Bir milleti ayakta tutan, devleti güçlü ve etkin kılan en önemli unsurlardan biri, milli ve manevi değerlerdir. Bir milletin ya da bir devletin tarihi ne kadar eskiye dayanırsa dayansın, manevi ve milli değerlerin zayıflaması, toplumda dejenerasyonun ortaya çıkmasını, anarşinin ve bozgunculuğun gelişmesi için uygun ortamın oluşmasını ve ardından da bölünmeyi ve yok olmayı kaçınılmaz bir hale getirir. Dünya tarihi, önce güçlenmiş, yükselmiş ve zenginleşip büyüdükten sonra, manevi ve dini değerlerine olan bağlılığını kaybetmesinden dolayı varlığını ve kimliğini yitirmiş toplumların örnekleriyle doludur. Bu bakımdan asıl üzerinde durulması gereken konu, maddi güçten öte, milli ve manevi değerlere dayalı, birbirine her koşulda bağlı olan güçlü bir toplum modeli oluşturabilmektir. Ancak bu sayede bir millet uzun yıllar boyunca her türlü iç ve dış tehlikelere karşı kendini gereği gibi koruyabilir ve kendi ayakları üzerinde kalkınabilecek şuuru ve gücü elde edebilir.
Bu nedenle, bir milletin her zaman ve her devirde milli ve manevi değerlerine ihtiyacı vardır. Nitekim tarihimize baktığımızda bunun ne derece doğru olduğunu görebiliriz. Türk tarihini oluşturan tüm güçlü ve kalıcı devletler, özellikle de 600 yıl boyunca dünyanın en büyük gücü olarak varlığını devam ettirmiş olan Osmanlı İmparatorluğu, manevi ve dini değerlere bağlılıktan kaynaklanan örnek bir kültür üzerinde yükselmiştir. Bugün bile pek çok tarihçi ve sosyolog Osmanlı İmparatorluğu`nu övgüyle anmakta ve kurmuş olduğu devlet sisteminin adaletinden ve gücünden bahsetmektedir.
Tarihsel sürecin ortaya koyduğu gibi, manevi ve dini değerlere bağlılık o kadar büyük bir güçtür ki, bir milletin siyasi çalkantıları atlatmasını, dışarıdan gelebilecek bir saldırı ya da tacize karşı son derece duyarlı ve dayanıklı olmasını ve her koşulda dimdik ayakta kalmasını sağlar.
Türk Milleti`nin asırlarca pek çok zorluk karşısında ayakta kalması, her zaman bağımsızlığını koruyabilecek milli şuuru sergileyebilmesi ve her biri birbirinden güçlü pek çok devlet kurarak dünya tarihini etkileyen önemli olaylara imza atması, Milletimiz`in milli ve manevi değerler konusundaki duyarlığının ve titizliğinin bir sonucudur. Çok zor şartlar altında ve hatta yokluk içinde kazanılmış olan Kurtuluş Savaşı, sözünü ettiğimiz milli ve manevi değerlerimize olan bağlılık vesilesiyle kazanılmıştır.
Pek çok siyaset bilimci, milli kültürün özellikle de ilerleyen yıllarda her dönem olduğundan daha etkili bir faktör olacağını düşünmektedir. Türkiye'nin geleceği için tarih boyunca ayakta tutmuş olduğumuz kültürümüzü ya da bir başka deyişle Türk-İslam mirasımızı sonraki nesillere aktarmamız şarttır.