız. (Emirdağ Lahikası, s. 344)
Üstad Hazretleri’nin bu ifadesini çarpıtan veya doğru anlamak istemeyen bazı Nur talebesi kardeşlerimiz Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuruna ve Hz. İsa (a.s.)’ın nüzulüne daha 300 sene var, kıyametin kopmasına da daha çok var demektedirler. Oysa;
Bediüzzaman çabuk konuşmanın bir gereği olarak 1300 dememiş, bini söylemeyerek doğrudan 300 demiştir. Nitekim konuşmanın devamında, bundan yani kendi yaşadığı zaman olan Hicri 1300’den sonraki 100 yıla dikkat çekmiştir. Basit bir matematik hesabıyla;
1300+100=1400 eder
Bediüzzaman Hazretleri bu ifadesi ile Hicri 1400 yılına yani içinde bulunduğumuz yüzyıla işaret etmektedir. Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuru, Hz. İsa (a.s.)’ın nüzulü ve kıyametin kopması da Allah’ın izniyle Hicri 1400-1500 yılları arasında olacaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de hadislerinde ümmetinin ömrünün 7000 yıl olduğunu bunun 5600 yılının geçtiğini ve sadece 1400 yıl kaldığını açıkça ifade etmiştir
“BENİM ÜMMETİMİN ÖMRÜ 1500 SENEYİ PEK GEÇMEYECEK.” (Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu, el-havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi. (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitabu’l-İlel, s. 89) şeklinde bildirerek Hicri 1500’den sonrasına dikkat çekmiş ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhurunun ardından dünyanın ömrünün Hicri 1500 seneyi geçmeyeceğini ifade etmiştir.
7 Hz. Mehdi (a.s.), “Bizim Şeyhimizdi” Demeleri veya Bediüzzaman Hazretleri’nin Mehdi Olduğunu İddia Etmeleri
HAZRET-İ MEHDİ (A.S.), AHİR ZAMANDA DÜNYAYA GELECEKTİR. Resullulah Efendimiz (s.a.v.)’in soyundan olacaktır. İsa Aleyhisselam’la buluşacak, MEZHEPLERİ KALDIRACAK, YALNIZ ONUN MEZHEBİ KALACAK. (Hüseyin Hilmi Işık, Saadet-i Ebediye, s. 35)
Hz. Mehdi (a.s.), zuhur etmesinin ardından; var olan mezhepleri kaldırıp İslam dinini Peygamberimiz (s.a.v.) dönemindeki saf haline getirecektir. Hz. Mehdi (a.s.)’ın mezheplerin tersine hüküm verebilmesi için hiçbir mezhebe bağlı olmaması ve hiçbir mürşide biat etmemiş olması gerekmektedir. Yani Hz. Mehdi (a.s.)’ın geçmişine ve halihazırdaki din anlayışına bakıldığında tamamen Kuran ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sahih hadisleri doğrultusunda yaşayan, geçmişinde hiçbir mezhep ve mürşide bağlı olmamış biri olduğunun görülmesi gerekmektedir. Bir mezhep bağlısının, kendine bir mezhep imamını mürşit edinmiş ve onun içtihatlarıyla dini yaşayan bir Müslümanın aynı zamanda ahir zamanın Büyük Mehdisi olması söz konusu değildir. Bu nedenle Hz. Mehdi (a.s.)’ın herhangi bir cemaate, şeyhe, tarikata ve mezhepe bağlı olacağı iddiası yanlıştır.
Bediüzzaman Hazretleri’nin Mehdi olduğunu iddia edenleri ise Üstad bizzat kendi sözleriyle reddetmiş ve kendisinin bu büyük zatın bir hizmetkarı ve öncü bir askeri olduğunu şu sözleriyle bildirmiştir:
BEN BÖYLE BİR NURUN ZUHURUNA (Hz. Mehdi (a.s.)’ın ortaya çıkışına) ÇOK İNTİZAR ETTİM VE EDİYORUM. FAKAT ÇİÇEKLER BAHARDA GELİR. ÖYLE İSE O KUDSİ ÇİÇEKLERE (Hz. Mehdi (a.s.) ve cemaatine) ZEMİN HAZIR ETMEK LAZIM GELİR. VE ANLADIK Kİ, BU HİZMETİMİZLE O NURANİ ZATLARA ZEMİN İZHAR EDİYORUZ. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 189)
FAKAT O İLERİDE GELECEK ACİB ŞAHSIN (Hz. Mehdi (a.s.)’ın) BİR HİZMETKARI VE ONA YER HAZIR EDECEK BİR DÜMDARI (zemin hazırlayacak bir öncüsü) VE O BÜYÜK KUMANDANIN PÎŞDAR BİR NEFERİ (öncü bir askeri) OLDUĞUMU ZANNEDİYORUM. (Barla Lahikası, 28. Mektup, sf. 162)
7 “Hz. Mehdi (a.s.) Şahs-ı Manevidir” demeleri
Peygamberimiz (s.a.v.), hadislerinde Hz. Mehdi (a.s.)’ın özellikleri hakkında pek çok tanıtıcı bilgi vermiş ve insanların Hz. Mehdi (a.s.)’ı bir şahıs olarak göreceklerini bildirmiştir. Rivayetlerden ve İslam alimlerinin izahlarından Hz. Mehdi (a.s.)’ın bir şahs-ı manevi olmayacağı, fiziksel özelliklerine, karakter ve ahlakına, nesebine kadar detaylı olarak tarif edilmiş mübarek bir şahıs olacağı, açık ve net bir biçimde anlaşılmaktadır. Bediüzzaman Hazretleri de Hz. Mehdi (a.s.)’ın bir zat olduğunu şu sözleriyle vurgulamıştır:
İstikbal-i dünyeviyede 1400 SENE SONRA (yani, Hicri 1400’de) GELECEK BİR HAKİKATİ (Hz. Mehdi (a.s.)’ı) asırlarında karib (yakın) zannetmişler.(Sözler, s. 318)
HAKİKİ BEKLENİLEN VE BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT dahi bu zamanda gelse... (Kastamonu Lahikası, sf. 57)
Ahir zamanın en büyük fesadı zamanında; elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid, hem hakim, hem Mehdi, hem mürşid, hem kutb-u a’zam olarak BİR ZAT-I NURANÎYİ GÖNDERECEK VE O ZAT DA EHL-İ BEYT-İ NEBEVÎDEN OLACAKTIR. (Mektubat, sf. 411-412)
Bediüzzaman Hazretleri Hz. Mehdi (a.s.)’ın bir şahs-ı manevi olduğunu vurgulamak isteseydi burada “bir zat-ı nuraniden” değil, “şahs-ı manevi-i nuraniden” bahsederdi. Ayrıca burada kullanılan “bir” kelimesi bu konuyu açıklamaktadır. “Zat” ise yine birlik ifade eden bir kelimedir. Açıkça “bir zat” ifadesi kullanılmıştır; “iki” ya da “birileri” denmemiştir.
7 Kuran’da Hz. Mehdi (a.s.) Örtülü Olarak Anlatılmıştır
Cenab-ı Allah Kuran’da Hz. Mehdi (a.s.)’ı işari olarak anlatmıştır. Ancak ferasetle ve basiretle bakan herkes, Mehdiyet’in Kuran’ın genelinde yer alan bir konu olduğunu açıkça görür. Allah Kuran’da İslam ahlakının yeryüzüne hakim olacağını müjdelemiştir. İslam ahlakının tüm dünyaya hakim olmasının Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle, bu yüzyılda olacağı hadislerde açıklanmıştır. Allah Hz. İsa (a.s.)’ın yeniden dünyaya geleceğini ve tüm Kitap Ehli’nin Hz. İsa (a.s.) vesilesiyle Müslüman olacağını Kuran’da bildirmiştir. Tüm dünyaya İslam ahlakının hakim olduğu bu dönemde, hadislerde haber verildiği gibi, Hz. İsa (a.s.) Hz. Mehdi (a.s.)’ın veziri olacaktır. Dolayısıyla Hz. İsa (a.s.)’ın gelişini müjdeleyen ayetler, aynı zamanda İslam ahlakının hakimiyetini ve Mehdiyet’i de müjdelemektedir. Allah Kuran’da Müslümanların birlik olmasını farz kılmıştır. Tarih boyunca da Müslümanların hep bir lideri olmuştur. Ahir zamanda da Hz. Mehdi (a.s.) Müslümanların manevi lideri olacaktır. Dolayısıyla Müslümanların birlik olmasını anlatan her ayet, Mehdiyet’i de anlatır. Allah Kuran’da peygamberlerin hayatlarını anlatmıştır. Ve bu kıssalarda, akıl sahipleri için hikmetler olduğunu bildirmiştir. Her peygamber kendi devrinin mehdisidir. Dolayısıyla her peygamber kıssasında, içinde bulunduğumuz ahir zamana, yani Mehdiyet’e bakan işaretler de vardır. Tarih boyunca iyilik ve kötülük arasında yani şeytanın taraftarlarıyla Hakkın tarafları arasında ilmi mücadele olmuştur. Ve bu fikri mücadele Kuran’da kapsamlı olarak anlatılmıştır. Ahir zamanda da deccaliyet ve Mehdiyet arasında büyük bir mücadele yaşanmaktadır. Dolayısıyla bu mücadeleyi anlatan her ayette de Mehdiyet’e işaretler vardır. Süleyman kıssasında, Yusuf Suresi’nde, Zülkarneyn kıssasında, Kehf Suresi’nde, dünya hakimiyetiyle ilgili ayetlerde ve huruf-u mukattaa’da (Sûre başlarında kesik kesik, ikisi üçü birleşik veya tek başına yazılı bulunan harfler. Bu harfler okunurken de teker teker okunur, bir kelime gibi okunmaz.) Mehdiyet’e işaret edilmiştir. Allah’ın Mehdiyet’i kapalı tutması ledün perdelerinden bir perdedir. Rabbimiz’in vahyettiği Kuran ayetlerinde örtülü anlatımlar da vardır. Mesela Hz. İsa Mesih (a.s.)’ın da nüzul edeceği açıkça bildirilmiş, fakat nereye, ne zaman geleceği açıklanmamıştır.
www.kutsalkitaplardanogretiler.imanisiteler.com
Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişini engellemeye çalışanlar; Hz. Muhammed (s.a.v.)’in gelişinin de önlenmek istendiğini ama bu çabaların, sonucu değiştirmediğini unutmamalıdırlar. Dönemin müşrikleri de büyük bir panik yaşamış ama Peygamberimiz (s.a.v.)’in gelişini durduramamışlardır. Hz. Muhammed (s.a.v.), kaderde yaratıldığı şekilde gelmiş, Allah’ın kaderinde takdir ettiği sözleri söylemiş ve görevini tamamlamıştır. Aynı şekilde tarih boyunca hiçbir elçi, nebi ya da resulün gelişi engellemeyle, önlemeyle durdurulamamıştır.
www.mehdinincikisalametleri.beyazsiteler.com
Hz. Mehdi (a.s.) İmanın Nuru ile Tanınacaktır
Ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s.)’ın bilinip tanınması da, insanların gördükleri olayları ve şahit oldukları alametleri vicdanlarıyla değerlendirmeleri sayesinde olacaktır. Bediüzzaman Hazretleri de ahir zaman şahısları olan Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın imanın nuruyla tanınacağını söylerken, vicdanının sesini dinleyen, samimi olarak Allah’ın kalbe verdiği ilhama tam tabi olanların bu mübarek zatları tanıyıp anlayacağını söylemektedir:
... Belki nur-u imanın (imanın ışığının) dikkatiyle, O EŞHAS-I AHİR ZAMAN (ahir zaman şahısları) tanınabilir. (Sözler, s. 343-344)
Bediüzzaman Hazretleriyle, Mevlana Halid-i Bağdadi Hazretleriyle, İmam Rabbani Hazretleriyle veya diğer İslam büyükleriyle aynı dönemde yaşayan samimi Müslümanlar, vicdanlarına tam uyan salih müminler nasıl bu mübarek insanların kıymetini ve değerini anlamış ve bu kıymetli zatlara tam teslim olmuşlarsa, ahir zamanda da vicdanıyla hareket eden, samimi her insan Hz. Mehdi (a.s.)’ın kim olduğunu anlayabilecektir. Allah rızası için muazzam faaliyet yapan, tüm imkanlarını İslam ahlakını hakim etmek için seferber eden, dinsizliğe karşı ilmen büyük mücadele veren, Allah yolunda çile çeken, helala harama titiz, yaptığı çalışmalarda Allah’ın vesile etmesiyle son derece etkili olan, Müslüman aleminin birlik olması için çalışma yapan, Allah’a coşkun sevgisi her konuşmasından ve tavrından açıkça görülen, hikmetli, feraset sahibi bir kimse gördüğümüzde bu kişinin Allah’ın izniyle Allah Katında değerli ve mübarek bir zat olduğuna nasıl hüsn-ü zan edip anlayabiliyorsak, vicdanımızla değerlendirdiğimizde Hz. Mehdi (a.s.)’ı da kendisine hüsn-ü zan ederek anlayabilmemiz mümkün olabilecektir.
www.mehdininfizikiyapisi.beyazsiteler.com
HZ. MEHDİ (A.S.)’IN ZUHURU ALLAH’IN ADETULLAHIDIR
Allah’ın kanunu gereği, aleyhte yapılan tüm çalışmalar ve propagandalar, Hz. Mehdi (a.s.)’ın ortaya çıkışına, tanınmasına, hizmetlerine güç katacaktır. Hz. Mehdi (a.s.) aleyhindeki her girişim, Hz. Mehdi (a.s.)’ın faaliyetlerinin etkisinin giderek daha da artmasına ve tüm dünyada ses getirmesine katkıda bulunacaktır. Hz. Mehdi (a.s)’ın gelmeyeceğini öne süren, “Mehdi’nin geleceğine inanmıyorum” diyen her şahıs, yaptığı her çalışma, her konuşma ya da her vurguyla Hz. Mehdi (a.s.)’a bir kez daha dikkat çekmiş, insanların Mehdi hakkında düşünmelerine vesile olmuş ve böylece ona hizmet etmiş olacaktır. “Ben Mehdi’ye karşıyım” diyen herkes, Mehdiliğin gündeme gelmesine, araştırılmasına, öğrenilmesine vesile olur. Dolayısıyla, inkar edenler de, münafık ahlakı gösterenler de, Kuran ahlakı aleyhinde bir fikri benimseyenler de, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (a.s.)’a kendince düşman olanlar da, her ne kadar istemeseler de, Allah’ın dilemesiyle bilerek ya da bilmeyerek Hz. Mehdi (a.s.)’a ve İslam ahlakının tüm dünyada yayılmasına büyük destek vermektedirler.
Ayrıca inkar edenlerin ya da münafıkların Mehdi ya da Müslümanlar aleyhinde attıkları her adım, Hz. Mehdi (a.s.) hakkında, 1400 sene öncesinden haber verilen sahih hadislerin bir tanesinin daha gerçekleşmesine ve böylece Müslümanların Hz. Mehdi (a.s.)’a olan bağlılıklarının, şevk ve heyecanlarının daha da artmasına vesile olmaktadır.
www.risaleinurdamehdiyet.beyazsiteler.com
Allah’ın, harika yaratma sanatının önemli bir örneği kaderde ‘Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişinin, kimliğinin, yapacağı faaliyetlerin ve faaliyet alanlarının perdelenmesidir. Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Mehdi (a.s.)’ın yapacağı faaliyetlerin uzun yıllara yayılacağını; ve ancak tüm bu çalışmalarının sonucunda, adım adım İslam ahlakının hakimiyetine ulaşacağını anlatmıştır. İşte bu uzun süreç içerisinde, Hz. Mehdi (a.s.)’ın adı, yeri, faaliyetleri ve faaliyet alanları tam olarak bilinmiş olsa, elbette ki tüm kötü niyetli odakların hedefi haline gelirdi. Zarar vermek, çalışmalarını durdurmak isteyen insanların tuzaklarına, engellemelerine ve saldırılarına açık bir ortam oluşurdu. Ama İslam ahlakının dünya hakimiyeti ve dolayısıyla Hz. Mehdi (a.s.)’ın zaferi Allah’ın kesin bir vaadi olduğu için, Allah buna engel olabilecek her şeyi durduracak bir sistem yaratmıştır. İşte “Mehdi gelmeyecek” diyen insanların farkında olmadan yerine getirdikleri görevleri, Hz. Mehdi (a.s.)’ı perdeleyerek Allah’ın bu takdirine zemin hazırlamaktır.