Dünya yaklaşık 4.5 milyar yıllık yaşa sahiptir. Yüce Rabbimiz dünyanın bu uzun tarihini bir güzellik ve süs olarak salih amellerde bulunan mümin kullarına cennette izlettirecektir. (Doğrusunu Allah bilir) İnsanların tıpkı beğendikleri, sevdikleri bir filmi istedikleri zaman ve diledikleri sıklıkta izlemeleri gibi Yüce Allah kullarına tarihi olayları izlettirecektir. Cennette müminler Fatih Sultan Mehmet’in devrini, İstanbul’u fethedişini, tarihteki tüm çağları izleyebilir, Napolyon’un kim olduğunu, Nemrut’u, deccali, Firavunun sarayını ve sarayda neler yaşandığını, Hz. Musa (a.s.)’ın ona nasıl hitap ettiğini, asayı attığında yılanın nasıl hareket ettiğini ve bunun gibi daha pek çok olayı istedikleri zaman görebileceklerdir. Kuran’da, “Özenle işlenmiş mücevher tahtlar üzerindedirler. Karşılıklı yaslanmışlardır.” (Vakıa Suresi, 15-16) ayetlerinde bildirilen ortamlarda inşaAllah tüm müminler Allah’ın rahmet olarak seyrettirdiği tarihi olaylara da şahit olacaklardır. (Doğrusunu Allah bilir)
Allah'ın Halık ismi "Her şeyin varlığını ve varlığı boyunca görüp geçireceği halleri, hadiseleri tayin ve tespit eden, ve ona göre yaratan, yokluktan var eden" anlamındadır. Yüce Rabbimiz Allah, Halık sıfatıyla insanları daha ilk başta anne karnında yarattığı andan itibaren onlar için sonsuzluk da başlamıştır. Yetişkin bir insan anne karnında geçirdiği gelişim evrelerini elbette ki hatırlayamaz, ancak bunun her karesi Allah Katında mevcuttur ve kesinlikle kaybolmaz. Aynı şekilde ilk bebeklik ve büyüme evreleri de zamanla insanın hafızasından silinir. Hiç kimse, Allah göstermediği sürece, bu kareleri göremez, bazılarını da sadece hatıra olarak bilir. Yaşadığı an içinde gördüğü şeyler ise, yalnızca kendisine hissettirilen algılardır. Fakat Allah'ın sonsuz hafızasında her şey olduğu gibi durmaktadır. İnsanların yaşadıkları olayları, başlarından geçen hadiseleri ve hayatlarındaki her türlü detayı Allah yaratmıştır ve hiçbiri yok olmaz. Kuran’da, "... Bu, Allah'ın göklerde ve yerde ne varsa tümünü bildiğini ve Allah'ın gerçekten her şeyi bilen olduğunu bilmeniz içindir." (Maide Suresi, 97) ayetinde haber verildiği gibi, herşey en küçük ayrıntıya kadar Allah Katında muhafaza edilir.
Örneğin Hz. Adem (a.s.)’ın dünyaya gönderilmeden önce cennette yaratılmasına, orada imtihan edilmesine ait tüm detaylar Allah Katındaki Ana Kitap'ta durmaktadır. Allah'ın Hz. Adem (a.s.)'ı henüz balçıktan yarattığı hali de, meleklerin Hz. Adem (a.s.)'a secde etmeleri de, onun cennetten çıkarılışı da, dünyaya gönderildiği an da, dünyada başından geçen olaylar da tüm ayrıntılarıyla şu an canlı olarak durmaktadır. Hiçbiri yok olmuş değildir, en küçük detayına kadar her şey şu an Allah Katında canlı olarak mevcuttur.
Bunların tümü hiç eksiksiz olarak Allah'ın Hafızasında mevcuttur. Nitekim bir ayette, "O, önlerindekini de, arkalarındakini de bilir. Onlar ise, bilgi bakımından O'nu kavrayıp kuşatamazlar" (Taha Suresi, 110) diye buyrularak Allah'ın bu ilmine de dikkat çekilmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.) Çünkü Allah her varlığın an be an, öncesini-sonrasını yani ayetteki ifadeyle "önlerindekini de arkalarındakini de" her aşamasıyla bilmektedir. Ayette "Şüphesiz, yerde ve gökte Allah'a hiçbir şey gizli kalmaz" (Al-i İmran Suresi, 5) denilerek bu gerçek bir kez daha hatırlatılmaktadır.
Şu ana kadar yeryüzünde yaşanmış tüm olaylar, Allah Katında tek bir anda yaşanmaktadır. Kuran’da, Hz. Musa (a.s.)'ın, Hz. İbrahim (a.s.)'ın, Hz. Eyüb (a.s.)'ın, Hz. Nuh (a.s.)'ın, Hz. Süleyman (a.s.)'ın, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in ve diğer peygamberlerimizin hayatlarından örnekler verilir. Bu mübarek insanların yaşadıkları olayların zamanıyla bizim içinde yaşadığımız zaman aynıdır ve bizim torunlarımızın hatta onların torunlarının ve kıyamete kadar yaşayacak tüm insanların hayatları da aynı zamanda sürdürülmektedir. Üstelik bu insanlar içinden Allah'a iman edenler şu anda cennettedirler, inkarcılar ise yine şu anda cehennemde azap çekmektedirler.
Hiçbir olay unutulmuş değildir, hepsini Allah birçok hikmetle yaratmıştır. Bu nedenle hiçbir şey boşa gitmez, israf olmaz, yok olmaz. İnsanların şu an bunları görmüyor, bilmiyor olması bunların olmadığı anlamına gelmez. Allah zamandan münezzehtir. Bu nedenle O'nun Katında her şey bir anda olmuş ve bitmiştir. İnsanlar ise zamana bağımlı oldukları için olayları geçmiş, şimdi ve gelecek süreci içinde izlerler.
Allah için geçmiş, gelecek, şimdi hepsi birdir. İşte bu nedenle Allah'a hiçbir şey gizli kalmaz. Nitekim ayette de bu gerçeğe dikkat çekilmiştir:
“Ey oğlum, (yaptığın iş) gerçekten bir hardal tanesi ağırlığında olsa da, (bu,) ister bir kaya parçasından ya da göklerde veya yer(in derinliklerinde) de bulunsa bile, Allah onu getirir (açığa çıkarır). Şüphesiz Allah, latif olandır, (her şeyden) haberdardır.” (Lokman Suresi, 16)
Allah Katında her şey yalnızca tek bir anda olup bitmiştir. İşte dünya var olduğundan beri gerçekleşen olaylar da bu tek bir ana sığmaktadır. Ve bu ana dair tüm bilgiler, Allah Katında bir "Kitap"ta saklanmaktadır. Kuran'da, Levh-i Mahfuz olarak isimlendirilen "Ana Kitap"ta her şeyin bilgisinin bulunduğu bildirilmektedir:
“... Katımızda (bütün bunları) saklayıp-koruyan bir kitap vardır.” (Kaf Suresi, 4)
“Gökte ve yerde gizli olan hiçbir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) olmasın.” (Neml Suresi, 75)
İşte kainat yaratıldığından beri var olan canlı cansız her şeyi, gerçekleşen her olayı Allah yaratmaktadır ve dolayısıyla O'nun bilgisi dahilindedir; yani tüm bunlar "Allah'ın hafızası"ndadır. Levh-i Mahfuz da Allah'ın Hafız sıfatının muazzam bir tecellisidir.
ADNAN OKTAR: “Hocam, bu sorumun cevabını tam olarak hiçbir yerde bulamadım. Dinozorlar hakkında bizlere bilgi verebilir misiniz?” demişler.
Bayağı sevimli tipler dinozorlar. O ne biçim gövde, apartman gibiler. Beyin şu kadar ama sevmek için çok şahaneler. Boyunları söğüt ağacı gibi. İtfaiye hortumu gibi. İşte Allah onları da cennette görmemizi nasip edecek. Biz onları dünyada göremedik, içimizde bir ukde olsun diye yaratmış onları, kısa bir süre yaratmış, yok etmiş. Ama hepsini çok merak ediyoruz. Birçok kişinin içinde bir özlemdir onları görebilmek. Filmlerde falan seyrederiz ama, o yetmez. Onun için inşa-Allah ahirete gittiğimizde, dünyanın ilk çağlarını Allah’tan isteyeceğiz. Dinozorları göreceğiz. Onlarla beraber gezeceğiz. Dinozorların kuzu gibi söz dinlediğini göreceksiniz. O devri Allah gösterecek. Ondan sonraki devirleri gösterecek. Fatih Sultan Mehmet’in devrini göreceğiz. Bütün devirleri göreceğiz. Kuran’da buna çok ısrarlı işaret edilmiştir. “Baktı mı görürler” diyor Allah. Hep eskiden, tarihten. Mesela “Eskiden şunu yapardık, bunu yapardık” konuşuyorlar kendi aralarında. Demek ki, bir tarih merakı var, ahirette. Tarih heyecanı olacaktır. Diyeceksiniz ki “Şu Napolyon kimdir bir bakalım. Nemrut, deccal kim? Mesela Firavun’un sarayı nasıldı, müminler onu görecekler. Firavun ne yapıyordu sarayında? Hz. Musa (a.s.) ona nasıl hitap ediyordu? O yılanı attığında asa nasıl hareket ediyordu? Cennetin bunlar süsü. Öbür türlü ne yapacaktık? Cennet yiyeceklerini yerdik, otururduk, sohbet ederdik. Ama cenneti Allah öyle bir süslemiş ki, tarih süsüyle süslemiş. Ucu bucağı yok. Kaç milyon yıllık Dünya tarihini ahirette istediğin kadar izle. Hani bazı filmleri insan tekrar tekrar seyreder, doymaz onun gibi bazı konuları tekrar tekrar seyredeceğiz. İnşaAllah. (5 Nisan 2012 A9 TV)
Tarihin akışı yani geçmişte yaşanan olaylar birçok insanın dikkatini çeker ve merak konusudur. Aynı şey şu an soyu tükenmiş canlılar için de geçerlidir. Allah bu canlıları yaratmış fakat bize göstermeden onları yok etmiştir. İnşaAllah ahirette birçok güzellik gibi dünyanın ilk çağlarını görmeyi de Allah’tan isteyebiliriz. Rabbimiz Allah dilerse cennette bu isteğimizi de giderir ve dinozorlar gibi nesli tükenmiş canlıları görmemizi nasip eder. Merak ettiğimiz tüm olayları, milyonlarca yıl önce yaşamış olan diğer canlıları ya da sevdiğimiz ancak ölmüş olan hayvanlarımızı en güzel, en sevimli halleri ile tekrar görürüz.