Her gün beynimize duyularımız aracılığıyla binlerce algı ve bilgi ulaşır. Beyin dediğimiz organ sinir hücrelerinden oluşmuş, protein ve yağ içeren bir et parçasıdır. Bu gerçek düşünüldüğünde akla bütün bilgileri nasıl olup da yaşam boyu hatırlayabildiğimiz sorusu gelecektir. Bundan daha önemlisi beynimiz bir bilgisayar gibi muhafaza ettiği bilgileri istendiği anda nasıl geriye çağırabilmektedir?
Edinilen tüm bilgiler beyinde kalıcı olarak saklanmak için çağrışım yoluyla hafızadaki diğer kayıtlı bilgilerle birleştirilir. Bu işlemin somut olan kısmı ise hücre içinde gerçekleşen kimyasal reaksiyonlardır. Her hücrenin bir mikro hafızası vardır. Bu minik bellek taşıdığı bilgi miktarı açısından dev bir kütüphaneye benzetilebilir. Nesilden nesile aktarılan bu minik ama dev arşiv DNA molekülüdür. DNA molekülü bilindiği gibi ikili sarmal bir yapıya sahiptir. Başlıca dört kimyasal maddeden oluşur:
A-adenin, G-guanin, S-sitozin, T-timin.
Bu dört harf üçlü kombinasyonlarla biraraya gelerek genetik şifreyi oluştururlar.
Bilgiler Nasıl Çağrılır?
Beyne bir uyarı geldiğinde beyin hücrelerinin DNA molekülündeki genler, ilgili bir bağlantı bulmak için taranır. Çağrışımı en yoğun olan gen, yani aradığımız bilgi ile en iyi eşleşen gen impulslar ile uyarılır. Bundan sonra tıpkı bir fotoğrafın negatifi gibi DNA`daki genin şablonu RNA molekülü olarak hazırlanır. Bu esnada bilgi kısa süreli hafızaya geçmiş olur. İşlemin sonucunda oluşan mesajcı RNA hücrenin çekirdek bölgesinden ayrılmak üzere harekete geçer. Bu hareket başladığı anda, bilgi, kısa süreli hafızadan uzun süreli hafızaya yönelmiş olur. Hücre içinde bilgisini proteine dönüştürmek için yola çıkan mesajcı RNA`ların protein sentezi merkezleri olan ribozomlara erişebilmeleri 20 dakikayı bulur. Bu süre içinde şaşırtıcı bir olay yaşanır da güçlü bir impuls beyne ulaşırsa, protein sentezi kesintiye uğratılmış olur. Böylece mesajcı RNA molekülü elindeki bilgiyi protein molekülüne dönüştüremeden bozunuma uğrar. 20 dakika içinde hafızaya alınan bilgiler bir daha hiç hatırlanmamak üzere silinirler. Kaza geçiren insanların kaza anını hatırlayamamalarının sebebi de budur. (Harun Yahya, İnsan Mucizesi)
Hafıza Molekülü Nasıl İşler?
Protein molekülleri bilindiği gibi amino asitlerin çeşitli sayı ve sıralarda yanyana gelip bir zincir oluşturması ile oluşurlar. İnsanlarda protein sentezi için 20 çeşit amino asit kullanılır. Harflerin yanyana gelerek sözcükleri oluşturması gibi amino asitlerin de yanyana gelmeleri binlerce çeşit protein molekülünü oluşturur. Algılanan impulsların uzun süreli hafızaya kaydedilmesi bilgilerin protein moleküllerine dönüştürülmesi ile sağlanır. Birer algı yumağı olan bilgiler ``hafıza molekülleri`` adı verilen proteinlere dönüştürülür. Bu işlem ribozomlarda gerçekleştirilir. Mesajcı RNA da üçlü genetik şifreye karşılık gelen amino asitlerin ribozomda birbirlerine bağlanması ile bu protein molekülleri oluşturulur. Hatırlama anında, hücrenin uyarılması sonucu protein şeklinde saklanan bu bilgiler tekrar hafızaya çağrılmış olur.
Beynin İçinde Algılayan Şuur Kime Aittir?
Bu noktada çok daha önemli bir soru akla gelmektedir: Tüm bu şifreleri birer algı olarak anımsayan yani tekrar algılayan şuur kime aittir? Beynin içinde elektrik sinyalleri olarak şifrelenen sesleri, görüntüleri, kokuları, tatları hisseden bir şuur vardır, hatta bu şuur onları birer bilgi demeti olarak istenildiğinde tekrar algılamaktadır. Elbette bu şuur, beyni oluşturan sinirler, yağ tabakası ve sinir hücrelerine ait değildir. Bu nedenle bu soruya herşeyin maddeden ibaret olduğunu iddia eden materyalistler ve Darwinistler cevap verememektedirler. Çünkü bu şuur, Allah`ın yaratmış olduğu ruhtur. Allah bütün bu algıları her insanın ruhu için ayrı ayrı yaratmaktadır. Bu algıları yaratan Allah mutlak tek varlıktır. Allah`ın mutlak varlığı bir ayette şöyle bildirilir:
``Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, Kaim'dir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür.`` (Bakara Suresi, 255)
Beyindeki Elektrik Akımı ve Titreşim Formları
Sinir hücrelerinde yer alan sinapslar aracılığı ile beynimize ulaşan bilgiler, elektrik akımı veya titreşim formlarıyla tanınırlar. 10-15 saniye kadar süren impulslardan ulaşabilenler beyin hücrelerini tetikler, eklenebileceği bağlantıyı araştırıp bağlantı kurar. Bilgiler beyinde yapbozun parçaları gibi şifrelenirler. Yeni bilgi beyinde bağlantı yapabileceği ilgili bilgiyi arar. Eğer ulaşan bilgi daha önceden yer etmiş bilgilerle bir çağrışıma giremiyor ya da bir merak uyandırmıyorsa yararsız bilgi adıyla etiketlenip dışarı atılır. Örneğin hiç bilmediğiniz bir dilden sözcükler veya karışık rakamlar çok kısa sürede unutulurlar.
Beynimizin bilgisayar gibi bilgileri saklayıp sonra gerektiğinde bu bilgileri geri çağırabilmesi Allah'ın insan bedeninde yarattığı harikalıklara bir örnektir. Allah bir ayette şöyle buyurmaktadır:
De ki: "Siz, Allah'ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların göklerde bir ortaklığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler, birbirlerine aldatmadan başkasını vadetmiyorlar." (Fatır Suresi, 40)